TamSaha 184. Sayı / Mart 2020

34. dakikada ani gelişen SSCB ata- ğında Valentin İvanov golü atınca hepten zorlanmaya başlayacaktı. Bu skorla tamamlanacak devrenin sonuna kadar daha atak olan taraf yine de Çekoslovakya’ydı. Hatta ikinci yarının ilk dakikalarında da... Ancak 56’da Valentin İvanov bir kez daha sahneye çıkıp takımını iki farklı üstünlüğe taşıyınca Çeklerin direnci kırıldı. Bu golden 10 dakika sonraysa Viktor Ponedelnik son sözü söyledi ve SSCB, tıpkı dört yıl evvelki olimpiyat oyunlarında olduğu gibi, finalde Yugoslavya’nın rakibi oldu. Final müsabakasının ilk bölümünde her iki ekibin de yarı finalde ortaya koyduklarına benzer bir perfor- mans sergiledikleri söylenebilirdi. Yugoslavlar kazanmanın yolunun gol atmaktan geçtiğinin bilinciyle saldırıyor, Sovyetlerin kalecisi Yaşin ise Yugoslav forvetleriyle karşı karşıya kaldığı hemen her pozisyondan alnının akıyla çıkıyor ve takımınınmaçtan kopmamasını sağlıyordu. Lâkin dakikalar 43’ü gösterirken Milan Galiç, Yaşin’in de mağlup edilebileceğini gösterecek ve Yugoslavlar devreyi 1-0’lık üstünlükle tamamlayacaktı. SSCB ikinci yarıya, geride olmanın da etkisiyle kabuğundan çıkarak başlarken iki dakika içinde Metre- veli ile golü de buluyordu. Bu golün getirdiği moralle de SSCB hızını hiç kesmeyince ikinci yarının büyük bölümü Yugoslav kalesi önünde geçti. Fakat bu baskı 90 dakika içinde sonuçsuz kalınca 30 dakika- lık uzatmalara geçilecekti. Bu bölümde de devam eden Sovyetlerin baskısıysa nihayet 113. dakikada sonuç getirdi ve SSCB, Ponedelnik’in attığı golle karşılaş- madan 2-1’lik galibiyetle ayrılıp ilk Avrupa şampiyonu olarak adını tarihe yazdırdı. İki yıl sonrasındaysa sırada Şili’de düzenlenecek olan 7. Dünya Kupası vardı. SSCB, kupanın Avrupa ele- melerinde Türkiye ve Norveç ile yer aldığı grupta oynadığı dört maçı da kazanarak Şili için gerekli rezervas- yonları yaptırmıştı. Yaşin ve arka- daşları, Dünya Kupası’nın ilk turundaysa Kolombiya, Uruguay ve Yugoslavya’yla aynı grupta yer alıyordu. Sovyetler, ilkmaçlarında Yugoslavya’yı Valentin İvanov ve Viktor Ponedelnik’in golleriyle 2-0 yeniyor ve iki yıl önceki finalin rövanşını da rakiplerine vermemiş oluyordu. Bundan üç gün sonraysa sırada Dünya Kupalarının en ente- resanmaçlarından biri vardı. Kolombiya karşısına çıkan SSCB, henüz 11. dakikada 3-0’lık üstün- lüğü yakalamış, ikinci yarının baş- larındaysa durumu 4-1’e getirmişti. Dakikalar 68’i gösterdiğindeyse maçın kırılma anı yaşanacaktı. Ko- lombiya’nın sol kanattan kazandığı köşe atışında Marcos Coll topu kavisli bir biçimde ön direğin dibine doğru gönderiyor, direğin önünde beklemekte olan Sovyet savunmacı Givi Çoheli ise artık başına güneş mi geçmişti bilinmez, hamle teşebbü- sünde bulunmaktansa, basireti bağlanmış bir biçimde topun kendi sağ bacağı ve direk arasındaki ufacık boşluktan geçip ağlara doğru yönelmesini seyrediyordu. Yaşin çok sinirlenmiş ve Çoheli’yi bir güzel azarlamaya başlamıştı ama nafile! Fark çoktan ikiye inmişti. Bu gol, aynı zamanda Dünya Kupalarının ilk ve günümüze kadarki tek kornerden atılan golü oluyordu ve Yaşin de aslında golde pek bir kabahati olmasa da bu tek korner golünü yiyen kaleci olarak olumsuz bir mânâda Dünya Kupa- ları tarihine geçmişti. Bu golden kısa süre sonra Kolombiya farkı bire indiren bir gol daha bulunca maç iyice hareketlenmiş, bitime dört dakika kala da Güney Amerikalılar önemli bir geri dönüşe imza atarak maçı 4-4’lük beraberlikle tamamla- mayı başarmıştı. SSCB yine de sonmaçında Uru- guay’ı 2-1 yenecek ve grup birincisi olarak çeyrek finale yükselecekti. Ancak bu turda, aynı dört sene önce İsveç’teki kupanın çeyrek finalinde İsveç’le eşleştikleri gibi, karşılarına ev sahibi Şili çıkmıştı. SSCB’nin kaderi bu kez de değişmiyor ve bir kez daha ev sahibi takıma boyun eğerek son dörde kalamadan ülke- lerine dönmek zorunda kalıyorlardı. Avrupa’da yılın futbolcusu bir kaleci 1963 yılı, Yaşin’in kariyerindeki en önemli yıllardan biri olacaktı. Dinamo Moskova bu yıl ligde bir kez daha şampiyon olurken Yaşin oy- nadığı 38maçta kalesinde yalnızca 14 gol görmüştü. Maç başına yediği gol ortalaması 0.37 gibi inanılması güç bir sayıya denk geliyordu. Bu olağanüstü başarı, onun sezon sonunda Avrupa’da yılın futbolcusu seçilmesine ve Ballon d’Or ödülünü kazanmasına da vesile olacaktı. Böylece kendisi aynı zamanda 1956 yılından beri dağıtılan bu ödülü bugüne kadar kazanma başarısını gösteren tek kaleci olma özelliğini de ele geçirecekti. Bu ödülü anlamlı kılan bir başka noktaysa, ödülü veren derginin Batı Avrupa’nın başlıca ülkelerinden Fransa’da çıkan France Football dergisi olmasıydı. Ödülü alan tarafsa Doğu Avrupa’nın en önemli ülkesi SSCB’dendi. Henüz iki yıl evvel ABD ile SSCB arasında Küba Füze Krizi’nin yaşandığı ve Soğuk Savaş’taki gerilimin zirveye çıktığı düşünüldüğünde Sovyet bir oyun- cunun bir Fransız dergisi tarafından ödüle lâyık görülmesi bile aslında başlı başına bir olaydı. 1964’te SSCB takımının önündeki yeni hedef, Avrupa Şampiyonluğu unvanını korumaktı. Tabiî bunun için öncelikle şampiyonaya katıl- maları gerekiyordu zira son şampi- yonun doğrudan katılımı için bir kontenjan bulunmamaktaydı. Elemelerin ilk turunda İtalya’yı, ikinci turdaysa İsveç’i saf dışı bırakan SSCB, böylece İspanya’da yapılacak turnuvaya adını yazdırıyor, yarı final maçında da Danimarka engelini 3-0’lık skorla zorlanmadan geçerek bir kez daha finale kalıyordu. Finaldeki rakiple- riyse ev sahibi İspanya olacaktı. 21 Haziran’daki final hayli yüksek tempoda başlarken İspanya, altıncı dakikada Pareda ile 1-0 öne geçmiş, SSCB ise iki dakika sonra Husainov ile skora dengeyi getirmişti. Bunun ardındansa sağanak yağışın bastır- masıyla birlikte tempo bir hayli düşecekti. İkinci yarıda İspanyollar Pareda ile bir kez daha gole çok yaklaştılarsa da Yaşinmüthiş bir refleksle bu gole izin vermemiş ve takımının şansını sürdürmesini sağlamıştı. Ancak 84. dakikada Pareda bu kez çizgiye inip topu on sekiz içine ortalamış ve Marceli- no’nun bu topu uçarak kafayı vurmak suretiyle ağlara gönder- mesini Yaşin de engelleyemeyince maçı 2-1 kazanan İspanya, kupanın yeni sahibi olmuştu. Geç gelen dünya dördüncülüğü 1960’lı yılların ikinci yarısına girilir- ken Dinamo Moskova’nın Sovyet futbolundaki etkinliği de yavaş yavaş azalır hale gelmişti. Yüksel- mekte olan yeni yıldız bir diğer Di- namo’ydu, yani Dinamo Kiev… Yaşin de yavaş yavaş kariyerinin sonla- rına geliyordu artık. Efsane kalecinin kendini göstereceği son büyük uluslararası organizasyon, 1966 Dünya Kupası olacaktı. Turnuvanın ilk turunda İtalya, Şili ve Kuzey Kore, SSCB’yi bekleyen rakiplerdi. Sovyetler ilkmaçında Kuzey Kore’yi zorlanmadan 3-0’la geçerken ikinci karşılaşmasında da İtalya’yı tek golle devirmeyi başar- mıştı. Grubun sonmaçında da Şili’yi 2-1 mağlup eden SSCB, böylece ra- kibinden dört yıl önceki çeyrek final eşleşmesinin rövanşını da bir ba- kıma alıyor ve üçte üç yaparak çey- rek finale yükseliyordu. Bu grubun futbolseverleri en çok şaşırtan özelliğiyse Kuzey Kore’nin son maçta İtalya’yı yenerek gruptan SSCB’den sonra çıkan ikinci takım olmasıydı. 1958 ve 1962’nin aksine SSCB bu kez çeyrek finalde ev sahibi enge- line takılmıyordu. Karşılarındaki rakip Macaristan’dı. Sovyetler bumaçı 2-1 alarak, tarihlerinde ilk ve son kez Dünya Kupası’nda son dörde katılma sevincini yaşa- yacaktı. Ancak bu başarılı gidişata rağmen final yolundaki son engeli aşamayacaklardı. Söz konusu en- gelin adıysa Federal Almanya’ydı. Almanlar maçın ilk yarısının sonla- rında Haller ile 1-0 öne geçmişti. İkinci devrenin ortalarındaysa o dönemin genç yıldızı, gelecek yıl- larınsa ‘İmparator’u olan Franz Bec- kenbauer uzaktanmüthiş bir şut çıkarmış ve Yaşin’i mağlup etmeyi başararak skoru 2-0’a getirmişti. İşte bu golden sonra çok ilginç bir gelişme yaşandı. Yaşin kalesini terk edip orta sahaya doğru koştu ve o sırada arkadaşlarıyla golü kutla- makta olan Beckenbauer’in yanına gitti. Genç yıldızın elini hararetle sıkarken bir yandan da bunca yıldır kimsenin kendine böyle güzel bir gol atamadığını anlatmaya çalışı- yordu. Yaşin böylece sadece büyük bir futbolcu değil, büyük bir insan olduğunu da ispatlıyordu aslında. Karşılaşmanın sonlarına doğru 88 89

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==