TamSaha 174. Sayı / Mayıs 2019

sonra da Avrupa Şampiyonası’nda gösterdiği etki, onun artık Avrupa çapında bir şöhrete ulaşmasını da sağlamıştı ve görünüşe göre Hollanda ligindeki günleri de artık sayılıydı. Nitekim 1992-93 sezonu, Bergkamp’ın Ajax’taki son sezonu olacaktı. Yıldız oyuncu ligde bu kez de 26 gol kaydederek üst üste üçüncü kez gol krallığını elde et- mişti. Ajax ise üstündeki lâneti kı- ramayarak şampiyonluğu bu sefer de Feyenoord’a kaptırmış ve ligi üçüncü sırada tamamlamıştı. Tesel- lileriyse Hollanda Kupası’nı almala- rıydı. UEFA Kupası’ndaysa son şampiyon, çeyrek finalde Auxerre’e karşı sürpriz bir biçimde eleniyordu. Milano’da kara günler Sezon bitimindeyse Bergkamp adına beklenen transfer gerçekle- şecekti. O yıllarda dünyanın en gözde oyuncuları için ilk akla gelen adres Serie A’ydı. Bergkamp’a en cazip teklifi sunan da bu ligin en köklü kulüplerinden Inter’di. Sonuçta Bergkamp, 18milyar liret karşılığında Milano’nunmavi-si- yahlı ekibine imzayı atmıştı. Aslında taraflar arasında bu transfer için Şubat ayında söz kesilmişti ve sezonun sona ermesiyle birlikte de Bergkamp, Inter’in oyuncusu olmuştu. Ne var ki Milano günleri, Bergkamp adına pek de iyi geçmeyecekti. Inter o esnada çalkantılı bir dönem içeri- sindeydi. Takımın forvet hattında Bergkamp’ın yanı sıra 1990 Dünya Kupası’nın gol kralı Salvatore Schil- laci ve Uruguaylı Ruben Sosa vardı ama Schillaci sık sık sakatlık so- runlarıyla boğuşuyordu. Buna Sosa ile Bergkamp’ın uyum sorunları da eklendiğinde Inter ligde alt sıralara kadar inmişti. Bergkamp ise lig sü- resince takımı adına sekiz gol kay- dedebilmişti. Sonuçta Inter, sezonu 13. sırada tamamlayacaktı. Hatta küme düşen Piacenza ile de arala- rında sadece bir puanlık fark vardı. Ligdeki bu kötü görüntüye karşın Inter, UEFA Kupası’nda çok daha farklı bir performans ortaya koy- maktaydı. Sırasıyla Rapid Bükreş, Apollon Limasol, Norwich City, Dortmund ve Cagliari’yi eleyerek finale adlarını yazdırmışlardı. Finaldeyse sezonun sürpriz ekibi Salzburg ile karşılaşacaklardı. Inter, Salzburg’u her iki maçta da 1-0’lık skorlarla mağlup ederken Berg- kamp gol atamamıştı belki ama önceki turlarda attığı sekiz golle de turnuvanın en golcü oyuncusu olmuştu. 1994 yazına gelindiğindeyse Berg- kamp, turuncu forma altında ilk Dünya Kupası tecrübesini yaşaya- caktı. Bergkamp, İtalya’ya gelişi sonrasında Inter ile deplasmanlara küçük özel uçaklarla gidilmesi ve bu uçakların havada normalden çok daha fazla sarsıntı geçirmesi nedeniyle uçmaya karşı bir fobi ge- liştirmişti. Hollanda Millî Takımı’yla, Dünya Kupası’nın düzenleneceği ABD’ye giderlerken uçağınmoto- runda bir arıza yaşanmasının ar- dındansa bu fobi ekstremboyutlara ulaşacak ve kendisi bir daha çok zorunlu olmadıkça uçağa binmeme kararı alacaktı. Yaşanan bu talihsizlik bir kenara, Bergkamplı Hollanda, turnuvada pek de beklentileri karşılayamı- yordu. İlk turda Belçika, Fas ve Suudi Arabistan’ın bulunduğu grupta yer alan Portakallar, Bel- çika’ya tek golle kaybetmelerine karşın diğer iki rakiplerini yenmiş ve altı puanla grup lideri olarak bir üst tura çıkmışlardı. Bergkamp ise bumaçlarda Fas’a karşı bir gol kaydetmişti. İkinci turda İrlanda’ya karşı oynanan ve 2-0 kazanılan maçta da ilk gol Bergkamp’tan ge- lecekti. Çeyrek finaldeyse Hollanda, turnuvanın favorisi Brezilya’ya rakip olmuştu. 53. dakikada Roma- rio, 63’te de Bebeto’nun fileleri ha- valandırmasıyla 2-0 yenik duruma düşen ve havlu atmak üzere olan Hollanda, hemen bir dakika sonra- sında Bergkamp’ın skoru 2-1’e ge- tirmesiyle toparlanmış, 76’da Aron Winter’den gelen golle de beraber- liği yakalamıştı. Ancak 81. dakikada Branco’nun frikikten attığı gol, Brezilya’nınmaçı 3-2 kazanıp yarı finale yükselmesini sağlıyor ve Portakallar da evlerine dönmek zorunda kalıyordu. Ver elini Londra 1994-95 sezonuysa Bergkamp’ın kariyerindeki belki de en kötü sezondu. Inter, geçen sezonki kadar alt sıralarda değildi ama normalde hedeflediği zirvenin yine çok uza- ğındaydı ve sezonu da altıncı sırada tamamlayacaktı. UEFA Kupa- sı’naysa son şampiyon olarak katı- lan takım, henüz ilk turda Aston Villa’ya penaltılarla elenmişti. Berg- kamp ise sezon boyunca Serie A’da üç, UEFA Kupası’nda da bir olmak üzere toplamda sadece dört gol atabilmişti ve bunun sonucunda da İtalyan basını kendisini adeta tefe koymuştu. Basının kendisini ligdeki en fiyasko yabancı oyunculardan Boer’un yerine oyuna dâhil olarak giyecekti. Bu forma altındaki ilk golünü ise yaklaşık iki ay sonra, 21 Kasım 1990’da Yunanistan’a karşı oynanan EURO ’92 elemeleri maçında kaydedecekti. Bergkamp, 1990-91 sezonunda santrfor olarak oynamasının da et- kisiyle Ajax forması altında ligde 25 gol atacak ve bu sayede kariyerinin ilk gol krallığını da yaşayacaktı. Fakat takım olarak yine PSV’nin gerisinde ikinci sırada kalmışlardı. 1991-92 sezonuna girilirken, görevi bırakan Beenhakker’in yerine, onun asistanlığını yapan Louis van Gaal teknik direktörlüğe terfi etmişti. Van Gaal da selefinin bıraktığı yerden devam edecek ve Bergkamp’ı santrfor oynatacaktı. Ajax açısındansa yurt içinde, önceki sezondakine benzer bir tablo vardı. PSV şampiyon olurken, Ajax ikincilikle yetinmişti. Bergkamp ise 24 golle bir kez daha gol krallığı tacını giymişti. Bu sezonun Ajax adına en güzel tarafıysa, UEFA Kupası’nda zafere ulaşmalarıydı. Turnuvada sırasıyla Örebro, Erfurt, Osasuna, Gent ve Genoa’yı eleyen Ajax, finalde de Torino’nun karşısına çıkmıştı. Delle Alpi Stadı’nda oynanan finalin ilk ayağında alınan 2-2’lik beraberlik, Hollanda ekibine büyük avantaj sağlıyor ve 13 Mayıs’ta Amster- dam’daki rövanşta da golsüz bir beraberlik elde edilince Ajax, müze- sine bir Avrupa kupası daha ekle- miş oluyordu. Üstelik bunu başara- rak, Juventus’tan sonra UEFA tarafından düzenlenen dört kupayı birden (Şampiyon Kulüpler Kupası, Kupa Galipleri Kupası, UEFA Kupası ve Süper Kupa) kazanan ikinci takım olmuşlardı. Bergkamp da turnuva süresince attığı altı golle takımının bu alandaki de en golcü oyuncusu olarak bu başarıda büyük pay sahibiydi. Sezonun bitimindeyse sırada, Berg- kamp adına millî takımla vereceği ilk ciddi sınav olan 1992 Avrupa Şampiyonası vardı. Hollanda, turnu- vaya son şampiyon olarak gelmişti ve ilk turda da Almanya, Bağımsız Devletler Topluluğu (SSCB’nin da- ğılmasının ardından turnuvaya bu adla katılmışlardı) ve İskoçya’nın olduğu grupta yer alıyordu. Hol- landa, gruptaki ilkmaçını İskoçlara karşı oynarken Bergkamp da ilk on birdeydi ve Marco van Basten’in biraz gerisinde, takımın ikinci gol ayağı rolündeydi. İskoçya’nın sert savunması karşısında uzun süre aradığı fırsatı bulmakta zorlanan Portakallara hayat öpücüğünü veren kişi de Bergkamp olacak ve 75. dakikada attığı golle mücadele- nin 1-0 Hollanda lehine sonuçlan- masını sağlayacaktı. Hollanda, bir sonraki maçındaysa BDT ile karşılaşmış ve mücadele golsüz sona ermişti. Grupta ikinci maçlar sonunda Almanya ve Hol- landa’nın üçer puanı vardı ve BDT ise iki puandaydı. Ancak BDT son maçında iddiasız İskoçya ile karşı- laşacaktı. Üstelik Hollanda, Alman- ya’nın averaj olarak da gerisindeydi ve bu durumda, son dünya şampiyonu unvanına sahip rakibiyle yapacağı üçüncümaçı kazanmaktan başka şansı yoktu. Hollanda, müsabakaya da bunun bilinciyle hayli etkili başlamış ve üçüncü dakikada Frank Rijkaard, 15. dakikada da RobWitschge’den gelen gollerle erkenden 2-0’lık üstünlüğü yakalamıştı. Almanlar, 53. dakikada Jürgen Klinsmann ile farkı bire indirdiyse de yaklaşık 20 dakika sonra Bergkamp sahneye çıkıyor ve attığı golle maça noktayı koyuyordu: 3-1. Böylece Hollanda, grubu lider bitirmişti. Almanlar da şanslı sayılırdı zira İskoçya’nın BDT’yi 3-0mağlup etmesi sayesinde onlar da ikinci olarak yarı final vizesi almıştı. Yarı finaldeyse Hollanda’nın rakibi, elemelerde kalifiye olamamasına karşın, Yugoslavya’nın içinde bu- lunduğu iç savaş nedeniyle ihraç edilmesi sonrasında turnuvaya iki hafta kala davet edilen sürpriz ekip Danimarka’ydı. Hollanda, rakibi karşısında beşinci dakikada Henrik Larsen’in şok golüyle sarsılırken 23’te Bergkamp skoru eşitliyor, lâkin 10 dakika sonra Larsen, Danimarka’yı bir kez daha öne ge- çiriyordu. Hollanda’yı ipten alansa, bitime dört dakika kala attığı golle Rijkaard olmuştu. Ancak sonra- sında geçilen uzatmalarda da 2-2’lik eşitlik bozulmayacak, penaltı atışlarına gelindiğindeyse Bergkamp’ın üzerine düşmesini yapmasına karşın takımın diğer golcüsü van Basten atışını kaçıra- cak ve finale yükselen taraf da Da- nimarka olacaktı. Yaşanan bu hayal kırıklığına rağmen turnuva Berg- kamp açısından hayli iyi geçmişti ve yıldız oyuncu attığı üç golle, gol krallığını paylaşan dört isimden biri de olmuştu. Tabiî önce UEFA Ku- pası’nın kazanılması, birkaç hafta 69 68 Bergkamp’ın Inter’deki tekmutlu günü

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==