TamSaha 191. Sayı / Ekim 2020

nusumaçta da dayağı yiyen sanki o değilmiş gibi gösterdiği o ani reaksiyon üzerinden yargılanmayı içine sindirememişti. Bunun üze- rine süper yıldız kulüpten ayrılmak istediğini açıkladı ve Başkan Josep Lluis Nunez de bu isteği geri çevir- medi. İşin garibi, Maradona’yı trans- fer etmek için elini en çabuk tutan taraf, İtalya Ligi’nde önceki sezonu küme düşmeme mücadelesi vere- rek geçiren ve tarihindeki en büyük başarısı iki kere İtalya Kupası’nı kazanmak olan Napoli’ydi. Bu durumdaki Napoli’nin Mara- dona’ya harcadığı yaklaşık 7 milyon poundluk rekor transfer ücreti tüm dünya futbol kamuoyu tarafından şaşkınlıkla karşılanmıştı. Napoli bu yatırımının karşılığınıysa özellikle bir sonraki sezondan itibaren al- maya başlayacak ve bir anda ken- dini şampiyonluk yarışının içinde bulacaktı. Uçukmavililer, sezonu şampiyon Juventus’un altı puan gerisinde üçüncü sırada tamamladı. Meksika 86 ve Tanrı’nın eli! Beklentilerin çok gerisinde kalınan 1982 Dünya Kupası’nın ardından Arjantin’de gözler Meksika’da düzenlenecek olan yeni kupaya çevrilmişti. Kupada bütün Arjantin- lilerin tabiî ki en büyük güvencesi Maradona’ydı ve sekiz yıl aranın ardından yeni bir dünya şampiyon- luğu bekleniyordu. Kupadaysa Arjantin ilk tur grupla- rında son şampiyon İtalya, Bulgaris- tan ve Güney Kore ile eşleşirken rakiplerinden sadece İtalya’yla berabere kalıyor ve diğer iki maçını da kazanarak grubunu lider tamamlıyordu. Tangocular, ikinci turdaysa Uruguay’ı tek golle geç- mesini bileceklerdi. Arjantin çeyrek finaldeyse İngiltere karşısına çıkıyordu. Dahası bu maçın önemi sadece futbolla da sınırlı değildi. 1982 yılında iki ülke, Arjantin açıklarında bulunan ve İngilizlerin deniz aşırı toprakları statüsündeki Falkland ve Güney Georgia Adaları üzerinde Arjantin’in hak iddia etmesi sonucu savaşa tutuşmuşlar ve savaş sonucunda topraklardaki hâkimiyette bir deği- şiklik olmazken 250 İngiliz ve 650 Arjantinli asker hayatlarını kaybetmişti. Bu olayın da yarattığı husumet sonucumaç öncesi ortam fazlasıyla gerilmişti. 22 Haziran 1986 tarihinde iki tarafı Mexico City’nin Azteca Stadı’nda karşı karşıya getiren bu unutulmaz müsabakada ilk devrenin büyük bir kısmında Maradona’nın yönettiği Arjantin, İngilizleri yarı sahalarına hapsettiyse de 45 dakika golsüz sona eriyordu. Ancak ikinci yarının başlamasıyla birlikte işler değişe- cekti ve dört dakika içinde Mara- dona Dünya Kupaları tarihinin belki de en çok konuşulan iki golüne imza atacaktı. Önce dakikalar 51’i gösterirken Jorge Valdano ile bir verkaça girdi ve takım arkadaşının attığı aşırtma pasa İngiliz kaleci Peter Shilton’la birlikte aynı anda yükseldi. Ve kısacık boyuna rağmen topa dokunarak takımını 1-0 öne geçiren golü kaydetti. Tabiî ki Maradona gibi 1.65 boyun- daki bir oyuncunun kendisinden yaklaşık 30 santimdaha uzun, üs- telik ellerini kullanma avantajına da sahip bir kalecinin üzerinden kafayla topu ağlara göndermesi pek mantıklı bir senaryo sayılmazdı. Zaten Maradona da öyle yapma- mıştı. Aradaki boy farkını sıçraya- rak kapatmış, kalecinin ellerini kullanma avantajını da kendi elle- rini kullanarak nötralize etmişti. Yani topu elle ağlara göndermişti ve golün iptali gerekirdi. Lâkin hakem Bin Nasır bu detayı yakalayamamış ve İngiliz oyuncuların uzun itirazla- rına rağmen golü vermişti. Bu gol, tabiî ki Dünya Kupalarının olumsuz mânâda en çok konuşulan golüydü. Olumlumânâda en çok konuşulacak golse çok değil, sadece üç dakika sonra gelecekti. O dakikada meşin yuvarlakla kendi yarı sahasında buluşan Maradona, topun etrafında şöyle bir dönmesi- nin ardından gözünü karartıp futbol tarihinin en görkemli dripling gösterisini sergilemeye başlıyordu. Rakip yarı sahaya adeta bir zıpkın gibi dalmıştı ve daha İngilizlerin “ne oluyor” demesine kalmadan Reid ve Beardsley’ye basıvermişti çalımı. Sonra, karşısına soyadının hakkını verircesine kasap gibi oy- namasıyla meşhur Terry Butcher çıktı. Bir saniyeden daha az bir süre içinde o kasap da biçare bir kuzuya dönüşüvermişti. Savunmadaki son adamFenwick, felâketin geldiğini hissetmişti ve topa umutsuzca mü- dahale etmeye çalıştı. Ama nafile… Top hâlâ süper bücürdeydi ve karşı- sında kala kala bir tek kaleci Shilton kalmıştı. Butcher ise yediği çalımın ardından son bir gayretle Mara- dona’ya yetişmeye çalışmış ve di- binde bitivermişti. Maradona, final slalomunu da Shilton ile Butcher’ın arasından yapıyor ve sonrasında da meşin yuvarlağı, ardına kadar açıl- mış olan İngiltere kalesinin kapısın- dan içeri yollayıveriyordu. Tribünlerdeki İngilizler kendilerini büyük bir karabasanın içinde bul- muş ve uyanmak için birbirlerini çimdikleyedururlarken, geri kalan herkes ayağa kalkmış, az önce “ben futbolun en üst noktasındaki adamım” diye haykırmış olan Diego Armando Maradona’yı çılgınca alkışlıyor ve Arjantin lehine tezahü- rat yapıyordu. Topu bir kez daha santra noktasına diken İngilizler, bundan sonraki bö- lümde oyunu rakip yarı sahaya yık- mayı başardılarsa da zaman onlar için çok hızlı akıp gitmekteydi. Son 10 dakikaya girilirken Lineker’ın attığı gol neticeyi değiştirmeye yet- meyince de maçın bitiminde küçük ama dev bir adam, adeta yıldızlar karması niteliğindeki bir takımı tek başına yendiğini tümdünyaya hay- kırıyordu. Süper bücürün, ilk golü ile ilgili tartışmalara nokta koyan sözü ise sahada yaptığı hareketlerini aratmayacak derecede şeytancaydı: “Biraz Maradona’nın kafası, biraz da Tanrı’nın eli…” Zaman içinde tambir futbol klasiği haline gelecek bumaç sonrasında Arjantin’in yarı finalde karşısına çıkan ekip Belçika’ydı. Meksika’da her geçen dakika adeta biraz daha büyüyen ve büyüklüğü artık insan aklının almakta çok ama çok zorlandığı bir raddeye ulaşan Maradona, Belçika karşısında da biri yine enfes bir slalomla gelen iki gole daha imza atıyor ve karşılaş- manın da 2-0 sona ermesiyle birlikte takımını adeta tek başına finale taşıyan isim oluyordu. Arjantin’in finaldeki rakibiyse, son Dünya Kupası’nda da final oynamış ama İtalya’ya kaybetmiş olan Fede- ral Almanya’ydı. Arjantin, Marado- na’nın zaman zaman iki, zaman zamansa üç kişi tarafındanmarke edilmeye çalışıldığı ilk yarıda golü bir duran topta, beklenmedik bir isimle, Brown’la buluyordu. İkinci yarı başladıktan yaklaşık on dakika sonraysa Maradona, aradığı fırsat- lardan birini yakaladı ve Hector Enrique’ye çok güzel bir pas aktardı. Maradona, 1986 Dünya Kupası’ndaki unutulmaz İngiltere maçında topu eliyle Shilton’un üzerinden aşırıp ağlara yolluyor. İngiltere ağlarına eliyle gönderdiği topun ardından saha içinde karşısına çıkan ne kadar İngiliz varsa çalımı basan süper bücür, Dünya Kupaları tarihinin en flaş gollerinden birini atacak ve futbolseverlerden bir nevi özür dileyecekti.... 72 73

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==