Page 64-65 - fgd-bulten2

Basic HTML Version

Sosyal ağların, sosyal medyaya dönü-
şümü
Tüm bu gelişmelerden sonra sosyal
ağlar, kuruluş amaçları itibariyle her
ne kadar böyle bir hedefle yola çıkma-
salar da, haber ve enformasyon içe-
riğinin onlar üzerinden de ve giderek
artan bir oranda paylaşılmaya başlan-
masıyla, sosyal medya adıyla değer-
lendirilmeye ve bu sitelerde paylaşı-
lan içeriğin oluşturduğu ortamlara da
“Sosyal Medya” denilmeye başlandı.
İletişim ortamlarındaki bu geliş-
melerle birlikte, kamuoyunun tanı-
dığı ünlü simaların, politikacıların,
müzisyen, sinema ve dizi
oyuncularının da özellikle
kişisel Facebook, Twitter
hesapları üzerinden çok
sayıda insanla etkileşim-
li (iki yönlü) bir iletişim
süreci yönetmeye baş-
lamaları gündeme geldi.
Ardından da, tüm bunla-
rın sadece ünlü kişileri takip edenlerce
değil, medyanın da yakından izleme-
siyle sosyal ağlar daha büyük önem
kazanarak, önceleri bu“oyunun içinde
olmayan” geniş kitlelerin de ilgisini
çekmeye başladı.
Elbette ki tüm bunlar, futbol kamu-
oyunun yakından tanıdığı ünlü futbol-
cuları ve futbol kulüplerini de kapsa-
yarak, onların sosyal medya üzerinden
verdiği mesajların sadece kendilerini
takip eden futbolseverlerce değil,
spor medyasınca da yakından izlenip,
haberlerinde değerlendirdiği bir süre-
ci beraberinde getirmiştir.
Futbolda sosyal medya
Bu gelişmelerin dünyada olduğu
gibi ülkemizde de en sevilen sporla-
rın başında gelen futbola ve futbolun
içinde yer aldığı haberleşme ve ileti-
şim süreçlerine yansıması gecikmedi.
Futbolseverlerin hem kendi araların-
daki, hem de tuttukları takımlarıyla
etkileşiminde büyük bir değişimin
yaşanmasına da neden oldu. Geçmiş-
te tuttukları takım ve sevdikleri fut-
bolcularla ilgili haberleri sadece ana
akım medya üzerinden alabilen fut-
bolseverler, artık hem kulüpler, hem
de futbolcularla ilgili haberleri, sürekli
güncellenen gelişmelerle
birlikte doğrudan sosyal
medya üzerinden takip
etmeye başladılar.
Futbolcuların ve ku-
lüplerin sosyal medya
platformları üzerinden
verdiği mesajları sadece
taraftarların değil, med-
Yazan: Yrd. Doç. Dr. Mehmet Özçağlayan
Sosyal medya ve futbol
Son yıllarda Facebook, Twitter ve YouTube gibi sosyal ağlar, dünyanın farklı ülkelerinden, çok
sayıda insanın buluştuğu ve hem kendi ürettikleri, hem de başka kaynaklardan sağladıkları
içeriği paylaştıkları platformlara dönüşmeye başlamışlardır. Paylaşılan içerik, başlangıçta kişisel
ilgi alanları ve etkinlikleri kapsarken, özellikle son 2-3 yıldır haber ve enformasyon temelli içeri-
ğin de giderek artan bir oranda paylaşılması söz konusu olmuştur.
Euro 2012 Avrupa Futbol Şampiyonası
final maçı izlenirken
saniyede 15 bin
Twitter mesajı
paylaşılmıştır.
46 milyon Twitter kullanıcısı
futbol kulüplerini takip etmektedir. Araştırmalar bu
sayının
2014’e kadar 90 milyonu
bulacağını göstermektedir.
120 milyonun üzerinde Facebook kullanıcısı
futbol kulüplerini takip etmektedir.
Cristiano Ronaldo
tek başına
50 milyonun üzerinde Facebook
izleyicisine sa-
hiptir ve bu sayı Justin Bieber (şarkıcı), Barack Obama (A.B.D. Başkanı) ve hatta
oynadığı kulüp
Real Madrid
’ten (34.886.295) fazladır.
Leonel Messi
’nin
Facebook’daki izleyen sayısı 41.247.978
iken, oynadığı kulüp
Barcelona
39.229.551’de kalmaktadır ve aradaki fark iki milyondan fazladır.
* Yukarıdaki rakamlar Ocak 2013 tarihlidir.
• Hemşehrilik:
Yurtdışında çok önemli olmamakla
birlikte bizim ülkemizde hemşehrilik
kavramı teknik direktörlerin markalaş-
masında önemli bir yer taşımaktadır.
Güçlü şehir takımlarının başına geçiri-
lecek isimlerin o şehrin çocuğu olması
bir adım öne çıkmalarını sağlamakta-
dır. Hatta teknik direktörün doğup bü-
yüdüğü yer sadece o ilde değil o ilin
bulunduğu coğrafi bölge içerisinde
dahi görev alma şansını arttırabilmek-
tedir.
• Medya ile ilişkiler:
Günümüz futbolunda medyanın
gücü oldukça yüksektir. Medya, sa-
hip olduğu güç ile bir teknik direktörü
gelebileceğinden çok daha yüksekle-
re taşıyabildiği gibi, bir başka teknik
direktörü hak etmediği bir biçimde
yıpratıp yerinden edebilmektedir. Bu
nedenle teknik direktörlerin marka-
laşma sürecinde medya ile ilişkilerine
önem vermesi şarttır. Markalaşma-
da görünürlüğün ve bilinirliğin büyük
önem taşıması sebebiyle teknik direk-
törlerin medyadan etkili bir biçimde
faydalanabiliyor olması gerekmekte-
dir. Bunun için de medya ile iyi ilişkiler
içinde olmakta, doğru zamanda med-
yada yer almakta yarar vardır.
• Yabancı dil ve genel kültür:
Teknik direktörlerin yabancı dil bil-
mesi markalaşma noktasında büyük
avantajlar sağlamaktadır. Yabancı dil
bilen teknik direktörler Türkiye’de bir
takım çalıştırdıklarında ya-
bancı oyuncular ile iletişim
noktasında büyük avantaj-
lar elde etmektedir. Ayrıca
Türkiye ile sınırlı kalmayıp
yurtdışında da bir takımı
çalıştırma şansları artmak-
tadır. Yabancı dil dışında
teknik direktörlerin sahip
oldukları genel kültür, kitap
okuma alışkanlıkları, dinle-
dikleri müzikler ve yaşam
tarzları farklılaşma nokta-
sında önemli unsurlar ola-
rak karşımıza çıkmaktadır.
• Network:
Günümüz futbol dünyasındaki
belki de en önemli şey network yani
bağlantılardır. Bir teknik direktörün ne
kadar geniş bir çevresi varsa ve çev-
resindeki güçlü kişiler tarafından ne
kadar destekleniyorsa önemli yerlere
gelme şansı o kadar yüksektir. Bu ne-
denle her teknik direktörün insanlar
ile ilişkilerine önem vermesi, çevre-
sini genişletmesi, mevcut bağlantıla-
rını da güçlü tutması gerekmektedir.
Network’ünü geliştirmek adına kişinin
girişken olması, farklı ortamlarda bu-
lunması, samimi ve dürüst olması, in-
sanlar üzerinde güven hissi yaratması,
sevilip sayılması büyük önem taşımak-
tadır. Teknik direktörün çevresinin
geniş olması da tek başına yeterli de-
ğildir. Çevresindeki kişilerin nerede ve
nasıl kendisine katkı sağlayabileceğini
düşünüp bunu o kişilerden uygun bir
dille talep edebilmesi gerekmektedir.
Yanıtlamanız gereken sorular
Teknik direktörlükte kişisel marka-
nın oluşumuna etki eden başlıca fak-
törleri yukarıda sıraladıktan sonra sıra
kendinize şu soruları sormaya geldi;
• Teknik direktörlük kariyerimde başa-
rabildiğim şeyler neler?
• Başaramadıklarım neler?
• Başarıya ulaşamadığım konularda
eksik olan şey neydi?
• Bu eksiklikleri nasıl giderebilirim?
• Güçlü ve zayıf yönlerim neler?
• Çevremde nasıl tanınıyorum?
• Tutkularım neler, uygulayabilmek
için ne yapıyorum?
Yukarıdaki sorulara daha pek çok-
larını eklemeniz de mümkün. Önemli
olan bu soruları kendinize soracak ve
net yanıtlar verecek gücü kendinizde
bulabilmenizdir. Bu sorulara doğru
yanıtlar verebilmeniz ve bu yanıtlar
doğrultusunda harekete geçebilmeniz
halinde bir teknik direktör olarak mar-
kalaşma yolunda ilerlemeniz müm-
kündür. Güçlü ve zayıf yanlarınızı
belirleyip, çevrenizde yaşanan olaylar
neticesinde karşına çıkan fırsatları ve
tehditleri görebilmeniz ve buna göre
kendinizi konumlandırmanız gerekir.
Şunu da unutmamakta yarar var. De-
ğişmeyen tek şey değişim sloganının
geçerli olduğu günümüzde zaman
içinde değişebileceğinizi kabul edip
bu yönde çaba göstermeniz
şarttır. Her zaman kendinizi
bir marka olarak değerlen-
dirip, kararlarınızı ve ey-
lemlerinizi o markanın pa-
zarlama müdürüymüş gibi
düşünerek hareket etmeniz
gerekir.
Son bir hatırlatma; tek-
nik direktörlükte marka ol-
mak sadece en üst liglerde
görev alan teknik direktör-
ler için geçerli ve gerekli bir
konu değildir. Alt liglerde de
markalaşmak mümkündür!
Markalaşmış Teknik Direktörler
• Farklıdır
• Yaratıcıdır
• Kalıcıdır
• Güçlüdür
• Talep görür
• Ücreti yüksektir
• Ses getirir
• Takıma ve camiaya heyecan katar
• Kendi taraftar kitlesi vardır
• Liderlik vasıflarına sahiptir
Futbol Gelişim
62
63
Futbol Gelişim