TamSaha 192. Sayı / Kasım 2020
golüyle 1-0mağlup olunca da bitime iki hafta kala zirveyi Kırmızılara kaptıracaktı. Son iki haftada iki tarafın da puan kaybetmemesi üze- rine de şampiyonluk Liverpool’un oluyor, Everton ise bir ara avucunun içine kadar aldığı şampiyonluğu kaptırmanın şokunu yaşıyordu. Bu da yetmezmiş gibi Everton, ligin bitiminden beş gün sonra Federas- yon Kupası finalinde de Liverpool karşısına çıkacak ve maçın ilk yarı- sını Lineker’ın golüyle 1-0 önde kapatmasına karşın ikinci devrede kalesinde gördüğü peş peşe goller neticesinde 3-1’lik bir mağlubiyet alarak ezeli rakibine bir kupa daha kaptıracaktı. Bu hayal kırıklıkları bir yana, Lineker ligde Everton adına 30 gol kaydederek üst üste ikinci kez gol krallığını kazanmıştı. Tümkulvar- larda da 52 maçta 38 golle kariyeri- nin en verimli sezonunu geçirmişti. Bu sayede Meksika’da düzenlene- cek olan 1986 Dünya Kupası’nda İn- giltere Millî Takımı’nın ilk on birinde yer almayı da hemen hemen garan- tilemişti. İngiltere, söz konusu turnuvanın ilk turunda Polonya, Portekiz ve Fas ile aynı gruba düşmüştü. İlkmaçına Portekiz karşısında çıkan İngilizler, hayli etkisiz oldukları karşılaşmada bitime 15 dakika kala Carlos Manu- el’in attığı golle rakiplerine 1-0 mağlup olarak turnuvaya şok bir başlangıç yapıyorlardı. İngiltere’nin kötü görüntüsü, üç gün sonra Fas’a karşı oynadıkları karşılaşmada da devam ediyor ve bumaç da golsüz beraberlikle neticeleniyordu. Grupta sonmaçlar öncesinde tablo bir hayli karışıktı. Polonya üç pu- anla zirvedeydi. Onların ardındansa Portekiz ve Fas ikişer puan ve sıfır averajla sıralanıyordu. İngiltere ise bir puanla son sıradaydı. Dolayısıyla İngiltere’nin, Polonya karşısında galibiyetten başka bir şansı yoktu. İngiltere, yumurtanın kapıya dayanmış olmasının da etkisiyle, Polonya karşısında maça gayet hızlı bir giriş yapıyordu. Dokuzuncu dakikada sağ kanattan Gary Ste- vens’ın yerden altıpas önüne doğru kestiği topa Lineker son dokunuşu yaparak İngiltere’yi 1-0 öne geçi- yordu. Lineker, beş dakika sonra bir kez daha sahneye çıkacak ve bu kez de Steve Hodge’un sol kanattan yaptığı ortayı ağlarla buluşturarak farkı ikiye çıkartacaktı. 34. dakika- daysa sol kanattan kazanılan köşe atışını Trevor Steven kale sahası önüne doğru kullanmış, Polonya kalecisi Jozef Mlynarczyk de topu ellerinin arasından kaçırınca arka direkte bekleyen Lineker bir göğüs kontrolü ve ardından bir de vole neticesinde hat-trick yapmış ve skoru 3-0’a getirmişti. İngiltere, maçın bundan sonraki bölümün- deyse oyunu biraz rölantiye alsa da en azından skoru koruyacak ve mücadeleden de 3-0’lık galibiyetle ayrılacaktı. Böylece İngilizler üç pu- anla grup ikincisi olarak ikinci tura kalmıştı. İngiltere ikinci turdaysa Paraguay’a rakip olmuştu. Güney Amerika temsilcisi maça daha hareketli başlayan taraftı ancak İngiltere, yakaladığı ilk büyük fırsatta golü bulacaktı. 31. dakikada kale çizgisi üzerinden Steve Hogde’un içeri çe- virdiği topa Lineker ayağını koyarak fileleri havalandırıyor ve İngilizler böylece devre arasına da 1-0’lık üstünlükle giriyordu. İkinci yarı başladıktan 11 dakika sonraysa sağ kanattan Peter Beardsley skoru 2-0’a getirmişti. Maça noktayı koyacak golse 73. da- kikada gelecekti. Sağdan ceza alanına giren Gary Stevens topu yerden ortaya çeviriyor ve altıpas üzerinde yine Lineker son doku- nuşu yaparak İngiltere’ninmaçı 3-0 kazanıp çeyrek finale kaldığını ilân ediyordu. Attığı goller basit gözük- mesine karşın en doğru zamanda en doğru yerde olmasıyla dikkat çeken Lineker, akıllara Almanların efsane golcüsü Gerd Müller’i getir- miyor değildi. Müller de Meksika’nın bir önceki ev sahipliği sırasında Dünya Kupası gol kralı olmuştu ve şimdi de Lineker beş gole ulaşarak krallık yarışında zirveye çıkmıştı. Tanrının eline takılınca! Bir sonraki adımdaysa Dünya Kupaları tarihinin en sansasyonel maçlarından biri, belki de birincisi vardı. İngiltere, çeyrek finalde Arjantin’le karşı karşıya gelecekti. Maçı böylesine sansasyonel hale getirecek olansa elbette Arjantin’in hem olumlu hemde olumsuz an- lamda benzersiz yıldızı Diego Mara- dona’nın yaptıklarıydı. Nitekim golsüz geçen ilk yarının ardından ikinci yarıya geçildikten altı dakika sonra Maradona, takım arkadaşı Valdano’nun İngiliz savunmasının arkasına aşırttığı pasa hareketlenip yükselmiş ve kaşla göz arasında topu Shilton’ın üzerinden filelere göndererek Arjantin’i 1-0 öne geçir- mişti. Maradona gibi ufak tefek bir oyuncunun Shilton gibi iri yarı bir kaleci üzerinden kafa golü atması pek akla yatkın bir senaryo değildi aslında. Zaten öyle de olmamış, haşarı oyuncu topu eliyle ağlara göndermişti. Gelgelelimhenüz VAR uygulamasının tedavüle girmesine 32 sene vardı. Haliyle Tunuslu hakemAli bin Nasır’ın o esnada gözlerine bir perde inmiş olması, İngilizlerin yoğun itirazlarına rağmen golün geçerli sayılmasını sağlayacaktı. İngilizler bu golün şaşkınlığını daha üzerlerinden atamamışlarken, dört dakika sonra Maradona bu kez Dünya Kupalarının pozitif anlamda en güzel golünü atacak ve kendi sahasında aldığı topu, tüm İngiliz savunmasını adeta aralarından müthiş bir slalomla sıyrılarak ekarte etmesinin ardından, boş kaleye gönderecekti. Fark ikiye çıksa da İngilizler hemen pes edecek karakterde değildi. Nitekim 81. dakikada John Barnes soldan ceza sahasına yanaşıp iki Arjantinlinin yanından sıyrılıyor ve kale çizgisine yaklaşırken altıpas üzerine yaptığı ortaya da Lineker kafayı vurup topu ağlara gönde- rince İngiltere farkı bire indiriyordu. Fakat kalan süre İngilizlerin ikinci golü bulmasına yetmeyince müca- deleden 2-1 galip ayrılan Arjantin, adını yarı finale yazdıran taraf olacaktı. İngiltere cephesinde elbette maçtan sonra konuşulan tek konu, Marado- na’nın elle attığı ilk goldü. Aykırı yıldızın bu gole “tanrının eli” ben- zetmesini yapmasıysa İngilizleri iyice çileden çıkarmıştı. Teknik di- rektör Bobby Robson daha sonra bu sözle ilgili “O tanrının eli değil bir serserinin eliydi. Tanrının bununla herhangi bir ilgisi yok. O gün Mara- dona ben imgözümde sonsuza dek küçüldü” diyerek tepkisini dile geti- recekti. Ancak İngiltere adına belki de zaferle sonuçlanabilecek bir turnuvanın erken sona ermesinin önüne geçilememişti. Lineker ise bir kez daha takımıyla yaşadığı hayal kırıklığının karşısında birey- sel başarısıyla teselli bulmaya çalı- şıyordu. Zira attığı altı golle 1986 Dünya Kupası’nı gol kralı olarak tamamlamıştı. Barcelona’da inişli çıkışlı günler Dünya Kupası sonrasında Line- ker’ın kariyerindeki en önemli ge- lişmelerden biri daha yaşanıyor ve yıldız oyuncu, Barcelona’ya transfer oluyordu. Katalan ekibi bu transfer için Everton’a o dönemhayli yük- sek bir meblağ olarak görülen 2.8 milyon sterlin ödemişti. Haliyle Li- neker’dan beklentiler en üst düzey- 124 125
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==