TamSaha 192. Sayı / Kasım 2020

tunabilmesi ancak organ nakliyle mümkün olabildi. Fakat Best akıllanmışa benzemi- yordu. Karaciğerinin değişmesinden kısa bir süre sonra yeniden eskisi gibi içmeye başlayacaktı. Bununla ilgili kamuoyu tarafından yoğun bir şekilde eleştirilse de söylenenlere kulak asmıyor, hatta her zamanki umursamaz tavrıyla, “Madem içki içmeyi bırakacaktık, o halde bu karaciğeri niye yenilettik” diyerek eleştirilere kendince karşılık veriyordu. Tümbu çalkantılar bir yana, Best, futbolcu kimliğiyle son büyük payesiniyse 2004 yılında alacaktı. UEFA, 50. kuruluş yıldönümü vesi- lesiyle, kendisine üye ülke federas- yonlarından, son 50 sene içindeki en değerli futbolcularını seçmele- rini istemiş ve Kuzey İrlanda Futbol Federasyonu da bu onuru George Best’e lâyık görmüştü. Böylece hemen herkesin kabul ettiği bir gerçek, resmî olarak da kayıtlara geçiyordu. Best’in sağlık durumu, 2005 yılının sonlarına doğru iyice kötüye git- meye başlamıştı. Ünlü yıldız, Ekim ayında Londra’da bir hastanede yoğun bakıma alınırken yenilenmiş karaciğeri de artık tükenmek üze- reydi. Dahası, vücudunun nakledilen karaciğeri reddetmemesi için kendi- sine verilen ilaçlar, böbreklerinde de birtakımsorunlar meydana getir- mişti. Kasımayına gelindiğinde doktorları da Best’ten yavaş yavaş umutlarını kesmeye başladıklarını belirten açıklamalar yapmaya başlamışlardı ve artık o kaçınılmaz son bekleniyordu. 20 Kasım tari- hinde İngiliz gazetelerinden News OfTheWorld, Best’in isteği üzerine onun hastane odasında çekilmiş bir resmini yayımladı ve altına da onun hayranlarına iletmek istediği şu son mesajı düştü: “BenimGibi Ölmeyin!” Bumesajdan beş gün sonrasına, 25 Kasım’a gelindiğindeyse futbol dünyası, tarihindeki en aykırı yıldızlardan biriyle vedalaşmanın hüznünü yaşayacaktı. Best’in ardından… Best’in ölümü, tüm futbol dünya- sında büyük bir üzüntüyle karşıla- nırken acının en çok hissedildiği yerse, ünlü oyuncunun doğup büyüdüğü yer olan Belfast’tı. 25 Kasım’dan cenazenin düzenle- neceği 3 Aralık tarihine kadar Belfastlılar şehrin her köşesini Best’in fotoğrafları ve onun için yaktıkları mumlarla donatırken, cenaze törenineyse 500 bin kişilik şehirde 100 bin kişilik dev bir katı- lımgerçekleşiyordu. Büyük yıldızın anısına Kuzey İrlanda meclisinde bile özel bir tören yapılmıştı. Best, adeta bir halk kahramanı gibi uğur- lanmıştı. Ölümünün ardından ülkesinde Best’in anısının yaşatılması adına atılan en büyük adımlardan birisi, Belfast sivil havalimanına onun adının verilmesiydi. Ayrıca Kuzey İrlanda’nın büyük bankalarından biri, üzerinde Best’in resminin bu- lunduğu bir milyon adet beş poun- dluk hatıra parası bastıracak ve bu paralar piyasaya çıktıktan sadece beş gün sonra tükenecekti. Son olarak, Best’in ne denli önemli bir futbolcu olduğunu, onun diğer önemli meslektaşlarının ağızların- dan aktarmak gerekirse... Kuzey İr- landa’da bir tâbir vardır, “Maradona good, Pele better, George Best” diye... Söz konusu tâbirde adı anı- lanlardan Pele, Best’in kariyerinin zirvesine çıktığı 1960’ların sonunda ondan “Kesinlikle dünyadaki en iyi futbolcu” diye bahsederken, vak- tinde Pele hakkında “Eğer çirkin olsaydımPele’den bahsedildiğini duymazdınız bile” esprisini yapan Best, kendisine Siyah İnci’nin bu sözleri iletildiğinde bunun haya- tında duyduğu en güzel iltifat oldu- ğunu söylemeden geçememişti. Maradona ise George Best için “O benim idolümdü” diyecekti ki Arjantinli yıldızın özellikle kariyeri- nin son döneminde yaşadıklarıyla Best’i sadece saha içerisinde idol olarak bellemediği de ortaya çıka- caktı. Johan Cruyff ise Best’in ölümü sonrasında “O eşsiz bir yete- neğe sahipti, bunu çalışarak kaza- namazsınız. Avrupa futbolundan bahsedecek olursanız beş, altı isim sayarsınız ve söz konusu yetenek olduğunda o her zaman bu listede yer alır. Kariyeri kısa sürdü ama temel vasıflarına baktığınızda o çok istisnai birisiydi” ifadelerini kulla- narak ona saygıda kusur etmeye- cekti. Best hakkındaki en esprili sözlerse, bir başka United efsanesi olan Eric Cantona’dan gelecekti: “Cennetteki ilk antrenmanında sağ açığa geçip, sol bekteki tanrının başını döndürecektir. Bana takı- mında bir yer ayırmasını çok isterim. Best’in takımı elbette, tan- rınınki değil…” 106