TamSaha 128. Sayı - page 58-59

tüne İskoçya Lig Kupası ve
GlasgowKupası’nın da ka-
zandı. Beş kulvarda çıktığı 62
maç ve attığı 196 gol, Stein’in
Celtic’ine “hücumcu” sıfatını
yetersiz kılıyordu. Yine de en
önemlisi, bu süreçte Avrupa
Kupası’nda Helenio Herre-
ra’nın Inter’ini devirmiş ol-
malarıydı. Zira Herrera
disiplinli bir defans anlayı-
şıyla döneme damga vurmuş,
bu kupayı 1964 ve 1965’te
evine götürmeyi bilmişti.
Hatta Celtic’e karşı öne geçip
yine oyunu kilitlemişti fakat
Stein’in Aslanları o kadar yıl-
dırıcı bir baskı kurdu ki, buna
o Inter bile dayanamadı.
Gecenin ardından Bill
Shankly’nin de Stein’in kula-
ğına neşeyle fısıldadığı gibi,
artık Catenaccio’nun kilidinin
nasıl açılacağı çözülmüştü.
Bir sonraki üçlemenin 5 yıl
sonra daha da kuvvetli bir
rüzgârı arkasına alarak gel-
mesi tesadüf değil. 1967 yı-
lında Stein Avrupa’yı kasıp
kavururken Rinus Michels
Hollanda’da lig ve kupa şampiyon-
luğuna yürümüş fakat Avrupa’ya
çeyrek finalde veda etmişti. 1971 yı-
lında eksik parçayı tamamlasa da
bu kez ligi Feyenoord’a kaptırmıştı.
Michels o noktadan sonra Barcelo-
na’ya doğru yelken açmış ancak
yarattığı ekolün sahadaki temsilcisi
Johann Cruyff takımda kalmıştı.
Teknik direktör artık Stefan Kovacs
olsa bile Total Futbol ruhu değişme-
mişti ve onun başaktörü artık
Cruyff’tu. Nitekim 1971-72 sezo-
nunda Ajax, Hollanda’daki iki ku-
payı da rahatça kazanarak Avrupa
Kupası finalinde Inter’in karşısında
çıktı. Rinus Michels gibi orada da
Herrera artık yoktu fakat bıraktığı
izler hâlâ yerindeydi. Cruyff’un iki
golüyle Catenaccio yine yeniliyor,
Avrupa futbolu ise benzer felsefeyi
taşıyan ikinci bir takımın üçleme
yapmasını izliyordu.
Cruyff da Michels’in peşinden gi-
dince, Avrupa futbolu ekol anla-
mında dişe değer bir yenilik
üretmekte zorlandı. Sahne İngiliz ve
Alman takımlarına kalmıştı fakat
hiçbiri Celtic ve Ajax’ın yaptığı işi
başaramadı. 1980’ler ise birçok ta-
kımda yaratıcı 10 numara veya
üretken forvetlerin önderlik ettiği
bir yıldız oyuncu bağımlılığı do-
ğurdu. Platini, Maradona, Rijkaard,
Lineker, Zico, Koeman ve Van Bas-
ten gibi isimler hemkulüp hemde
millî takımbazında birbiriyle yarı-
şırken aradan sürpriz bir isim sıy-
rıldı. 2009’daki Guardiola misali hiç
teknik adamlık deneyimi bulunma-
yan Guus Hiddink, 1988 yı-
lında PSV’nin başında üç ku-
pada zafere yürüdü. Üstelik
bunu Ruud Gullit gibi bir yıl-
dızın takımdan ayrılmasın-
dan hemen sonra başarmış
olması da yeni ve kolektif bir
döneme işaretti. Nitekim
onun takımından beş ismin
yer aldığı Hollanda, o yaz Av-
rupa Şampiyonası’nı da ka-
zanmayı bildi.
Sacchi’nin kısa süren pozitif
organizasyon disiplininin ar-
dından nispeten sıkıcı bir
90’lar futbolu izledik. Böyle
bir döneme 1999’da Manc-
hester United tarafından son
verilme şekli ise daha heye-
canlı olamazdı. Alex Fergu-
son’ın sabırla kurduğu yeni
ve genç takım, ligin son gü-
nünde yenik duruma düş-
tüğü Tottenhamkarşılaş-
masını toparlayamasaydı
şampiyonluğu kutlayan taraf
Arsenal olacaktı. Yine Fede-
rasyon Kupası yarı final tek-
rar maçında Schmeichel
penaltı kurtarmış, Giggs’in o
meşhur solo performansı nihayet
kolay bir finalin kapısını aralamıştı.
Camp Nou’da uzatmalarda atılan o
iki golle gelen Şampiyonlar Ligi ku-
pası ise Manchester United’ın geri-
limfilmini andıran sezonuna çok
yakıştı.
Siyah ve beyaz
2009’da Guardiola’nın Barcelona ile
başlattığı, 2010’da Mourinho’nun In-
ter’le ona karşı koyduğu, 2013’te
Heynckes’in Bayern’le devam ettir-
diği ve son olarak 2015’te Luis Enri-
que’nin yine Barcelona ile sonlan-
dırdığı üçlemeler serisi aslında fut-
bolseverlere bir mesaj veriyor. Bu
başarıların tümkazananlarını ve
kaybedenlerini, aktörlerini ve yar-
58
59
Mustafa Akkaya
6 Haziran gecesi
Berlin Olimpiyat
Stadı’nda zafere
kimyürürse
yürüsün, bu, son
7 yılda dördüncü
kez bir takımın
aynı sezonda üç
büyük kupayı
birden
kazanması
anlamına
gelecekti. Peki,
tarihte sekizinci
kez gerçekleşen
bu kusursuz
başarının son
zamanlarda sık
görülmesinin
sebebi ne
olabilir?
Sorunun cevabı
için önceki
kazananlara ve
dönemin
ekollerine göz
atmak gerek.
Üçleyenler
utbolun 150 yıldan daha uzun
süredir capcanlı kalmasının al-
tında rekabetin uzun vadede hiç
solmaması yatıyor. Bu sadece iki
kulüp arasındaki yarıştan öte,
birçok kez görüldüğü gibi taktik-
sel akımların birbirine üstünlük
kurma mücadelesi şeklinde de
yaşanabilir.
20. yüzyılda Avrupa Kupası’nın
düzenlendiği 45 yıl boyunca sa-
dece dört takımüçleme şerefine
ulaşabildi. Bu sürecin çoğunda
futbol bugünkü olgunluğundan
ve homojenliğinden nispeten
uzak olduğu için yaratıcı bir ekol
veya dâhi bir teknik adamın do-
ğurduğu fark çok ciddi olabili-
yordu. Buna rağmen Catenaccio,
70’lerin Liverpool’u, Ernst Happel,
Brian Clough, Sacchi’nin Milan’ı
veya Real Madrid’in Akbaba Beş-
lisi gibi örnekleri çoğaltılabilecek
parlak akımlar üç kupayı hiç aynı
anda göremedi.
21. yüzyılla birlikte futbolda fizik
gücü günden güne önemkazandı
ve en iddialı takımlar bile sezo-
nun ikinci yarısında ister istemez
vites düşürdü, hatta üç kulvar-
dan birini bilinçaltında bile olsa
feda etmek istedi. Buna rağmen
son yedi sezonda dört kez üç-
leme görülmesinin altında mut-
laka sıra dışı bir sebep yatıyor
olmalı.
Hollanda - Britanya yarışı
Geride bıraktığımız yüzyılda üç-
leme yapan dört takım, Britanya
adası ve Hollanda’ya eşit olarak
dağıldı. Bu onura ilk ulaşanlar,
İskoç teknik adam Jock Stein’in
tamamı Glasgow’da doğup büyü-
müş “Lizbon Aslanları” oldu. As-
lında 1967 yılında Celtic sadece
üç büyük yarışı değil, onun üs-
F
Avrupa Kupaları
Celtic - 1967
Ajax - 1972
Manchester United 1999
PSV
1988
1...,38-39,40-41,42-43,44-45,46-47,48-49,50-51,52-53,54-55,56-57 60-61,62-63,64-65,66-67,68-69,70-71,72-73,74-75,76-77,78-79,...136
Powered by FlippingBook