TamSaha 164. Sayı / Temmuz 2018

son üç iç saha maçında rakip ağlara 21 gol bırakmıştı. Nitekim 15 gün sonra Real Betis deplasmanında alınan 1-1’lik beraberlik, Zidane’ın elinde sihirli değnek olmadığını gösterecekti. 27 Şubat’ta Berna- beu’da oynanan Madrid derbisinde Atletico’ya tek golle kaybedilme- siyse, şampiyonluk şansının tamamen bittiği anlamına geliyordu. Hatta lig ikinciliği bile hayli zora girmişti. Şampiyonlar Ligi’nde zirveye Bu noktadan sonra Real Madrid için tek hedef olarak Şampiyonlar Ligi kalmıştı. İkinci turda Roma’yı her iki maçta da 2-0’lık skorlarla geçen Beyaz Şimşekler, çeyrek finalde de nispeten iyi sayılabilecek bir kura çekerekWolfsburg’a rakip olmuş- lardı. Ancak Almanya’da oynanan ilkmaçı ev sahibi ekip 2-0 kazanı- yor ve Zidane’ın teknik direktörlük koltuğu da erkenden sallanmaya başlıyordu. Dolayısıyla bir hafta sonra Madrid’de oynanacak rövanş maçı, Fransız efsanenin teknik adamlık kariyeri açısından da çok önemli bir dönümnoktası niteliği kazanmıştı. Söz konusumaça Real Madrid fırtına gibi başlarken henüz 17. dakika geride kaldığında Cristiano Ronaldo’nun iki golüyle ilkmaçtaki dezavantaj ortadan kalkmıştı. Sonrasında da baskısını sürdüren ev sahibi ekipmaçın sonlarına doğru Ronaldo ile bir gol daha bulacak ve böylece çok kolay olmasa da adını yarı finale yazdıra- caktı. Zidane da haliyle kredisini bir miktar arttırmıştı. Real Madrid’in yarı finaldeki raki- biyse, Manchester City olmuştu. Onlar da son yıllarda Avrupa’da kadrosuna en çok yatırımyapan takımların başında gelmekteydi ve artık o çok istedikleri Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna ulaşmak istiyorlardı. İki takımın Manches- ter’daki ilkmaçından ‘gol’ sesi çıkmazken, Madrid’deki rövanşa gelindiğinde Zidane’ın öğrencileri, Fernando’nun kendi kalesine attığı golle gülecek ve 1-0’lık galibiyetle finale rezervasyonu yaptıran taraf olacaktı. Finalde Real Madrid’in karşısında, tıpkı iki sene öncesinde olduğu gibi, ezeli rakibi Atletico Madrid vardı. İki yıl evvel takımını son saniyede ipten alan Sergio Ramos, bu kez 15. dakikada perdeyi açan golü atarken, bitime 11 dakika kala Atletico Madrid, Carrasco ile skora dengeyi getiriyordu. 90 dakikanın ardından uzatma dakikaları da 1-1’lik eşitlikle tamamlanınca son çare olarak penaltılara başvuruldu ve Juanfran’ın kaçırdığı atış sonra- sında Ronaldo’nun fileleri havalan- dırmasıyla birlikte de Real Madrid tarihinde 10. kez Avrupa’nın en büyüğü oldu. Real Madrid için kazanılan bu kupa bir nevi ‘alışılmış’ bir başarıydı belki ama ‘teknik direktör’ Zidane’ın kariyeri açısından atılmış devasa bir adımdı. Göreve geldikten sadece 145 gün sonra kazanılabilecek en büyük başarılardan birini kazanmış ve teknik adamlık kariyerine en tepede başlamıştı. Kuşkusuz bu büyük başarı, sonraki yıllar için büyük zorlukları da beraberinde getirecekti zira bununla birlikte artık Zidane için çıta hep en yukarıda duracaktı. Barton ve Di Matteo’dan sonra Futbol tarihinde teknik direktörlüğe başladıktan kısa bir süre sonra Avrupa şampiyonu olmanın çok örneği olduğu söylenemez. 1982 yılında, Tony Barton Aston Villa’da yardımcılığını yaptığı Ron Saunders’ın yerine Şubat ayında göreve gelmiş ve Mayıs’ta da Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanmıştı. 2012’de de Roberto Di Matteo, Mart ayında Andre Villas Boas’tan görevi devraldığı Chel- sea’yi iki buçuk ay sonra Şampi- yonlar Ligi’nde zirveye taşımıştı fakat Di Matteo’nun Chelsea öncesinde de kısa da olsa bir teknik adamlık geçmişi vardı. Zidane, Real Madrid Castilla’daki bir yıllık ısınma turunu saymazsak, Barton’dan sonra teknik adamlığa bu denli hızlı giriş yapan ikinci isimolmuştu. Ancak şu da unutulmamalı ki Bar- ton bu başarısının devamını getire- memiş ve teknik adamlık kariyeri çok da uzun sürmemişti. Keza Di Matteo’ya bakıldığında da Chel- sea’de bir sonraki sezonun ortasını dahi göremediği, sonrasındaysa çalıştığı kulüplerde bir türlü dikiş tutturamadığı göze çarpıyor. Dolayısıyla Zidane’ın bu büyük başarısına yenilerini eklemesi halinde Barton ve Di Matteo gibi isimlerin arasından sıyrılması söz konusuydu. Öte yandan Zidane’ın ilk sezonun- daki tek başarısının Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olduğunu söyle- mek de haksızlık olur. Ligde kendi sahasında Atletico Madrid’e kay- bettiği maçtan sonra Real Madrid kalan 12 maçını da kazanmayı başarmış ve bu sayede en azından Atletico’yu geçerek şampiyon Barcelona’nın ardından ikinci sırayı almıştı. Ligdeki iddiasını büyük ölçüde yitirmiş ve Şampiyonlar Ligi’ne odaklanmış bir takımla 12 maçlık bir galibiyet serisi yakala- mak, Zidane’ın işini ne denli ciddiye aldığının bir kanıtı sayılırdı. 2017’de çifte şampiyon Zaten Real Madrid, 2016-17 sezo- nuna da bir bakıma önceki sezon bıraktığı yerden başlıyordu. UEFA Süper Kupası’nda Sevilla’yı uzat- malara gidenmaçta 3-2 mağlup eden Beyaz Şimşekler, La Liga’da oynadıkları ilk dört karşılaşmadan da galibiyetle ayrılarak serilerini 16 maça çıkartıyordu. Böylece bu alan- daki 56 yıllık kulüp rekoru da kırılı- yordu. Daha sonrasındaysa, Real Madrid resmi maçlarda da 40maç- lık bir yenilmezlik serisi yakalaya- rak bu alandaki İspanya rekorunu da kırıyordu (Bir önceki rekor, 39 maçla Luis Enrique’nin Barcelo- na’sına aitti). Real Madrid, sezon sonunda da tarihinin 33’üncü lig şampiyonluğunu elde edecek ve beş yıllık bir aranın ardından La Liga’nın zirvesine çıkacaktı. Şampiyonlar Ligi’ndeyse Real Madrid ilk tur gruplarında Borussia Dortmund, Sporting ve Legia Var- şova’ya rakip olurken, üç galibiyet ve üç beraberlikle grubu Dort- mund’un ardından ikinci sırada tamamladı. İkinci turda Napoli ile eşleşen Beyaz Şimşekler, rakibini iki maçta da 3-1’lik skorlarla kupa- nın dışına iterken, çeyrek finalde Bayern Münih ile kolay kolay hafı- zalardan çıkmayacak iki maç oy- nadı. Deplasmandaki ilkmaçı 2-1 kazanan İspanyol temsilcisi, evinde 90 dakika sonunda 2-1 gerideydi. Ancak uzatmalarda ikisi Cristiano Ronaldo ve biri de Marco Asen- sio’dan gelmek üzere üç gol birden bulan Real, böylece güçlü rakibini kupanın dışına itmeyi başarıyordu. Real Madrid, yarı finaldeyse ezeli rakibi Atletico Madrid’i 3-0 ve 1-2’lik skorlarla eledi ve böylece üst üste ikinci finaline çıktı. Real Madrid’in finaldeki rakibiyse Juventus’tu. Karşılaşmanın ilk ya- rısı Ronaldo ve Mandzukic’in golle- riyle 1-1’lik eşitlikle tamamlansa da ikinci yarının ortalarında Casemiro ve Ronaldo ile peş peşe iki gol bularak skoru 3-1’e getiren Real, rakibinin gardını düşürüyor, son dakikada da Asensio ile son darbeyi indirerek sahadan 4-1’lik galibiyetle ayrılıyor ve Şampiyonlar Ligi uygu- lamasına geçildikten sonra bu kupayı üst üste iki kez kazanan ilk takım olmanın sevincini yaşıyordu. Zidane yönetimindeki Real Madrid bir başka önemli başarıyı da 2016 Aralık ayının sonlarında yaşadı. Ja- ponya’da düzenlenen FIFA Kulüpler Dünya Kupası’nda yarı finalde CONCACAF Şampiyonu America’yı 2-0’la geçen Real, finalde de ev sa- hibi ülke kontenjanından turnuvaya 52 53

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==