TamSaha 184. Sayı / Mart 2020

iyi oyuncular vardı. Biz dışarıdan gelmiştik. İzmir’den de rahmetli Bora (Öztürk) ile Akif (Başaran) gelmişti. Ulvi (Güveneroğlu) vardı, Kadir (Akbulut) vardı. Eski takım- dan kalanlar ve Serpil Hocanın genç takımdan getirdiği oyuncularla son derece kaliteli bir kadro ortaya çıktı. Ziyalar (Doğan), Fikretler (Demirer), Rızalar (Çalımbay), Küçük Haluk- lar… Ama Beşiktaş’ın çok zor dönemleriydi o yıllar. Takım 15 yıl şampiyon olamamıştı. O sene de beş benzemez gibi bir takım olmuştuk. Oyuncular iyiydi ama birbirini tanımıyordu. O nedenle toparlanmak zor oldu. Epey zorluk yaşadınız anladığım kadarıyla… Başlangıçta evet. Hocalar değişti, futbolcular değişti, uyumsuzluk baş gösterdi. Sonra altyapı hocası Serpil Hamdi Tüzün’ü getirdiler takımın başına. O grubu idare etmek çok kolay değildi. Serpil Hamdi Hocanın da yapabilecekleri sınırlıydı. İşler daha da kötü gitmeye başladı. Sonra birkaç kez daha antrenör de- ğişikliği oldu. O sezon Serpil Hamdi Hocayla bitti ama durum iyi değildi. Sonraki sezona rahmetli Metin Tü- rel’le başladık. Devre arasında da Dorde Miliç geldi. Beşiktaş’ın eski oyuncusuydu zaten ama hocalık için çok gençti. Miliç’le çok şey değişti mi? Bir kere tavrı ile ciddi bir değişikliğe neden oldu. Bize arkadaş gibi yaklaştı. Takım içinde uyum oluştu, kopukluklar ortadan kalktı. Yugoslavya’dan kaleci Adem (İbra- himoğlu) alındı. Ali Kemal henüz Fenerbahçe’de o zamanlar. Ama Beşiktaş’a gelmek için can atıyor. Sonra o da aramıza katıldı. Böylece Serdar, Ali Kemal, Necdet ve ben Trabzonspor’dan sonra Beşiktaş’ta da bir araya geldik. Miliç de sistem değişikliğine gidip, 4-4-2’ye dönünce şampiyonluk geldi. 15 yıllık hasret bitti… Evet öyle. Ama kolay olmadı. Şampiyonluk için Trabzonspor ve Fenerbahçe ile yarışıyoruz. Son haftalarda puanlar da birbirine çok yakın. Trabzonspor ile İnönü’de 0-0 berabere kaldık. Sonra Fenerbahçe geldi İnönü’ye. Bir puan önümüzde- lerdi. O dönemgalibiyete iki puan sistemi uygulanıyor. Benim attığım golle Fenerbahçe’yi 1-0 yendik ve bir puan öne geçtik. Sonmaçımız Eskişehir’de. Ama nasıl kritik bir maç… Eskişehirspor yenilirse küme düşüyor. Biz de kazanırsak 15 yıl sonra şampiyon oluyoruz. Biz 2-0 kaybedersek de Trabzonspor şampiyon oluyor. Çok garip bir denge var anlayacağınız. Eskişehir maçı unutulmaz Eskişehir de zor deplasman… Hemde nasıl. Ömer Kaner filan var Eskişehir’de. Çok iyi takım aslında. Zaten o duruma nasıl geldiler anla- madım. Maç başladı. Ziya bir gol attı, öne geçtik. Öne geçtik ama bütün Eskişehir üzerimize geliyor. Kıran kırana karşılaşma oluyor. Sonra bir gol yedik, skor 1-1’e geldi. Ziya bir gol daha attı, yeniden öne geçtik. Ama Eskişehirspor çok bastırıyor. Gol yedik, yiyeceğiz. Sağ kanatta bir faul kazandık. RasimKara kalede. Ona topu kendisine atacağımı söy- ledim. Zamana oynayacağız çünkü. Herkesi de rakip ceza alanına gön- derdim. Biraz da zaman geçirdikten sonra topu RasimKara’ya attım. O sırada Eskişehirliler hakemin kafasına kalas attı. Hakemin kafası yarıldı, kanlar içinde kaldı. Oyun da durdu haliyle. Maçı yönetme ihtimali yok. Maç, maç olmaktan çıktı… Maalesef… Hakem içeri gidince Es- kişehirsporlular tedirgin oldu. Maçı oynamamızı istediler. Ama oyna- maya kalksak hakemkan kaybın- dan ölürdü. Talat Tokat aşağı inerken tribünlerden atlayan bir taraftar da ona vurdu; merdivenler- den aşağı yuvarlandı. O olay da ya- şanınca hakemler içeri girdi ve bir daha çıkmadı. Maçı hükmen (3-0) kazanıp, şampiyon olduk. Eskişehir de küme düştü. Bu arada sizin enteresan bir kaptanlık hikâyeniz var. Onu da aktarsak şu unutulmaz sarı kart cezasına geçmeden… Necdet’le birlikte Beşiktaş’a geldiği- miz ilk sezondu. Necdet’in de adı geçti kaptanlık için. İkimiz de iste- medik. Çünkü takımda eski oyun- cular vardı ve haksızlık olacağını düşünüyorduk. Ama yönetim farklı bir karar aldı. Dönemin en büyük transferi olarak gelmişim, seviliyo- rumve takım içinde etkinliğimvar. O nedenle beni kaptanlığa atadılar. Atadılar diyorum çünkü söz hakkı bırakmadılar. İtiraz etmenize rağmen kaptan oldunuz… Rahmetli Mehmet Üstünkaya baş- kandı. “Oğlumbunlar senin iste- menle ya da istememenle olacak işler değil. Koca Beşiktaş’ın yönetim kurulu böyle bir karar alıyor. Senin kabul etmeme gibi bir durumun yok” dedi. Ben de “Başkanımkabul etmemdemiyorum zaten ama önce arkadaşlarımızın gönlü olması lâzım. O zaman bir şartımvar. Takımı toplayın ve yönetimkurulu olarak tebliğ edin. Siz illa kaptan olacaksın diyorsanız elbette olaca- ğım. Ama diğer oyuncuların da gö- nüllerini almış olalım” dedim. Allah rahmet eylesin, öyle bir yol izledi. Sarı kart olayında basın sustu Ve gelelimunutulmaz çift sarı kart cezası olayına... Cezalı halde oyna- dığınız için sahada kazanan Beşiktaş kupada ezeli rakibi Fenerbahçe’ye elenince kıyamet koptu. Bu olay çok konuşuldu, yazıldı-çizildi ama biz bir kez daha dinleyelim sizden. Bugüne kadar anlatmadığınız derecede ayrıntılı şekliyle ama… O dönemkart cezaları ile ilgili statü farklıydı. Kupada gördüğün sarı kartlar kupada; ligdekiler de ligde değerlendiriliyordu. Boluspor ile oynadık kupada önce. Omaçta sarı kart gördüm. Ardından dört ligma- çına çıktım. Orada da muhtemelen sarı kart gördüm. Sonra Bolu rövan- şında yine sarı kart görmüşüm. Sonra 4-5 ligmaçı daha… Yani 2-3 aylık bir süreçten söz ediyoruz ve ben bir sürümaç oynuyorum. Hangi maçta kart gördüğümü hatırlama ihtimalimyok. Ama hakem raporu var ve kulüpmüdürlerine veriliyor. Boluspor ile oynadığımız rövanş maçında gördüğüm sarı kart işlen- memiş. Kulüpmüdürünün elinde de kâğıt yok. Teknik direktörler ve yardımcıları tutuyor bu kayıtları. Ayrıca genel kaptan da sarı kart çizelgesi tutuyor. Ona rağmen nasıl oluyorsa benim ikinci kart kayıp. Basında da mı yer almadı ceza haberi. Derbiye çıkacaksınız sonuçta. Sıradan bir maç da değil… Basın hakem raporuna göre değer- lendiriyor ama o dönemkimse konuyla ilgili bir şey yazmıyor. İşin içinde başka şeyler var demek ki… Sonra Fenerbahçe maçı geldi çattı. Teknik direktör ilk 11’i yazmış. Ben de varım listede. Cezalıysamneden adımyazılı? Hiç kimse kart cezalısı olduğumu bilmiyor. Ben de bilmiyo- rum tabiî ki. Komplo teorisi ürete- cek halimiz yok. Hoca adımı yazdığına göre o da bilmiyor cezayı. Ama birilerinin bildiği halde sustu- ğunu da düşünmüyor değilim açık- çası. Çok ayaklı bir olaydı bence. Ben işi çözdüm ama yapacak bir şey yok. Gerçek sorumlunun kimolduğunu bildiğinizi mi söylüyorsunuz? Geçmiş gitmiş. Ben Beşiktaşlıyım. Bazı şeyleri konuşsamBeşiktaş da 1981-1982 sezonunda şampiyonluğa ulaşarak Beşiktaş’ın 15 yıllık şampiyonluk hasretine son veren kadro. Soldan sağa ayaktakiler: RasimKara, Kadir Akbulut, Mehmet Ekşi, Samet Aybaba, Ulvi Güveneroğlu, Haluk Serenli. Oturanlar: Ali Kemal Denizci, Haluk Çakar, Necdet Ergün, Ziya Doğan, Rıza Çalımbay. 112 113

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==