TamSaha 208. Sayı / Mart 2022

Gönülden Kaleme Zaman zaman bazı deyimve ata- sözlerimize ba ş vururuz. Ben de bazenmeramımı anlatmak için atasözlerimizden faydalanırım. Kendi çıkarını her ş eyin önünde tutanlar için “nalıncı keseri gibi kendine yontmak” deyimini de kullanmı ş lı ğ ımvardır. Hiç merak ettiniz mi nalıncılık nedir, neden hep kendilerine do ğ ru yontarlar? Benmerak ettimve ş u bilgilere ula ş tım: Nalın veya takunya ıslak veya çamurlu yerlerde, genelde abdesthane, hamamve banyolarda, eski ocak ba ş la- rında giyilen, üstten tasmalı bir tür tahta ayakkabıdır. Nalın, Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde günlük hayatta geni ş ölçüde kullanılırmı ş . 19. yüzyılın sonlarına kadar nalın yapımı, özellikle İ stanbul’da bir meslek ve sanat dalı hâline gelmi ş . Günümüzde bumesle ğ i ancak çok az sayıda yöresel ustaların devam ettirdi ğ ini ve gün geçtikçe bu sa ğ lıklı ürünün ancak tarih sayfalarında kaldı ğ ını görüyoruz. Peki, nalın nasıl yapılıyormu ş ? Nalın yapılacak a ğ açlar hızarlarda biçilirmi ş . Hızara götürülen kerestelerin kuru olması gerekmekteymi ş . Kerestelerin boylamaları ayak numarasına göre bir çift nalın çıkacak ş ekilde yapılırmı ş . Bir çift nalının et kalınlı ğ ı ne kadar olacaksa keresteler o yükseklikte ve kalınlıkta boylanır, sonra dikdörtgen prizma ş eklinde kesilen keresteler ortalarından ikiye ayrılırlarmı ş . Bu i ş lemle her tek nalının aynı dokulu olması sa ğ lanır, hızarlarda belli kalıplarda kesilen a ğ açlar yine nalıncı keseri ile rötu ş lanarak takunya hâline getirilirmi ş . Hızarın olmadı ğ ı dönemlerde bütün bu i ş lemler tümüyle nalıncı keseri ile yapılırmı ş . A ğ aç tamamen bu keserle ş ekillendirilip yontulur, nalın yapılacak kalıp kabaca ortaya çıkarılır, daha sonra na- lıncı keseri ile yontma i ş lemine geçilirmi ş . Nalıncı keseri- nin sapı ile a ğ zı arasındaki açı darmı ş . Bu nedenle normal keserlere göre sapları da daha uzun olurmu ş . Kütük üzerinde takunyalara ş ekil verilirken keserin kopardı ğ ı yongaların hepsi da ğ ılmadan nalıncı ustasının kuca ğ ına dolarmı ş . Bu nedenledir ki “hep kendine yontar” sözü do ğ mu ş . Uzun bir u ğ ra ş tan sonra ş ekillenen nalının zımpara i ş ine geçilir, sonra boyama i ş lemi yapılırmı ş . Nalının asıl malzemesi ceviz, gürgen, çınar, ş im ş ir ve dut a ğ acıymı ş . Gürgen hemucuz hemde bol bulunan bir a ğ aç oldu ğ undan takunya yapımında tercih edilirmi ş . Bunla- rın içerisinde enmakbul olanı ise ş üphesiz ş im ş ir veya abanoz a ğ acından yapılanlarıymı ş . Çünkü uzun ömürlü olması ve kısa zamanda nemli yerlerde çürümemeleri için, dokuları sert olan bu a ğ açlar tercih edilirmi ş . Nalıncılık, kendi ba ş ına ustalık ve ihtisas isteyen bir meslekmi ş . Eskiden nalınların kullanıldıkları yerlere göre üstlerindeki tasmaların durumu de ğ i ş irmi ş . Saraylarda, konaklarda kullanılanlarla gelinlerin çeyizine konan nalınların kayı ş ları son derece süslü, üst kısmı i ş lemeli çuhalarla kaplanırmı ş . Bazen bunlara sedefli i ş lemelerin de takıldı ğ ı olur, nalınların tasma üzerleri süslendi ğ i gibi, tahta kısımları da çe ş itli geometrik ş ekiller çizilerek ve sedef, gümü ş vb. kıymetli malzemelerle i ş lenip bunlara sedefli nalın ismi verilirmi ş . Görüldü ğ ü üzere nalın yapımı hızarın olmadı ğ ı dönem- lerde ustalık, el eme ğ i, göz nuru, kuvvet, sabır ve dikkat gerektiren, keseri ölçüsüz vurdu ğ unda kopacak yonga- nın ürünü de ğ ersizle ş tirmesi sonucu en ufak hatanın tüm emekleri heba edece ğ i meslek olarak kar ş ımıza çı- kıyor. Ustanın ekstradan fazla i ş yapmamak adına kesi- len yongaları etrafa da ğ ılmadan önlü ğ ünde toplamasının bugün kullandı ğ ımız mânâda kendi çıkarını önceledi ğ ini söylemenin nalıncı ustalarının harcadı ğ ı onca eme ğ e yapılacak haksızlık olarak görülmesi gerekiyor. Nalıncı ustası, bir birimde ğ erindeki tahta parçasını kese- riyle özenle, sabırla ve ustalıkla kendisine yontarak i ş le- mesi sonucu üretti ğ i nalını on birimde ğ erine çıkarıyor. Yani kendine yontarken de toplumun genelinin kullana- bilece ğ i, de ğ eri yüksek ürün üretiyor. Günlük veya anlık çıkarlarını dü ş ünen yöneticiler, hocalar, futbolcular, ta- raftarlar, sosyal medya kullanıcıları, hakemyorumcuları bu anlamda hareket eden futbolun tümpayda ş ları yüz birimde ğ erindeki hammaddeyi, kendilerine hoyratça yontmaya devam etmelerinin sonucu, ortaya çıkan ürü- nün de ğ erini on birime dü ş ürüyorlar. Oysa olması gere- ken, ülkemiz futbolunumerkeze koyup kendi günlük çıkarlarımızı dü ş ünmek ve ona uygun davranmak yerine futbolumuzun lehine davranı ş ları sergileyerek yani ürüne nalıncı ustası titizli ğ inde yakla ş arak, kalite ve albeni katmak suretiyle ürünün de ğ erini bin birime çı- karmaktır. Mevcut durumda dünyanın futbolda üretti ğ i ekonomiden ülkemizin potansiyeli do ğ rultusunda kıyas yapıldı ğ ında aldı ğ ı pay, pastırma dilimi inceli ğ inde kalı- yor. Böyle olunca da payla ş ımmaalesef sancılı oluyor. Ülkemiz futbolunun kalitesi için kendi çıkarlarımızı ön- celemekten yani benden sonrası tufanmantı ğ ıyla kendi- mize yontmaktan vazgeçmenin zamanı geldi de geçiyor bile… Futbolunmarka de ğ erinin artmasının pastadan daha fazla pay alınması anlamına geldi ğ ini, dolayısıyla da payda ş ların tamamının belli ölçülerde paylarının artaca ğ ı için kendilerine de yontmu ş olacaklarını artık görmeleri gerekiyor. Sözün özü kendimize yontarak da dünya futbol piyasasının almak için sıraya girdi ğ i bir ürün çıkarabiliriz. Bu durumun gerçekle ş mesi nalıncı keserinin kimlerin ellerinde ve hangi niyetle kullanıldı- ğ ına ba ğ lıdır. Ya ş am sevinciniz hiç bitmesin. A ş ımızı olalım, maske, mesafe ve temizli ğ e dikkat edelim… İ smail Gökçek Nalıncı keseri 134

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==