TamSaha 169. Sayı / Aralık 2018
Antonin Panenka Enmeşhur penaltının isimbabası Kendi adıyla anılan aşırtma penaltı atışınınmucidi olan Antonin Panenka, bu ay 70. yaş gününü kutlamaya hazırlanıyor. TamSaha olarak, yaşayan efsaneyi tebrik ediyor, kendisine uzun ömürler diliyoruz. Onur Erdem utbolda sonuca, yani gole giden birçok farklı yol içerisinde belki de en az çetrefilli olanı, penaltı atışlarıdır. Zira atışı kullanacak oyuncuyla kaleci arasında 11 metrelikmesafe haricinde herhangi bir engel bulunmamak- tadır. Üstüne üstlük top da pen- altı noktası üzerinde sabit bir biçimde durmaktadır ve geri kalan oyuncular da topun en az 10 adımgerisinde beklemektedir. Ne var ki bu şartların her penaltı atışı esnasında aynı olması, dahası atış neticesinde topun ağlarla kucaklaşması halinde bunun da birbirine benzer vuruşların ardından yaşanması, penaltıdan atılan gollerin, çoğu futbol izleyicisinin gözünde sıradan, basmakalıp goller olarak görünmesine de yol açmaktadır. Haliyle o beyaz noktadan hareket eden topun filelere ulaşmasıyla oluşan gollerin, uzun yıllar hafı- zalardan çıkmayacak güzel goller arasında kendilerine yer bulma ihtimalleri de yok denecek kadar azdır.Ancak bu ihtimalin tama- men üzerinin çizilmesine engel olan istisnalar da yok değil el- bette. Bumüstesna goller içeri- sinde akıllara belki de ilk geleniyse, 1976 Avrupa Futbol Şampiyonası finalinde Antonin Panenka’nın, Federal Alman- ya’nınmeşhur file bekçisi Sepp Maier’i avlayarak ülkesi Çekoslo- vakya’yı şampiyonluğa taşıma- sına vesile olan goldür. Öyle ki, Panenka’nın nazikçe topun dibine dokunarak yaptığı vuruş, o güne kadar pe-naltı atışlarında kimsenin tercih etmeye tenezzül etmediği türden bir vuruştu ve böylesine çılgınca bir tercihte bulunmak, dahası bunun netice- sinde tarihi bir zafere ulaşmak, penaltı noktasından yapılan aşırtma vuruşların da o günden sonra Panenka’nın ismiyle anıl- masına yol açacaktı. Gelgelelim Panenka’nın adının futbol dün- yasında böylesine ezberlenme- sine yol açan o penaltının, bir diğer yandan kariyerindeki öteki başarılarını gölgede bırakmak gibi bir yan etkisinin olduğu da söylenebilir. Günümüzde, dünya futbolunu az çok takip eden hemen hemen herkesin zih- ninde, “Panenka” adını duyduk- 86 87 F ları esnada, penaltı noktası üzerin- deki topun dibine zarifçe dokunul- masına dair bir enstantane oluşuyor belki ama bunun deva- mında o zihinlerde ikinci bir çağrışı- mın belirdiğini iddia etmek bir hayli güç. Halbuki Antonin Panenka, futbol dünyasında sadece atmış olduğu o penaltıyla var olmuş bir isim sayılmazdı. Çekoslovakya’nın başkenti Prag’da futbolun Sparta, Slavia ve Dukla takımlarının hâkimiyeti altında geçtiği yıllarda, şehrin doğru dürüst destekçisi olmayan bir kulübü konumundaki Bohemians’ın, ligin asansör takımı olmaktan çıkıp kalburüstü takım- larından birine dönüşmesinde başrol oynayan Panenka, futbol yaşantısının son demlerinde gittiği Avusturya’da da önemli izler bırakmış ve RapidWien’in, Avrupa kupalarındaki en iyi derecesi olan Kupa Galipleri Kupası finalistliğine erişmesinde de büyük pay sahibi olmuştu. Evi stada yakın olunca… Antonin Panenka’nın hayat hikâ- yesi, 2 Aralık 1948 tarihinde Prag’da başladı. Doğduğunda, Çekoslovak- ya’nın sosyalist yönetim altına girmesinin üzerinden sadece 10 ay geçmişti. Sosyalist ülkelerde spora çok fazla önemverildiği bir gerçekti. Bunun yanı sıra Çekoslo- vakya, futbolun Kıta Avrupası’nda ilk geliştiği noktalardan biri olan Orta Avrupa’da yer aldığı için zaten bu sporda çoktan zengin bir kültüre ve maziye sahipti. Öyle ki, Çekoslo- vakya Millî Takımı, 1934 Dünya Kupası’nda final oynama başarısı göstermiş, lâkin finalde öne de geç- mesine rağmen, ev sahibi İtalya’ya uzatmalarda 2-1’lik skorla boyun eğmişti. Çekoslovakların bu önemli futbol kültürünün, yeni devletin bizzat spora eğilmesiyle daha fazla gelişme göstermesi de kuvvetle muhtemeldi. Panenka da 1950’lerin sonunda futbola merak salan bir çocuk olarak bu durumdan fazlasıyla faydalanacaktı. Panenka, bir kulübün altyapısında futbol oynamaya niyetlendiğinde henüz sekiz yaşındaydı ve bu hedefi doğrultusunda yöneleceği adres de o günlerde Spartak Stalingrad adı altında faaliyet göstermekte olan Bohemians kulübüydü. Aslında Panenka’nın doğduğu semt olan Vrsovice’de iki futbol kulübü yer almaktaydı. Bunlardan biri Bohemi- ans iken, diğeriyse ülkenin en önde gelen kulüplerinden Slavia Prag’dı. Ancak Bohemians’ınmaçlarını oynadığı Dolicek Stadyumu’nun Panenka’ların evine yürüyerek sadece birkaç dakikalıkmesafede olması nedeniyle, sekiz yaşındaki Antonin’in önünde açıkçası pek bir tercih edilecek durumda kalmamış ve Panenka ile yeşil-beyazlı renkler arasındaki ilk bağ da böylece tesis edilmişti. Panenka’nın oyun görüşü, top tekniği ve pas becerisi kusursuza yakındı. Öte yandan, topsuz oyunda genellikle pasif kalmayı yeğleyen, tabiri caizse biraz tembelliğe kaçan bir yapıdaydı. Bu nedenle altyapı- daki ilk günlerinden itibaren hocaları onu ofansif bir orta saha olarak kullanmayı tercih etmişti. Bumevkide vadettiği yüksek potansiyel sayesinde de 18 yaşına geldiğinde artık adını Spartak Stalingrad’dan tekrar Bohemians’a çevirmiş olan kulübünün A takı- mına yükselecekti. Ne var ki Bohe- mians o yıllarda Çekoslovak Ligi’nin kötü takımlarından biriydi ve 1965’te bir alt kümeye düşmüşler, bir yıllık aranın ardındansa birinci lige geri dönmüşlerdi. Genç Panen- ka’nın şanssızlığına, A takımındaki ilk yıllarında da Bohemians bu asansör takımkimliğine hapsolmuş bir vaziyetteydi. Öyle ki Panen- ka’nın ilk sezonunda küme düşe- cekler, bir sene sonra geri gelseler de müteakip sezonda yeniden lige veda edeceklerdi. Askere alınmayınca Dukla’nın kapısından döndü Aslında Panenka’nın önüne, kariye- rini çok daha üst bir seviyeye ta- şıma fırsatı da bu yıllarda gelmişti. İşte omeşhur penaltı Bohemians’ın büyük yıldızı
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==