TamSaha 191. Sayı / Ekim 2020

oyuncu unvanını ele geçirmesini de sağlamıştı. 1957 sezonunda Santos forması ile Sao Paulo Eyalet Şampiyonası’nda 29maçta 36 gol atarak herkesi hayretler içerisinde bırakan genç golcünün artık sadece yaşıtlarının değil, ülkesindeki tüm futbolcuların çok ötesinde bir yetenek olduğu da düşünülür hale gelmişti. Sonunda Brezilya Millî Takımı Teknik Direk- törü Vicente Feola, Pele’yi 1958 ya- zında İsveç’te düzenlenecek olan Dünya Kupası için kadroya da çağı- racak ve futbol tarihi adeta yeniden yazılmaya başlayacaktı. Brezilya Millî Takımı, söz konusu turnuva için İsveç’e giderken, geride kalan beş Dünya Kupasında bir ikincilik, bir de üçüncülük elde etmiş durumdaydı. Oysa Uruguay çoktan iki kez dünya şampiyonluğu sevincini yaşamıştı. Güney Amerika Şampiyonası’ndaysa Brezilya’nın üç şampiyonluğu bu- lunmaktaydı ki bu alanda da sıra- sıyla 10 ve dokuz şampiyonlukları olan Arjantin ve Uruguay’ın bir hayli gerisinde kalmışlardı. Futbolun en büyük tutkuların başında geldiği Brezilya’da da artık Dünya Kupa- sı’nın kazanılması yönünde çok büyük bir beklenti vardı ama onca zorlu rakip arasından sıyrılıp bunu başarmalarını sağlayacak sihirli ayakların kimde olduğu sorusu henüz yanıtını bulmamıştı. 17 yaşında dünyanın zirvesinde Pele’nin de içinde bulunduğumillî takımkadrosu İsveç’e geldiğinde genç yıldız adayının dizinden bir sakatlığı bulunuyordu ve kadroda tutulup tutulmayacağı bile belli değildi. Kimbilir belki de o esnada Pele de babasında olduğu gibi kendi kariyerinin de bu sakatlıklar nede- niyle örseleneceği korkusunu taşı- maktaydı. Ancak takım arkadaşları Pele’nin yeteneklerinden öylesine eminlerdi ki teknik direktör Feo- la’dan onu kadroda tutması için özellikle ricacı olmuşlardı. Bu sa- yede bir bakıma Feola’nın, kariye- rindeki en kritik dönemeci doğru bir kararla dönmesini sağladıkları da söylenebilirdi. Pele, İsveç’e geldiğinde 17 yaşını ge- ride bırakalı henüz sadece yedi ay olmuştu ve kendisi turnuvadaki en genç oyuncu konumundaydı. Hem bu tecrübesizliğin hemde ilk gün- lerdeki diz sakatlığının da etkisiyle, Brezilya’nın ilk turdaki ilk iki maçı olan Avusturya ve İngiltere maçla- rında görev alamayan Pele’nin yerindeyse takımın en ileride görev yapan ismi, sonraki yıllarda bir Milan efsanesine dönüşecek ve hatta İtalya Millî Takımı’nda da forma giyecek olan Jose Altafini’ydi. Altafini, Avusturya’yı 3-0 yendikleri maçta iki gol atmıştı ama golsüz sona eren İngiltere mücadelesinde pek de etkili olamamıştı. Bunun üzerine teknik direktör Feola, gruplarındaki son Sovyetler Birliği karşılaşmasında, fiziksel durumu düzelmekte olan Pele’ye şans vermeyi tercih edecekti. Genç yıldız da 2-0 kazanılanmaçta takım arkadaşı Vava’nın attığı gollerden birinin hazırlayıcısı olarak Feola’nın yüzünü kara çıkartmamıştı. İlk turu grup lideri olarak tamamla- yan Brezilya, çeyrek finaldeyse turnuvanın sürpriz ekibi Galler ile eşleşmişti. Pele bumaça da ilk on birde başlamıştı. Sert bir savunma anlayışıyla uzun süre Brezilya hücumlarının önüne set çekerek ne denli zorlu bir rakip olduğunu ortaya koyan Galler, güçlü rakibine uzun süre geçit vermeyecekti. Bre- zilyalıların Galler kalesinin surlarını aşmalarıysa 66. dakikada mümkün olacaktı. Didi’nin on sekiz üzerinden penaltı noktasına doğru gönderdiği kafa pasında Pele, kaleye sırtı dö- nükken topu önce göğsüyle kontrol etmiş, ardından da meşin yuvarla- ğın dibine yaptığı ufak bir doku- nuşla hemkendisini marke etmekte olan Mel Charles’tan sıyrılmış hemde yüzünü kaleye dönmüştü. Bundan sonrasındaysa Pele’ye sadece topu köşeye yuvar- lamak kalmıştı. Öyle de olunca Bre- zilya 1-0’lık üstünlüğü yakalıyordu. Gol sonrasında Pele çılgınlar gibi zıplayarak gidip ağların içindeki topa sarılırken, takım arkadaşları da hemen gelip onun etrafında kü- meleniyorlardı. Derken fotomuha- birleri de Galler kalesinin önünü ana baba gününe çevirmişlerdi. Ne de olsa dünya futbolunun yeni yıldızı- nın doğuşuna tanıklık edecek bir fotoğrafı çekmek üzereydiler. İlerleyen dakikalarda Pele bir kez daha gole yaklaşacak ancak Di- di’nin köşe atışına yaptığı kafa vu- ruşunda top üst direkten dönecekti. Böylece 90 dakika, Brezilya’nın 1-0’lık üstünlüğüyle sona eriyordu. Sambacılar, tahmin edemedikleri ölçüde zorlandıkları bir maçı, 17’lik yıldızlarının tek golüyle kazanarak yarı finale adlarını yazdırmışlardı. Brezilya’nın yarı finaldeki rakibiyse Fransa’ydı. Fransızlar turnuvada o ana kadar oynadıkları dört maçta tam 15 kez rakip fileleri havalandır- mışlardı ve golcüleri Just Fontaine de sekiz golle gol krallığı yarışında önde gidiyordu. Dört maçta sadece altı golü bulunan ve en golcü isim- leri ikişer golde olan Brezilya’ya Fransa önünde şans tanıyanlar çok da fazla sayılmazdı. Fakat Sambacı- lar maçın hemen başında Vava ile öne geçmeyi başaracak, ardından Fontaine skora dengeyi getirse de ilk yarının sonlarında Didi ile bir gol daha bularak soyunma odasına 2-1 önde gideceklerdi. Maçın ikinci yarısında Fransa’dan bir geri dönüş bekleyenlerse bunun yerine Pele’ninmüthiş gösterisini izlemekle yetineceklerdi. Genç yıldız, 52. dakikadan 75. dakikaya kadar olan süre zarfında üç gol birden atıyor ve Dünya Kupalarında hat-trick yapan en genç isim olmayı da başararak takımının finale yükselmesinde başrole soyu- nuyordu. Fransa maçın sonlarında bir gol daha bulmuştu bulmasına ama bu neticeyi değiştirmeye elbette yetmemişti. Yarı finale kadar çok da parlak bir performans ortaya koyamayan Brezilya, 5-2’lik Fransa galibiye- tinde Pele’nin yaptığı akıl almaz işler sayesinde bir anda final maçı- nın da favorisi haline gelmişti. Brezilya’nın finaldeki rakibiyse, ev sahibi İsveç’ti. Avrupa’nın pres- tijli kulüplerinde oynayan birçok önemli oyuncusu bulunan ve tribün desteği de yanında olan İsveç, nor- mal şartlarda bumaçın favorisi ola- bilirdi belki ama İsveç’te yarı final maçlarından sonra konuşulan tek konu Pele’ydi. Turnuvanın en golcü takımı karşısında yaptığı gol şov ve takımını finale taşıması herkesin dilindeydi ve tüm futbolseverler onun bu başarısını finalde İsveç önünde de sürdürüp sürdürmeye- ceğini merak etmekteydi. 29 Temmuz’daki final maçına İsveç hızlı başlamış ve henüz dördüncü dakikada Nils Liedholm’un golüyle üstünlüğü de ele geçirmişti. Ancak bu yalnızca beş dakika sürecek ve Brezilya, Vava ile eşitliği yakalaya- caktı. Yarım saatin ardından Vava çok benzer bir gol daha atarken Brezilya da ilk yarıyı 2-1’lik üstün- lükle tamamlıyordu. Maçı seyreden kişilerin gözüne o ana dek daha çok Vava, Garrincha ve Zagallo batmak- taydı ve binlerin ağzından “Nerede bu Pele?” sözlerinin dökülmesine belki de ramak kalmıştı. İkinci 45 dakikadaysa sahne Pe- le’nin olacak ve genç yıldız, dünya- nın en büyüğü olarak anılmasına çok az bir süre kaldığını gösterecek müthiş işlere imzasını atacaktı. Bunların başında da belki de bir Dünya Kupası finalinde atılmış olan en güzel golü kaydetmek gelecekti. 55. dakikada sol kanattan Nilton Santos’un ortaladığı topu göğsünde yumuşatan ve bu esnada kendisini marke etmeye çalışan Sigge Par- ling’i de ekarte eden Pele, hemen ardından henüz yere düşmemiş topu İsveç’in diğer stoperi Bengt Gustavsson’un üzerinden aşırtacak ve devamında da topun yine yere düşmesini beklemeden volesini vurarak ağları havalandıracaktı. Bu golle skor 3-1’e geliyor ve İsveç’in direnci de büyük ölçüde kırılıyordu. Ayrıca Pele, Dünya Kupası finallerinde gol atan en genç oyuncu olmayı da başarmıştı. Bu harikulade golden 13 dakika sonra Brezilya Zagallo ile farkı üçe çıkartıp iyice rahatlarken İsveç son 10 dakikaya girilirken Agne Simonsson ile skoru 4-2’ye getir- mişti. Maçın son dakikasındaysa perdeyi kapamak da Pele’ye nasip oluyor ve genç yıldız, şık bir kafa vuruşuyla skoru ilân ediyordu: 5-2. Henüz 17 yaşındaki bir oyuncu, dünyanın en büyük futbol organi- zasyonunda; biri çeyrek finalde, üçü yarı finalde ve ikisi de finalde olmak üzere altı gol atarak takımını dünya şampiyonluğuna taşıyan 1 numaralı isim olmuştu. Aradan 62 yıl geçme- sine karşın bu başarının kıyısından köşesinden geçebilen bir başka Âdem evlâdının çıkmamış olması bile Pele’nin yaptıklarının ne denli anormal olduğunu anlatabilmek için sanırız yeterlidir. Santos’u da rakipsiz kılıyor İsveç’e mütevazı bir yıldız adayı olarak giden Pele, birkaç hafta içerisinde ülkesine büyük bir halk kahramanı olarak geri dönmüştü. Genç oyuncu öylesine istimüzerin- deydi ki Brezilya dönüşünde de Santos formasıyla Sao Paulo Eyalet Şampiyonası’nda çıktığı 38 maçta 58 gol atarak bugüne kadar kırıla- mayan bir başka rekorun daha sahibi oluyordu. Bu goller, ona aynı zamanda kariyerinin Santos for- ması altındaki ilk şampiyonluğunu da yaşatıyordu. 94 95

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==