TamSaha 181. Sayı / Aralık 2019

Hamza Hamzaoğlu’nun gelişi ile ne değişti sence? İlk on birinize bakıldığında taşların çok da yerinden oynamadığını görüyoruz… Her yeni teknik adamın gelişinde, oynamayan oyuncunun oynama isteği artıyor. Aynı şekilde oynayan oyuncunun da formasını koruma isteği yükseliyor. Bu durum idman performansını ciddi bir biçimde et- kiliyor. Dolayısıyla bu performansın yükselişi sahaya da olumlu yansı- yor. Sahadaki oyuncu yerini korumak için çok daha fazla efor sarf ediyor. Sessegnon ve Selçuk Şahin Geçmişte yabancı oyuncuların sayısı bu kadar fazla değilken, ülkemize gelenlerden genç oyun- culara yaşantıları, antrenman ve saha performansları, tecrübeleri ile de örnek olmaları beklenirdi. Gençlerbirliği’nde seni etkileyen böyle bir oyuncu var mı? Takımkaptanımız Stephane Ses- segnon tamda tarif ettiğiniz gibi bir oyuncu. Her maçtan önce, gerekirse her maçtan sonra ve saha içinde benimle sürekli konuşuyor, beni yönlendiriyor. 35 yaşını geride bı- rakmış çok tecrübeli ve yetenekli bir oyuncunun aynı zamanda ne kadar hırslı, ne kadar istekli oldu- ğunu da görüyorsunuz. Maç içinde bana sürekli uyarılarda bulunuyor, yön veriyor. Genç bir oyuncu oldu- ğumu görerek benimgelişimime katkı sağlamaya çalışıyor. Bir de geçtiğimiz sezon Selçuk Şahin abi vardı… Benimörnek aldığımbirinci insan Selçuk abiydi. Ben takıma sezon sonunda girebildimve onunla birlikte oynama şansı buldum. Ben 6, o 8 numara pozisyonundaydı. Çok etkilendiğimbir oyuncu olduğunu söylemeliyim. “İşin yüzde 51’i kendine bakmak” Futbola birlikte başladığın pek çok oyuncu bugün oyunun dışında kal- mışken senin aradan sıyrılıp bugünkü noktaya gelmenin en önemli faktörleri neler? Çocukken bir süzgecin içine giri- yorsunuz ve o süzgeç sürekli salla- nıyor; birileri düşüyor, birileri kalıp yoluna devam ediyor. Futbolcu olmak isteyenmilyonlar var ama biraz şans ve biraz nasip gerekiyor. Eğer bir yüzde vermek gerekiyorsa, yüzde 51’i kendine bakmaktır. Çünkü bu işin içinde sakatlık var, formsuzluk var. Ama beslenme- nize, uykunuza, dinlenmenize, özel hayatınıza dikkat ederseniz, futbol konusunda ulaşamayacağınız bir hedef yok. Beslenme demişken, bu konuda da özel antrenörün gibi bir beslenme danışmanın var mı? Beslenme benim çok önemverdi- ğimkonulardan birisi ve birçok diyetisyenimoldu. Bilerek farklı di- yetisyenlerle çalıştım. Bedeninizle bir iş yapıyorsunuz ve bedeninizi besleyen şey yediğiniz öğünler. Bir- den fazla diyetisyenle çalışmamın sebebi farklı tarz ve stilleri öğren- mekti. Şu anda beslenme konu- sunda ortalama bir bilgi sahibiyim. Ne zaman, ne kadar ve ne yemem gerektiği konusunda planlamamı yapabiliyorum. Busquets, Casemiro ve Fabinho Oynadığınmevki itibariyle kendine örnek aldığın, beğendiğin oyuncu- lar var mı? Elbette var… Busquets, Casemiro ve Fabinho… Busquets’in Barce- lona’dan başka bir kulüpte aynı performansla oynayabileceğini düşünmüyorum ama Barcelona’nın sistemi içinde çok önemli bir oyuncu. Ne çok çabuk ne de çok sü- ratli bir oyuncu ama fiziksel olarak bacakları uzun ve bu sayede kesici özelliği çok yüksek. O kadar agresif bir oyuncu da değil ama çok az top kaybıyla oynayabiliyor. Casemi- ro’nun agresif oyununu seviyorum. Fabinho’nun da alan kapatmasını ve topla oynama becerilerini çok beğeniyorum. Hepsinin farklı özel- liklerinden bir şeyler öğrenmeye çalışıyorum. Maçlardan önce bile oyuncuların videolarını izlerim. Kendimi motive etme şekillerimden birisi de budur. “Babam iyi bir analizci” Kendi muhasebeni nasıl yapıyorsun? Maçtan bir ya da iki gün sonra kulüpten analizlerimiz verilir. 15-20 dakikalık videoda ne yapıp ne yapamadığımız gösterilir. Ben ne yaptığımdan çok ne yapamadığımla ilgilenirim. Yapamadıklarımı yapa- rak gelişebileceğimi biliyorum. Mesela bazı maçlarda çok kolay eksildiğimi gördümve bundan kurtulmaya çalışıyorum. Babamda çok iyi bir analizcidir ve maçlardaki performansımüzerine konuşuruz. Lâfını da hiç esirgemez ve tatlı sert eleştirilerde bulunur. Seni benzettikleri bir oyuncu var mı? Fiziksel olarak ve oynadığımmevki açısından Busquets’e benzetenler var. Ümit Millî Takımoyuncusu olmak ve ay-yıldızlı formayı giymek sana neler hissettiriyor? Her Ümit Millî Takımkadrosu açık- landığında ailece çokmutlu oluyo- ruz. Onların anne-babalık duyguları kabarıyor. Bir iş yapıyorsunuz ve bu işin başarı ölçülerinden en önemlisi de Millî Takımlara seçilmek. Buraya geldiğinizde en büyükmükâfatı alıyorsunuz. “HedefimEURO 2020 kadrosu” AMillî Takımımız EURO 2020 final- lerinde yer alacak. Senin hayalleri- nin arasında EURO 2020 finalleri nerede duruyor? Şu andaki tek hedefim, zamanı gelip Şenol Güneş Hocamız beni çağırdığında kendimi en iyi şekilde göstermek. SanırımEURO 2020 fi- nalleri için geniş bir kadro açıklana- cak, ben de o geniş kadronun içinde yer alabilmeyi hayal ediyorum. Millî Takımımızın elemelerdeki performansı hakkında ne düşünü- yorsun? Açıkçası Fransa’yı yenebileceğimizi hiç kimse beklemiyordu. Ama Şenol Hocanın takımın başına gelmesin- den sonra sahadaki on bir oyun- cuyla saha dışındaki 80milyonun arzu, hayal ve istekleri tamamen örtüştü. Herkes aynı anda aynı şeyi istediğinde olmayacak zannedilen şeyler bile oluyor. İçerideki Andorra, Arnavutluk ve her iki Fransa maçında da bunu çok net biçimde gördük. “Millî Takımımız sevgiyi ve ilgiyi hak ediyor” Sanırım senin izleyebildiğin ilk büyük turnuvamız, yarı final oyna- dığımız EURO 2008’di. O günleri nasıl hatırlıyorsun? Aklıma gelen ilk şey Nihat Kah- veci’nin Çek Cumhuriyeti maçında attığı gol… Türkiye o duyguları öz- ledi. EURO 2008’i evde izliyordum. Bir Millî Takım formamvardı ve o formayı turnuva boyunca üzerimden çıkartmamıştım. Çünkü o takımbunu hak ediyordu. Sonrasında zor dönemlerden geçtik ama bugünkü Millî Takımımız da yine o sevgiyi, ilgiyi ve coşkuyu hak ediyor. Peki, üzerinde formasıyla EURO 2008’i seyreden çocuk, bugünleri hayal ediyor muydu? Hayır, açıkçası etmemiştim. Ama bugün daha fazlasını hayal ediyorum (gülüyor). “Direkt yurt dışı” Kariyerini nasıl planlıyorsun? Şu anda Gençlerbirliği’nde oynuyo- rumve ilk hedefimüzerimdeki formayı kimseye vermemek. Ancak Mert Çetin bize çok güzel bir yol açtı. Hembana hemde Gençlerbirli- ği’nin altyapısı ve A takımındaki tüm oyunculara… Demek ki neymiş; Gençlerbirliği’nden direkt yurt dışına gidilebiliyormuş. İlle de İstan- bul’da oynamak gerekmiyormuş. Benimhedefimülkemi yurt dışında temsil etmek. Bunu cânı gönülden istiyorum. İnşallah da olacak. Bir dönemAtina’da yaşamış olmak ve iki dil bilmek de senin yurt dı- şında oynama ve orada kalıcı olma düşünceni biraz daha kolay uygula- nabilir hale getiriyor sanırım… Bunları daha önce düşündüm. Yurt dışına gittiğimde yemeğiydi, iklimiydi gibi mutlaka bir uyum süreci olacaktır ama dil bildiğim ve kolay iletişimkurabileceğim için o uyum sürecini rahat atlatabilece- ğimi düşünüyorum. Hangi ligi hayal ediyorsun? İspanya ve Almanya liglerini… İtalya’da biraz daha fazla kuvvet önemli. Futbolun Şampiyonlar Ligi Premier Lig ama İngiltere’de çok yağmur yağıyor ve ben o havayı sevmiyorum (gülüyor). İspanya ve Almanya’da ise toplu oyunun daha keyif verici oynandığını düşünüyo- rum. Şaka bir yana Almanya’da oynarsam inşallah oradan da Premier Lig’e geçebilirim (gülüyor). Futbolun dışındaki hayatında neler var? Hobilerin neler? Boş vakitlerimde de spora gidiyo- rum. Dediğimgibi haftanın beş gününde özel hocamla antrenman yapıyorumve kalan vakitlerimde de dinleniyorum. Bunların haricinde dışarı çıkıp arkadaşlarımla okey veya tavla oynamayı çok seviyo- rum. Mert benim iyi bir tavla arka- daşımdı aynı zamanda… Playstation yerine karşımdakiyle direkt iletişim kurabileceğim oyunları tercih ediyorum. 66 67

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==