TamSaha 205. Sayı / Aralık 2021

fazla Yunanca isimkonulma- sına kar ş ı çıkacak ve onlara da Raimundo Filho, Raimar ve Rai adları verilecekti. Socra- tes’in, kendisinden 11 sene sonra do ğ an en küçük karde ş i Rai de a ğ abeyinin izinden giderek 1990’lı yılların önemli futbolcularından birisi olacaktı. 1960 yılının hemen ba ş ında, baba Rai- mundo’nun tâyini çıkıyor ve Oliveira ailesi, Sao Paulo eyaletinin iç kesimlerinde yer alan Ri- beirao Preto ş ehrine ta ş ı- nıyordu. Rai- mundo terfi de almı ş ve ülke ş artlarına göre gayet iyi kazanan bir memur olmu ş tu. Okumanın öneminin zaten ziyadesiyle farkında olanmünevver baba, o ğ ulları- nın da en kaliteli e ğ itimi alma- sını istiyordu. Bundan dolayı da Socrates’i, Ribeirao Pre- to’daki en iyi özel okul olarak kabul edilen Colegio Maris- ta’ya kaydettirmi ş ti. 1960’ların ba ş ı, aynı zamanda Brezilya futbolunun altın ça- ğ ına da tekâbül etmekteydi. Millî takım, 1958’de ilk dünya ş ampiyonlu ğ unu kazanmı ş tı. 1962’deyse unvanlarını koru- yacak ve 1930’larda İ talya’nın yaptı ğ ı üst üste iki dünya ş ampiyonlu ğ u kazanma ba ş arısını tekrarlayacaklardı. Üstelik ellerinde öyle bir kadro vardı ki… Sa ğ açık Garrincha topu adeta aya ğ ına yapı ş tıran ve kar ş ısına çıkma cüretini gösteren rakiplerine en akla gelmedik çalımları atabilen bir top camba- zıydı. Sol açıktaki Mario Zagallo ise ad- rese teslim ortalarıyla topu neredeyse santr- forların kafasına çarptırıp gol yapabilen bir yetenekti. Kalede Gilmar, ülkenin o ana kadar gördü ğ ü en büyük file bekçisi olarak kabul edilmek- teydi. Sol bekteki Nilton San- tos da alanında gelmi ş geçmi ş en iyisi olarak gösteriliyordu. Orta sahanın ortasındaki Didi ise bu yıldızlar toplulu ğ unu müthi ş bir orkestra ş efi ustalı- ğ ında yönetmekte olan büyük bir futbol aklıydı. Tümbunla- rın üzerine, 1958’de henüz 17 ya ş ında olmasına ra ğ men takımının dünya ş ampiyonlu- ğ unda ba ş role soyunmu ş Pele gibi bir süper yıldız da gelmi ş ti ki onunla birlikte Brezilya, iyice boy ölçü ş mesi imkânsız bir takıma dönü ş mü ş tü. Çocukluk kahramanları futbolcu de ğ ildi Söz konusu yıldızların hepsi, Brezilyalı çocukların gözle- rinde adeta birer masal kahra- manıydı. Socrates’in ya ş ıtları da sokaklarda top pe ş inde ko ş tururken Garrincha gibi çalım atmaya, Zagallo gibi orta yapmaya, Didi gibi pas da ğ ıt- maya ve tabiî ki Pele gibi goller atmaya çalı ş ıyorlardı. Socrates içinse durumbiraz farklıydı. Babası Raimundo, ço ğ u Brezil- yalı gibi futbolu da çok sevi- yordu ama öncelikli hobisi, en ba ş ta da belirtildi ğ i üzere okumaktı. Çok okuması nedeniyle politikaya da hayli meraklı sayılırdı ve evdeki kütüphanesi içinde Marksist literatüre dair de bir hayli eser mevcuttu. Küba Devrimi’nin 1959’da zaferle neticelenmesi üzerine de devrimin önderleri Fidel Castro ve Che Guevara, Raimundo’nun çevresinde en çok hararetle övdü ğ ü iki isim hâline gelmi ş ti. Küçük Socra- tes de babasının hayata bu ba- kı ş ından etkilenmi ş ti elbette ve “kahraman” denildi ğ i zaman onun aklında ilk olu ş an figürler de Pele ile Garrincha’dan ziyade Castro ve Che idi. Bir de müzi ğ e olan sevgi- sinden ötürü, o dönemlerde ortalı ğ ı kasıp kavuran Th e Beatles’ın beyni John Lennon’ı çok seviyordu. Önceli ğ ini e ğ itimine veren, okumaya ve siyasi geli ş melere ilgi duyan, müzi ğ i de seven küçük bir çocu ğ un yakla ş ık 20 yıl sonra dün- yanın en iyi futbolcularından biri- sine dönü ş ece ğ ini herhalde kimse tahmin edemezdi. Socrates’in bizzat kendisinin dahi böyle bir hayali yoktu. Tarihler 31 Mart 1964’ü gös- terdi ğ indeyse küçük çocu ğ un hayata bakı ş ını çok daha keskin ve net hâle getirecek bir geli ş me ya ş a- nacaktı. General Humberto Castelo Branco yönetimindeki Brezilya Ordusu, ülkede yönetime el koydu- ğ unu açıklıyordu. Darbeyle devrilen ba ş kan Joao Goulart, ülkedeki gelir da ğ ılımında bulunan a ş ırı adalet- sizli ğ i giderebilmek adına toprak reformu çalı ş malarında bulunmu ş , yine buna paralel olarak ülkedeki yabancı sermayedarlara tanınan imtiyazların kaldırılması, hatta bu kesimden daha çok vergi alınması için de giri ş imlere ba ş lamı ş tı. Hâliyle hem çok uluslu ş irketlerin hemde ülkedeki büyük toprak zenginlerinin hedefi hâline gelmi ş ti. Buminvalde darbenin ABD deste- ğ iyle gerçekle ş mi ş olması da sürp- riz de ğ ildi. Hayata bakı ş ını ş ekillendiren olay Tabiî darbeyle birlikte yönetimin a ş ırı sa ğ cı bir cuntanın eline geç- mesi, ülkede sol görü ş e yatkın olan hemen her vatanda ş adına tehlikeli bir durumdu. Socrates’in babası Raimundo ise çok daha fazla risk altındaydı zira kendisi bir devlet memuruydu ve sol tandanslı birisi oldu ğ unun anla ş ılması hâlinde görevinden ihraç bile edilebilirdi. Hâl böyle olunca Raimundo, içi kan a ğ layarak da olsa, evinde bulunan sol litera- türe ait bütün kitapları soka ğ a çıkarıp yakmak zorunda kalmı ş tı. Bunu gören Socrates ise daha 10 ya ş ında bir çocuk olmasına ra ğ men dünyada haksızlıklara, adaletsizliklere kar ş ı politize bir mücadele vermenin insanlar adına, insanlık adına, bir tercihten ziyade bir zorunluluk oldu ğ unu, üzücü bir ş ekilde de olsa anlamı ş tı. Kitaplar ve okumak ise onun için çok daha büyük bir de ğ er ve anlamkazan- mı ş tı. Bu geli ş melerin de etkisiyle Socra- tes’in önceli ğ inin okumaktan yana olaca ğ ı iyice netle ş mi ş ti. Socrates’in futbola kar ş ı olan ilgisiyse o çocuk ya ş larda daha çok arkada ş larıyla birlikte ho ş ça vakit geçirmekle sı- nırlıydı. Ancak futbolla yatıp kalkan bir çocuk olmamasına kar ş ın ken- disinde futbol topuna kar ş ı müthi ş bir yatkınlık da vardı. Top aya ğ ına geldi ğ i anda onu o kadar zarif, o kadar yumu ş ak bir ş ekilde kont- rol ediyor ve ya ş ıtlarına göre uzun boyuna ra ğ men topla birlikte o kadar kıvrak hareket ediyordu ki sırf o hâlini görenler bile onun kaderinde futbolculuk oldu ğ unu söyleyebilirdi. Üstelik kendisi, akademik alanda gösterdi ğ i zekâ pırıltılarını, futbol sahalarından da esirgemiyordu. Toplu ya da topsuz oyunda en isabetli tercih neyse onu yapıyor, en akıl dolu pasları atıyor, en do ğ ru ş utları çekiyordu. En so- nunda çevresinin, bu yeteneklerin okul bahçesi veya sokak arasıyla sınırlı kalmaması yönünde kendi- sine çok fazla telkinde bulunması üzerine, 16 ya ş ındayken Botafo- go’nun altyapısına kaydolmaya karar verecekti. Botafogo dediysek, Garrincha’nın da formasını giydi ğ i Rio de Janeiro’da yer alan o ünlü kulüpten bahsetmi- yoruz. Socrates’in ailesiyle birlikte oturdu ğ u Ribeirao Preto ş ehrinde de aynı isimli bir kulüpmevcuttu. Genellikle Sao Paulo Eyalet Ş ampi- yonası’nda mücadele eden, ulusal ölçekteyse ço ğ u zaman ikinci ve üçüncü kademeler arasında gidip gelen bir kulüptü bu. Socrates de futbol ya ş antısına burada adımını atıyordu. 60 61

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==