TamSaha 181. Sayı / Aralık 2019
çok yardımı olmuştur. “Pilot olmak isterdim” Peki, futbolcu olmasaydın ne olmak isterdin? Pilot olmak isterdim. Omesleğe büyük saygı duyuyorum. Yüz- lerce can size emanet ediliyor ve bir kabiliyet sonucunda o mesleğe ulaşabiliyorsunuz. İrfan Can’ın gösterdiği yükseli- şin Gençlerbirliği altyapısındaki çocukların ve senin üzerindeki etkisi nedir? Önümüzde gerçekten de güzel örnekler var. İrfan Can abi gibi şimdi Roma’da oynayan benim oda arkadaşım olan Yıldırım Mert Çetin var mesela… Daha öncesinde Gökhan Gönül gibi… Onlar bize altyapıdan çıkıp güzel yerlere gelmenin çok da zor olmadığını gösteriyor. Genç- lerbirliği’nde şöyle bir yapı var- dır. Altyapı suni çimde, A takım ise hemen yanındaki çim sa- hada çalışır. Arada sadece bir tel örgü vardır. Gençlerbirliği altyapısındaki bütün oyuncula- rın hedefi o telleri aşmaktır. Ben o telleri aşmayı başardım. “Mert Çetin çok dolu bir insan” Mert Çetin, ismini henüz Türki- ye’ye duyurmamışken Roma’ya transfer olarak büyük bir sürp- riz yaptı. Şimdi de AMillî Takı- mımızın kadrosunda yer alıyor. Bize oda arkadaşın Mert’ten biraz söz edebilir misin? Mert çok dolu bir insan. Çok karakterli, bilgili, her zaman üzerine koyan ve sürekli kitap okuyan bir oyuncudur. Kendini geliştirmeye çalışan bir arkada- şımız. Gençlerbirliği’nin Süper Lig’den düştüğü sezon iki maç oynamış ve iyi bir performans göstermişti. Geçtiğimiz sezonun başında Erkan Sözeri Hocamız ona ilk on birde şans verdi. Takımla birlikte Mert de harika bir performans gösterince yurt içinde ve dışında herkesin dikkatini çekti. Sen de kitap okuyan bir oyun- cusun anladığımkadarıyla… Evet… En son Halid Hüseyni’nin Uçurtma Avcısı’nı okudum. Şimdi sırada yine Hüseyni’nin Bin MuhteşemGüneş’i var. Miguel Angel Violan’ın Pep Gu- ardiola’yı anlattığı Oyunu Değişti- ren Felsefe kitabı da yine elimin altında. Yeniden futbola dönersek, başladı- ğın günden beri ön liberomu oynu- yorsun? Bugünkümevkiin süreç içinde nasıl şekillendi? Hacettepe’deki ilk sezonuma Cafer Aydın’la başlamıştık. O beni ön li- bero oynattı. Daha sonra Mustafa Kaplan Hocamız geldi ve beni bir devre 10 nu- mara olarak değerlen- dirdi. Hacettepe’nin öncesinde Gençlerbirliği U21’de santrfor oyna- mış ve 17 maçta 10 gol atmıştım. Ben kendimi hep ön libero olarak gö- rüyordum ama hocala- rımnerede görev verirlerse orada oynadım (gülüyor). Ön liberomevkii hem rakibi karşılamak hem alanı iyi kontrol etmek hemde oyunu kurmak açısından çok kritik ve büyük bir sorumluluk ve tecrübe istiyor. Bu sorumluluk omuzlarına nasıl bir yük bindiriyor ve sen bu yükü taşıya- bilmek için neler yapıyorsun? Toplu oyunda topu iyi kullanabilmeniz, sahayı arkadan görebildiğiniz için oyunu sezebilmeniz gerekiyor. Topsuz oyundayken de topun oy- nandığı alanı iyi daraltabilmeniz, gerektiğinde agresif, gerektiğinde kesici olmanız gerekiyor. Bir yan- dan stoperlerinize yardım etmeniz, bir yandan 8 numaranın açtığı alanı doldurmanız ve hatta gerektiğinde atağa çıkmanız gerekiyor. Çok kapsamlı bir göreviniz var yani… Bunun için fiziksel olarak güçlü olmanız, sezgilerinizin kuvvetli olması gerekiyor. Hocaların senin hangi özelliklerini beğeniyor, hangi yönlerini geliştir- men gerektiğini düşünüyor? Hocalarımdan toplu oyunla ilgili fazla bir şey duymuyorum ama topsuz oyunumu biraz daha geliş- tirmemgerektiğini söylüyorlar. Tabiî ben de onları can kulağımla dinliyorum. Topsuz oyunda daha agresif, daha istekli ve topa müda- hale ederken daha kararlı olmam konusunda beni uyardıkları oluyor. Bunlara dikkat etmeye çalışıyorum. “Özel antrenörümvar” Takım antrenmanlarıyla yetiniyor musun, yoksa ekstra antrenmanlar da yapıyor musun? Özel antrenman hocamvar. Onunla haftanın beş günü çalışıyorum. Takımın idman programına göre bir çalışma temposu belirliyor benim için. Bazen takımla çok ağır antren- manlar yaptığımızda hocama “Beni dinlendir” diyorum, o da bana rejenerasyon idmanı yaptırıyor. Çok genç bir oyuncusun ama hem 2. Lig hem 1. Lig hemde Süper Lig tecrübesine sahipsin. Her ligin kendine has özellikleri var. Farklı liglerde oynamanın sana neler kazandırdığını anlatır mısın? Türkiye’de şöyle bir şey var, lig düştükçe oyunun kalitesi ve topun oyunda kalma süresi düşüyor ama zorluklar artıyor. 2. Lig’de 1.5 sezon oynadım. O sırada 18-19 yaşınday- dım. Altyapıdan çıkıyorsunuz ve 2. Lig’de oynarken futbolun çok daha farklı olduğunu görüyorsunuz. Oyunu oy- narken sadece rakibinizle değil, kendi takım arka- daşlarınızla da savaşıyor- sunuz. Bunu şu anlamda söylüyorum; takım arka- daşlarınızın da hatalarını kapatmak için çok ciddi bir uğraş veriyorsunuz. Geçtiğimiz sezon Genç- lerbirliği ile 1. Lig’de şam- piyonluk yaşadım, şimdi de Süper Lig’e adapte ol- maya çalışıyorum. Ligin seviyesi yükseldikçe fut- bol basitleşiyor ve güzel- leşiyor, siz de oynadığınız oyundan daha fazla keyif almaya başlıyorsunuz. Gençlerbirliği sezona iyi başlayamasa da son haf- talarda daha derli toplu bir görüntü sergiliyor ve aslında kaybettiği maç- larda bile iyi futboluyla göz dolduruyor. Takımı- nın hedefleri konusunda neler söylersin? Aslında sezon başından beri kötü futbol oynamadık ama skor anla- mında şanssızlıklar yaşadık. Bizim gol olması gereken toplarımız gir- medi ama rakiplerimizin girmeye- cek toplarından gol yedik. Sadece Antalyaspor maçında çok farklı bir şey yaşadık, o maçta her vurduğu- muz gol oldu. Dediğimgibi lige iyi başlayamadık ama Hamza Hoca geldikten sonradört maçta sekiz puan aldık. Şu anda takımın havası muhteşem. Arkadaşlık olsun, bir- liktelik olsun, savaşma ruhu, hırs ve azimolsun çok üst düzeydeyiz. 64 65
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==