TamSaha 199. Sayı / Haziran 2021

Futbolda oyunu aklıyla oynayan, en geride oynamasına ra ğ men takımının oyununu kurup ş ekillendiren ve sertli ğ inmütem- mim cüz oldu ğ u bir mevkide tekni ğ i ve za- rafetiyle parlayan bir defans oyuncusu dü ş ünüldü ğ ünde akıllara gelen ilk isim, futbolu bırakmasının üzerinden neredeyse 40 sene geçmesine ra ğ men Franz Becken- bauer’dır. Beckenbauer, futbola orta saha olarak ba ş lamı ş , hatta Federal Alman- ya’nın İ ngiltere’ye kaybetti ğ i 1966 Dünya Kupası finalinde de bu pozisyonda görev almı ş tı. Ancak tecrübelendikçe savunma- nın en gerisinde oynamayı tercih eden Beckenbauer, bu sayede libero kavramının da futbolda popülerle ş mesini sa ğ lamı ş ve libero akımının da futbol dünyasındaki en önemli temsilcisi olmu ş tu. Federal Almanya, 1972’de tarihinin ilk Av- rupa ş ampiyonlu ğ unu elde ederken takı- mın saha içindeki patronu da Beckenbauer’dan ba ş kası de ğ ildi. Alman- lar, yarı finalde Belçika’yı 2-1, finalde de SSCB’yi 3-0 yenip ş ampiyonlu ğ a uzanır- ken kalelerindeki tek golü, 2-0 önde olduk- ları maçın sonlarında görmü ş ler ve bu iki maçın neredeyse tamamına yakınında hiç korku dolu an ya ş amamı ş lardı. Bunda Beckenbauer’ın savunmayı organize et- mesindeki rolü, adeta Almanmühendisli- ğ inin kusursuz hesaplamalarının futbol sahasındaki yansıması niteli ğ indeydi. MERKEZ DEFANS Beckenbauer’dan sonra Alman fut- boluna gelen en önemli liberolardan biri Stielike’ydi. O da tıpkı Beckenba- uer gibi bir orta saha oyuncusuyken olgunla ş tıkça liberoya evrilmi ş ve özellikle 1980’lerin ilk yarısında dün- yanın en önemli liberolarından biri olmu ş tu. Stielike, oyun içerisinde Beckenbauer kadar güçlü bir lider de ğ ildi belki ama hemAlman savun- masının organize olmasında hemde atakların ba ş la- tılmasında selefini anımsatacak bir oyun yapısına da sahipti. 1980’deki Avrupa ş ampiyonlu ğ unda da katkısı büyüktü. Her ne kadar finalde bir penaltı yaptırdıysa da bu, biraz da o devirde VAR sisteminin olmamasının bir cilvesiydi zira müdahalesi ceza alanının dı ş ındaydı. Di ğ er Adaylar Uli Stielike Bir futbolcu, kariyerinde 250 civarında gol atmı ş sa onun bir savunmacı oldu ğ una nere- deyse kimseyi ikna edemez- siniz herhalde. Ancak Ronald Koeman savunmacı nitelikle- rinden çok golcülü ğ üyle ön plana çıkan bir defanstı. Gol- leri arasındaysa frikiklerinin ve penaltılarının da ayrı bir yeri vardı. Zaten EURO 88 yarı finalinde Federal Al- manya’ya kar ş ı oynadıkları maçta attı ğ ı penaltıyla geri dönü ş ün fitilini de ate ş lemi ş ti. SSCB ile oynadıkları finalin ilk dakikalarındaysa az kalsın frikikten de bir gol atacaktı ama sert ş utu az farkla auta gitmi ş ti. Ronald Koeman Bir savunma hattında bir yanda Beckenbauer, Stielike ve Koeman gibi organizatör ve pasör özellik- leri baskın olan oyuncular varken bir yanda da rakip forvetlerle di ş e di ş mücadele eden, marke etti ğ i oyuncuya âdeta bir kene gibi yapı- ş an, gerekti ğ inde tekmeye kafa sokmaktan dahi imtina etmeye- cek ş ekilde cansiperane oynayan bir oyuncu elzemdir. İş te bu tâbire en çok uyacak savunmacılardan biri Carles Puyol’du. İ spanya, EURO 2008’de ş ampiyonlu ğ a ula ş ırken oynadı ğ ı altı maçta kalesinde sadece üç gol görmü ş tü. Bunda el- bette topun hâkimiyetini mümkün mertebe ellerinde tutmayı amaç- layan oyun anlayı ş ları da fazlasıyla etkili olmu ş tu ama topun rakip forvetlere geçti ğ i anlarda İ span- yolların en büyük sigortası da Puyol’un savunmada o rakiplere hiç göz açtırmayan oyunuydu. Stoper niteliklerinin yanı sıra hırsı, pes etmeyen yapısı ve mücadele gücüyle aynı zamanda saha içinde fevkalâde bir lider de olan Puyol, ortaya koydu ğ u karakterle de ta- kımının bir an olsun konsantras- yon kaybı ya ş amamasında ve oyundan dü ş memesinde de kilit rol oynamaktaydı. MERKEZ DEFANS Carles Puyol Futbolun genel kaidelerinden biri, ufak tefek oyuncuların çabuk ve seri, iri yarı oyuncularınsa a ğ ır ve hantal olmasıdır. Hâliyle iri yarı olmasına ra ğ men çabuk olabilen oyuncular da e ş ine ender rastla- nan cevherlerdir. Böyle bir oyuncu defansta görev yaptı ğ ın- daysa rakip forvetler için adeta bir kâbustur, geçilmesi neredeyse imkânsız bir savunma duvarıdır. Marcel Desailly de böyle özel bir savunmacıydı. Fransa önce 1998’de Dünya Kupası’nı, ardından da EURO 2000’de Avrupa ş ampiyonlu ğ unu kazanırken de savunmanın göbe- ğ inde onun ördü ğ ü duvarın katkısı çok büyüktü. Di ğ er Adaylar Marcel Desailly Yunanistan’ın EURO 2004’te elde etti ğ i Avrupa ş ampiyonlu ğ u, belki de sadece Avrupa Ş ampiyonala- rında de ğ il, futbol dünyasının tüm büyük turnuvalarında ya ş anmı ş en sürpriz ş ampiyonluktu. Yunanların bu rüya gibi ba ş arısının sırrıysa ku- sursuza yakın bir savunma perfor- mansı ortaya koymalarıydı. Öyle ki grup a ş aması sonrasında oynadık- ları üç maçta hiç gol yememi ş lerdi. O savunmanın temel dire ğ i ise Traianos Dellas’tı. Üstelik kendisi sırf gol savu ş turmakla da yetinmemi ş , yarı finalde Çek Cumhuriyeti önünde gümü ş golü atarak takı- mını bizzat finale de ta ş ımı ş tı. Traianos Dellas 90 91 Franz Beckenbauer

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==