TR
EN
TFF » Sağlık Kurulu » Sağlık Kurulu Haber Detay
Ayak bileği burkulmaları, dış yan bağ yaralanmaları 2.11.2006
Ayak bileği burkulmaları, dış yan bağ yaralanmaları

Prof. Dr Mustafa Karahan
Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi
Ortopedi ve Travmatoloji A.B.D. Öğretim Üyesi
mustafa@karahan.dr.tr

Ayak bileği burkulması sporcularda en sık rastlanılan yaralanma biçimidir. Ayak bileği, kendisini oluşturan kemiklerin ve bağların düzeninden dolayı yapısal olarak çok güçlüdür. Buna rağmen, spor yapan kişilerde meydana gelen zorlanmalarda, ayak bileği vücudun tüm yükünü taşıması nedeniyle yaralanan başlıca bölgedir. Ayak bileği topuğun bulunduğu nokta referans alınarak içe doğru veya dışa doğru burkulabilir. Burkulma sırasında topuk içeride kalıyorsa içeri doğru burkulma adını alır ki, en sık burkulma tipi bu tiptir. Ayak bileği yaralanmaları yaygın olarak görülmesine rağmen tedavisi ve rehabilitasyonu hafife alınır. Her sporcunun ayak bileği kaba anatomisini, bileğin yaralanma mekanizmasını, ilk yardımdan sahaya dönüşe kadar uzanan tedavi dönemini bilmesi gereklidir.

Ayak bileği anatomisi

Ayak bileği eklemi dört kemikten oluşur; tibia, fibula, talus ve kalkaneus. Tibia ve fibula bacağın alt kısmının; talus ve kalkaneus ise ayağın kemikleridir. Bileğin her iki yanında bulunan yuvarlak kemiksi yapılar tibianın (medial) ve fibulanın (lateral) uzak başlarıdır. Bu yapılara malleol denmekle birlikte, bileğin iç tarafındaki medial malleol, dış tarafındaki lateral malleol olarak tanımlanır.

Tibia, talus'un tam üzerine oturur ve talus'un medial yüzeyi üzerinde ilerler. Böylece tibia bacağın alt kısmına binen yükü ve kuvveti talusa iletir. Talus'un lateral yüzeyinde ise fibula yer almakta ve lateral malleolus'u oluşturmakta, böylece ayak bileğini stabilize etmeye yardımcı olmaktadır. Kıkırdak tabakasıyla kaplı olan talus, tibia ve fibulanın uzak başları tarafından oluşturulan kase şeklindeki oyukta öne ve arkaya doğru ilerler. Talus, bacağın altındaki iki kemiğe de hareketli bir eyer görevi üstlenir. Bununla beraber, talus kalkaneus'un ön ve üst kısmında yer alır. Talus, ayak bileğinin öne ve aşağıya doğru olan hareketlerini sağlar.

Henüz işin başındaki bir sporcu veya antrenör için ayak bileği bağlarının tümünü bilmek gereksizdir. En çok yaralanan bağlar; lateral alandaki ön ve arka talofibular, medial alandaki deltoid bağlardır. Ayak bileğini destekleyen başlıca kaslar gastrokinemius, soleus ve peroneustur. Gastrokinemius ve soleus, kalkaneus'a yapışırken aşil tendonunu oluşturur.

Yaralanma mekanizmaları

Ayak bileği yaralanmaları; basit adale zorlanmalarından kırılmalara kadar uzanan geniş bir alanı kapsar. Burkulmalar en sık rastlanan yaralanmalardır ve aşırı derecede içeri doğru ters dönme sonucu oluşur. Başka bir ayak üzerine düşülmesiyle oluşan burkulmalar bu duruma örnek verilebilir. Ayak bileği yaralanmalarının %80'inden fazlası bu tiptedir. Böyle bir burkulma sonrasında ayak bileğini dış yandan destekleyen bağlarda yaralanma olur. En çok yaralanan bağ ise ön talofibular bağdır. En sık rastlanan burkulmalar lateral yani içe doğru olan ters dönmeler sonucu olduğu için bandajlama bu çeşit burkulmaları önleyecek şekilde yapılmalıdır.

Yaralanma tipleri

1. Derece Burkulmalar: Bir veya daha fazla bağın ve çevre dokunun gerilmesi sonucu oluşur. Hafif bir ağrı ve hassasiyet vardır, şişme çok azdır veya yoktur. Eklemin sabit olmadığına dair herhangi bir anormal hareket mevcut değildir.

2. Derece Burkulmalar: Bir veya daha fazla bağın bir bölümü zedelenmiştir. Ağrı, hassasiyet ve şişme vardır. Bununla birlikte birkaç dakika veya daha fazla süren, eklemde fonksiyon kaybı görülür. Eklemde hafif bir hareket anormalliği görülebilir. Atlet normal olarak yürümekte zorluk çekebilir ve yürürken yaralanan tarafı kollar.

3. Derece Burkulmalar: Bir veya daha fazla bağın tümüyle zedelenmesi sonucu oluşan eklem sabitsizleşmesi durumudur. Aşırı derecede ağrı, hassasiyet, fonksiyon kaybı ve hızlı gelişen şişme görülür.

Ayak bileği yaralanmalarının tedavisi

Her ne kadar hekim olmayan için zor olsa da burkulmanın hangi sınıfa girdiğini burkulmadan hemen sonra tespit etmek gerekir. Çünkü iyileşme süreleri burkulmanın tipine göre değişir. 1. derece burkulmada sporcu ilk hafta içerisinde, 2. derecede 2-3 hafta içerisinde, 3. derecede ise 4-6 hafta arasında güvenle sahaya dönebilir. Burada ayrıntılarını aktaracağımız tedavi protokolu ancak sağlık personelince yapılan muayene ve radyolojik tetkikler sonucunda herhangi bir kırık olasılığı ekarte edildikten sonra uygulanabilir.

Tedaviyi 3 aşamalı düşünmek gereklidir.

1. İlk aşamada

a) Koruma: Etkilenen bölgenin saptanması (hareketsiz hale getirilmesi) iyileşmeyi hızlandırır ve ayrıca oluşabilecek yaralanmaları önler. Hava yastıkcıklı ayak bileği atelleri, elastik bandajlar kullanılabilir.

b) Dinlenme: Doku iyileşmesinin en önemli bölümüdür. Ağrı, rahatsızlık ve şişme yaratabilecek her türlü aktiviteden kaçınılmalıdır. Koltuk değnekleri, herhangi bir kırık olasılığı ekarte edildikten sonra ve kısmi yük kaldırma durumlarında kullanılabilir.

c) Buz tedavisi: Ağrıyı, adale spazmını, şişmeyi ve dokudaki hasarı azaltmak için kullanılır. Böylece iyileşme çok daha hızlı gerçekleşir. İlk 24-72 saat içinde günde 5-6 kere 15-20 dakika boyunca uygulanır. Ayak bileği için buz tedavisi tekniklerine örnekler: Buz paketi, buz masajı, buz banyosu, ticari buz ve kompres makineleri.

d) Kompresyon: Kompres tedavisi şişmeyi azaltmak ve önlemek için gereklidir. Çünkü uzun süren şişlikler fibroz doku ve yara oluşumu ile eklemde hareket kısıtlılığına yol açar. Şişlik sona erene kadar sargılar, buz bandajları ve kompres bandajları kullanılmalıdır.

e) Yükseltme: Etkilenen tarafın yükseltilmesi şişme miktarını azaltır. Gece yatarken olmak üzere mümkün olan zamanlarda şişen uzvun kalp seviyesinin üzerine yükseltilmesi gerekir. Ayak bileğini istirahate alıp koruma ve ilk tedavi beş temel safhadan oluşur: Koruma, Dinlenme, Buz, Kompres, Yükseltme ve eğer yaralanma 1. veya 2. derece ise Güçlendirme. İyi bir tedavi planının amaçları, yaralanma sonrası gelişen ödem ve şişmeyi, yaralanan alandaki kanamayı ve ağrıyı azaltmak, iyileşme döneminde yarayı korumak olmalıdır.

2. İkinci aşamada ise hareket sınırlarını açıcı egzersizler ve güçlendirme programı uygulanmalıdır. Güçlendirme programına hızlı bir şekilde başlanmalı, program şahsa indirgenmiş olmalı ve ağrı sınırına dek uyum içinde uygulanmalıdır.

3. Spora dönüş evresi: Sahaya dönüş kararında ana prensip adım adım olmasıdır. Amaç ise sahaya dönüşün en kısa zamanda en güvenli dönüşün sağlanmasıdır. Maça çıkma kararı vermek için en az 2-3 tam kapasite yakınma ve aksamasız antrenman yapmak gereklidir. Antrenmana çıkma kararı vermek için en az 3-4 spora özgü rehabilitasyon seansında spora özgü hareketlerde yakınma veya aksama olmaması gereklidir. Spora özgü rehabilitasyona başlama kararı vermek içinse doktorun eklem durumunun, kas durumunun, esnekliğin normal olduğunu onaylaması şarttır. Sporun her aşamasında unutulmaması gereken birtakım kurallar vardır. Stretching öncesi yeterli ısınma, soğuma ve önerilen koruyucu gereçlerin kullanılması gibi. Sakatlıktan sahaya dönüş sürecinde herhangi bir aşamada aksaklık ya da ağrı oluşursa bir önceki aşamaya dönülerek hekime müracaat edilmelidir.