TamSaha 192. Sayı / Kasım 2020

İşin ilginci Best’in ailesi Belfast’ın Protestan kesimine mensuptu ve İskoçya’daki Rangers-Celtic reka- betinin bir benzeri de Belfast’ta Protestan Linfield ile Katolik Glento- ran takımları arasında yaşanmak- taydı. Haliyle normal şartlar altında Best’in de bir Linfield taraftarı olması kaçınılmazdı. Ne var ki Best, aykırı bir kişiliğe sahip olduğunu ta o zamanlardan göstermiş ve Glentoran’ı tutmaya başlamıştı. Ekran karşısında kurulan futbolculuk hayalleri Best’in futbolcu olma hülyalarına dalmasıysa birkaç sene sonrasına denk düşecekti. 1950’lerin ilk yarı- sında İngiltere’nin en güçlü takım- larının başındaWolverhampton Wanderers geliyordu. Henüz Avrupa kupaları UEFA tarafından organize edilmemişti ve bu dönemde İngiliz takımlarının, Kıta Avrupası’ndan rakiplerle yaptığı özel maçlar büyük ilgi çekmekteydi. Wolverhampton da bu tipmaçlara sık sık çıkan bir takımdı ve bunlardan bazıları tele- vizyondan da yayımlanmaktaydı. Televizyonla yeni yeni tanışılan her yerde olduğu gibi o dönemde Bel- fast’ta da “akşamları komşuda tele- vizyon seyretme” ritüeli bir hayli yaygındı ve Best de bu ziyaretler esnasında birkaç kereWolver- hampton’ın Dinamo Moskova ve SpartakMoskova gibi takımlarla oynadığı maçların yayınına denk gelmişti. Alışık olmadığı televizyon yayını ve gece maçı gibi kavramlar, küçük çocuğu büyülemek için faz- lasıyla yeterli olmuştu ve o andan itibaren Best artık kendisinin de spot ışıkları altında yeşil çimler üzerinde sahne alacağı anın düşlerini kurmakla meşguldü. George Best, o yaşlarda elbette her küçük çocuk gibi sokak aralarında top peşinde koşuyordu. Gerçek bir futbolcu olma yolundaki ilk ciddi adımınıysa ortaokul yıllarında Cregagh Boys Club adlı bir takımda oynamaya başlayarak atacaktı. Söz konusu takımı, aynı zamanda Glen- toran kulübünün rezerv takımını da çalıştırmakta olan Bud McFarlane yönetiyordu. McFarlane, ileride Best’in kariyer hikâyesinde çok önemli bir yere sahip olacaktı zira kendisi, ona büyük bir futbolcu olabileceğini söyleyen ilk kişiydi. Günlerden bir gün, Cregagh Boys Club ile Kuzey İrlanda okul takım- ları karması arasında bir maç oynandı. Cregagh’ın 2-1 kazandığı maçta Best de dikkat çekmeyi başarmış ve kısa bir süre sonra da uluslararası düzeydeki bir okullar turnuvası için 16 kişilik Kuzey İr- landa karmasına çağrılmıştı. Ancak orada, fizik açıdan yetersiz buluna- rak kadrodan çıkartılacak ve tur- nuvaya götürülmeyecekti. Aynı dönemde kendisini seyreden Leeds Unitedlı bir yetenek avcısı da rapo- runda benzer bir ifadeye yer ver- mişti: “Bu çocuktan asla futbolcu olmaz, çok çelimsiz.” “Sanırımbir futbol dehâsı buldum” Best’in hocası McFarlane bu yaşa- nanlar karşısında çok üzülmüştü çünkü öğrencisinin ne denli yete- nekli bir oyuncu olduğunun farkın- daydı. Bir şans daha yaratmak gerektiğini düşünüyordu ve bu doğ- rultuda, Manchester United tarafın- dan Belfast’ta yetenek avcılığı yapması için görevlendirilmiş olan arkadaşı Bob Bishop’u arayacaktı. Kısa bir konuşma sonrasında Bishop, Best’in gerçekten fiziksel açıdan yetersiz olup olmadığını görebilmek adına, 15 yaş ortalamalı Cregagh takımının karşısına 18 yaş ortalamalı bir takım çıkartacağı bir maç ayarladı. Söz konusumaçı Cregagh 4-2 kazanırken Best müthiş oynayıp iki de gol atacaktı ve hemen ardından da Bishop, Manchester United Teknik Direk- törü Matt Busby’ye telgrafla şume- sajı geçecekti: “Sanırımbir futbol dehası buldum!” Bu telgrafın ardın- dan Busby, Best’i ve yetenek avcı- larının kendisine önerdiği bir başka geleceği parlak görülen Kuzey İr- landalı olan Eric McMordie’yi iki haftalık bir deneme için Manches- ter’a davet edecekti. Ne var ki iki gencin Manchester’a geldikleri henüz ilk akşamda McMordie, evin- den ve ailesinden uzakta kendisini çok kötü hissettiğini ve bir an önce geri dönmek istediğini söyleyecek, onun bumelankolik hali karşısında Best’in de aklı bir hayli karışacaktı. Bunun üzerine ikili ertesi gece bul- dukları ilk gemiye atlayarakManc- hester’dan ayrılacaklardı. Bu, Busby için de büyük bir şok olmuştu fakat Best’ten gelecekte büyük bir yıldız yaratmayı kafasına koymuş olan tecrübeli teknik adampes etme- mişti ve genç oyuncuyla tekrar görüşerek onu Manchester’da yaşamaya ikna edecekti. Best’in şeytanla ilk randevusu da United’ın genç takımında oynadığı dönemde yaşanacaktı. Özel bir turnuva için İsviçre’ye giden genç takımkafilesinde yer alan Best’e, kaldıkları otelde birkaç arkadaşı birlikte içki içmeye gitmeyi teklif etmişti. Bu teklifi kabul eden Best belki de hayatının en büyük hata- sını yapmıştı. Zira otobiyografisinde, ilk içmeye başladığı zamanlar içki- nin tadının hoşuna gitmediğini fakat kızlara karşı yaşadığı çekin- genliğin içki içtikçe azaldığını fark etmesiyle birlikte tadından hoşlan- masa bile gitgide daha çok içmeye başladığını itiraf eden Best’in gelecekte hem futbolunu hemde sonraki yaşantısını mahveden bir numaralı etmen alkol olacaktı. Genç takımda geçirdiği süre zar- fında futboluyla herkesi büyüleyen Best, 17 yaşına geldiğinde United artık kendisiyle profesyonel söz- leşme yapma kararı almıştı. 14 Eylül 1963 tarihinde de Best, United for- ması altındaki ilk resmi maçını, Old Trafford’daWest Bromwich’e karşı oynayacaktı. Hatta maçtaWest Brom’un sol beki GrahamWilli- ams’a o kadar zor anlar yaşatacaktı ki, ikili daha sonrasında bir gün karşı karşıya geldiklerindeWilliams ona “Yüzünü görmek güzelmiş, çünkü o gün sadece sırtını görebil- miştim” diyecekti. Aynı sezonun sonuna doğru artık United on biri- nin değişmez parçalarından biri haline gelen genç yetenek, Kuzey İrlanda Millî Takımı’na da çağrıl- maya başlamıştı. Best’in United ilk on birinde baştan sona yer aldığı ilk sezon denilebile- cek 1964-65 sezonu, United’ın şam- piyonluğuyla sona erecekti. Best, henüz 19 yaşında olmasına rağmen Denis Law ve Bobby Charlton ile birlikte takımın en önemli üç yıldı- zından biri haline gelmişti. Yaklaşık bir yıl içerisindeyse şöhreti artık Ada sınırlarının da ötesine taşa- caktı. Manchester United, ertesi sezon, İn- giltere şampiyonu olarak Şampiyon Kulüpler Kupası’na iştirak etmiş ve ilk turda Finlandiya’dan HJK, ikinci turda da Demokratik Almanya’dan Vorwarts Berlin takımlarını eledik- ten sonra çeyrek finalde Benfica’ya rakip olmuştu. Ve girişte de değinil- diği üzere Benfica karşısında Liz- bon’da yaptığı şov, onun bir anda dünya çapında şöhrete kavuşma- sını sağlayacaktı. Henüz beş yıl evvel Belfast’ın ara sokaklarında top tepen çelimsiz çocuğun beş yıl sonra Britanya’daki herkesin peşinden koştuğu birisine dönüşmesi kuşkusuz birçok sorunu da beraberinde getirecekti. Best, gece hayatında sahadakinden bile daha hızlı hareket etmekteydi. Başlarda işini aksatmadığı için yaptıklarına pek karışılmamıştı belki ama evli bir kadınla ilişkide bulunması sonucunda Matt Busby’nin bile sabrı taşma nokta- sına geliyordu. Manchester Uni- ted’ın koskoca teknik direktörü, durumu düzeltmek için neler yapabilecekleri konusunda akıl danışmak için Best’in babasını bile aramak zorunda kalmıştı. Öte yandan Manchester United, Benfica karşısında elde ettiği san- sasyonel zafere karşın yarı finalde Partizan’a 0-2 ve 1-0’lık skorlarla elenip kupa hayallerini ertelemek zorunda kalacaktı. Yine de çok fazla beklemeyeceklerdi. 1966-67 sezo- nunda ligde şampiyon olmalarının ardından bir sonraki sezon yeniden Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaydı- lar. İlk iki turda Sarajevo ve Gornik Zabrze’yi eledikten sonra yarı fi- nalde Real Madrid’e rakip olan Uni- ted’da bu eşleşmede başrole çıkan isimse yine Best olacaktı. Kuzey İr- landalı, Old Trafford’daki ilkmaçta galibiyeti getiren yegâne golün sa- hibi olurken, Bernabeu’da 3-3 sona eren rövanşta da takımının son golünün asisti yapıyordu. Böylece finale yükselen Kırmızı Şeytanların 102 103

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==