TamSaha 179. Sayı / Ekim 2019

Gönülden Kaleme Özgecan Aslan 11 Şubat 2015 yılında evine gitmek için bindiği minibüste te- cavüz girişimine direndiği için hunharca öldürülmüş, bedeni suçu örtmek için yakılarak yok edilmek istenmişti. Bu olay kamuoyunda çok büyük tepki çek- miş, kadına şiddet en üst perdeden kı- nanmıştı. Toplumun her kesiminin gösterdiği hassasiyetin aksine, kadına şiddet artarak devam etti. Yüzlerce kadın şiddet gördüğü için ayrıldığı er- kekler tarafından öldürüldü. 18 Ağustos 2019 yılında işlenen kadın cinayeti bir kere daha toplumun dikkatini kadına şiddet konusuna çekti. Emine Bulut’un çocuğunun gözlerinin önünde vahşice öldürülmesi Türkiye’de büyük infiale yol açtı. Cumhurbaşkanımızdan başlayarak devletin her kademesi, tüm siyasi parti- ler bu konuda tepkilerini çeşitli şekil- lerde gösterdi. Spor Bakanımız Sayın Mehmet MuharremKasapoğlu, Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Nihat Özde- mir’le görüşerek kadın cinayetlerine dikkat çekmek için Süper Lig ve Birinci Lig takımlarınınmaçlarından önce siyah pankartla sahaya çıkmalarına, hakem- lerin de müsabakaları bir dakika geç başlatmasına karar verdiler. Hemen hemen her stadyumda tribünleri doldu- ran taraftarlar “Kadına uzanan eller kı- rılsın” şeklindeki tezahüratlarıyla bu olayı protesto ettiler. Ben fiziki şiddete giden başlangıç yolu- nun dildeki şiddetten kaynaklandığını düşünüyorum. Evet, kadına uzanan eller kırılsın da ya kadına uzanan dilleri ne yapacağız? İstisnasız tüm statlarda analara, bacılara dakikalarca koro ha- linde küfür eden ve bunu engellemeyen, küfür etmediğinden dolayı gönül rahat- lığı duyan fakat yanında küfür eden ta- raftaramüdahale etmeyerek suça ortak olduğunun farkında olmayan taraftar- lara ne diyeceğiz? Başta kadına uzanan olmak üzere bunu engellemeyen diller de lâl olsunmu? Var mısınız ikiyüzlülükten kurtulmaya? Ma- demki Emine Bulut cinayeti yüreğinizi sızlattı - ki insan olanın yüreğinin sızla- maması mümkün değil - protestonuzda samimiyseniz bu sezonumilat kabul ederek, kadınlara yönelik küfürleri stadyumlarda tarihe gömelim. Ne dersi- niz? Bu cinayetleri işleyen insanları anlamı- yorum. “Kimbir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur, kim de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi olur” diyen bir dininmensubunun, insanı yaşatmanın önemine vurgu yapmasını göz ardı ede- rek, insanlığı öldürmeye devam etme- sine aklım ermiyor. Şiddet uygulayan erkekler kadına sahip çıkmakla, sahibi gibi davranmayı karıştırıyor. Erkekler kadınların sahibi gibi davranmayı bırak- mazsa, anneler vicdanlı, merhametli erkek çocukları yetiştirmezse, sırf erkek çocuk olduğu için kızlardan üstün olduğu, kızların değersiz olduğu hissetti- rilirse, bu cinayetler yarınlarda da devam edecektir. Cezaların caydırıcı olmaları için en üst sınır uygulanmalı, iyi hal indirimi dik- kate alınmadan cezalar verilmeli ve bu katilleri ömür boyu ceza evinde tutmak için hiçbir aftan yararlanmaması sağlanmalı. Biraz cesaret Hikmet Karaman Hoca, Ankara- gücü ile oynadıkları maçtan sonra yaptığı basın toplantısında gençleri oynatabilmesi için ligin 20 takıma çıkarılması gerekti- ğini, tek takımın düşürülmesinin hocaların üstündeki baskıyı azaltarak genç oyuncuların önünü açacağını söyledi. Hikmet Hoca her daim gelişime ve öğ- renmeye açık bir teknik direktör, çalışmadığı dönemlerde dünya futbolunu takip eder, maçları ye- rinde, stadyumda seyreder. Bilgi birikimine güvendiğimbir teknik adam. Fakat bu demeci şık dur- madı. Şimdi hocalar futbol ikli- minin ülkemizde hoca kıyımına müsait olduğunu, alınacak kötü sonuçların ilk cezalandırma ad- resinin teknik direktörler oldu- ğunu söyleyeceklerdir. Bu söylemlerindeki haklılık payını, ülkemizdeki dört ve üstü sezon çalışan hoca sayısına baktığı- mızda görebiliriz. Ama bumaze- ret olmamalı. Zaten göreve gelirken durumu bilerek söz- leşme imzalıyorsunuz. Şunu da belirtmek istiyorum, bu durum Hikmet Hocanın nezdinde tüm hocaları ilgilendiriyor. Ben futbol ikliminin genç oyuncuları oynat- maya, hiç olmadığı kadar müsait olduğu kanaatindeyim. Bunun gerekçesi de şu… Hemen hemen tümkulüplerimiz ekonomik sı- kıntılarından dolayı istedikleri transferleri yapamadılar, hatta bazı kulüplerin transfer tahtaları kapalı. İstedikleri transferlerin yapılmaması, hocalara inandığı genç oyuncuyu tedirginlik duy- madan oynatma şansı veriyor. Türk futbolunun kurtuluşu ithal etmekten değil, ihraç etmekten, altyapıya önemvermekten ve genç oyuncuları A takımda kor- kusuzca oynatmaktan geçiyor. Hocalar maalesef bu konuda çok cesur davranmıyor, zorunlu ol- madıkça genç oyunculara ilk on birde şans vermiyor. Kulüpleri- miz mali yapılarını düzeltemezse ki düzeltmenin yolu kendi öz kaynaklarından geçiyor, üç beş yıla kadar hocalar mecburen alt- yapıya yöneleceklerdir. Yaşam sevinciniz hiç bitmesin. Sağlıkla kalın… İsmail Gökçek Kadına şiddete hayır 132 133

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==