TamSaha 228. Sayı / Kasım 2023

Schmeichel’ın Bröndby’den aldı ğ ı teklif bu bakımdan da hayli önem- liydi zira kendisine tamprofesyonel bir sözle ş me önerilmi ş ti ve artık futbol dı ş ı bir meslekle u ğ ra ş ması gerekmeyecekti. Bröndby, Schme- ichel’ı transfer etti ğ i esnada Dani- marka futbolunun yeni parlayan yıldızı konumundaydı. Birinci ligde ilk olarak 1982 sezonunda mücadele etmi ş ler, üç sezon üst üste lig dör- düncüsü olmalarının ardındansa 1985’te tarihlerinin ilk ş ampiyonlu- ğ unu ya ş amı ş lardı. Bröndby, 1986’daysa Aarhus’un gerisinde ligi ikinci sırada tamamlamı ş tı. Sarı- mavili kulüp ayrıca 1983 yazında Danimarka futbolunun o dönem- deki en heyecan verici yıldız adayı olan Michael Laudrup’u Lazio’ya u ğ urlayarak önemli bir futbolcu ih- racat kapısı olabilece ğ ini de göster- mi ş ti. Schmeichel transfer oldu ğ u esnadaysa Bröndby’nün kadro- sunda Michael Laudrup’un küçük karde ş i Brian da yer almaktaydı. Bröndby’nün yakın gelecekte millî formayı giyecek di ğ er önemli oyun- cuları arasındaysa John Jensen, Kim Vilfort, Bent Christensen ve Lars Olsen gibi isimler yer almaktaydı. Schmeichel, Bröndby kalesini be ş yıl boyunca koruyacak ve bu süre zarfında her yıla bir kupa sı ğ dırma ba ş arısını da gösterecekti. Sarı-mavili ekip bu dönemde 1987 ve 1988 sezonlarında üst üste iki lig ş ampiyonlu ğ u kazanmasının ardın- dan 1989 sezonunda ligde ikinci sıraya gerilese de Danimarka Kupa- sı’nı müzesine götürüyor, ardından 1990 ve 1991’de pe ş pe ş e iki lig ş ampiyonlu ğ u daha elde ediyordu. Schmeichel, Bröndby’deki ilk sezo- nunun ortalarında, Danimarka Millî Takımı Teknik Direktörü Sepp Pion- tek tarafından Amillî takıma da ça ğ rılacaktı. 20 Mayıs 1987’de Dani- marka’nın deplasmanda Yunanis- tan’la oynadı ğ ı ve 5-0 kazandı ğ ı özel maçta da ilk kez korudu ğ umillî takımkalesini gole kapatmasını bilecekti. Yine de Schmeichel açı- sından bu dönemde millî takım kalesine geçmesi ilk bakı ş ta biraz kısmetsizlik olarak görülebilirdi. Ş öyle ki, Danimarka Millî Takımı, 1980’lerin ilk yarısında Avrupa’da fırtına gibi esmi ş ti. 1984 Avrupa Ş ampiyonası’nda yarı final oynayıp finali penaltılarla kaçırmı ş lar, 1986 Dünya Kupası’nın ilk turundaysa gruplarında oynadıkları üç maçı da kazanmı ş lardı ki bu galibiyetlerden biri o turnuvada final oynayacak Federal Almanya’ya kar ş ıydı, bir di- ğ eriyse Uruguay kar ş ısında elde edilen altı gollü zaferdi. Sören Lerby, Allan Simonsen, Preben Elkjaer- Larsen, Michael Laudrup, Morten Olsen ve Frank Arnesen gibi yıldız- lar da millî takımın bu parlama- sında ön plana çıkmı ş lardı. Fakat bu isimlerden Laudrup hâricindekiler 1980’lerin ikinci yarısı itibarıyla artık kariyerlerinin sonlarına gel- mektelerdi. Hâliyle Schmeichel fut- bol ya ş antısında biraz daha erken yükselip bu ku ş a ğ a dâhil olabil- seydi, kendisi açısından çok parlak bir millî takımkariyeri ya ş anabile- ce ğ i dü ş ünülmekteydi. Millî forma altında Schmeichel’ın boy gösterece ğ i ilk turnuvaysa 1988 Avrupa Ş ampiyonası olacaktı. As- lında o dönem sekiz takım arasında oynanan turnuvaya katılmak dahi bir ba ş arıydı belki ama bir önceki ş ampiyonada finali kıl payıyla ka- çırmı ş olan Danimarka’nın perfor- mansının da dört yıl öncesiyle kıyaslanması kaçınılmazdı. Dani- marka, turnuvada Federal Almanya, İ talya ve İ spanya ile birlikte yer al- dı ğ ı grupta oynadı ğ ı üç maçı kaybe- dince de bu durumülke futbolunun o ana kadarki en parlak devrinin sonu olarak görülmü ş tü. Schmeichel ise turnuvadaki ilk İ spanya maçını yedek kulübesinde geçirmesinin ardından Federal Al- manya ve İ talya kar ş ısında üç direk arasındaki yerini almı ş fakat bu iki maçta da kalesinde iki ş er gol gör- mü ş tü. Danimarka, EURO 88’den sonra 1990 Dünya Kupası elemele- rinde de Romanya’nın bir puan ge- risinde kalarak bir büyük turnuvayı daha pas geçiyordu. Bröndby’nün UEFA Kupası macerasında sivrildi Yıllar önce teknik direktörüyle yap- tı ğ ı kariyer planlamasına uygun bir ş ekilde basamakları çıkıpmillî ta- kıma kadar yükselen Schmeichel için artık geriye son bir basamak kalmı ş tı, o da büyük bir Avrupa ku- lübüne transfer olmaktı. Lâkinmillî takımuluslararası düzeyde kendini gösteremezken bunun gerçek- le ş me ihtimali de bir hayli dü ş üktü. Schmeichel hayallerindeki fırsa- taysa Bröndby’nün 1990-1991 sezo- nunda UEFA Kupası’nda ortaya koydu ğ u sürpriz performans sonrasında ula ş acaktı. Bröndby, söz konusu sezonda UEFA Kupası ilk turunda Eintracht Frank- furt ile e ş le ş irken Kopenhag’daki ilkmaçta rakibini 5-0ma ğ lup ede- rek dikkatleri üzerine çekiyordu. Sarı-mavililer Almanya’daki rö- van ş ta 4-1 kaybetseler de turu geçen taraf olacaklardı. Bröndby, ikinci turdaysa Ferencvaros’u 3-0 ve 1-0’lık skorlarla kupanın dı ş ına itmesinin ardından üçüncü turda Almanların bir di ğ er önemli ekibi Bayer Leverkusen’e rakip oluyordu. Kopenhag’da rakibini 3-0’lık skorla deviren Schmeichel ve arkada ş ları, Leverkusen’deki rövan ş tan da gol- süz beraberlikle ayrılacak ve böy- lece çeyrek finale yükseleceklerdi. Bu turdaysa SSCB’den Torpedo Moskova ile e ş le ş en Bröndby, evin- deki ilkmaçı 1-0 kazanmasının ardından deplasmanda aynı skorla kaybetse de penaltılarda rakibine üstünlük sa ğ lamı ş ve böylece Dani- marka futbol tarihinde ilk kez bir takımbir Avrupa kupasında son dörde kalmı ş tı. Penaltılarda bir kurtarı ş yapan Schmeichel da günün kahramanlarındandı. Yarı final ise Bröndby açısından hayli dramatik olacaktı. Roma ile e ş le ş en sarı-mavililer ilkmaçlarını yine iç sahada oynamı ş ve rakiple- rini golsüz e ş itli ğ e razı etmi ş lerdi. Roma’daki rövan ş taysa Bröndby, mücadelenin ilk yarısını 1-0 geride kapamasına kar ş ın ikinci yarının ortalarında skora dengeyi getir- mi ş ti ve maçın 1-1 bitmesi hâlinde final vizesini alan taraf olacaktı. Lâkin kar ş ıla ş manın bitimine üç dakika kala Rudi Völler sahneye çıkmı ş ve attı ğ ı golle Roma’ya 2-1 galibiyeti, dolayısıyla da finali getiren isim olmu ş tu. Buna ra ğ men o güne kadar uluslar- arası düzeyde hiç adı duyulmamı ş bir takımın UEFA Kupası’nda finalin e ş i ğ ine gelmesi elbette Avrupa’nın büyük liglerinden birçok kulübün transfer yetkililerinin de dikkatini çekmi ş ti. Bunların arasında Manc- hester United Teknik Direktörü Alex Ferguson da vardı. Ferguson, teknik direktörlük kariyerinin ba ş - larında İ skoçya’nın Aberdeen takı- mında müthi ş i ş lere imza atmı ş ve Celtic ile Rangers’ınmutlak hege- monyasını kırarak İ skoçya’da pe ş pe ş e ş ampiyonluklar kazanmı ş tı. Bununla da yetinmemi ş ve 1983 yı- lında finalde Real Madrid’i yenerek Kupa Galipleri Kupası’nı, ardından da Hamburg’u devirerek UEFA Süper Kupa’yı da kazanmı ş ve tüm zamanların en büyük futbol muci- zelerinden birini gerçekle ş tirmi ş ti. Zaten kendisi bu sayede 1986 yı- lında Manchester United’ın ba ş ına geçmi ş ti. Ferguson’ın aradı ğ ı kaleci Fakat Ferguson’ın Old Trafford’daki görevinin ilk yılları biraz sancılı geçmekteydi. Göreve geldi ğ inde 19 yıldır ş ampiyon olamayan bir Manchester United vardı. Fergu- 70 71

RkJQdWJsaXNoZXIy MTc5NTM3Mg==