TamSaha 173. Sayı / Nisan 2019
gitmeme inadında yine değişen bir şey yoktu! İkinci ön eleme turunda Malta’dan Hibernians’ı zorlanma- dan geçmelerinin ardından, üçüncü ön eleme turunda Hırvatistan’ın Rijeka’ya 1-1 ve 0-0’lık skorlarla takılmaktan kurtulamamışlardı. Ancak bunun acısı, Avrupa Ligi’nde fazlasıyla çıkacaktı. İlk tur grupla- rında Marsilya, Vitoria Guimaraes ve Konyaspor ile mücadele eden Salzburg, üç galibiyet, üç de bera- berlik alarak grupta ilk sırayı elde ediyordu. Ardından ikinci turda Real Sociedad ile eşleşen Avusturya temsilcisi, 2-2 ve 2-1’lik sonuçlar neticesinde tur atlayan taraf oluyordu. Salzburg’un üçüncü turdaki raki- biyse, kupanın favorilerinden Dort- mund’du. Ancak Almanya’daki ilk maçta 2-1’lik beklenmedik bir gali- biyet elde eden kırmızı-beyazlı ekip, evindeki rövanşta da 0-0’lık skoru korumayı başarıyor ve böy- lece son sekiz takım arasındaki yerini alıyordu. Salzburg, çeyrek fi- nalde Lazio ile eşleşirken, ilkmaçı deplasmanda 4-2 kaybetmesinin ardından çoğu kişiye göre şansını neredeyse tamamen yitirmişti. Lâkin Avusturya’daki rövanşta müthiş bir oyun ortaya koyan Salzburg, 1-0 yenik duruma da düşmesine karşın sonrasında dört gol birden buluyor ve 4-1’lik galibi- yetle adını yarı finale yazdırmanın gururunu yaşıyordu. Salzburg yarı finalde, ilk tur grupla- rında karşılaştığı ve bir galibiyet, bir de beraberlik elde ettiği Marsil- ya’yla eşleşmişti ve final için şansı da hiç de az değildi. Marsilya’daki ilk maç 2-0 ev sahibinin üstünlüğüyle bitse de Salzburg, sahasındaki ikinci maçta 2-0’lık skoru yakalıyor ve karşılaşma uzatmalara gidi- yordu. Ne var ki 116. dakikada Mar- silya’nın bulduğu gol, Salzburg’un final umutlarını söndürecekti. Üçüncü altıda altı İçinde bulunduğumuz sezona da Salzburg, Marco Rose yönetiminde başladı. Transferde yine genç oyun- culara yatırımyapılırken forvet hattına 18 yaşındaki Norveçli Erling Haland ile 16 yaşındaki Nijerya asıllı Alman KarimAdeyemi’nin toplam 8milyon euro karşılığında alınması dikkat çekiciydi. Adeyemi sonra- sında Liefering’e kiralandı. Oyuncu satışındaysa Hırvat stoper Duje Caleta-Car Marsilya’ya, Amadou Haidara ise RB Leipzig’e gitti ve iki oyuncu için de 19’ar milyon euro alındı. Valon Berisha 7.5 milyon euroya Lazio’ya, Valentino Lazaro 6.5 milyon euroya Hertha’ya, Dimitri Oberlin ise 4milyon euroya Basel’e gitti. Şampiyonlar Ligi’ne katılamama lâneti devam ederken Salzburg bu kez üçüncü ön elemede Makedon ekibi Shkendija’yı 3-0 ve 1-0’lık so- nuçlarla geçmesinin ardından play- off’ta Kızılyıldız’a 0-0 ve 2-2’lik skorlarla elendi. Avrupa Ligi grup- larındaysa tarihi bir başarı geliyor ve kırmızı-beyazlı ekip, üçüncü kez oynadığı altı maçın hepsini birden kazanarak grubu zirvede tamamlı- yordu. İlginç bir şekilde Salzburg bu turda, ağabey kulübü konumundaki RB Leipzig’e de rakip olmuş fakat Leipzig’i dışarıda 3-2, içeride de 1-0 mağlup etmeyi bilmişti. Grupta üstünlük sağlanan diğer iki ekipse Celtic ve Rosenborg’du. Salzburg, ikinci turda eşleştiği Club Brugge’ye deplasmandaki ilkmaçta 2-1 yenildiyse de rövanşı 4-0’lık net bir skorla kazanarak son 16 takım arasındaki yerini alıyordu. Fakat bu turda karşılarına şampiyonluk adaylarından Napoli çıktı. İtalya’daki ilkmaç 3-0 ev sahibi ekip lehine sonuçlanınca iş büyük ölçüde bitmişti. Buna rağmen Salz- burg rövanşı 3-1 kazanıyor ve en azından kupaya başı dik bir biçimde veda ediyordu. Güncel UEFA sırala- masında 29. basamağa kadar yük- selmiş olan Salzburg, aynı zamanda Avusturya’nın Avrupa kupalarında son 10 yılda ulaştığı puanların yüzde 46’sını tek başına toplamış durumda. Mevcut sezonda ligde, Avrupa’da ve kupada oynadığı 40 maçta sadece üç kez mağlup olan Salzburg, Avusturya Bundesliga’da son 14 haftaya dokuz puan farkla lider girerken, kupada da yarı finalde Grazek AK ile eşleşmiş durumda. Gönülden Kaleme Her hafta sonu rutinimolan Süper Lig maçlarını seyret- mek için televizyonumun başına geçtim. Maçın başla- masıyla beraber yan ve geri paslar her iki takımın da başlangıçtaki oyun planı gibiydi. Süre ilerledikçe oyunun hızlanacağını düşündüm. Bu düşünceyle maçın 30 dakikasını geride bırakmıştım. O ana kadar oynanan futbol çok sıkıcıydı, göz kapaklarımın kapanmaması için çabalıyordum. 30’uncu dakikadan sonra sahada oynanan futbol bir başkaydı. İkili mücadeleler kıran kırana, oyuncular maçın başında olduğu gibi rakibin en küçük temasında kendini yere atmıyor, sahanın her alanında doğru pozisyon alan, geçiş futbolunumükemmel uygulayan her iki takımın da futbol adına yaptıkları doğrulara rağmen, maçta yaşanan pozisyon zenginliği seyir zevkini artırıyordu. Teknik direktörler oyunu okuyor, rakiplerinin her türlü hamlesine, karşı hamle ile cevap veriyor, sahada taktik savaşları yaşanı- yordu. Hakemde ufacık temasta düdük çalmıyor, oyunun hızlanması adına avantaj kurallarını inanılmaz şekilde âdil kullanıyordu. Oynanan oyundan büyük zevk alıyor, sanki Premier Lig maçı seyrediyordum. Tribünler ise bir başka güzeldi… Ev sahibi ile misafir takım seyircileri yan yana oturmuş, birlikte maç seyrediyorlardı. İnanılmaz bir şekilde tribünlerde hiç küfür yoktu, herkes kendi takımını destekliyordu. Maçın nasıl bittiğini anlayamadım. Karşılaşma ha- kemin verdiği hatalı kararla rakip takımın lehine bitmişti. Müsabaka sonunda kulüp başkanı yerine kulüp profesyoneli kameraların karşısına çıkarak, kırıp dökmeyen, kamuoyunu sakinleştirmeye yö- nelik bir üslupla, hakemin de hata yapabileceğini, yapılanın kasıt olarak görülmemesi gerektiğini söyleyerek, hakemin oynanan güzel oyundaki katkısından dolayı teşekkürle sonlandırdı konuş- masını. Kaybeden takımın hocası damağlubiyeti hakeme yüklemek yerine kulüp profesyonelinin söylemine benzer şeyler söyledi. Şaşırmıştımbu söylemve eylemlere. Şaşkınlığımakşam seyretti- ğim spor programları ile daha da arttı. Hiçbir yorumcu öküz altında buzağı aramıyor, kendi tuttuğu takımı haklı çıkarmak için etrafı ateşe vermek yerine taraftara sakin olunması çağrısında bulunuyordu. Ne olmuş da her şey pozitif yönde değişmişti. Kulüplerimizin batmak üzere olduğu, kulüp başkanları ve yöneticilerinin, fanatizm sınırlarını zorlayan amigo yazar ve yorumcuların, taraftar- ları birbirine düşürecek, günü kurtarmak adına beyanatlar verdiği, altyapının göz ardı, yabancıla- rın baş tacı edildiği günlerden bu günlere gelmiş- tik? Olan şuydu… Futbol dünyası ve otorite, bunun böyle sürdürül- mesininmümkün olmadığını görmüş, acil önlem alınması gerektiğine karar verilerek, kısa, orta ve uzun vadeli programve projeler üretmek için geniş katılımlı toplantılar yapılmış, bunun netice- sinde, üniversiteler başta olmak üzere, futbol adamları, teknik direktörler, hakemler, gözlemci- ler, amatör ligler dâhil antrenörler, yöneticiler, spor basını, hatta futbolun olmazsa olmazı taraf- tarların ülke futbolunun kurtuluşu için verdiği öneriler bir havuzda toplanmış; kurulan bilimsel üst kurulda, insanımızın futbola yatkınlığı, kas, iskelet yapısının ne kadar geliştirileceği, duygu ve psikolojik yapısının stres yönetmede ne kadar ba- şarılı olacağının tespiti ve ona göre altyapılardan gelecek oyuncular için program çıkarılması, ana sınıflarından başlayarak spor derslerinin koyul- ması, her yaştan insana futbolun bir spor oldu- ğunu, galip gelmek kadar mağlup olmanın normal görülmesi gerektiğinin bilinmesi için eğitimler ve- rilmesi kararlarına ek, yabancı sayısının kademeli olarak azaltılması, altyapıdan üç yıl içinde en az altı oyuncunun ilk on birde oynatılma zorunlulu- ğunun olması, altyapıya profesyonel takımola- naklarının sağlanmasıyla böyle bir sonuç ortaya çıkmıştı. Yapılan toplantılar sonucu alınan isabetli kararlar meyvesini vermiş, futbolcu ithal etmek yerine ihraç eden ülke haline gelmiştik. Bir ara gözlerimi açtım, seyrettiğimmaç tüm sıkıcılığıyla devam ediyordu. Demek ki maçı sey- rederken uyumuş ve rüya görmüştüm. İçimden “Keşke rüyalar gerçek olsa” dedim. Bu rüyanın gerçekleşmesi çok da zor değil. Futbola yetenekli gençlerimiz mevcut, gerekli olan sadece kararlılık. Yaşam sevinciniz hiç bitmesin. Sağlıkla kalın… İsmail Gökçek Rüyalar gerçek olsa 136 137 UEFA Avrupa Ligi’nde Napoli’ye elenen Avusturya ekibi, UEFA sıralamasında 29. basamakta yer alıyor
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==