TamSaha 186. Sayı / Mayıs 2020
başlayan taraf yine Reims’di ve dakikalar 62’yi gösterdiğinde de sahne alma sırası bu kez Hidal- go’daydı. Real Madrid ceza alanına doldurulan bir topa, kısacık boyuna rağmen altıpas üzerinde yükselip kafayı vuran Hidalgo, Madrid filele- rine üçüncü Reims golünü bırakan isim oluyordu. Bu, onun futbolculuk kariyerinin de en önemli golü sayılırdı. Ne var ki 3-2’lik Reims üstünlüğü fazla sürmeyecekti. Beş dakika sonra Marquitos skoru yeniden eşitliyor, 79’daysa Rial ken- disinin ikinci, takımının dördüncü golünü atarak Real Madrid’i 4-3’lük üstünlüğe taşıyordu. Maç da bu skorla noktalanınca kupa İspan- ya’ya gitti, Reims ise Avrupa ikinci- liği ile teselli bulmak zorunda kaldı. 1956 yazında Reims’in kadrosunda önemli bir değişimde yaşanmış ve takımın bir numaralı yıldızı Kopa, Real Madrid’in yolunu tutarken kadroya bir başka önemli golcü, Just Fontaine dâhil edilmişti. 1956-57 sezonuysa, Hidalgo’nun Reims’de geçirdiği son sezon oluyordu. Kırmızı-beyazlılar bu kez ligi üçüncü sırada tamamlayacak, Hidalgo ise sezon içerisinde dört gol atabilecekti. Hembu istatistiki gerilemenin hemde güneyde Monaco’dan gelen cazip teklifin de etkisiyle Hidalgo, sezon sonunda değişim zamanının geldiğine ka- naat getirecek ve prenslik ekibinin yolunu tutacaktı. Monaco’da Hidal- go’ya aynı zamanda takımkaptan- lığı da verilecekti. Monaco’da yeni bir sayfa Hidalgo, Monaco’ya geldiğinde takımLigue 1’de henüz dört sezonu geride bırakmıştı. En iyi derecele- riyse iki yıl evvelki lig üçüncülü- ğüydü. Hidalgo’nun ilk sezonunda da takımbir kez daha ligi üçüncü sırada noktalayacaktı. Bundan sonraki iki sezonsa bir sekizincilik ve bir dördüncülük getirecekti. En önemli başarıysa, 1960 yılında Fransa Kupası’nın kazanılmasıydı. Bu, aynı zamanda kulübün 36 yıllık tarihinde kazandığı ilk büyük kupa olma özelliğine de sahipti. Monaco’nun tarihi, Hidalgo’nun da kariyeri açısından en önemli döne- meçlerden biriyse 1960-61 sezo- nuna denk geliyordu. Prenslik ekibi bu kez Ligue 1’de 38 haftalıkmara- tonu 57 puanla zirvede tamamlıyor ve tarihinin ilk şampiyonluğunu elde ediyordu. İki sezon sonraysa Monaco hem ligi hemde kupayı kazanarak duble yapacaktı. Kulüp, birkaç yıl içerisinde Fransız futbolunun en önemli güçlerinden birine dönüşmüştü ve bu başarının başlıca mimarlarından biri de Hidalgo’ydu. Bundan sonraki üç sezondaysa Monaco önce bir ikincilik görecek, ardındansa ligde orta sıraların altı denecek yerlerde gezinmeye başla- yacaktı. Hidalgo da bir futbolcu için emeklilik sınırı olarak kabul edilen yaşlara yaklaşmıştı. Neticede ken- disi, 1965-66 sezonunun sonunda, 33 yaşındayken futbolu bırakma kararı aldı. Lâkin bu bir son değil, başlangıç sayılırdı. Zira bu vesileyle kendisini futbol dünyasında asıl unutulmaz kılan alana, teknik direktörlüğe geçiş yapacaktı. Hidalgo’nun teknik adamlıktaki ilk deneyimi, aktif futbolculuk yaşan- tısını noktalamasından bir sezon sonra, Monaco’nun ikinci takımında başlamıştı. Bir yıl sonrasındaysa Menton isimli amatör kulüpte oyuncu-teknik adamolarak görev yapacak, böylelikle yeşil sahalara da kısa bir süreliğine de olsa yeni- den dönmüş olacaktı. Öte yandan Hidalgo 1964-1969 yılları arasında Fransa Profesyonel Futbolcular Sendikası’nın da başkanlığını yürütmüştü. Önce Kovacs’ın yardımcısı sonra halefi 1973 yılına gelindiğinde, Hidalgo’nun teknik adamlık kariyerinde önüne çok büyük bir fırsat geliyordu. Fransa Futbol Federasyonu ona, millî takımın yeni teknik direktörü olan Romen Ştefan Kovacs’ın yar- dımcılığını önermişti. Kovacs, ülkesi Romanya’da Steaua Bükreş’le lig ve kupa şampiyonlukları yaşamasının ardından 1971’de, Ajax’tan ayrılıp Barcelona’ya giden unutulmaz teknik adamRinus Michels’in halefi olarak Amsterdam ekibinin başına geçmiş ve burada çalıştığı iki se- zonda da Ajax’a peş peşe ikinci ve üçüncü Avrupa şampiyonluklarını kazandırmıştı. Kariyerinin bu denli zirvesindeki bir teknik direktörün yardımcılığına getirilmek de elbette Hidalgo içinmüthiş bir şanstı. Söz konusu teklifi fazla düşünme- den kabul eden Hidalgo, üç yıl bo- yunca Kovacs’ın sağ kolu olacaktı. İşin garibi bu dönemde amiri Ko- vacs, Fransa Millî Takımı’yla beklentileri karşılayamayacaktı. İlk olarak 1974 Dünya Kupası elemele- rinde SSCB ve İrlanda Cumhuriyeti ile aynı grupta mücadele eden Fransa, sonuncu olarak Dünya Ku- pası hayallerini ertelemek zorunda kalıyordu. 1976 Avrupa Şampiyonası elemelerindeyse Belçika, Demokra- tik Almanya ve İzlanda ile aynı gruba düşen Fransa bu defa da üçüncü sırada kalarak yine hedefe ulaşamamıştı. Bunun üzerine de Kovacs görevinden ayrılıyor, Fransa Futbol Federasyonu ise Hidalgo’nun artık bayrağı devralma vaktinin geldiğine kanaat getiriyordu. İlk bakışta beklentileri karşılaya- mayan kariyerli bir teknik adamın, teknik direktörlük tecrübesi nere- deyse hiç olmayan yardımcısını böyle bir göreve getirmek çılgınca görünebilirdi. Ancak Hidalgo, Reims’de oynadığı dönemlerde Albert Batteaux’nun öğrenciliğini yapmıştı ki o Batteaux, Fransa’ya 1958 Dünya Kupası’nda, o ana kadarki en iyi derecesi olan dünya üçüncülüğünü de yaşatmıştı. Monaco’da kendisinin teknik direk- törlüğünü yapan Lucien Leduc de Fransa’da muteber bir futbol ada- mıydı. Bunların yanı sıra Hidalgo futbolculuğunda oyun zekâsı ve taktik bilgisiyle oynadığı takım- larda sivrilen bir isim olmuştu ve hepsinin üzerine de Kovacs’ın yanında da üç yıllık bir stajdan geçmişti. Dibe vurma noktasına gelen Fransız futbolu için Hidalgo, bu bakımdan denemeye gayet değebilecek bir isimdi. İlk iki denemede hüsran Hidalgo’nun şansı, sadece Kovacs’ın hemen ardından görevin ona teklif edilmesiyle sınırlı da değildi. Fransa 10 yıldır büyük turnuvaların uzağında kalmıştı belki ama yakın gelecek için fazlasıyla umutlanma- larını sağlayabilecek çok yüksek potansiyelli genç oyunculara da sa- hiplerdi. 21 yaşındaki Michel Platini ve Jean Tigana ile 24 yaşındaki Alain Giresse, yakın vadede fayda- lanılabilecek başlıca genç isimlerdi. Daha uzun vadede yararlanmak adına da 18 yaşındaki Bernard Genghini, 17’sindeki Luis Fernandez, altları çizilmesi gereken isimlerdi. Hidalgo yönetimindeki Fransa Millî Takımı için ilk büyük sınav, 1978 Dünya Kupası elemeleriydi. Maviler, elemelerde Bulgaristan, İrlanda Cumhuriyeti ve Arnavutluk ile mücadele ettikleri gruptan lider çıkarak nihayet 12 yıllık hasrete son veriyordu. Arjantin’de düzenle- necek turnuvadaysa Fransa adeta “ölümgrubu” olarak nitelendirilebi- lecek bir ilk tur grubunda buluyordu kendisini. Öyle ki grupta kendile- rine rakip olarak ev sahibi Arjan- tin’in yanı sıra turnuvanın bir diğer favorisi İtalya ve parlak günlerinden uzaklaşıyor olsa da halen daha Av- rupa’nın kalburüstü takımlarından sayılabilecek Macaristan bulunu- yordu. İlkmaçında İtalya ile karşı karşıya gelen Fransa, henüz ilk dakikada Bernard Lacombe’un golüyle 1-0 öne geçse de maçtan 2-1’likmağlubiyetle ayrılıyordu. Fransızlar, turnuvadaki ikinci maç- larındaysa Arjantin’le karşılaşırken, bir ara Platini ile 1-1’lik eşitliği yakalasalar da tıpkı İtalya mücade- lesinde olduğu gibi yine 2-1 yenil- mekten kurtulamıyordu. Böylece Hidalgo’nun öğrencileri, turnuvaya erkenden veda ediyordu. Son grup maçında Macaristan önünde alınan 3-1’lik galibiyetse en azından gelecek adına umut vericiydi. Fransa’nın önünde artık bir sonraki hedef, 1980 Avrupa Şampiyonası’na katılabilmekti. Ancak Maviler, elemelerde son şampiyon Çekoslo- vakya ile aynı gruba düşecek ve oynadıkları altı maçın dördünü kazanmalarına rağmen Çekoslo- Kaptan Hidalgo (altta soldan ikinci) Monaco’yu önce kupaya, ardından da ilk Fransa Ligi şampiyonluğuna taşıyan adamlardan birisi olacaktı.... 37 36
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==