TamSaha 188. Sayı / Temmuz 2020

Görüleceği üzere takımların genellikle 2-3-5 ve 3-2-5 (WM) gibi dizilişlerle sahaya çıktıkları ve ağırlıklı olarak hücumu düşünerek oynadıkları 1950’lerin ortalarına kadar olan dönemde gol ortalamaları bir hayli yüksekmiş. Ancak 5.38’lik rekor bir ortalamanın yakalandığı 1954’ten sadece dört yıl sonra, 1958’deki turnuvada gol ortala- ması bir anda 3.60’a inivermiş. Günümüz penceresinden bakıldığında bu hayli yüksek bir ortalama gibi gözükse de dört yılda kaydedilen düşüş muazzam seviyede. Bunda da takımların artık savunma bloklarında üç oyuncu görevlen- dirmekten ziyade bu sayıyı dörde çıkarmaya başlamalarının etkisi yadsınamaz. 1950’lerin ikinci ya- rısından itibaren artık defansif tedbirler artmaya başlamıştı ve savunmadaki oyuncu sayısı da fazlalaşmaktaydı. Dengeli bir hücumve savunma anlayışı arayan Brezilya Millî Takımı Teknik Direktörü Vicente Feola da 1958 Dünya Kupası’nda takımına 4-2-4 oynatarak bu sistemin popülerleşmesini sağlayacaktı. Bu da farklı skorların ortaya çıkmasını güçleştiren bir faktör… Yine de EURO 84’teki ani yükseliş ve EURO 2016’daki ani düşüş haricinde büyük turnuvalarda gol sayısının 1960’lardan itibaren 2.5’in biraz üzerinde bir standarda otur- duğu, 1980’lerin sonu ve 1990’ların başındaysa en düşük seviyelere gerilediği, 2000’li yıllardaysa yine 1980’lerden önceki seviyelere yaklaştığı söylenebilir. Büyük turnuvaların ardından bir sonraki adımda, 1950’lerden 2010’lara kadar, 10 yıllık dönemler halinde Avrupa’nın beş büyük li- gindeki gol ortalamalarını da ince- lemekte fayda var… Bu tabloda özellikle İngiltere, İspanya ve İtalya’da birbirlerine paralel bir gelişimgörülmekte, o da 1950’lerden sonra 1960’lara gelindiğinde gol ortalamalarında ciddi bir düşüş olduğu… 1970’lerde gol kısırlığı en yüksek seviyeye çıkarken, 1980’lerde de gol ortala- maları, ufak bir kıpırdanmaya rağmen yine benzer bir düşüklükte kalmış. Sonrasındaysa günümüze kadar kayda değer bir artış söz konusu ve bu alanda özellikle İtalya’da kat edilenmesafenin de altını çizmek lâzım. 1970’lerden 1990’lara kadar maç başına nere- deyse sadece iki golle yetinilen ve bu alanda açık ara Avrupa’nın en kısır ligi olan Serie A, 1990’lardan itibaren bu özelliğinden sıyrılmış ve günümüzde İngiltere ve İspanya ile hemen hemen aynı sayıda gol atılan bir lig haline gelmiş. 1963-64 sezonuyla start alan Bundesliga ise bu tabloda aykırı görüntüsüyle dikkat çekiyor. 1990’lara kadar üçün üzerinde gol ortalamasıyla oynanan Bundesliga, en verimsiz dönemini 1990’larda yaşamasından sonra günümüze doğru yeniden daha gollü bir hâle gelmeye başlamış. Fransa’daysa gol kısırlığının en yüksek olduğu dönem 1990’lar ve 2000’lerin başları olarak göze çarpıyor. Bu da muhtemelen 1990’larla birlikte tek santrforlu ve çift ön liberolu dizilişlerin Fransız futbolunda son derece popüler hâle gelmesiyle alâkalı. Nitekim 1998’de ve 2000’de peş peşe dünya ve Avrupa şampiyonu olan Fransa Millî Takımı da genel- likle 4-2-3-1 anlayışıyla sahada yer almayı tercih etmekteydi. Tüm tablolar incelenerek ortak bir noktaya varmak gerekirse, 2010’ların futbolunda, 1960’larda- kine yakın denilebilecek bir gol or- talaması tutturulduğu söylenebilir. Hatta İtalya özelinde konuşula- caksa, Çizme’de 1950’lerden beri en gollü yılların 2010’lu yıllar olduğu bir gerçek. 1960’lardaki Dünya Kupalarına ba- kıldığındaysa daha da ciddi bir düşüş söz konusuydu. Zaten 1960’lardan beri de hiçbir Dünya Kupası’nda maç başına gol ortala- ması 3’ün üzerine çıkmadı. Bura- daki belki de en büyük kırılmayı yaratansa Milan’ı çalıştırmakta olan Nereo Rocco ve Inter’in teknik direktörü Helenio Herrera’nın, “ca- tenaccio” anlayışını geliştirmele- riydi 1930’lar ve 1940’larda Avusturyalı futbol adamı Karl Rap- pan’ın kanat oyuncularını geriye, bek oyuncularını merkeze, santr- hafını da liberoya çekerek denediği ve “verrou” adını verdiği defansif oyun anlayışından etkilenilerek geliştirilen “catenaccio”, şablon olarak 4-3-3, 5-3-2 ve 5-4-1 gibi dizilişlerin liberolu bir biçimde oy- nandığı, öncelikle temkinli bir şe- kilde rakibi karşılayıp fırsat yaka- landığı anda hızlıca kontratağa çık- mayı düstur edinmiş bir anlayıştı. Bu taktiksel yaklaşımla Milan 1963’te, Inter de 1964 ve 1965’te Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kaza- nınca da futbolda artık ofansa değil, defansa ağırlık vererek başarı kazanılabileceği anlayışı da bir hayli yaygınlaşmıştı. 1970 Dünya Kupası’nda Brezilya 4-2-4 oynayarak dünya şampiyon- luğuna ulaştığı esnada gol ortala- ması 3’e bir hayli yaklaşmıştı (2.97). Bundan sonraysa futbol dünya- sında dörtlü hücumhattıyla oynayan doğru dürüst bir takım kalmayacaktı ve bir sonraki turnu- vada da gol ortalaması 2.5 civarına inecekti. Dünya Kupalarında gol or- talamasının en düşük olduğu ansa, 1990’da İtalya’da düzenlenen tur- nuvaydı. Bundan sonraki dönem- deyse gollerde nispeten bir artış kaydedildi. Bundaki önemli etmen- lerden biriyse FIFA’nın futboldaki gol kısırlığına çare arayışlarına gir- mesi ve bu doğrultuda bazı kurallar üzerinde değişikliklere gitmesiydi. Mevzubahis tedbirlere yazının so- nunda değineceğiz. Öncesindeyse biraz daha istatistikler üzerinden ilerlemek gerekirse, Dünya Kupalarına ek olarak 1960 yılında oynanmaya başlayan Avrupa Şam- piyonalarındaki gol ortalamalarına göz atıldığında bu kez yandaki gibi bir tabloyla karşı karşıya kalın- makta... Buradaki istatistiklerinse, Dünya Kupalarındakilerle bire bir örtüş- tükleri söylenemez. Öncelikle 1980 öncesindeki beş turnuva dörder ta- kımla oynandığından, ortada genel gol sayısı eğilimini gösterebilecek kadar örnek yok. 1980’lerden itiba- ren değerlendirilecek olduğun- daysa, 1988, 1990 ve 1992’de düzenlenen üç büyük turnuvanın, gol ortalamaları açısından birbirine hayli yakın seyrettiği görülmekte. Fakat 1994 Dünya Kupası’nda gol ortalaması 2.71’e çıkarken EURO 96’da bu sayının 2.06’ya gerilemesi, EURO 2000’deyse 2.74’leri görmesi biraz kafa karıştırıcı bir dalgalanma yaratabiliyor. Ancak unutulmaması gereken bir nokta var ki, Avrupa Şampiyonalarında takımlar arasın- daki güç seviyeleri, Dünya Kupala- rındakine kıyasla daha dengeli... 1960 4 17 4.25 1964 4 13 3.25 1968 5 7 1.40 1972 4 10 2.50 1976 4 19 4.75 1980 14 27 1.93 1984 15 41 2.73 1988 15 34 2.27 1992 15 32 2.13 1996 31 64 2.06 2000 31 85 2.74 2004 31 77 2.48 2008 31 77 2.48 2012 31 76 2.45 2016 51 108 2.12 Avrupa Şampiyonaları Gol Ortalamaları Turnuva Maç Gol Ortalama Avrupa’nın Büyük Liglerinde 10 Yıllık Dönemlerdeki Gol Ortalamaları Dönem İngiltere İspanya İtalya Almanya Fransa 1950’ler 3.41 3.65 2.80 - 3.31 1960’lar 3.16 2.77 2.21 3.18 2.97 1970’ler 2.54 2.45 2.04 3.30 2.92 1980’ler 2.65 2.49 2.09 3.20 2.47 1990’lar 2.63 2.56 2.56 2.81 2.32 2000’ler 2.59 2.66 2.61 2.85 2.29 2010’lar 2.75 2.73 2.69 2.95 2.53 Rocco ve Herrera “catenaccio”yu parlattı İngiltere’de 30 gollü kral çok Catenaccio’nun büyük ustaları Herrera ve Rocco Jimmy Greaves Futbolcuların bu dönemlerde bireysel olarak çıktıkları en üst seviyelere bakıl- dığındaysa, İngiltere’de 1950’lerde bir sezonda en çok gol atan oyuncunun, 1956-57 sezonundaki 38 golüyle John Charles olduğu görülüyor. Ayrıca bu 10 yıllık periyotta altı defa gol kralları 30 ve üzerinde gol kaydetmiş. 1960’larda Jimmy Greaves fırtınası eserken büyük golcü 1960-61 sezonunda 41 defa rakip fileleri havalandırmış. Greaves bundan sonra da dört defa daha gol krallığına ulaşırken bu sezonların birinde 35, bi- rinde de 37 golle oynamış. Greaves hari- 42 43

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==