TamSaha 186. Sayı / Mayıs 2020
men nasıl şampiyon olduklarını merak ediyorsanız Baresi liderliğin- deki savunmanın kırmızı-siyahlı kalede sadece 15 gole müsaade ettiğini de belirtelim. Avrupa kupalarındaysa Milan, bir yıllık cezanın ardından 1992-93 sezonunda yeni adıyla Şampiyonlar Ligi’nde yine bir numaralı favori sayılırdı. O dönem son sekiz takımı kapsayan grup aşamasında da Porto, PSV ve Göteborg ile oynadık- ları altı maçın tamamını kazanmış- lar ve kalelerinde sadece bir gol görmüşlerdi. Ancak bunun ardın- dan Marsilya ile oynadıkları finalde beklenmedik bir neticeyle karşı karşıya kalıyorlar ve rakiplerine 1-0 mağlup olarak kupayı kaptırıyor- lardı. Bunun telafisiyse ertesi sezon mümkün olacaktı. Şampiyonlar Ligi’nde grup aşamasında bu kez Porto, Werder Bremen ve Ander- lecht ile yer aldığı gruptan iki galibi- yet ve dört beraberlikle çıkan Milan, tekmaç üzerinden oynanan yarı finalde de Monaco’yu 3-0’la geçmiş ve Atina’daki finalde Barcelona’ya rakip olmuştu. Monacomaçıysa Baresi adına büyük talihsizlik içeri- yordu zira kaptan, 38. dakikada görmüş olduğu sarı kart nedeniyle finalde cezalı duruma düşmüştü. Müthiş finalde cezalıydı ÜstelikMilan adına tek kötü haber bu değildi. Savunmanın göbeğinde Baresi’nin ortağı olan Alessandro Costacurta da aynı maçta kırmızı kart görmüştü ve o da finalde yer alamayacaktı. Bu şartlar altında, kadrosunda Hristo Stoichkov ve Romario gibi hücum silahları bulu- nan Barcelona da finalin favorisi haline gelmişti. Ancak Milan sa- vunmanın göbeğindeki boşluğu, bir diğer efsanesi Paolo Maldini’yi sol bekten stopere çekerek doldu- rurken, hücumda da Dejan Savic- evic ve Daniele Massaro ikilisinin harikalar yaratmasıyla rakibini şok bir biçimde 4-0mağlup ediyor ve dört yıl aradan sonra yeniden Avru- pa’nın en büyüğü oluyordu. Bu finalden yaklaşık dört hafta sonra, Baresi kariyerinin son büyük uluslararası turnuvası için İtalya Millî Takımı’yla birlikte ABD’ye gidi- yordu. 15. Dünya Kupası’nda İtalya yine başlıca favoriler arasındaydı. Ancak Gök Mavililer ilk turda hayli zorlu bir gruba da düşmüş ve İrlanda, Norveç, Meksika üçlüsüne rakip olmuşlardı. İrlanda ile oyna- nan ilkmaçın 1-0 kaybedilmesiyle de İtalya büyük bir tehlikeyle karşı karşıyaydı. Norveç ile oynanan bir sonraki maçtaysa 1-0 kazanıyor- lardı belki ama bu kez de Baresi’yi kaybetmişlerdi. Kaptan, ikinci yarının başlarından dizinden sakatlanarak sahayı terk etmişti. İlk haberler Baresi’ninmenüsküs sakatlığı nedeniyle turnuvayı kapattığı yönündeydi. Hatta bazı kaynaklara göre tecrübeli oyuncu kariyerinin bile sonuna gelmişti. Ancak Baresi, o yaşta bir oyuncu- dan beklenmeyecek derece hızlı iyileşecek ve sadece 24 gün sonra oynanacak olan final maçında takı- mının başında sahaya çıkmayı ba- şaracaktı. Baresi’nin yokluğunda İtalya son grupmaçında Meksika ile 1-1 berabere kalsa da en iyi grup üçüncüleri arasına girerek tur atlamıştı. Ardından ikinci turda Nijerya’yı, çeyrek finalde İspanya’yı, yarı finalde de Bulgaristan’ı hep 2-1’lik skorlarla geçen GökMa- vililer, fi- nalde Brezilya’nın rakibi olmuştu. 17 Ey- lül’de Los Angeles’ta oynanan final maçıysa tüm zamanların en sıkıcı Dünya Kupası finallerinden biri olarak kayıtlara geçecekti. İki ekibin de birbirine karşı ciddi bir tehdit ortaya koyamadığı maçta değil 90, 120 dakika bile gol için yeterli olmamış ve en nihayetinde ilk kez bir dünya şampiyonunu belirlemek, penaltı atışları kalmıştı. da önceki iki sezona nazaran hayal kırıklığı yaşayacağı söylenebilirdi. Milan, UEFA Süper Kupa’yı Samp- doria’ya 1-1 ve 2-0’lık skorlarla üstünlük sağlayarak bir kez daha müzesine götürüyordu. Keza Kıta- lararası Kupa’da da Paraguay’ın Olimpia ekibi 3-0’la geçilmişti. Ancak önceki sezonun uzantısı sa- yılabilecek bu iki kupa haricinde Milan, 1991 yılı içerisinde aradığını bulamıyordu. Serie A’da Sampdo- ria’nın beş puan gerisinde ikinci sırada kalan kırmızı-siyahlılar, asıl şokuysa son iki sezonun şam- piyonu oldukları Şampiyon Kulüpler Kupası’nda yaşayacaktı. Çeyrek finalde Marsilya ile oynadıkları eş- leşmenin ilk ayağında San Siro’da rakibiyle 1-1 berabere kalan Baresi ve arkadaşları, Marsilya’daki rö- vanştaysa oyunu 1-0 yenik götü- rürlerken bitime iki dakika kala stadın ışıklarının yarısı sönmüştü. Her ne kadar bu sorun 15 dakika sonra aşıldıysa da Milan yöneticisi Adriano Galliani takımı sahadan çekiyordu. Belli ki kaybedilmekte olanmaçın saha dışında kazanıl- ması gibi bir hesap içindeydi fakat evdeki o hesap çarşıya uymayacak ve UEFA, maçı 3-0 hükmen Marsilya lehine tescil edeceği gibi Milan’ı bir sonraki sezon için de Av- rupa kupalarındanmen edecekti. İlk yenilgisiz şampiyonluk 1991-92 sezonuna girilirken Mi- lan’da teknik direktör değişikliği de yaşanıyor ve millî takıma giden Ar- rigo Sacchi’nin yerini Fabio Capello alıyordu. Tatsız geçen son sezonun ardından Capello yönetiminde ye- niden parlamaya başlayan Milan, 34maçlık lig yarışını namağlup vaziyette en önde tamamlıyordu. Bu, aynı zamanda Serie A’nın oy- nanmaya başladığı 1929 yılından beri kazanılan ilk namağlup şampi- yonluktu (Bu vesileyle 1979’da Perugia gibi bir sürpriz takımın ligi namağlup bitirdiği ancak çok fazla beraberliği olduğu için ikinci sırada kaldığı bilgisini de vermeden geçmeyelim). Milan, sonraki iki sezonda da Serie A’da zirveyi başkalarına bırakma- yacaktı. Bu kez namağlup olmasa da sırasıyla iki ve üç mağlubiyet alarak sezonları tamamlamışlardı ve ligde yine bileği en az bükülen takımkonumundalardı. 1993-94 sezonundaysa en dikkat çekici istatistikleri, 34maçta sadece 36 gol atmış olmalarıydı. Buna rağ- 1991-92 sezonunda Serie A tarihinin yenilgisiz tek şampiyonu olan Milan kadrosu... Ayaktakiler soldan sağa: Mauro Tassotti, Paolo Maldini, Ruud Gullit, Marco van Basten, Frank Rijkaard, Francesco Antonioli. Oturanlar: Alessandro Costacurta, Diego Fuser, Carlo Ancelotti, Franco Baresi, Marco Simone. 85 84
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==