TamSaha 186. Sayı / Mayıs 2020
Penaltılarla kaçan dünya şampiyonluğu Bundan sonrasıysa belki de Bare- si’nin kariyerindeki en dramatik ana sahne olacaktı zira kaptan, takımının ilk penaltı atışında topu üstten auta gönderecekti. 24 gün önce sakatlanmasının ardından son anda maça yetişmiş, üstüne de 120 dakika ter dökmüş bir oyun- cuya penaltı kullandırmanın nasıl bir teknik direktör tercihi olduğuysa bumaçın ardından fazlasıyla sorgu- lanacaktı. Sonrasında Massaro ve Roberto Baggio’nun da kullandık- ları atışları değerlendirememesi üzerine de Brezilya kupayı kucakla- yan taraf oluyordu. Oynamadığı ama kadroda olduğu 1982 Dünya Kupası’ndan bir şampiyonlukma- dalyasıyla dönen Baresi, forma giy- diği 1990 ve 1994 Dünya Kupalarının her ikisinde de penaltılarla elenme hüznünü yaşamıştı, üstelik bunla- rın ikincisi finaldeydi ve kaçan penaltılardan birinin altında da onun adı yazıyordu. Yine de Baresi Dünya Kupalarında altın, gümüş ve bronz madalya elde etmiş sayılı oyunculardan biri olarak tarihteki yerini almıştı (Bunu daha önceden Franz Beckenbauer, Horst-Dieter Höttges, Sepp Maier, Wolfgang Overath ve Jürgen Grabowski başarmıştı. Daha sonrasındaysa Miroslav Klose de bu isimler arasına girecekti). Dünya Kupası şokunun ardından 1994-95 sezonuna geçildiğinde Milan’ın ligdeki üst üste dördüncü şampiyonluğunu kazanma hayalleri de suya düşüyor ve kırmızı-siyahlı- lar ligi, Juventus’un ardından ikinci sırada tamamlıyordu. Öte yandan Kıtalararası Kupa finalinde de bu kez işler yolunda gitmezken Arjan- tin temsilcisi Velez Sarsfield’a 2-0 mağlup olunacaktı. Teselli ikrami- yesiyse UEFA Süper Kupa’dan geliyor ve Arsenal’e 0-0 ve 2-0’lık sonuçlarla üstünlük sağlanıyordu. Şampiyonlar Ligi’ndeyse Milan sezona pek iyi başlamasa da sonradan açılıyor ve çeyrek finalde Benfica’yı, yarı finalde de Paris St. Germain’i gol yemeden eleyerek finale yükseliyordu. Ne var ki karşı- larında, ilk tur grup aşamasında diş geçiremedikleri Ajax vardı. Viyana’daki finalde de Milan’ın şansı Hollandalılara karşı tutmaya- cak ve bitime beş dakika kala eski dost Frank Rijkaard’ın pasında topla buluşan Patrick Kluivert’ın ağları havalandırması neticesinde de Ajax mücadeleden 1-0 galip ayrılarak kupayı Amsterdam’a götürecekti. Bu, Baresi’nin oynadığı son Şampi- yonlar Ligi finali olarak da kayıtlara geçiyordu. Milan, 1995-96 sezonunda Serie A’nın zirvesine geri dönüyordu. Böylece Baresi de kariyerindeki altıncı ve son Serie A şampiyonlu- ğunu yaşıyordu. Ertesi sezonsa tecrübeli oyuncunun kariyerindeki son sezon oldu ve Milan’ın o esnada girdiği kriz nedeniyle de kendisi bu son sezonunda San Siro’ya kupa alamadan veda etmek zorunda kaldı. Öyle ki, kırmızı-siyahlı ekip Serie A’da bir anda 11. sıraya kadar gerilemiş, Şampiyonlar Ligi’ndeyse ilk turda Porto, Rosenborg ve Göteborg ile birlikte yer aldığı grupta üçüncü sırada kalarak turnuvaya veda etmişti. Baresi, futbolu bırakma kararını, 19 Ocak 1997’de kariyerinin 700. maçına çıktıktan sonra açıklamıştı. 1 Haziran 1997’de de Milan’ın San Siro’da Cagliari’ye 1-0 kaybettiği karşılaşmada son resmi maçını oynadı. Aynı yıl 28 Ekim tarihindeyse jübilesini yaptı. Ardında 20 yıllık muazzambir kariyer bırakmıştı ve bunun içerisinde altı Serie A şampiyonluğu, üç Şampiyon Kulüpler Kupası/Şampiyonlar Ligi, üç UEFA Süper Kupası, iki Kıtalar- arası Kupa ve tabiî ki Dünya Kupalarında elde edilmiş birer altın, gümüş ve bronz madalya yer alıyordu. Milan kulübü de bu müthiş kariyerin hakkını teslim edercesine, futbolu bırakmasının ardından Baresi’nin 6 numaralı formasını emekli ederek müzesine kaldıracaktı. 86
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==