TamSaha 213. Sayı / Ağustos 2022
Küçükler devlere kafa tutarken Avrupa kupalarında büyük takımlar do ğ rudan grup a ş amasına alınıp küçüklerse birçok ön eleme turunda heba edilmeden çok önce bu iki grup ilk turlarda sık sık kar ş ı kar ş ıya gelebiliyordu. İş in ilginci, bu e ş le ş melerde ço ğ u zaman skor belli olsa da bazen ortaya Hz. Davud’un Calût’a meydan okumasını anımsatan futbol hikâyeleri de çıkabilmekteydi. Avrupa Kupaları, 1990’larla birlikte köklü de ğ i ş im- lere u ğ radı. Bundaki en önemli etkenlerden biri de Sovyetler Birli ğ i ve Yugoslavya’nın parçalanması, Çekoslovakya’nın ikiye bölünmesi ve San Marino, Andorra, Liechtenstein, Faroe Adaları gibi küçük ülkelerin de üyeli ğ e kabul edilmesi sonucunda 1990’da 32 olan UEFA üyesi ülkelerin sayısının 1993’te 39’a, 1994’te 44’e, 1996’da 48’e, 1999’da da 50’ye yükselmesiydi. Neden diyecek olursanız, 32 üyeli bir yapıda UEFA’nın i ş i kolaydı. Her ülkeden bir ş ampiyonun veya bir kupa galibinin katıldı ğ ı Ş ampiyon Kulüpler Kupası ile Kupa Galipleri Ku- pası 32 takımla oynanmaya ba ş lıyor ve klasik çift maç eleme usulüyle ilerleyebiliyordu. UEFA Ku- pası’na da aynı mantık do ğ rultusunda 64 takım alınmaktaydı ve burada da di ğ er iki kupaya nazaran fazladan bir tur oynanmaktaydı. Ancak 1990’larda üye sayısının yüzde 50’yi de a ş an bir artı ş göstermesi, bu basit kupa formatının dı ş ına çıkılmasını mecburi hâle getirmi ş ti. UEFA bu so- runu a ş abilmek için ilk etapta kalabalık ön eleme turları oynatmayı uygun görecekti. Öte yandan 1990’larda futbol ekonomik anlamda da çok ciddi biçimde kabuk de ğ i ş tirmekteydi. Ş ampiyon Kulüpler Kupası, Ş ampiyonlar Ligi’ne evrilmi ş ti. Buna paralel olarak naklen yayın ve reklam gelirlerinin artmasıyla birlikte de kıtanın büyük takımları Ş ampiyonlar Ligi’nde daha düzenli bir ş ekilde yer alabilecekleri bir format talebinde bulunacaklardı. UEFA da bu do ğ rultuda Devler Ligi’ne Avrupa’nın büyük liglerinden üçer, dörder takımalabilece ğ i yeni bir sistemolu ş tururken Kupa Galipleri Kupası’nı da kaldırıp UEFA Kupa- sı’nın kapsamını geni ş letecekti. Dahası, bu yeni sistemin ilk yıllarında büyük liglerin en azından üçüncüleri ve dördüncüleri ön eleme turlarında boy gösterirken zamanla bu uygulama da terk edi- lecekti. Günümüzde artık dört büyük ligin ilk dört sırasında yer alan takımlar do ğ rudan Ş ampiyonlar Ligi’nin grup a ş amasına alınıyor. Be ş inci ve altıncı sıradaki liglerin de ilk iki sırasındaki takımlar yine do ğ rudan grup a ş amasına geliyor ve gruplardaki 32 kontenjanın 20’si bu ş ekilde doluyor. Geri kalan 12 takımlık kontenjan içinse 60 takımkademeli olarak play-o ff oynamak zorunda. UEFA Kupası’nın UEFA Avrupa Ligi adını almasının ardından bu organizasyonda da büyük liglerin takımları kendilerine daha çok yer bulurken küçükler ön elemelerde sıkı ş mak zorunda kaldı. Günümüzde de kupanın ilk tur grup a ş amasındaki 32 takımdan 10’u be ş büyük ligden gelen iki ş er ta- kımdan olu ş makta. Altıncı ve yedinci sıradaki ül- kelerden de birer takım grup a ş amasına do ğ rudan katılıyor. Üstelik geçen sezondan itibaren UEFA Avrupa Konferans Ligi’nin organize edilmeye ba ş - lanmasıyla birlikte artık UEFA sıralamasında ilk 17 sıra içinde bulunmayan ülkelerden bu kupaya takımlar sadece Ş ampiyonlar Ligi elemelerinde ba ş arısız olmu ş larsa gelebiliyorlar. Hâliyle alt sıra- lardaki ülkelerin takımları için neredeyse tek hare- ket alanı UEFA Avrupa Konferans Ligi hâline gelmi ş durumda. Onda da büyük liglerin önemli takımları mevcut statü göz önüne alındı ğ ında nadiren boy gösterece ğ e benziyor. Bu kadar uzun uzun anlatarak vurgulamak istedi- ğ imiz noktaysa ş u: 1990’lara kadar Avrupa kupala- rında her üye ülkenin takımları yarı ş a aynı noktadan ba ş lamaktaydı. Bunun sonucunda da Avrupa’nın en önemli kulüpleri yeri geldi ğ inde Malta, İ zlanda, Galler, Arnavutluk, Norveç, İ rlanda gibi kıtanın zayıf futbol ülkelerinin takımlarına konuk olabiliyordu. Günümüzdeyse bunun gerçek- le ş me ihtimali hemen hemen imkânsız. Elbette çok güçlü bir takımla çok zayıf bir takımın e ş le ş mesi, daha ba ş tan sonucu belli maçlar ortaya çıkarıyordu ve birçok ki ş iye göre böylesine reka- betten uzak e ş le ş melerin oynanması mânâsızdı. Ancak bu görü ş ün gözden kaçırdı ğ ı ho ş bir ayrıntı vardı ki o da Arnavutluk’taki veya Malta’daki sıra- dan bir futbolseverin bile günün birinde oturdu ğ u ş ehirdeki stadyuma gidip tuttu ğ u takımı dünyanın en iyi futbolcularından bazılarına kar ş ı izleme ihtimalinin bulunmasıydı. Yeni sistembir bakıma bu ihtimali ortadan kaldırdı. Öte yandan bu gibi e ş le ş melerin sonuçlarının en ba ş ından belli oldu ğ unu söylediysek de küçüklerin devlere hayret verici bir inatla kafa tuttu ğ u, hatta nadiren de olsa onları kupanın dı ş ına itti ğ i örnek- ler de yok de ğ ildi ve bumüstesnamaçlar da turnu- valara apayrı bir lezzet katıyordu. Yazının geri kalanını da kronolojik olarak bu örneklerin en çarpıcı olanlarına ayıraca ğ ız. Onur Erdem Saarbrücken - Milan ( Ş ampiyon Kulüpler Kupası, 1955-56 sezonu): 4-3, 1-4 II. Dünya Sava ş ı sonunda Müttefik Devletler Almanya’yı i ş gal etmi ş ti ve İ ngiltere ile ABD’nin i ş gal etti ğ i böl- gede 1949 yılında Federal Almanya kurulurken aynı yıl SSCB’nin i ş gali altındaki bölgedeyse Demokratik Al- manya ortaya çıkacaktı. Bu ikisi kadar bilinmese de i ş gal sonrası olu ş turulan üçüncü bir ülke daha vardı, o da Fran- sız i ş gal bölgesinde 1946 yılında kuru- lan Saar Protektorası’ydı. Bu küçük bölge, ülke statüsünü kazandı ğ ı için 1955-56 sezonuyla birlikte oynanmaya ba ş layan Ş ampiyon Kulüpler Kupası’na da ilk sezonunda ülke ş ampiyonu ola- rak Saarbrücken takımını göndermi ş ti. Bu sayede normalde Alman futbolu içerisinde neredeyse hiçbir a ğ ırlı ğ ı olmayan bumütevazı kulüp, kendini Avrupa ş ampiyonlu ğ u için yarı ş an ta- kımların arasında bulmu ş , nitekim ilk tur kuraları sonucunda da İ talyan devi Milan’a rakip olmu ş tu. Milan’ın amatör oyunculardan kurulu rakibi kar ş ısında güle oynaya turu geçece ğ ini zanne- denlerse biraz yanılıyordu. 1 Kasım 1955’te San Siro’da oynanan ilkmaça Saarbrücken adeta golle ba ş lamı ş ve be ş inci dakikada 1-0 öne geçmi ş ti. Sonrasındaysa Milan oyuna a ğ ırlı ğ ını koyup golleri sıralamaya ba ş lıyordu ve dakikalar 37’yi gösterdi ğ inde skor kırmızı-siyahlılar lehine 3-1’e gelmi ş ti bile. Ancakmaçın kalan kısmı, tribün- lerdeki binlerce İ talyan futbolseveri ş a ş kına çevirecekti. İ lk yarının sonla- rında farkı bire indiren Saarbrücken, ikinci yarının ortalarında pe ş pe ş e iki gol daha buluyor ve 4-3 öne geçiyordu. Konuk ekip kalan yakla ş ık 20 dakika- lık süre içinde de bu skoru korumayı ba ş ararak tarihi bir galibiyete imzasını atacaktı. Ne var ki Saarbrücken’in peri masalı bu kadarıyla sınırlı kalacaktı. 23 Ka- sım’da kendi evlerindeki rövan ş ma- çında son 15 dakikaya kadar 1-1’lik e ş itlikle gelseler de kalan kısa sürede kalelerinde üç gol birden görmü ş ler ve bunun sonucunda sahadan 4-1 ma ğ lup ayrılarak kupaya veda etmi ş lerdi. Ertesi yıl Saar’da düzenlenen referan- dumneticesinde ülkenin Federal Al- manya’ya katılma kararı almasının ardındansa Saarbrücken takımı bir daha Avrupa kupalarında boy göstere- meyecekti. Hatta Bundesliga’da bile sadece be ş sezon yer alabildiler ve bunların dördünde küme dü ş mekten kurtulamadılar. 62 63
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==