TamSaha 186. Sayı / Mayıs 2020
bulunmamıştı ve dört senedir Yunanistan’ın Panionios takımında oynayan 30’una merdiven dayamış bir isimdi. Atletico’dan transfer teklifi geldiğini duyunca herhalde bu işe en çok Pantiç’in kendisi şa- şırmıştır. Yine de Antiç, vatandaşını transfer ettiği gibi ona 10 numaralı formayı da veriyor ve kısa süre içinde de Pantiç, Atletico’nun en önemli oyuncularından birine dönüşüyordu. Bu bile aslında bir teknik adam için başlı başına bir başarı öyküsü sayılırdı. Antiç’in diğer kayda değer transferleriyse Valencia’dan alınan Bulgar golcü Luboslav Penev ve Albacete’den gelen kaleci Jose Francisco Molina’ydı. Kalede Molina, geri dörtlüde Geli, Solozabal, Santi ve Toni, orta üçlüde Diego Simeone, Juan Vizcaino ve Jose Luis Caminero, onların önünde Pantiç, ileri iki- lide de Penev ve Kiko, Antiç’in 4-3-1-2 şablonundaki ideal on birini oluşturmaktaydı. Atletico Madrid sezona fırtına gibi girer- ken oynadığı ilk dört maçı kazanıp liderliğe yerleşiyor, dokuzuncu hafta sonundaysa puanını 25’e çıkartıyordu. Bun- dan sonraysa liderlik koltuğunu sadece 13. haftada, Real Mad- rid’e 1-0 kaybettiği derbi sonra- sında Barcelona’ya kaptıran Atletico, bir sonraki hafta yeniden ilk sıraya yerleşecek ve sezon sonuna kadar da o noktadan inmeyerek 19 yıl aradan sonra La Liga şampiyonu olacaktı. Tarihinin dokuzuncu lig şampiyon- luğunu elde eden kırmızı-beyazlılar bu kadarıyla da yetinmeyecekti. Kral Kupası’nda da doludizgin giden Antiç’in öğrencileri, 10 Nisan’da Barcelona ile oynadıkları finali de 102. dakikada Pantiç’in attığı golle 1-0 kazanıyor ve sezonu çifte kupayla kapatıyordu. Atletico’nun o tarihe kadar başka bir dublesi yoktu, o tarihten bugüne kadar da henüz bir ikincisi olmadı. Bu istatis- tik de düşünüldüğünde Antiç’in yaptığı gerçekten de muazzambir başarıydı. 1996-97 sezonunda Atletico Madrid Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez mücadele edecekti. Ancak Atletico yönetimi buna rağmen transfer imkânlarını kısıtlı tutmayı sürdürü- yordu. Yaz transfer döneminde, bir önceki sezon takımın en skorer ismi olan Penev, hemyaşının ilerle- miş olması hemde sık sık sakatlık sorunları yaşaması nedeniyle takımdan ayrılmıştı ve bir santrfor transferi şarttı. Antiç’in en çok iste- diği isim, PSV Eindhoven’in 19 ya- şındaki Brezilyalısı Ronaldo’ydu. Ancak Atletico yönetimi kesenin ağzını açmayınca Ronaldo, Barcelo- na’ya gidiyor ve kimbilir, belki de futbol tarihi bambaşka bir şekil almış oluyordu. Bu durumda Atleti- co’nun tamah edeceği isimse, Real Zaragoza’da başarılı bir dönem geçirdikten sonra gittiği Real Mad- rid’de hayal kırıklığı yaratan Arjan- tinli santrfor Juan Esnaider’di. Orta sahaya derinlik katması için yapılan transferse Slavia Prag’dan Radek Bejbl’ın alınmasıydı. Bumütevazı transferlerle Atletico Madrid’in hem La Liga’da hemde Şampiyonlar Ligi’nde işin sonunu getirmesi hayli zordu. NitekimAtle- tico Madrid, Şampiyonlar Ligi’nde ilk turda Dortmund, Widzew Lodz ve Steaua Bükreş ile birlikte yer al- dığı grubu 13 puanla lider olarak ta- mamlasa da çeyrek finalde, son iki sezonda bu kupada final oynamış Ajax’a takılmaktan kurtulamı- yordu. Amsterdam’daki ilkmaç 1-1 bitmiş olsa da Madrid’deki rövanş uzatmalara gitmiş ve gülen taraf, 3-2’lik skorla Hollanda temsilcisi olmuştu. La Liga’daysa inişli çıkışlı bir grafik çizen Atletico, sezonu beşinci olarak tamamlıyordu. Düşüş yılları Genellikle çok kolay teknik direktör değiştirmesiyle meşhur olmuş At- letico Madrid Başkanı Jesus Gil, buna karşın 1997-98 sezonuna da Antiç ile girecekti. Hatta bu kez transfer bütçesi de genişle- tilmiş ve Christian Vieri ile Ju- ninho Paulista gibi flaş isimler de Vicente Calderon’a getiril- mişti. Fakat takımbeklentileri karşılayamayacak ve ligi ye- dinci sırada tamamlarken UEFA Kupası’na da yarı finalde Lazio’ya elenerek veda ede- cekti. Sezonun bitiminde de Jesus Gil, Antiç’e daha fazla kredi tanımıyor ve onun yerine Arrigo Sacchi’yi göreve getiri- yordu. İşin ilginci, Sacchi ile At- letico Madrid’in yapıları bir türlü uyuşmayınca İtalyan teknik adamda sezonu bitirmeden kovulacak ve Gil, çareyi yeniden Antiç’i göreve çağırmakta bula- caktı. Fakat 1998-99 sezonunda bi- time 11 maç kala Vicente Calderon’a geri dönen Antiç, 13. sırada aldığı ta- kıma seviye atlatamıyor ve sezonu yine aynı sırada tamamlıyordu. Sezon bitimindeyse Antiç ile bir kez daha yollar ayrılacaktı. Bundan sonrasındaysa Atletico adına işler iyice garipleşecekti. 1999-2000 sezonuna bir başka İtal- yan teknik adamla, Claudio Ranieri ile girmişlerdi. Ancak bu kez sonuç- lar Sacchi döneminden de beterdi ve takım ligde 17. sıraya kadar inmiş, düşme korkusu yaşamak- taydı. Böylece 26. hafta sonunda Ranieri de kovuluyor, Antiç de üçüncü kez takımın başına getirili- yordu. Fakat bu zoraki birliktelik, iki tarafa da daha çok zarar verecekti. NitekimAtletico’nun serbest dü- şüşü sürecek ve bitime bir hafta kala da kırmızı-beyazlıların küme düşmesi kesinleşecekti. Böylece Jesus Gil, sonmaçı beklemeden Antiç’e bir kez daha kapıyı gösteri- yordu. Antiç de henüz dört yıl evvel çifte kupa zaferi yaşattığı takımla küme düşerek kendi kariyerine de büyük darbe indirmişti. 2000-2001 sezonu başında bir diğer eski takımı Oviedo’ya gitmesi ve o sezonun sonunda bir kez daha küme düşme üzüntüsünü yaşamasıysa Antiç’in itibarını hepten sarsacaktı. Barcelona’yı diriltti ama… Bu başarısızlıkların ardından bir müddet köşesine çekilen Antiç, 2002-2003 sezonunun ikinci yarı- sındaysa beklenmedik bir teklifle karşı karşıya kalıyordu. Son derece kötü bir sezon geçirmekte olan ve 20maçta 23 puan toplayarak ligde 15. sıraya kadar gerileyen Barcelo- na’da teknik direktör Louis van Gaal’ın görevine son veren Başkan Joan Gaspart, Antiç’ten sezonu tamamlamasını talep etmekteydi. Teklifi kabul eden Antiç böylece İspanya’nın üç büyük kulübünü ça- lıştıran ilk isimde olmuştu. Takımın üzerindeki ölü toprağının atılmasını sağlayan Antiç, ligin geri kalan 18maçında 31 puan toplayacak ve böylece Barça’yı 15’incilikten altın- cılığa kadar taşıyacaktı. Şampiyon- lar Ligi’ndeyse ikinci tur grup aşamasında Inter, Newcastle ve Leverkusen ile oynadığı dört maçta gol yemeden 10 puan toplayan Barça çeyrek finale yükselmiş fakat bu turda Juventus’a 1-1 ve 1-2’lik skorlarla elenmişti. Üstelik aldıkları mağlubiyet Camp Nou’da, uzatma- lara giden bir maçta gelmişti. Antiç’in Barça’ya yaptığı belki de en büyük iyilikse, genç takımdan Andres Iniesta’yı alıp A takıma yerleştirmesi olmuştu. Aslında tecrübeli teknik adamın takımı diriltmesi gayet kayda değerdi ve normal şartlar altında kendisiyle yola devamda edilebi- lirdi. Fakat sezon bitiminde kulüpte yaşanan başkanlık seçimi sonrası göreve gelen Joan Laporta’nın önceden Frank Rijkaard ile söz kesmiş olmasından ötürü Antiç ile yollar ayrılacaktı. La Liga’daki son deneyimini 2003-2004 sezonunda Celta Vigo’da yaşayan fakat sezon ortasında geldiği takımdan sadece iki ay sonra ayrılan Antiç, 2008 yazın- daysa Sırbistan Millî Takımı’nın başına geçti. 2010 Dünya Kupası elemelerinde Sırbistan’ın Fransa, Romanya, Avusturya gibi rakiplerin önünde grubunu lider bitirerek fi- naller için gereken vizeyi almasını sağlayan Antiç, Güney Afrika’daki finallerdeyse düş kırıklığıyla karşı karşıya kalacaktı. Turnuvanın ilk turunda Almanya, Gana ve Avus- tralya ile aynı gruba düşen Sırbis- tan, kâğıt üzerindeki en zorlu rakibi Almanya’yı 1-0 yenmesine rağmen Gana ve Avustralya maçlarını kaybedecek ve grubunu son sırada tamamlayarak erkenden elene- cekti. Bunun ardından takım EURO 2012 elemelerine de iyi bir başlangıç yapamayınca, Antiç’in millî takımkariyeri de sona erecekti. Kariyerinin en son kısmında Çin Halk Cumhuriyeti’nde Shandong Luneng ve Hebei Zhongji takımla- rını çalıştıran Antiç, burada da bek- lediğini bulamamasının ardından emekliye ayrılıyordu. Aslında geriye dönülüp bakıldığında kendisinin çok daha parıltılı bir kariyere sahip olabileceği fakat yönetimkademe- leriyle arasına sürekli birtakım sorunlar girmesi yüzünden bunun gerçekleşmediği söylenebilir. Real Madrid’de liderken kovulması, Atletico Madrid’de başarılı olduğu dönemde bu başarının kadronun derinleştirilmesi suretiyle sürekli kılınması yönünde bir hamlede bu- lunulmaması, sonraki dönemler- deyse hep en zor anlarda kendisinden yardımbeklenmesi bunun en net örnekleriydi. Keza Barcelona’da da çok zor durumdaki bir takımı alıp diriltmiş fakat baş- kan değişimi sonrasında görevine devam etme şansını kaçırmıştı. Bu hadiselerden birinde bile farklı bir yaklaşımla karşılaşmış olsaydı, belki de o zaman kendisinden fut- bol dünyasında çok daha büyük bir iz bırakmış bir teknik adamolarak bahsedecektik. Yine de üç büyük İspanyol kulübünü çalıştırması ve Atletico ile 1995-96 sezonunda yaşadığı şifte şampiyonluğun da tabiî ki yabana atılmaması gerekir. 57 56
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==