TamSaha 175. Sayı / Haziran 2019

daysa ortada daha müsait durumda olan David Neres’e topu aktarmak yerine sol çaprazdan kaleyi yokla- mayı tercih edince Hugo Lloris en- geline takılıyordu. Karşılaşmanın bundan sonraki bö- lümündeyse Tottenhamoyunda dengeyi kuruyor ve mücadele, kar- şılıklı ataklara sahne oluyordu. Bu ataklarda en ciddi tehlikeyiyse, ikinci yarıda yine Ajax yarattı. Ne var ki David Neres’in on sekiz içeri- sinde sol çaprazdan kaleye gönder- diği şutta top direkten döndü. Kalan süre içerisinde tarafların daha ciddi bir fırsat yakalayamaması netice- sinde de mücadele Ajax’ın 1-0’lık üstünlüğüyle sona erdi. Böylece Hollanda ekibi, sekiz gün sonra kendi evinde oynayacağı rövanş öncesinde de önemli bir avantajı eline geçirmiş oldu. Lucas Moura süper kahraman Ajax’ın Real Madrid ve Juventus eş- leşmeleri sonrasında, Tottenham ile deplasmanda oynadığı maçtan da pozitif futbol ve pozitif neticeyle ayrılması, daha Amsterdam’daki rövanş oynanamadan çoğu futbol- severin gözünde kırmızı-beyazlı ekibi finalist yapmıştı bile. Karşılaş- manın ilk anları da bu görüşü doğ- rular nitelikteydi. Beşinci dakikada Ajax’ın sağ kanattan kazandığı köşe atışında Lassa Schöne’nin al- tıpas üzerine kestiği topa Matthijs de Ligt çok iyi yükselerek kafayı vuruyor ve fileleri havalandırarak Ajax’ı 1-0’lık üstünlüğe taşıyordu. Ajax, gümbür gümbür finale yürü- mekteydi. Aslında yenilen bu gol, Tottenham açısından pek bir şey değiştirmi- yordu. İlkmaçtaki skorun altından kalkabilmeleri için zaten en az iki gol bulmaları gerekiyordu ve 1-0 geriye düştükten sonra yemeden iki gol atmaları halinde yine finale yükselebileceklerdi. Takımın golün ardından çok fazla demoralize ol- madan hırslı bir biçimde Ajax’ın üs- tüne gitmeye başlaması da bu du- rumun gayet bilincinde olduklarının bir göstergesiydi. Tottenham, bas- kılı oyunu sayesinde önce Dele Alli, sonra da Heung-Min Son ile Ajax kalesini yokladığı fırsatlar da yaka- layacaktı yakalamasına ama bun- ları golle neticelendiremiyordu. Ajax ise bunlara karşılık Tottenhamkale sahasının sol çaprazında Dusan Tadic ile kendisine önemli bir şans yaratıyor lâkin Sırp oyuncunun yerden kaleye gönderdiği şutta top, uzak direk dibinden auta gidiyordu. Dakikalar 35’i gösterdiğindeyse Ajax’ın turnuvada final oynayaca- ğına dair artık neredeyse kimsenin şüphesi kalmayacaktı. Zira Ams- terdam ekibi, ikinci golü de bulu- yordu. Sol kanattan ceza sahasına giren Tadic’in yerden geriye çıkart- tığı topa HakimZiyech gelişine çok güzel bir plase yapıyor ve uzak direk dibinden fileleri havalandırı- yordu. Bu durumda artık Totten- ham’a finalist olabilmesi için yemeden üç gol atması gerekiyordu ki eşleşmenin geride kalan 125 da- kikasında hiç gol atamadıkları ve oyun olarak da sadece kısıtlı süre- ler içinde üstünlük sağlayabildikleri Ajax’a karşı son 55 dakikada böyle bir şeyi gerçekleştirebilmeleri için adeta bir mucizeye ihtiyaçları vardı. Zaten ilk golün aksine ikinci golün Tottenham’ın dengesini biraz boz- duğu da dikkatli gözlerden kaçmı- yordu. Nitekim İngiliz temsilcisi, ilk yarının son 10 dakikasında, iki gol arasındaki yarım saate kıyasla çok daha etkisizdi. Devre arasına da Ajax’ın 2-0’lık üstünlüğüyle girili- yordu. TottenhamTeknik Direktörü Mauri- cio Pochettino, artık kaybedecek- leri bir şey kalmadığını biliyordu ve ikinci yarıya başlarken bir defansif orta saha oyuncusu olan Vincent Wanyama’yı kenara alıp, santrfor- ları Fernando Llorente’yi sahaya sürüyordu. Böylece Tottenham ile- ride Moura-Llorente-Son şeklinde bir üçlü hat oluşturmuştu. Bu hattı orta alandan Christian Eriksen ve Dele Alli ile desteklerken, bekleri Kieran Trippier ile Danny Rose’u da fazlasıyla öne çekmeleriyle birlikte adeta yedi kişiyle hücum eden bir yapıya bürünmüşlerdi. İyice ofansif bir kimliğe bürünme- leri neticesinde Tottenham rakip kalede ilk tehlikesini Son’la yaratır- ken kaleci Andre Onana pozisyonu güçlükle önlüyordu. Ancak 55. da- kikada Tottenham’ın geliştirdiği hızlı atakta Lucas Moura, Delle Al- li’den aldığı pas sonrasında iki raki- binin arasından sıyrılıp ceza sahasına giriyor ve topu Onana’nın yanından ağlara yollayarak skoru 2-1’e getiriyordu. Tottenham, bu golden sonra da son sürat Ajax’ın üstüne gitmeyi sürdürürken dört dakika içerisinde skoru eşitlemeyi de başaracaktı. Altıpas içerisinde Llorente’den gelen topu Onana ön- lese de sonrasında Kamerunlu ka- leciyle Lasse Schöne birbirlerine giriyor, boşta kalan topu Moura ka- pıyor, ardından da “telefon kulübe- sinde adam çalımlamak” tâbirini hayata geçirircesine dar alanda peş peşe müthiş bilek hareketleriyle kendisine alan açıyor ve finali de kusursuz bir dönerek vuruşla ya- parak köşeden fileleri görüyordu: 2- 2. Skorun eşitlenmesiyle birlikte Tot- tenham’ın iştahı hepten kabarır- ken, Ajax’ta ise takımın tecrübesizliğinin de muhtemel et- kisiyle bir telaş halinin baş göster- diği göze çarpıyordu. Ajax Teknik Direktörü Erik ten Hag da golün hemen ardından orta sahadan Schöne’yi çıkartıp bir savunma oyuncusu olan Joel Veltman’ı sa- haya sürmesiyle bu tedirginliği res- miyete dökecekti. Kalan yaklaşık yarım saatlik süre zarfında da Tot- tenham’ın baskılı oyunu sürüyordu. Ancak Ajax da ani ataklarla iki önemli fırsat yakalayacaktı. İki- sinde de Ziyech’in başrolünde ol- duğu bu pozisyonların ilkinde, Faslı oyuncunun on sekizin biraz içinden çektiği şut, direk dibinden auta çı- karken, ikincisindeyse benzer nok- tadan hedefe bir kez daha yaklaşıyor fakat bu kez de direğe takılıyordu. Öte yandan, bu iki po- zisyonun arasında, Erik ten Hag, santrforu Kasper Dolberg’i çıkartıp orta sahaya Daley Sinkgraven’i ala- rak defansif tedbirlerini bir kat daha arttırmıştı. Tabiî Ziyech’in di- rekten dönen şutunda top biraz daha içeri gitse bunlar pek de anlam taşımayacak ayrıntılar ola- caktı ama kader ağlarını örmek- teydi. Maça beş dakika duraklama süresi eklendiği esnada Ajax’ta son değişiklik olarak orta sahadan Donny van de Beek çıkarken yerine bir başka savunmacı olan Lisandro Magallan alınıyordu. Böylece Ajax son beş dakikayı neredeyse 6-4-0 gibi bir dizilişle oynaya- cak hale geliyordu. Sorun şuydu ki Ajax, ta 1960’ların sonundan iti- baren oynadığı hücum futboluyla var olan, bu sayede dünya futbol tari- hine adını altın harflerle yazdıran, bu sezon da yarı finale gelene kadar Real Madrid ve Juventus en- gellerini tıkır tıkır paslaş- maları, müthiş tempoları ve sürekli golü düşünen organizasyonlarıyla aşan bir takımdı. Ancak bu maçta, 2-0’dan sonra hayli artan ve duraklama dakikalarında da tavan yapan bir tedirginlik içine girince bu kimliklerini bir kenara bırakmış, anlam- sız biçimde vakit öldür- meye çalışmış ve topu da adeta Tottenham’a teslim etmişlerdi. Bu şekilde son saniyelere kadar da idare edecek- lerdi belki ama o son sa- niyeye gelindiğinde, belki de tüm zamanların en akıl almaz son dakika golleri listesine en üst sı- ralardan giriş yapacak olan bir golle de final bileti bir anda ellerinden kayıp gidecekti. İkinci devrede değme çizgi roman süper kahramanlarına taş çıkartacak bir kimliğe bürünen Lucas Moura, süre dolmak üzereyken Dele Alli’nin kendisine uzattığı topa on sekizin hemen içinde bekletmeden vuru- yor ve alt köşeden ağları sarsarak Tottenham’ı 3-2’likmucizevî bir ga- libiyete, dolayısıyla da tarihindeki ilk Şampiyonlar Ligi finaline taşı- yordu. Ajax’lı oyuncuların nere- deyse hepsi çimlerin üzerine yığılıp kalmışlardı. Tottenham’lılarsa bir o kadar kendilerinden geçmişti. Böy- lece Şampiyonlar Ligi finali 2008’den sonra ikinci kez iki İngiliz ekibi arasında oynanacaktı. 78 79

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==