TamSaha 169. Sayı / Aralık 2018
kere… Bense başkanımızı sezon ba- şından beri dört-beş kez görmüş- tüm. Çoğumaça geliyordu. Gerçekten çok iyi bir insandı. “Bu kadar kısa sürede ne kadar tanıya- bilirsin?” dersiniz ama yaptığı hare- ketlerden ve davranışlardan çok iyi bir insan olduğunu anlayabiliyorsu- nuz. Gönlü çok güzel bir insandı. Sadece kulübe değil, şehre de çok yardımı dokunuyordu. Onunla uzun yıllardır çalışanlar var takımda… Onlar için daha da zor. 8-10 yıl çalışıp kaybetmek çok üzücü… Ama hayat devam ediyor. Geride kalanlara Allah sabır versin. Genç yaşına rağmen cesur ve kararlı adımlar atan, istikrarlı bir oyuncusun. Kariyerinin bundan sonraki planlamasını nasıl yapıyorsun? İlk hedefimoynayabilmek… Hiçbir zaman isimlere ya da şöhrete aldır- mıyorum. Zamanı gelince her şey olur. Millî Takımoyuncusuyum. Benim için en değerlisi ülkem için futbol oynayabilmek; burada devam edebilmek. Ülkemi en iyi yerlerde temsil etmek istiyorum. İlk önce Leicester’da devam etmemgereki- yor. Oynadıkça hedeflere ulaşaca- ğım. Uzun vadeli planlar yapan birisi değilim. Hayat bu. Her şey olabilir. O hafta hangi takımla oynuyorsak, omaçın planını yaparım. Çok uzun vadeli planlar yaptığın zaman tutmayınca etkilenebiliyorsun. Yurt dışında oynuyorsun. Tek başınasın. Ailen yok. Arkadaşların yok. Üç se- nedir Avrupa’dayım ama yine yalnı- zım. Çünkü ailemyok. Vize sorunları nedeniyle yanıma gelemiyorlar. Onun için daha kısa hedeflerimvar. Hafta hafta bakıyorum. O haftaki rakip kimse onların hücum oyuncu- larına odaklanıyorum. Gece yattığım zaman tabiî ki kafamdan uzun va- deli planlar geçiyor ama bunun için kalpten oynamak daha iyi bence. Belirli bir süre Premier Lig’de devam edeceksin değil mi? Evet, imkân olduğu sürece devam etmek isterim. Kabul etmeliyiz ki Premier Lig, en iyi liglerden birisi… Nasıl söyleyeyim; yaşamadan anla- tılmaz. Duygularımı ifade edemiyo- rum şu an… Futbol daha hızlı oynanıyor. Atmosfer çok değişik. Taç atmaya gidiyorsun, taraftar hemen arkanda. Korner atmaya gidiyorsun, taraftar seni motive ediyor. Onlarla uzaklığın kol mesa- fesinde. Dokunabiliyorsun. Yanlış- lıkla çarpabiliyorsun. Bunlar çok etkileyici. A2 takımında oynarken bile 3 bin seyircimiz vardı. U18’den bu yana Millî Takımlarda görev yapan bir oyuncu olarak ay-yıldızlı formayı giymenin ayrıcalıklarını nasıl anlatırsın? Millî Takım’a TFF 1. Lig’den geldim… Millî Takım’ın kariyerimde çok büyük etkisi var. Şan, şöhret değil ama futbol anlamında çok etkisi var. Burada çok tecrübeli insanlarla ça- lıştım. Fatih Hoca da Lucescu da çok tecrübeli teknik adamlar. Millî Takım oyuncusuyumve herkes gibi sürekli burada olabilmeyi çok istiyorum. Adımlarımı da ona göre atıyorum. İnşallah bundan sonraki kulüp transferlerimde de önceliğim oynayabileceğim takımlar olacak. Önümüzde 2020 Avrupa Şampiyo- nası var. Hırvatistan gibi bir ülkenin neler başardığını hepimiz gördük. Türk oyuncuların da kaliteleri, yetenekleri gerçekten dünya çapında. 2020 Avrupa Şampiyonası hakkında sen neler düşünüyorsun? Sence orada olabilecekmiyiz? 2020’ye çok gitmek istiyoruz. Yeni bir jenerasyon geliyor. Benim jenerasyonumgeliyor. Şu an için zamana ihtiyacımız var. Çok tecrübeli rakiplerimiz var. En az 5-6 yıldır beraber oynuyorlar. Şu anmesela Cen- giz, Roma’nın sempatik yüzü oldu. En sevilen oyuncu… Cenk ağabey, Enes, Okay, Hakan… Birçok arkadaşımız var. Bu- rada yeni bir jenerasyon olduğumuzdan dolayı birlikte oynamamız lâzım. Bu- rada iki idman yapıp, maça çı- kıyoruz. Birlikte olamıyoruz fazla. Gençlere zaman lâzım. Hocamız doğru söylüyor; bir- likte oynamak çok önemli. Takımhalinde hareket ede- mezseniz en fazla 1 maç kur- tarabilirsiniz. Bu bağlamda Avrupa Şampiyonası çok önemli. Jenerasyon 1 ay bir arada kalacak… Hedeflerimiz bütün turnuvalara gitmek. Ülkemizin, taraftarımızın buna ihtiyacı var. Taraftarımızdan Allah razı olsun. Bizi her maç destekliyor- lar. Türkiye’nin her yerinde bizi des- tekliyorlar. Millî Takım çok seviliyor. Eleştiriler de oluyor. Ama futbol bu… Bunlar da işin içinde var. Biz saygı duymak zorundayız. Mircea Lucescu, genç oyuncularla çalışmayı seven bir teknik adam ve Millî Takım’da da büyük bir gençleştirme hamlesine imza attı. Yeni oyun sistemi hakkında sen neler düşünüyorsun? Bugün genç oyuncuyum ama sonuçta ben de buradan geçip gide- ceğim. Millî Takım ise kalıcı. Lucescu Hocamız eski dönemin sonlarına doğru geldi ve yeni bir sayfa açtı. O sayfada da bizim jenerasyonumuz var. Ben kendimi çok şanslı görüyo- ruz. Çünkü Fatih Hoca gibi, Lucescu gibi büyük hocalarla çalışıyorum. Çalıştığın diğer teknik adamlarla kıyasladığında Lucescu’nun ayırt edici özellikleri neler? Kendisiyle nasıl bir iletişimin var? Lucescu Hocamız gençlere çok ina- nıyor. Her maçımızı izliyor. Öyle bir enerjisi var. Maçlardan sonra direkt arıyor. Şaşırıyorsun o aradığı zaman… Çünkü herkesin aynı gün maçı var. Ama hoca hepsini izliyor. İzleyemediğini izlettiriyor. Analizler yapıyor. Bizleri buraya davet ediyor. Genç oyuncu için en önemlisi güven. Sizlere güvendiler mi bu çok önemli. O güven geldiği zaman iyi oynamaya başlıyorsunuz. Dil konusunda ne durumdasın? Özel bir eğitim alıyor musun? Almancayı çok iyi öğrendim. Takımda Almanca bilen arkadaşlarla rahat iletişimkurabiliyorum. Muhabbetimiz güzel. İngilizceyi de yavaş yavaş öğreniyorum. Şakalaş- malarla birlikte takımın içine de daha iyi giriyorum. İngilizce hocamvar ve ders alıyorum. Ayrıca Türkiye’de açıktan üniversiteye de devam ediyorum. Almanya ve İngiltere ile Türkiye arasında kulüp-oyuncu, yönetici-oyuncu, taraftar-oyuncu, medya- oyuncu ilişkileri açısından nasıl farklar var? Almanya’da bir yorumcu olsun, yönetici olsun hepsi futbolun içinden gelme kişi- ler. Bayern Münih’te mesela “ Premier Lig, yaşamadan anlatılmaz. Futbol daha hızlı oynanıyor. Atmosfer çok değişik. Taç atmaya gidiyorsun, taraftar hemen arkanda. Korner atmaya gidiyorsun, taraftar seni motive ediyor. Uzaklığın kol mesafesinde. Dokunabiliyorsun. Yanlışlıkla çarpabiliyorsun. Bunlar çok etkileyici. A2 takımında oynarken bile 3 bin seyircimiz vardı. 42 43 “ Almancayı çok iyi öğrendim. Takımda Almanca bilen arkadaşlarla rahat iletişim kurabiliyorum. Muhabbetimiz güzel. İngilizceyi de yavaş yavaş öğreniyorum. Şakalaşmalarla birlikte takımın içine de daha iyi giriyorum. İngilizce hocamvar ve ders alıyorum. Ayrıca Türkiye’de açıktan üniversiteye de devam ediyorum. “ Lucescu gençlere çok inanıyor. Her maçımızı izliyor. Öyle bir enerjisi var. Maçlardan sonra direkt arıyor. Şaşırıyorsun o aradığı zaman… Çünkü herkesin aynı günmaçı var. Ama hoca hepsini izliyor. İzleyemediğini izlettiriyor. Analizler yapıyor. Genç oyuncu için en önemlisi güven. O güven geldiği zaman iyi oynamaya başlıyorsunuz.
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==