TamSaha 173. Sayı / Nisan 2019

sıra o dönemAlmanya’da gelecek vadeden futbolcular arasında yer alan Christian Tiffert ve Timo Ochs ile İsviçre Millî Takımı’nın 20 yaşın- daki yıldız adayı Johan Vonlanthen gibi oyuncular alınmıştı. Yeniden yapılandırılan kadrosuyla Avusturya Bundesliga’da fırtına gibi esen takım, en yakın rakibi Ried’in 19 puan önünde rahat bir şampi- yonluk da yaşayacaktı. Ancak Avrupa’da işler pek de istenildiği gibi gitmemişti. Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde Zürih’i saf dışı bıraksa da bir sonraki turda Valencia’ya elenmekten kurtulamayan Salzburg, UEFA Kupası’nın ilk turunda da Blackburn Rovers’a boyun eğmişti. Ertesi sezona gelindiğindeyse Salzburg’un özellikle ligde ciddi bir gerileme içinde olduğu görülecekti. Bir yıl öncesine göre 12 puan az top- layan Trapattoni’nin takımı, bunun sonucunda şampiyonluğu da Rapid Wien’e kaptırmıştı. Avrupa’daysa bir önceki sezonun benzeri bir se- naryo yaşanmıştı. Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde Venstpils engelini aşan takım, Shakhtar Donetks’e takılmış, UEFA Kupası ilk turunda da AEK’e elenmişti. Trapattoni’nin 2008 yazında İrlanda Cumhuriyeti Millî Takımı’nın başına geçmesi sonrasında Hollandalı teknik adamCo Adriaanse ile yola devam eden Salzburg, bu kez ligde Rapid’i geçip yeniden şampiyon olmayı başaracaktı. UEFA Kupa- sı’ndaysa eleme turlarında Banants ve Suduva’yı geçseler de ilk turda Sevilla karşısında tutunamıyorlardı. Avrupa Ligi’ndeki ilk altıda altı Bir sonraki sezon, Adriaanse’nin kendi isteğiyle ayrılmasının ardın- dan bir diğer deneyimli Hollandalı teknik adamHuub Stevens takımın başına getirilecekti. Transfer döne- minde yapılan 7 milyon euroluk harcama da Avusturya standartları göz önüne alındığında bir hayli faz- laydı. Bu yatırımların neticesinde Salzburg, Avusturya Bundesliga’da hanesine bir şampiyonluk daha yazdıracaktı. Avrupa kupaların- daysa kulüp, ilk ciddi çıkışını yapıyordu. Şampiyonlar Ligi eleme- lerinde Bohemians Dublin ve Dinamo Zagreb’i eledikten sonra play-off turunda Maccabi Haifa’ya takılan Salzburg, bunun neticesinde geçtiği, yeni adıyla UEFA Avrupa Ligi ilk tur gruplarında Lazio, Villarreal ve Levski Sofya’ya rakip olmuştu. Lazio ile Villarreal’inmut- lak favori olduğu grupta herkesi şaşırtan bir performans ortaya koyacak olan Avusturya temsilcisi, oynadığı altı maçın tamamını kaza- narakmüthiş bir başarı hikâyesine imza atacaktı. Ne var ki bu perfor- mansın devamı gelmiyor ve Salz- burg, bir sonraki turda eşleştiği Standard Liege’e 0-0 ve 2-3’lük skorlar neticesinde elenmekten kurtulamıyordu. Salzburg açısından 2009 yılında ya- şanan bir diğer önemli gelişmeyse, kulübün sahibi olan Red Bull firma- sının, Almanya’da da RB Leipzig adında yeni bir kulüp oluşturma- sıydı. Bu da Salzburg’un, yakın gelecekte, Leipzig Bundesliga’ya yükselirse, bu takıma oyuncu hazırlama rolünü üstlenebileceği anlamına gelmekteydi. Bu durumun avantajları olduğu gibi dezavantaj- ları da yok değildi tabiî... Avantajı, Almanya Bundesliga’da parlayabi- lecek kapasitede olan birçok genç yıldız adayı, evvela Salzburg’da forma giyecekti ve bu da takımın kadro kalitesini bariz bir biçimde arttıracaktı. Dezavantajıysa, söz ko- nusu yıldız adaylarının Salzburg’da bir-iki sezondan fazla kalmalarının pekmümkün olmamasıydı. 2010-11 sezonunda, Salzburg’un parlattığı oyuncuları, yine Avus- turya standartlarına göre değerlen- direcek olursak, önemli paralara sattığı ilk transfer dönemine de tanıklık edilecekti. Santrfor Marc Janko 7 milyon euro karşılığında 132 133 Hollanda’nın Twente kulübüne giderken, Kamerunlu orta saha oyuncusu Somen Tchoyi de 3 milyon euro bedelle Premier Lig ekiplerindenWest Bromwich Albion’ın yolunu tutmuştu. Tabiî gidenlerin yerine bolca transfer de yapılmıştı. Brezilyalı Alan Carvalho ve Douglas Silva, Hollandalı David Mendes, Uruguaylı Joaquin Boghos- sian ve Arjantinli Gonzalo Zarate gibi... Kulübün bu dönemki transfer harcaması, önceki sezonun iki katını geçmiş ve 15 milyon euroyu bulmuştu. Ne var ki bu sefer Salzburg, ligde de Avrupa’da da aradığını bulamaya- caktı. Avusturya Bundesliga’da SturmGraz’ın üç puan gerisinde ikinci sırada kalan takım, Şampiyonlar Ligi ön elemelerinde HB Torshavn ve Omonia karşısında zorlanmadan turu geçse de play-off turunda Hapoel Tel-Aviv’e takılmıştı. Ardından geçilen Avrupa Ligi’nde de ilk tur gruplarında son derece şanssız bir kura çekilmiş, Manchester City, Juventus ve Lech Poznan ile aynı gruba düşülmüştü. İşin ilginci, Salzburg, Juventus ile iki maçta da berabere kalırken Poznan’a iki maçta da yenilmiş ve bu yüzden grupta son sırada kalarak kupaya erken veda etmişti. PSG’yi son dakikada devirdiler Sezon içerisinde hedeflerin uza- ğında kalınmasının etkisiyle Huub Stevens’in sözleşmesi Nisan ayında feshedilirken, 2011-12 sezonu için takımın başına, Stevens’in antrenör ekibinde yer alan Ricardo Moniz getirilmişti. Finlandiyalı savunmacı Petri Pasanen ve Brezilyalı hücum oyuncuları Alex Rafael ile Cristiano da takımın kadrosuna yapılan kayda değer takviyelerdi. Avrupa Ligi eleme turlarında Meltalurgs, Sepaja ve Omonia’yı deviren Salzburg, ilk tur gruplarında da yine zorlu bir kura çekerken kendisini Paris St. Germain, Athletic Bilbao ve Slovan Bratislava ile aynı grupta bulmuştu. Beşinci maçlar sonunda PSG’nin üç puan gerisinde üçüncü sırada yer alan Salzburg, son hafta Fransız ekibini ağırlayacaktı ve turu geçebilmesi için de ilkmaçtaki 3-1’lik yenilginin altından kalkabi- lecek bir skor almakmecburiyetin- deydi. Salzburg aradığı golü 90+4’te Dusan Svento ile bulup rakibini 2-0 yenmesiyle birlikte de grubu Bil- bao’nun ardından ikinci sırada ta- mamlıyor ve son 32 takım arasına kalıyordu. Fakat bu turda, Uk- rayna’nın Metalist ekibine karşı iki maçta da dörder gollü ağır yenilgiler alarak turnuvaya veda edeceklerdi. İlgili sezonun Salzburg açısından belki de en önemli gelişmesiyse, Ocak transfer döneminde İspanyol forvet Jonathan Soriano’nun kad- roya dâhil edilmesiydi. Üç sezondur Barcelona’nın B takımında oyna- makta olan 26 yaşındaki oyuncu, sadece 500 bin euro bedelle trans- fer edilmişti belki ama bir sonraki sezondan itibaren kendisi adeta bir gol makinasına dönüşecek ve Salz- burg’un da en önemli yıldızı haline gelecekti. Soriano’nun henüz ken- dini pek gösteremediği ilk yarım sezonluk bölümdeyse Salzburg’un zaten buna pek bir ihtiyacı olma- mıştı ve kırmızı-beyazlı ekip, ligi RapidWien’in altı puan önünde şampiyon olarak tamamlamış, aynı zamanda Avusturya Kupası’nı da müzesine götürmüştü. Bu, aynı zamanda kulübün tarihindeki ilk ulusal kupa zaferiydi. Mane’yi üçüncü ligde keşfettiler Elde edilen bu başarılara karşın kulüp yönetimi, Moniz’in sözleşme- sini yenilemeyecek ve kulübe seviye atlatabilecek bir isim olarak gördükleri genç Alman teknik adamRoger Schmidt’i 2012 yazında takımın başına getirecekti. Transfer için de kesenin ağzı açılmış ve 16 milyon euroluk rekor bir yatırımda bulunulmuştu. Kadroya katılan isimler içerisinde en dikkat çekici olanı, o tarihte Fransa 3. Ligi’nde mücadele et- mekte olan Metz’den 4milyon eu- roya alınan 20 yaşındaki Senegalli kanat oyuncusu Sadio Mane’ydi. Bunun haricinde Kevin Kampl, Valon Berisha ve Isaac Vorsah da diğer kayda değer takviyelerdi. Bunun yanı sıra Red Bull yönetimi, 2011 yılının sonlarında, o esnada üçüncü ligde oynamakta olan USK Anif kulübünü de himayesi altına alıyordu. Liefering FC adını alacak olan kulüp, Salzburg’da kadroya giremeyecek kadar toy oyuncuları yetiştirmekle mükellefti. Salzburg, kalesini Muslera’nın koruduğu Lazio’yu iki maçta da yenmeyi başarmıştı Mane

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==