TamSaha 218. Sayı / Ocak 2023

72 73 sormaktan da kendilerini alamıyor- lardı: “Acaba bir mucize yaratabilir miyiz?” Dirili ş in sembolü: Bern Mucizesi 4 Temmuz 1954’te Bern’inWank- dorf Stadı’ndaki maç ba ş ladı ğ ın- daysa Macaristan altıncı dakikada Pu ş ka ş ’la öne geçiyor, yetmezmi ş gibi iki dakika sonrasında da Czi- bor’la farkı ikiye çıkartıyordu. Görü- nü ş e göre Almanlara bir mucizeden de fazlası lâzımdı. Zira gidi ş at yine grupmaçındaki gibi tarihî bir farkı i ş aret etmekteydi. Fakat aksine Almanlar kimsenin beklemedi ğ i bir reaksiyon göstererek 10’uncu dakikada MaxMorlock’la farkı bire indirecek, dakikalar 18’i gösterdi- ğ indeyse Helmut Rahn’la skoru 2-2’ye getirecekti. Maçın bundan sonraki kısmının büyük bölümün- deyse oyunun hâkimi Macarlardı ama Federal Almanya kalecisi Toni Turek kalesinde devle ş erek zorlu rakiplerine gol ş ansı tanımıyor, zaman zaman da Alman hücum oyuncuları Macar kalesini tehdit edecek giri ş imlerde bulunuyorlardı. 2-2 sona eren ilk yarının ardından Federal Almanya’nın ikinci yarıdaki ilk ciddi tehlikesiyse son 20 daki- kaya girilirken Rahn’dan geliyordu. Sa ğ taraftan kullanılan kö ş e atı- ş ında FritzWalter’le pasla ş an Rahn, on sekizin kö ş esinden sol aya ğ ıyla yakın doksana çok sert bir ş ut gön- deriyor ve Grosics bu topu güçlükle çeliyordu. Bu atak, aslında yakla ş ık çeyrek saat sonra vizyona girecek filmin de bir fragmanı niteli ğ indeydi ancak tabiî ki o esnada kimse bu gerçe ğ in farkında de ğ ildi. 84’üncü dakikaya gelindi ğ indeyse az önce fragmanı gösterilmi ş olan filmin kendisi artık perdeye yansı- tılıyordu. Macaristan ceza sahasına doldurulan topu Mihaly Lantos kafasıyla uzakla ş tırmaya çalı ş ıyor fakat yeterince sert bir kafa vuru ş u yapamayınca top, yarımyuvarlak üzerindeki Rahn’ın önünde kalıyordu. Rahn, kontrolünü yapmasının ardından iki adım hareketlenecek ve on sekize girer girmez de sol aya ğ ıyla yerden uzak kö ş eye ş utunu çekerek Grosics’i ma ğ lup etmeyi ba ş aracaktı. Batı Almanya, adeta 2-0 yenik ba ş ladı ğ ı maçta bitime çok kısa bir süre kala, kesin favori olan rakibi kar ş ısında 3-2 öne geçmi ş ti. Futbol tarihinin en büyükmucizelerinden biri gerçekle ş mek üzereydi. Bu ş ok golden sonra Macarların son çabalarıysa Pu ş ka ş ’ın a ğ lara giden bir ş utunun yan hakemin biraz ha- talı kalkan bir ofsayt bayra ğ ı neti- cesinde iptâl olmasıyla birlikte bo ş a gidecekti. Kısa süre sonra da kar ş ı- la ş manın son düdü ğ ü geliyor ve maç öncesinde kimsenin ş ans tanı- madı ğ ı Federal Almanya, üstelik müthi ş bir geri dönü ş e de imza ata- rak, mücadeleyi 3-2’lik galibiyetle tamamlayıp dünyanın yeni en bü- yü ğ ü oluyordu. Bu inanılmaz zafer, futbol literatürüne ‘dasWunder von Bern’ yani ‘Bern Mucizesi’ olarak da geçecekti. Bern Mucizesi, Almanlar için bir kupanın kazanılmasından çok daha fazlasını ifade ediyordu. Almanya, sadece dokuz yıl önce- sinde, tarihin en kanlı sava ş ından çok büyük bir hezimetle ayrılmı ş tı. Sava ş sonrasında Müttefik Devlet- ler tarafından i ş gâl edilip dört par- çaya bölünen ve 1990 yılına kadar da iki ayrı kutupta iki ayrı devlete ev sahipli ğ i yapacak olan ülkede Almanlarınmaddî kayıpları zaten azamî seviyedeydi ama manevî açıdan ya ş anmı ş olan kayıpların hesaplanması belki de imkânsızdı. Almanlar dünya genelinde telâfisi çok güç bir prestij kaybına u ğ ra- mı ş tı. Moral olarak da hâliyle dip seviyedelerdi ve ço ğ u Alman, i ş gâl ve ülkenin parçalanması sonra- sında da Müttefikler tarafından a ş a ğ ılandıkları hissine de kapıl- mı ş tı. Böylesine bir yıkım sonrasında katıldıkları ilk Dünya Kupası’nda, dünya futbol kamuoyu tarafından adeta yenilmez olarak görülen bir ekibi devirerek futbolda dünyanın zirvesine çıkmak demek, Almanya’nın ülke olarak yeniden aya ğ a kalkabilecek, yeniden dünyanın en ileri, en öndeki güçle- rinden birine dönü ş ebilecek potansiyele sahip oldu ğ unu da göstermek demekti. Birçok Alman, Macaristan kar ş ısında elde edilen zaferi bu ş ekilde algılamaktaydı. Dolayısıyla Bern Mucizesi, Almanlar adına sadece futbolda de ğ il, her alanda çok büyük bir dönüm noktasını te ş kil etmekteydi. Maçı radyodan anlatan Herbert Zimmermann’ın ses kaydının daha sonrasında plak hâline getirilmesi ve bunun ülkedeki birçok popüler müzik albümünden daha fazla sat- ması da Almanlar adına bu kar ş ı- la ş manın ne denli özel bir anlama sahip oldu ğ una dair verilebilecek bir ba ş ka güzel örnekti. Zimmer- mann, özellikle Rahn’ın attı ğ ı üçüncü gol öncesinde Rahn’ın ş ut çekmesi gerekti ğ ini söylemi ş , bekledi ğ i ş ut geldi ğ inde ve top a ğ larla bulu ş tu ğ undaysa kendin- den geçmi ş ti. Bundesliga kurulana kadar bir süre bocaladılar Federal Almanya Millî Takımı, bu tarihi dönümnoktasından sonra Dünya Kupalarında artık çok daha farklı bir kimlikle yer alacaktı. O güne kadar Avrupa futbolunun ortalama üstü bir takımı olarak görülmektelerken artık dünya ş ampiyonlu ğ ununmuhtemel adayları arasında adları geçmek- teydi. Buna kar ş ın dört yıl sonraki 1958 Dünya Kupası’nı dördüncü- lükle noktalayacaklar, 1962 Dünya Kupası’naysa çeyrek finalde veda edeceklerdi. Bu iki turnuvada ya ş anan tıkanma, aslında biraz da Alman futbolun- daki yapısal geli ş imle alâkalıydı. 1960’ların ba ş ında ülkede hâlâ dededen kalma bölgesel ligler ve bunun uzantısı olan Almanya Ş ampiyonası oynanmaktaydı. Avrupa’nın önde gelen di ğ er tüm futbol ülkelerindeyse uzunca bir süredir yurt çapında profesyonel lig organizasyonları düzenlenmek- teydi. 1963 yılına gelindi ğ inde Bun- desliga’nın kurulmasıyla birlikte Almanlar, aradaki bu farkı da niha- yet kapatacaklardı. Zaten Bundes- liga kurulduktan sonraki ilk Dünya Kupası olan İ ngiltere 1966’da da Fe- deral Almanya finale kadar gidecek ve burada ev sahibi İ ngilizlere kar ş ı uzatmalarda, çizgiyi geçmeyen o me ş hur golün verilmesinin de etkisiyle 4-2 kaybedeceklerdi. 1970 Dünya Kupası’ndaysa Federal Almanya, İ ngiltere ile bu kez çeyrek finalde e ş le ş irken rakibini 2-0 geri dü ş mesine ra ğ men 3-2 yenmeyi ba ş ararak dört yıl öncesinin acısını çıkartmı ş tı. Yarı finaldeyse kayıt- lara “asrınmaçı” olarak geçecek kar ş ıla ş mada İ talya ile muazzambir gol düellosuna giri ş mi ş ler ve rakip- lerine 120 dakika sonunda 4-3’lük skorla boyun e ğ mek zorunda kal- mı ş lardı. Yine de 1958 ve 1962’deki turnuvalara kıyasla 1966 ve 1970’te büyük bir a ş ama kat ettikleri de â ş ikârdı. Tarihlerinin en iyi kadrosu 1970’lerdeydi Bununla birlikte Alman futbolu, 1970’lerin ba ş ında tarihinin en kali- teli oyuncu grubunu da yakala- mı ş tı. Kalede Sepp Maier, liberoda Franz Beckenbauer, sa ğ bekte Berti Vogst, sol bekte Paul Breitner ve santrforda Gerd Müller, aradan yarım asırlık bir süre geçmesine ra ğ men bugün bile mevkilerinde tüm zamanların en iyi oyuncuları arasında anılıyor. Üstelik bu isim- lere ek olarak Almanların elinde Wolfgang Overath, Uli Hoeness, Günter Netzer ve Rainer Bonhof gibi hemyaratıcı hemde güçlü ve mücadeleci orta saha oyuncuları da vardı. Söz konusu jenerasyonla önce 1972’de tarihinin ilk Avrupa ş ampi- yonlu ğ unu, finalde SSCB’yi 3-0’lık net bir skorla devirerek kazanan Federal Almanya, bundan iki yıl sonraysa ev sahipli ğ ini de üstlen- di ğ i 1974 Dünya Kupası’nda finalde bir ba ş ka altın jenerasyon takımını, Cruy ff ’lu Hollanda’yı 2-1 ma ğ lup ediyor ve bu iki büyük turnuvayı pe ş pe ş e kazanma ba ş arısını gös- teren ilk takım oluyordu. 1976 Av- rupa Ş ampiyonası’ndaysa Federal Almanya yine finale kadar gelirken üst üste üçüncü büyük turnuvadan da zaferle ayrılmalarının önüne çıkan engel, Antonin Panenka’nın o ünlü penaltı atı ş ı olmu ş ve normal süresi 2-2 sona eren finali Çekoslo- vakya’ya kar ş ı penaltılarla kaybet- mi ş lerdi. Bu finalin sonrasındaysa Federal Almanya’nın o altın jenerasyo- nunda yava ş yava ş yaprak dökümü ba ş lamı ş , 1978 Dünya Kupası’nda biraz da bunun etkisiyle son sekiz- deki iki turlu grup a ş amasında takılmı ş lardı. Ancak 1980 Avrupa 1954’teki ş ampiyonluk, aynı zamanda iki dünya sava ş ından yenik çıkmı ş bir milletin futbol sahasındaki aya ğ a kalkı ş ı anlamına geliyordu. Almanlar 1972’deki Avrupa ş ampiyonlu ğ unun ardından 1974 Dünya Kupası’nı damüzelerine götürerek bir ilki ba ş armı ş tı.

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==