TamSaha 174. Sayı / Mayıs 2019

biri olarak göstermesiyle birlikte Bergkamp ile İtalya arasındaki bağlar iyice zayıflayacaktı. Sezon sonunda Inter’in yeniden yapılan- maya gitmeyi kararlaştırmasının neticesinde de satış listesine kona- cak ve elini çabuk tutan Arsenal, 7.5 milyon pound karşılığında onu renklerine bağlayacaktı. Bergkamp’ın Arsenal kariyeri de aslında pek parlak başlamamıştı. Takımıyla çıktığı ilk yedi ligma- çında gol atamaması, İngiliz basını- nın da onun üstüne gitmesine yol açacaktı. Ancak yıldız oyuncu sonradan biraz kendine gelecek ve ligde 11, kupa maçlarında da beş gol kaydederek eleştirilerden büyük ölçüde kurtulacaktı. Arsenal’in sezonu lig beşincisi olarak bitirmesi de ilk bakışta pek tatmin edici gözükmese de bir önceki sezon 12. oldukları düşünüldüğünde hayra yorulabilecek bir durumdu. 1996 yazında İngiltere’de düzenle- nen Avrupa Şampiyonası’ysa, Hol- landa için kötü bir tecrübe olacaktı. İlk turda İngiltere, İskoçya ve İsviçre ile aynı grupta yer alan Portakallar, İskoçya ile golsüz berabere kalıp İsviçre’yi 2-0 yendikten sonra İngil- tere’ye 4-1 mağlup olmuş fakat buna karşın grupta ikinci sırayı ala- rak çeyrek finale adını yazdırmıştı. Bergkamp, turnuvadaki tek golü- nüyse İsviçre ağlarına yollamıştı. Çeyrek finaldeyse Hollanda, Fransa karşısında 120 dakikası golsüz sona eren bir mücadelenin ardından penaltılarla turnuvaya veda edecekti. 1996 yılının Eylül ayı, Arsenal ve dolayısıyla Bergkamp adına çok önemli bir dönümnoktasına sahne olacaktı. Zira teknik direktörlüğe Bruce Rioch’un yerine getirilen Ar- seneWenger, hemArsenal’in hem de Bergkamp’ın çehresini değiştire- cekti. Wenger, Hollandalı yıldızın, profesyonel kariyerinin ilk zaman- larındaki gibi santrfor arkası oynamasının, oyun görüşü ve pas becerisi göz önüne alındığında, daha faydalı olacağına inanıyordu ve Bergkamp’ı yeniden bu role adapte edecekti. Hatta Arsenal’in hücumplanlarının organizasyon anlamında enmerkezinde yer alan isim, Bergkamp olacaktı. Yıldız oyuncu, yeni görevini lâyıkıyla erine getirebileceğini de o sezon ligde 12 gol ve 13 asistle oynayarak gösterecekti. Arsenal da sezonu üçüncü sırada tamamlıyor ve önceki yıla göre bir nebze daha iyi bir performans ortaya koymuş oluyordu. 1997-98 sezonuysa Arsenal’in yedi yıllık şampiyonluk hasretine noktayı koyuşuna sahne olacaktı. Bergkamp da ligde attığı 16 golle, santrfor IanWright’ı da geçerek takımının en golcü ismi olmuştu. Londra ekibi bu kadarla da yetin- memiş ve Federasyon Kupası’nı da finalde Newcastle United’ı 2-0 yenerekmüzesine götürmüştü. Arjantin’i yıkanmüthiş gol Bu başarıların ardından sırada 1998 Dünya Kupası vardı ve bu turnuva, Bergkamp’ın kariyerinde en etkili olduğu uluslararası turnuva olarak da kayıtlara geçecekti. İlk turda Meksika, Belçika ve Güney Kore ile mücadele eden Hollanda, Kore’yi 5-0 yenip diğer iki maçta berabere kalıyor ve beş puanla grubunu lider tamamlıyordu. Bergkamp da Kore’ye karşı bir golle oynamıştı. Portakallar, ikinci turda Yugoslavya engelini de 2-1’le aşarken takımın ilk golü Bergkamp’tan gelmişti. Çeyrek finaldeyse Hollanda’nın karşısında Arjantin vardı. Portakal- ların 12. dakikada Patrick Kluivert ile 1-0 öne geçtiği mücadelede beş dakika sonra Claudio Lopez’in golüyle skora denge gelmiş ve maç, son anlara kadar 1-1’lik eşitlikle git- mişti. Artık uzatmalara geçileceği- nin düşünüldüğü esnadaysa Frank de Boer’un kendi yarı sahasından Arjantin ceza sahasına gönderdiği uzun pası Bergkamp kusursuz bir biçimde kontrol ediyor ve hemen ardından da Roberto Ayala’dan sıy- rılıp, kale sahasının sağ köşesinden uzak doksana, sağ ayağının dışıyla harika bir şut gönderiyordu. Topun filelere takılmasıyla birlikte de Hollanda maçı 2-1 kazanıyor ve yarı finalde Brezilya’nın rakibi oluyordu. GelgelelimBrezilya karşısında, tıpkı dört yıl önce olduğu gibi, talih yine Portakallardan yana değildi. 46. dakikada Ronaldo’nun golüyle 1-0 yenik duruma düşen Hollanda, 87’de Kluivert ile eşitliği yakalamıştı ancak sonrasında penaltılara giden maçta gülen taraf, 4-2’lik skorla Brezilya olmuştu. Böylece Berg- kamp’ın kariyerindeki Dünya Kupası defteri de kapanıyordu zira Hollanda, dört yıl sonraki turnuvaya katılamayacaktı. Arsenal cephesindeyse, 1998’de ka- zanılan dublenin ardından gelen üç sezon ikinciliklerle geçecekti. Bu üç sezonda da şampiyon Manchester United olurken, Arsenal, Kırmızı Şeytanları bir adımgeriden takip etmek zorunda kalmıştı. Berg- kamp’ın, 1998-99 sezonunda ligde 13 asistle asist kralı olduğunu da ayrıca belirtelim. 1999-2000 sezonundaysa Berg- kamp’ın önüne tarihi bir fırsat daha çıkmıştı. Daha önce Ajax ve Inter’le UEFA Kupası’nı kazanmış olan Hollandalı, Arsenal’le bu başarıyı tekrarlayıp, söz konusu kupayı üç farklı takımla kazanan ilk isim olmaya çok yakındı. Şampiyonlar Ligi’ne ilk turda gruplarda Barce- lona ile Fiorentina’nın gerisinde kalıp üçüncü olarak veda eden Arsenal, yeni statüye göre geçiş yaptığı UEFA Kupası’ndaysa Nantes, Deportivo, Werder Bremen ve Lens’ı eleyerek finale gelmişti. Ancak 17 Mayıs 2000 tarihinde Kopenhag’da oynanan finalde Arsenal, Galatasa- ray karşısında aradığını bulamıyor ve 120 dakikası golsüz sona eren mücadelede rakibine penaltı vuruş- ları sonucunda teslimolarak kupayı kaybediyordu. Maça ilk on birde başlayan Bergkamp, 75. dakikada yerini Nwankwo Kanu’ya bırakmış, haliyle penaltılarda da topun başına geçen isimlerden biri olamamıştı. Aynı yaz, Hollanda’nın da iki ev sa- hibinden biri olduğu 2000 Avrupa Şampiyonası’ndaysa Portakallar, ilk turda Fransa, Çek Cumhuriyeti ve Danimarka ile birlikte yer aldıkları zorlu gruptan üçte üç yaparak çıkmış, çeyrek finaldeyse Yugos- lavya’yı 6-1’lik skorla bozguna uğ- ratmıştı. Hollanda’nın, 12 yıl aradan sonra yeni bir Avrupa şampiyon- luğu kazanması kuvvetle muhte- mel görünüyordu. Ancak yarı finalde, ilk yarıda 10 kişi kalan İtalya karşısında Hollanda, 120 dakika boyunca 0-0’lık eşitliği bozamıyor, üstelik bu süre zarfında iki penaltı atışından da yararlanamıyordu. Bergkamp’ın 86. dakikada kenara alındığı maç, en nihayetinde penal- tılara gidecek ve bunun sonucunda final vizesini alan tarafsa İtalyanlar olacaktı. Bergkamp ise turnuva sonrasında millî takımkariyerini noktaladığını açıklıyordu. Turuncu formayla 79 maça çıkmış ve 37 gol kaydetmişti ki o esnada takımın gelmiş geçmiş en golcü oyuncusu konumundaydı. Premier Lig tarihinin en güzel golü Arsenal’in Manchester United he- gemonyasını kırıp yeniden şampi- yonluğa kavuşmasıysa 2001-2002 sezonunda mümkün olacaktı. Üste- lik şampiyonluğu, sondan bir önceki hafta Old Trafford’da United’ı yene- rek ilân etmişlerdi. Federasyon Kupası finalinde de Chelsea’yi 2-0 mağlup eden Arsenal, yeni bir dub- 71 70 Bergkamp’ın Newcastle’a attığı efsanevi golün kare kare gelişimi

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==