TamSaha 186. Sayı / Mayıs 2020

Gönülden Kaleme Malum gündemimiz dünyanın başına bela olan koronavirüs Kovid-19. Televizyonda virüs hakkında bilgi veren bir doktoru seyrediyorum. Soru, futbolcuların virüse yakalanmaları duru- munda, futbol hayatlarını tehlikeye sokacak hasar bıra- kıp bırakmayacağı… Cevap, “Bırakabilir, hattamesleğini yapamayacak duruma gelebilir” şeklindeydi. Bu cevap bir anda beni geçmişe götürdü. Beş altı yaşla- rındaydım; Sivas’a bir akrabamızı ziyarete gitmiştik. Evlerinin önündeki sokak çeşmesinde, saatlerce suyla oynadık. Oyuna kendimizi öyle kaptırmışız ki, mart gü- neşinin yüzünü gösterdiğindeki sıcaklığını, battığındaysa havanın ayaza varan soğuğunu hissetmeden birbirimizi ıslatmaya devam etmiştik. Bunun acısı, gecenin ilerleyen saatlerinde 39 derece ateşle devlet hastanesine giderek konulan zatürre teşhisiyle çıkmıştı. O yaşlarda geçirdi- ğim zatürre ciğerimde leke bıraksa da bende hiçbir arı- zaya yol açmamıştı; yine sokaklarda oyunlar oynuyor, ağaçların tepesinden inmiyordum. Eskisi gibi hareketlili- ğimden hiçbir şey kaybetmeden hayatıma devam ediyordum. Yıllar geçmiş, Vefa’da profesyonel futbol hayatıma başla- mıştım. Takımın performansı yüksek, koşuları en önde bitiren oyuncularından biriydim. Ağır bir soğukalgınlığı geçirdim. Düzeldikten sonra kontrol amaçlı akciğer filmi çektirdim. Doktor ciddi bir ifadeyle röntgen filmime bakıp, “Sen ne iş yapıyorsun” diye sordu. Ben de “Futbolcuyum” karşılığını verdim. “Bu ciğerle futbol oynayamazsın” dedi. Sadece bu cümlesini duymuştum! Başımdan kaynar sular dökülmüş, paniklemiştim. Doktorun sonraki konuşmalarını duymuyordum. O konuşuyor fakat beynim sadece ilk cümlesi yankılanıyordu: “Futbol oynayamazsın.” Üç-beş dakikalık şoktan sonra, doktora “Röntgende ne gördünüz de bu teşhisi koydunuz?” diye sorabildim. Doktor, “Tekrar mı etmemi istiyorsun?” dedi. Ben ilk cümleden sonra kendimi doktorun söylediklerine ka- patmıştım. “Evet, tekrar eder misiniz” karşılığını verdim. “Ciğerlerinde leke var, onun için oynayamazsın” dedi. Bu cevap karşısında çok rahatlamıştım. Son geçirdiğim rahatsızlığın ciğerlerimde kalıcı hasar bıraktığı düşünce- siyle paniklemiştim çünkü. Doktora sadece, “O leke çocukluğumda geçirdiğim zatürrenin sonucu” dedimve odasından çıktım. Futbol hayatıma başarıyla devam ettim. Sadece anlık yaşadığımkorku ve panik yanıma kâr kaldı. Televizyonlara çıkan uzmanların, bilinmeyenleri çok fazla olan virüs hakkında hükümvermeleri, olasılık da olsa doğru değil. Birçok futbolcunun kafasında soru işa- retleri ve endişeye yol açmıştır bu tespit. Çünkü bu in- sanlar ciğerleriyle para kazanan, geleceğini bu işten elde edeceği kazanca göre şekillendiren insanlar. Bilgilenmek, bilgiler karşısında bilinçli korkmak da virüs karşısında önlemlerin daha dikkatli alınmasının sağla- ması açısından iyidir. Sadece piyasadaki olumsuz söy- lemlere takılıp paniklemeyin. Unutmayın, olumsuz düşünce bağışıklık sisteminizin, olumlu düşünenlere göre daha çabuk çökmesine yol açacaktır. HAYDİ, TÜRKİYEM PANİK YOK ÖNLEMVAR. Son söz de “Bana bir şey olmaz” diyerek hiçbir önlemal- madan sokağa çıkan, bilim insanlarının uyarılarına rağ- men sosyal mesafeyi korumadan bulaş riskini artıran her yaştan insanımıza... Bu virüs şakasının olmadığını yaşlı, genç demeden, altta yatan yatmayan rahatsızlığı olup olmadığına bakmadan öldürmesiyle ortaya koydu. Ben bu virüsü bir zamanlar moda olan saadet zincirine benzetiyorum. O sistemde zinciri kuran, zincir kırılma- dığı sürece kazanmaya devam ediyordu. Bu virüs de aynen böyle… Bulaş olduğu sürece öldürmeye ve varlı- ğını artırarak sürdürmeye devam ediyor. Zinciri kırmak için, mecbur kalmadıkça sokağa çıkmayın, eğer çıkmak zorundaysanız maskenizi, eldiveninizi takın ve sosyal mesafe kuralına uyun. En kısa sürede de evinize dönün. Evinizde 20 saniye kuralına göre ellerinizi sabunla ova- rak yıkayın ki zincirin kırılmasını hep birlikte sağlayalım. Böyle davranarak kendinizi korumanın yanında sevdik- lerinizin ve tanıdığınız tanımadığınız binlerce insanın ha- yatının kurtulmasına vesile olacaksınız. Olaya farklı bir açıdan bakarsak, sorumlu ve sabırlı dav- ranışınızın yüzlerce insanımızın yaşam sebebi olacağını da unutmamak gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu davranışın virüsle mücadelede canları pahasına en ön saflarda bulunan, doktorundan hemşiresine, hastabakı- cısından temizlik görevlisine kadar tüm sağlık çalışanla- rımızın iş yükünü azaltmak suretiyle teşekkür etmek anlamına geldiğini de unutmamak gerekir. Yaşam sevinciniz hiç bitmesin. SAĞLIĞINIZ İÇİN EVDE KALIN… İsmail Gökçek CİĞER 96

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==