TamSaha 198. Sayı / Mayıs 2021
de ğ i ş ecekti. Sambacılar Avrupa kıtasında bu kupayı kazanan ilk ve bugüne kadarki tek Güney Amerika temsilcisi olurken bu ba ş arıda ön- celikle gözleri kama ş tıran iki isim vardı. Bunlardan ilki elbette henüz 17 ya ş ında bir delikanlıyken yarı finalde hat-trick yapıp finalde de iki gol daha atan ve bir anda tüm dünyada en çok konu ş ulan futbolcu haline gelen Pele’ydi. Di ğ eriyse belki de benzerine bir daha rastlanmaya- cak bir top tekni ğ iyle sa ğ kanatta adeta futbol edebiyatının en âhenkli ş iirlerini yazan Garrincha’ydı. Böylesine sıra dı ş ı iki yıldızı olan bir takımın dünya ş ampiyonlu ğ una ula ş masının zaten gayet normal ol- du ğ u dü ş ünülebilir belki ama kaslar ne kadar sa ğ lamolursa olsun beyin olmadan vücudun düzgün bir bi- çimde hareket edemeyece ğ i de bir gerçektir. Pele ve Garrincha gibi yıl- dızların kusursuz bir uyum içinde oynamasını sa ğ layan ve haliyle 1958’deki o milat niteli ğ indeki dünya ş ampiyonlu ğ unun da en büyükmimarlarından biri olan isimseWaldir Pereira Didi’ydi. Sadece Brezilya futbolunun de ğ il, dünya futbolunun gelmi ş geçmi ş en büyük orta saha oyuncularından biri olarak kabul edilen Didi, futbol- culu ğ u sonrası teknik adamlık kariyerindeyse belki de en çok Türkiye’de iz bırakmı ş ve 1970’lerde Fenerbahçe’ye ya ş attı ğ ı ş ampiyon- luklarla sarı-lacivertli camianın da efsaneleri arasında kendisine yer bulmu ş tu. 12 Mayıs 2001’de hayatını kaybeden Didi’nin vefatının üzerin- den bu ay itibarıyla tam 20 sene geçmi ş olacak. Bu vesileyle kendi- sini saygıyla yâd ediyor ve futbol- culu ğ undan teknik adamlı ğ ına varana dek bu güzel oyun için verdi ğ i emekleri de kısaca hatırlatmak istiyoruz. Futbol macerası toprak sokaklarda ba ş ladı Takvimler 8 Ekim 1928’i gösterir- ken, Rio de Janeiro’nun yakla ş ık 280 kilometre kuzeydo ğ usunda yer alan Campos dos Goytacazes ş ehrinin fakir semtlerinden birinde, Artur ve Maria Pereira çiftinin bir o ğ ulları olmu ş tu. Babası, o ğ luna Waldir adını koyduysa da annean- nesi Creusolina torununu severken “cici” diyerek sevdi ğ inden dolayı çok geçmeden çocu ğ un lakabı Didi olup çıkacaktı (Didi, Portekizcede “cici” diye okunuyor). Pereira ailesinin evinin bulundu ğ u sokak, asfaltsız, toprak bir yoldu. 1920’lerin sonlarında Brezilya’da fakir bir muhitte otomobile zaten pek rastlanmazdı da, bu sokakta özellikle ak ş am saatlerinden itibaren at arabası bile geçmezdi. Hani “in cin top oynuyordu” denir ya, i ş te soka ğ ın tenhalı ğ ından mahallenin çocukları istifade ediyor ve in ile cinin yerine çocuklar top oynamak için, yetersiz ı ş ı ğ a ra ğ men solu ğ u burada alıyorlardı. Tahmin edebilece ğ iniz üzere Didi de küçük ya ş tan itibaren bu çocukların ara- sına karı ş mı ş tı. Topla arası o kadar iyiydi ki, genelde ya ş ıtlarıyla de ğ il, kendisinden birkaç ya ş büyük çocuklarla oynamaktaydı. Ak ş am saatleri futbola ayrılmı ş tı belki ama küçük çocuk gündüzleri de bo ş durmuyor ve vaktinin ço ğ unu ailesine maddi katkıda bulunabilmek için sokaklarda yer fıstı ğ ı satarak geçiriyordu. Didi’nin futbol yetenekleriyse elbette ailecek onları böylesine çaresizlik içinde bırakan fakirlikten kurtulmaları yolunda ufak da olsa bir umut ı ş ı ğ ıydı. Fakat 1920’lerin Brezilyasında bu kurtulu ş , tahmin edilebilece ğ inden çok daha zordu. Bunun en büyük sebebiyse maalesef ırkçılı ğ ın ülkede hâlen hayli güçlü olmasıydı. Öyle ki Amerika kıtasında köleli ğ in resmen yasaklandı ğ ı son ülke Bre- zilya’ydı. Bu yasak ise 1888 yılında, yani Didi do ğ madan sadece 40 yıl evvel yürürlü ğ e girebilmi ş ti. Tabiî bir resmi yasak, toplum içerisindeki bölünmeyi ne yazık ki bir anda sona erdiremiyordu. Üstelik kölelik kaldı- rıldı ğ ı esnada Brezilya’da üç buçuk milyon köle vardı ki bu sayı, 1865’te köleli ğ in kaldırıldı ğ ı ABD’de o tarih- teki köle sayısının yakla ş ık altı katı kadardı. Brezilya futbolu üzerindeki ırkçılık gölgesi Futbolun Brezilya’da ilk oynanmaya ba ş ladı ğ ı zaman dilimi olan 1890’larda da kölelik artık kaldırıl- mı ş olmasına kar ş ın kulüpler kapı- larını siyahî oyunculara kapatmı ş durumdaydı ve oyun sadece beyaz- lar arasında oynanmaktaydı. Hatta oynamayı geçtim, tribünde oturupmaçı seyretmek bile sadece beyazların tekelindeydi. Rio’da resmi bir kulübün siyahlara kapıla- rını açmasına önayak olan ilk ku- lüpse, 1904’te kurulan Bangu Athletic Club’dı. Fakat bu küçük bir kulüp oldu ğ undan sergiledikleri insancıl tavrın kamuoyunda etki yaratması pekmümkün olmamı ş tı. Hatta 1916’da Fluminense ile Ame- rica takımları arasında oynanan bir maçtan önce Carlos Alberto adlı melez bir futbolcu Fluminense for- ması giyip sahaya çıkmadan önce derisinin rengini açık gösterebil- mek için üstüne bolca pirinç tozu sürmü ş , fakat maç içerisinde tri- bünlerdeki America taraftarları bunu fark edince Fluminenselileri a ş a ğ ılamak için pirinç tozu anla- mına gelen “Po de Aroz” sözünü slogan haline getirip haykırmaya ba ş lamı ş , hatta bu slogan sadece bu maçta de ğ il, daha sonra da iki ekip arasında oynanan birçok kar ş ıla ş - mada söylenir hâle gelmi ş ti. Brezilya futbolunda siyahlara kar ş ı gösterilen bu dı ş layıcı tavrın devlet nezdinde dahi resmiyet kazandı ğ ı olaysa, 1921 yılında gerçekle ş mi ş ti. O yıl Arjantin’de düzenlenecek olan Güney Amerika Ş ampiyonası’na gidecek Brezilya Millî Takımı kadrosunda siyahî oyuncuların bulunması, bizzat devlet ba ş kanı Epitacio Pessoa’nın kar ş ı çıkması üzerine engellenmi ş ti. Kadrosunda siyahî oyunculara yer veren ilk önemli kulüpse Vasco da Gama’ydı. Vasco’nun üç siyah, bir de melez oyuncu barındıran takımıyla 1923’teki Rio Eyalet Ş ampiyonası’nı kazanması, Brezilya futbolundaki renk ayrımcılı ğ ının sorgulanması adına önemli bir adımdı. Böyle bir ortamda Didi’nin futbolcu olup iyi bir kariyer sürmesinin ihtimali de elbette yok denecek kadar azdı. Ancak kendisi 10 ya ş ına girmek üzereyken, Brezilya futbo- lundaki renk ayrımcılı ğ ının bir saçmalıktan ibaret oldu ğ unun ülke genelinde anla ş ılması adına fevkalâde bir geli ş me ya ş anacaktı. Fransa’da düzenlenen 1938 Dünya Kupası’nda Brezilya üçüncü olurken gol krallı ğ ını da Sambacıların santr- foru Leonidas da Silva kazanmı ş tı. Ve tahmin edebilece ğ iniz üzere Leonidas da bir siyahtı. Siyah bir Brezilyalının dünyanın en önemli futbol organizasyonunda en çok gol atan oyuncu olmasıyla birlikte Brezilya futbol kamuoyundaki sakat önyargılar da büyük ölçüde parçalanacaktı. Tabiî II. Dünya Sa- va ş ı sonunda, dünyada o dönemde ırkçılı ğ ın en önemli figürleri haline gelen Hitler ve Mussolini’nin devril- meleri de bu çarpık dü ş üncenin dünya genelinde rafa kaldırılması yönünde çok önemli bir geli ş meydi. Az kalsın baca ğ ını kaybediyordu Gelgelelimdaha Hitler ile Mussolini devrilmeden önce Didi’nin ba ş ına bir ba ş ka talihsizlik daha gelmi ş ti ve kendisinin bunun ardından bıra- kın futbol oynamayı, tekrardan iki aya ğ ı üzerinde yürüyüp yürüyeme- yece ğ i bile meçhuldü. Rivayete göre sokakta oynadıkları ak ş amüstü maçlarından birinde Didi, kar ş ı- sında oynayan bir oyuncuyu topla her bulu ş masında feci çalımlarla yere yatırmı ş tı. O çocuk da bunun kar ş ısında bilendikçe bilenmi ş ve en sonunda Didi’ye tekmeyi geçir- mi ş ti. Bunun üzerine bir de kavga kopmu ş tu ve olayın sonunda Didi baca ğ ından kötü bir biçimde yara- lanmı ş tı. Tabiî bu yaralanmanın toz toprak içinde oynanırken ya ş an- ması ve sonrasında herhangi bir tıbbi müdahalede bulunulmaması üzerine de o esnada henüz 14 ya- ş ında olan Didi’nin baca ğ ı enfeksi- yon kapmı ş tı. Birkaç gün sonra baca ğ ın çok fena ş i ş ipmorarması neticesinde anne-babası tela ş a kapılacak ve Didi’yi doktora götüre- ceklerdi. Duyduklarıysa ba ş ların- dan a ş a ğ ı kaynar suların dökülme- 78 79
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==