TamSaha 186. Sayı / Mayıs 2020
piyon olurken, kırmızı-siyahlılar 46 puanla üçüncü sırada kalmıştı. Buna rağmen takımın attığı gol sayısının 61’e çıkmasıysa, ofansif olarak daha da geliştiğinin bir göstergesiydi. Önceki sezon ligde 1.43 olanmaç başına gol ortalaması böylece 1.79’a çıkmıştı, bu da yüzde 25’lik bir artışa tekabül ediyordu. Şampiyon Kulüpler Kupası’nın kazanılmasıyla birlikte Milan’ın önünde iki önemli final daha belir- mişti. İlk olarak UEFA Süper Kupa finalinde Barcelona’ya rakip olan Sacchi’nin öğrencileri, Camp Nou’daki ilkmaçta van Basten’in ilk yarının sonlarındaki penaltı golüyle öne geçerken ikinci yarının ortala- rında Guillermo Amor’un attığı gole engel olamıyor ve mücadele 1-1 sona eriyordu. Milano’daki rövanş maçındaysa tek gol, 55. dakikada Alberigo Evani’den geliyor ve 1-0 galip gelen Milan, bu kupayı da müzesine götürüyordu. Yıl sonunda oynanan Kıtalararası Kupa finalin- deyse Kolombiya’dan Atletico Na- cional ile karşı karşıya gelen Milan, tahmin edilenden çok daha fazla zorlansa da, uzatmalara giden, hatta penaltılara da kalacak gibi duranmaçta 119. dakikada yine Evani ile golü buluyor ve bu saha- dan 1-0 galip ayrılarak, 1989 yılında kazanabileceği üç uluslararası ku- payı da müzesine taşımış oluyordu. Madrid’e yine şans tanımadılar 1989-90 sezonunda da senaryo pek farklı olmayacaktı. Sacchi’nin öğrencileri Şampiyon Kulüpler Ku- pası’na bu kez HJK Helsinki eşleş- mesiyle başlarken, iç sahada 4-0, deplasmanda da 1-0 kazanarak zorlanmadan ikinci tura kalıyordu. İkinci turdaysa, önceki yıl yarı fi- nalde karşı karşıya geldikleri Real Madrid’le eşleşmişlerdi. Araların- daki sonmaçta 5-0mağlup olan Madridliler, elbette bumaça bir rö- vanş gözüyle bakacak ve fazlasıyla bileneceklerdi. Buna rağmen eşleş- menin Milano’daki ilk ayağı, Real Madrid adına yine bir korku filmini andırırcasına başlıyordu. Milan, henüz dokuzuncu dakikada Rijka- ard ile gol perdesini açmış, beş da- kika sonra van Basten’in penaltıdan fileleri havalandırmasıyla da fark ikiye çıkmıştı. Haliyle çoğu kişi Real Madrid’in ikinci kez beşlik olup olmayacağını da düşünmeye başla- mıştı. Ancak İspanyol temsilcisi kalan sürede en azından ikinci bir San Siro faciasına müsaade etmiyor ve müsabaka 2-0 Milan lehine sonuçlanıyordu. İki hafta sonra Santiago Berna- beu’da oynanan rövanş maçın- daysa Real Madrid elinden geleni yapsa da Emilio Butragueno ile ilk yarının sonunda tek bir gol bulabili- yor, bu da turu geçebilmeleri adına yeterli olmuyordu. Milan 1-0 kay- betmişti, hatta bu, Sacchi yöneti- minde Avrupa’da aldıkları ilk yenilgiydi, lâkin yine de turu geçmeyi bilmişlerdi. Milan çeyrek finaldeyse, iki yıl evvel sürpriz bir biçimde Kupa Galipleri Kupası’nı ve Süper Kupa’yı da ka- zanmış olan Belçika’nın Mechelen takımına rakip olmuştu. Mechelen, evinde oynadığı ilkmaçta özellikle yıldız kalecisi Michel Preud’hom- me’un güzel oyunuyla kalesini gole kapatınca karşılaşma 0-0 sona eri- yordu. San Siro’daki ikinci maçta da Mechelen’ın Preud’homme önderli- ğindeki direnişi sürüyordu ve bu 90 dakikada da ‘gol’ sesi çıkmamıştı. AncakMilan, şeytanın bacağını uzatmalarda kıracak ve önce van Basten, ardından da Marco Simone ile iki gol bularak yarı finaldeki yerini alacaktı. Final ile Milan arasında kalan son engelse Bayern Münih olmuştu. İki ekibin Milano’daki ilk randevu- sunda Bayern, Milan’a uzun süre kafa tutsa da 77. dakikada van Bas- ten’in penaltıdan fileleri havalandır- masıyla Sacchi’nin öğrencileri mücadeleyi 1-0’lık galibiyetle nok- talıyorlardı. İki hafta sonrasındaysa Milan, geçen sezonki Kızılyıldız eş- leşmesinden sonra belki de Sacchi yönetiminde en çok zorlandığı maçı yaşıyordu. Bayern Münih 59. daki- kadaThomas Strunz ile 1-0 öne geçerken normal süre de bu skorla tamamlanıyor, uzatmalara geçil- mesinin ardından 100. dakikada Stefano Borgonovo’nun golüyle bir- likte de İtalyan ekibi kısa süreliğine rahatlıyordu. Ancak 106’da Alan McInally’nin Bayern’i yeniden öne geçirmesiyle gerilim tekrar artmıştı. Yine de Milan, rakibine üçüncü gol içinmüsaade etmeye- cek ve zor da olsa bu turu da geçerek Avrupa’nın en büyük kupasındaki üst üste ikinci finaline çıkacaktı. Üst üste ikinci zafer Finalin adresi bu kez Viyana, ra- kipse Benfica’ydı. 23 Mayıs’ta Sacc- hi’nin sahaya sürdüğü on bir ise bir yıl evvel Steaua ile oynanan final- deki on birin neredeyse aynısıydı. Tek değişiklik, orta alanın solunda Roberto Donadoni’nin yerine Albe- rigo Evani’nin yer alıyor olmasıydı. Bir yıl öncesine göre asıl farklı olansa, rakibin ortaya koyduğu di- rençti. Zira erkenden teslimbayra- ğını çeken Steaua’ya göre Benfica hayli zorlu çıkmıştı. Golsüz sona eren ilk yarının ardından Milan atakları sıklaşırken beklenen gol 68. dakikada gelecek ve Rijkaard’ın ağları havalandırmasıyla da Milan 1-0’lık galibiyete ve üst üste ikinci Avrupa şampiyonluğuna ulaşa- caktı. Öte yandan, kırmızı-siyahlılar Av- rupa’da adeta rakip tanımazken, yurt içindeyse geçen sezon olduğu gibi yine hedefi tutturamamışlardı. Bu kez şampiyonluk Napoli’ye gitmiş, Milan ise rakibinin iki puan gerisinde ikinci sırada kalmıştı. Tabiî Avrupa’da gelen başarılar nedeniyle ligde şampiyonluğun kaçırılmasına Milan cephesinde fazla üzülenin çıkmadığı da aşikârdı. 1990-91 sezonuysa, bir dönemin kapanışı niteliğini taşıyacaktı. Aslında sezonun ilk yarısında ortada pek bir sorun yoktu. UEFA Süper Kupa’da Sampdoria ile kozla- rını paylaşan Milan, Cenova’da 1-1 sonuçlanan ilkmaçın ardından Milano’daki ikinci maçı Gullit ve Rijkaard’ın golleriyle 2-0 kazanarak bu kupayı de üst üste ikinci kez müzesine götürmüştü. Ardından Kıtalararası Kupa finalinde de Paraguay temsilcisi Olimpia ile karşı karşıya gelen kırmızı-siyahlılar ikisi Rijkaard ve biri de Stroppa’dan gelen gollerle 3-0’lık rahat bir gali- biyete uzanıyor ve 1990 yılını da üç uluslararası kupa ile kapatmanın sevincini yaşıyorlardı. Milan böy- lece Şampiyon Kulüpler Kupası, UEFA Süper Kupa ve Kıtalararası Kupa üçlüsünü iki yıl üst üste kazanan ilk ve tek takımolarak kendisine futbol tarihinde hayli müstesna bir yer de ediniyordu. TılsımMarsilya’da bozuldu Sacchi’nin öğrencileri Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaysa üst üste üçüncü şampiyonluk hedefiyle girdikleri sezonda ilk turu bay geçmelerinin ardından ikinci turda Club Brugge ile eşleşmişler ve biraz zorlansalar da rakiplerini 0-0 ve 1-0’lık skorlarla devre dışı bırak- mışlardı. Peri masalının sona ere- ceği noktaysa, çeyrek finaldeki Marsilya eşleşmesiydi. 6 Mart’ta San Siro’da oynanan ilkmaçta Milan, 14. dakikada Gullit ile 1-0’lık üstünlüğü yakalasa da Marsilya buna 27. dakikada Jean-Pierre Papin ile karşılık vermiş, kalan sürede başka gol gelmeyince de mücadele 1-1’lik eşitlikle noktalan- mıştı. Taraflar 20 Mart’ta Marsil- ya’da tekrar karşılaştıklarındaysa Fransız ekibi güçlü rakibini önce durduruyor, ardından 75. dakikada ChrisWaddle’ın ağları sarsmasıyla da final için çok büyük bir avantajı yakalıyordu. Ancakmaçın bitimine iki dakika kala stat ışıklarının yarısının sönmesiyle birlikte ortalık karışacaktı. 15 dakika sonra elektrik kesintisi giderilse de Milan yöneticisi Adriano Galiani takımı sahadan çekmişti ve kalan kısa sürenin devam ettirilmesine de yanaşmıyordu. Gelgelelimbu tavır Milan’a pahalıya patlayacaktı. Zira UEFAmaçı 3-0 hükmen Marsilya lehine tescil edeceği gibi, Milan’ı bir sonraki sezonun Avrupa kupa- larından da men edecekti. Böylece Sacchi yönetimindeki Milan, ilk kez bir Avrupa eşleşmesinden boynu bükük ayrılıyor, üst üste üçüncü şampiyonluk hayalleri de suya düşüyordu. Avrupa’daki bu düş kırıklığının üzerine Serie A’da da şampiyonlu- ğun bu kez Sampdoria'ya kaptırıl- masıysa kulüpte keyiflerin iyice kaçmasına yol açıyordu. Özellikle patron Berlusconi, takımının durumundan hiç memnun değildi. Sacchi de kulüpte gitgide artan stres seviyesinden rahatsızdı. Hatta daha Marsilya eşleşmesi başlama- mışken bile kendisi Berlusconi’ye, gelecek sezon istirahate çekilmeyi düşündüğünü söylemişti. Bütün bunların üzerine bir de İtalya Millî Takımı’nı çalıştırmakta olan Azeglio Vicini’nin görevinden ayrılması ve Futbol Federasyonunun da onun yerine ilk aday olarak Sacchi’yi belirlemesi eklenince olacakları tahmin etmek hiç de zor değildi. Sacchi federasyonun teklifini kabul edecek, Berlusconi de ona mani olmayacaktı. Sacchi’nin yerine göreve gelecek olan Fabio Capello ise benzer kalitede ama farklı tatta bir hikâyeyi kaleme almaya başlayacaktı. 69 68
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==