TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
İbrahim Kaş: "Eziklik duygusundan kurtulalım" 1.09.2008
İbrahim Kaş: "Eziklik duygusundan kurtulalım"

Oldukça ilginç bir futbolcu portresiyle karşı karşıyayız. Asıl çıkışını Milli Takımlarda yapıp daha sonra kulüp takımlarında yükselişe geçen bir oyuncu. Cesur bir karar verip 22 yaşında İspanya'nın yolunu tuttu ve şimdi Getafe'nin formasını giyiyor. Euro 2008 kadrosundan son anda elense de Dünya Kupası elemeleri için Fatih Terim'in vazgeçmeyeceği isimlerden. Türk insanının bilinçaltına işlemiş eziklik duygusundan şikâyet ediyor ve "Avrupa Şampiyonası başlamadan önce 'Final oynarız' dediğimizde bize gülenler vardı. Ama bu takım neler yapabileceğini tüm dünyaya kanıtladı. Artık bu eziklik duygusundan sıyrılmamız ve büyük düşünmemiz gerekir" diyor.

Röportaj: Mazlum Uluç

Bundan 1 yıl önce yaptığımız röportajda top kullanma konusundaki eksiklerinden söz etmiş ve "Haddimi biliyorum" demiştin ama henüz Beşiktaş'ta banko oyuncu olmadan dünyanın en iyi iki liginden biri olarak gösterilen İspanya Ligi'ne gittin. Öncelikle Gatafe'nin seni bu kadar çabuk nasıl keşfettiğinden başlayalım istersen.

Geçtiğimiz sezon ilk yarıda çok fazla şans bulamamıştım. Ama ikinci yarıda 20'nin üzerinde maçta oynadım ve iyi bir performans gösterdiğimi düşünüyorum. Bir gün menajerim beni çağırdı ve Getafe'ye CV'mi yolladığını belirterek gitmek isteyip istemeyeceğimi sordu. Ben de "Hayırlısıysa olur" cevabını verdim. Getafe'liler son 3-4 maçıma beni izlemek için geldi. Bir savunma oyuncusu olmama rağmen o maçlarda üç gol attım ve beğenildim. Sonuçta bir karar vermem gerekiyordu ve ben de tercihimi Avrupa'da futbol oynamaktan yana kullandım.

"Önce Beşiktaş'a uzun yıllar hizmet etmek, sonra Avrupa" gibi bir düşüncen vardı ama bunun ilk bölümü gerçekleşmedi. Beşiktaş'tan bu kadar çabuk ayrılmanın sebebi neydi?

Ben Avrupa'ya genç yaşlarda gitmenin daha uygun olduğunu düşünüyorum. Uyum sağlamak ve dil öğrenmek açısından bu yaşlarda gitmek daha yararlı. Bir yandan da hedefleri olan bir oyuncuyum. Birçok insan bana "Erken davrandın, buna nasıl cesaret ettin?" dedi ama ben zaten ailemden uzakta yaşıyordum. İspanya'da oynamanın bana bu açıdan zorluk çıkarmayacağını düşündüm.

Hedefinin Premier Lig olduğunu ve futbol stilinin de bu lige daha uygun olduğunu söylemiştin ama İngiltere'ye değil, İspanya'ya gittin. İspanya senin futbol stiline uygun mu?

Aslında İspanya Ligi'ni düşünmüyordum. Alman Ligi'nden de teklifler gelmişti. Ama öngörülen şartlar doğrultusunda kendime bir yön çizmem gerekiyordu ve ben de bu kararı verdim. Gittiğim için de pişman değilim.

Asıl mevkiin stoperdi ama Beşiktaş'ta zoraki sağ bek oynuyordun. Getafe'de seni hangi mevkide kullanıyorlar?

Burada asıl mevkiimde, yani stoper oynuyorum. Sağ bekin adı bile geçmiyor. Bu nedenle de çok memnunum.

Bu transferin ardından Beşiktaş'la aranda bir kırgınlık oluştuğunu düşünüyor musun? Çünkü senden bonservis bedeli alamadılar.

Belki kırgınlıklar olabilir ama futbolda böyle şeyler var. Ben genç bir oyuncuyum ve bu noktaya gelmeden önce Beşiktaş bana imza attırabilirdi. Böyle bir şey olmayınca ben de önüme çıkan fırsatı değerlendirdim.

İspanya'da savunma anlayışı farklı

Teknik direktörün güven duygusunu hisseden oyuncunun daha iyi performans göstereceğine inandığını biliyorum. Ertuğrul Sağlam'la da aranda böyle bir ilişki vardı. Peki, şimdi Victor Munoz'la aran nasıl?

Açıkçası bu kadar ilgi göreceğimi zannetmiyordum. Munoz benimle çok yakından ilgileniyor ve neleri yapmam, neleri yapmamam gerektiği konusunda sürekli uyarılarda bulunuyor. Taktik açıdan Türkiye ile İspanya arasında büyük farklılıklar var ve bana bunları öğretmeye çalışıyor. Mesela Türkiye'de savunma oyuncusu sürekli rakibine yakın oynarken, Munoz benden bazı pozisyonlarda geriye kaçmamı istiyor.

İspanya'daki karşılanman Türkiye'deki yabancıların karşılanmasına benziyor muydu?

Benim karşılanmamda abartılı bir şey yoktu. Zaten bizdeki karşılamalar sadece Türkiye'ye has törenler. Orada ise insan kendisini çok garip hissediyor.

Takımla ilk buluşmanda nasıl bir elektrik aldın?

Takım arkadaşlarımla gayet iyi geçiniyoruz. Takım içindeki en iyi arkadaşım Arjantinli Cata Diaz. 30 yaşında ve o da benim gibi stoper oynuyor.

İspanya'da nerede yaşıyorsun?

Kulübün bana bulduğu birkaç evden birini seçtim ve orada yaşıyorum. Güzel bir apartman dairesi. Bana tercümanlık yapan bir arkadaşımla birlikteyim. Ailem de zaman zaman yanıma gelecek.

Daha önce İngilizce öğrenmek için çaba harcadığını biliyorum. İspanyolca öğrenmeye de çalışıyor musun?

Evet, çalışıyorum. Zaten antrenmanlarda kulak dolgunluğu oluyor ve futbol terimlerini yavaş yavaş çözüyorum. Derdimi anlatacak kadar İngilizce bilsem bile bu İspanya'da işe yaramıyor. Çünkü orada herkes İspanyolca konuşuyor.

İspanya'daki hayatın sana ters gelen tarafları var mı?

İspanyollar çok rahat bir halk. Öğle saatlerinde oldukça uzun bir tatil yapıyorlar. Bankaya gittiğinizde işinizin halledilmesi için uzun bir süre beklemek zorundasınız. Ama buna alışmak gerekiyor. Yemekler konusunda ise yabancılık çekmiyorum, çünkü mutfakları bizimkine benziyor.

Nihat ağabey destek veriyor

Nihat Kahveci ile ilişkilerin nasıl? Nihat ilk gittiğinde Tayfun Korkut'un büyük desteğini görmüştü. Şimdi o da sana aynı yardımı yapıyor mu?

Nihat ağabeyle telefonla sık sık konuşuyoruz. Bana tavsiyelerde bulunuyor. İspanya'ya ilk geldiği dönemde kendi yaşadığı zorluklardan bahsedip bunlara göğüs gererek bugünkü noktalara geldiğini söylüyor. Bana da "Karşılaştığın her zorluğa karşı ayakta dur" nasihatinde bulunuyor.

Geçmişte İspanya'ya giden oyuncularımız en çabuk geri dönenler oldu. Oktay Derelioğlu, Fatih Akyel ve Arif Erdem'in birkaç ay içinde döndüğünü hatırlıyorum. Senin açından da böyle bir pes etme durumu söz konusu olabilir mi?

Şu anda zaten sıkıntılara göğüs geriyorum ve geri dönmeye niyetim yok.

Ne tür zorluklar yaşıyorsun?

Mesela ehliyetim yok ve dolayısıyla araba kullanamıyorum. Zaman zaman takım arkadaşlarım beni evime bırakıyor ama ben artık utanıyorum ve "istemiyorum" diyorum. Çoğu zaman taksiyle evime gidip gelmek zorundayım. Geçenlerde bir deplasmandan dönüşte gece ikide kulübe geldik. Bankın üstünde oturup uzun süre taksi bekledim. Şimdi ehliyet almak için başvurdum. En kısa zamanda bir otomobil sahibi olup bu zorluktan kurtulacağım.

Getafe'de ve İspanya Ligi'nde oynamanın futboluna neler katmasını bekliyorsun?

Öncelikle çok farklı bir lig ve ben şimdiden yavaş yavaş değiştiğimi görüyorum. Her şeyden önce İspanya Ligi teknik kapasitenin ön plana çıktığı bir lig. Biz de antrenmanlarda sadece topla çalışıyoruz ve bunun bana büyük katkı sağlayacağını sanıyorum. Çünkü zaten mücadele, fizik güç ve agresiflik konusunda bir eksiğim yoktu. İspanya Ligi'nde teknik kapasitemi de üst düzeye çıkartabileceğim.

Teknik direktörün Munoz'un sende eksik bulduğu noktalar var mı?

Sadece İspanyolcayı bir an önce öğrenmemi istiyor. En azından futbol terimlerini tam anlamıyla öğrenmem gerektiğini söylüyor. Taktik uyum açısından eksiklerimi ise giderdiğimi düşünüyor.

Takım içindeki rekabette hangi durumdasın? İlk on bir için öncelikle düşünülen oyuncu musun?

Takımda benim dışımda üç stoper daha var. Biri 35, biri 30, diğeri de 27 yaşında. Stoperlerin en genci benim. Teknik direktörümüz başlangıçtan itibaren bu mevkide rotasyon uyguluyor ve dönüşümlü olarak görev yapıyoruz. Ancak sezon içinde kendimi diğerlerine göre formaya daha yakın görüyorum.

İspanya'da göz önünde olacağım

Getafe senin için bir atlama taşı mı, yoksa uzun süre bu takımda kalmayı mı düşünüyorsun? Kısacası asıl hedefin ne?

Asıl hedeflerim daha büyük elbette. Ama hayal kurmak yerine gerçekçi düşünmeyi tercih ediyorum. Getafe genellikle genç oyuncuları transfer edip bir süre oynattıktan sonra daha büyük kulüplere pazarlayan bir ekip. Ben de Getafe formasıyla Avrupa pazarında daha ön planda bir oyuncu olmayı amaçlıyorum.

İspanya Ligi'nde yükselmeyi mi istiyorsun yoksa geçmişteki İngiltere hayalin kafanın bir köşesinde duruyor mu?

Her zaman kendimi İngiltere Ligi'nde daha yakın gördüm. Premier Lig'in sert ve mücadeleci yapısı benim futbol stilime daha uygun. Ama her şeyin kısmet olduğunu düşünüyorum.

Beşiktaş'ta oynadığın dönemde, doğduğun şehir Karabük'ün plaka numarası olan 78 numaralı formayı giyiyordun. Getafe'deki forma numaran hangisi?

İspanya Ligi'nde forma numaraları 25'e kadar ve ben de 24 numaralı formayı seçtim. Aslında Semih ağabey (Şentürk) "Şans getirir, 23 numaralı formayı giy" demişti ancak o forma bir başka oyuncu tarafından kullanıldığı için ben de 24 numarayı aldım.

Geçtiğimiz sezon farklı bir saç stilin vardı, bu defa seni kısacık saçlarla görüyoruz. Bu imaj değişikliğinin sebebi nedir? Menajerin mi farklı bir imaj oluşturmanı istedi?

Hayır, hayır. İspanya'ya ilk gittiğim zaman çok sıkılmıştım. Makineyi elime alıp saçlarımı kökünden kestim.

Getafe iki sezon önce Bernd Schuster'le ligde, geçtiğimiz sezon da Michael Laudrup'la UEFA Kupası'nda oldukça başarılı işler yaptı. Takımın bu sezondaki hedefleri neler?

Getafe geçtiğimiz sezon UEFA Kupası'na odaklandığı için ligi 15. sırada bitirebilmiş ve küme düşmekten zor kurtulmuştu. Oldukça genç bir takıma sahibiz. Sadece savunmada olgun futbolcular var. Yeni sezonda Avrupa kupalarına katılabilecek bir derece elde etmek için mücadele edeceğiz.

İspanya'daki transferleri takip edebildin mi? Takımlar arasındaki güç dengelerini nasıl yorumlarsın?

Transfer olduğum günden beri zamanımın büyük bölümü kamplarda geçti ve bu nedenle transferleri yakından takip edemedim.

Oyuncuların üzerinde baskı yok

Peki, Getafe'nin kamp düzeniyle Türkiye'deki takımların kamp düzeni arasında bir kıyaslama yapabilir misin?

Arada çok fark var. Mesela antrenmana ya da maça bangır bangır bir müzik eşliğinde çıkıyoruz. İspanya'da oyuncuyu stresten uzaklaştıran, sakinleştiren bir hava var.

Taraftarın sizden beklentileri nasıl? Türkiye'de özellikle büyük takım oyuncuları bir baskı altındadır. Sen İspanya'da böyle bir baskı hissediyor musun?

Hayır, hayır. Orada herkes çok rahat. Antrenmanımıza gelen taraftarlar sanki bir şölene izliyor. Oyuncular da bir eğlence havasında. Maçlara çıkıldığında ise herkes işin ciddiyetinin farkında ve sorumluluğunu biliyor. Ama maç bittikten sonra herkes gülüp eğleniyor.

Türkiye'deki gibi antrenmanı izleyen çok sayıda taraftar ya da medya mensubu var mı?

Taraftarlar geliyor ama bir basın ordusu yok. Getafe, başkent Madrid'in takımı olmakla beraber çok büyük bir camiaya hitap etmiyor. Dolayısıyla Beşiktaş'taki gibi yoğun bir medya ilgisi söz konusu değil. Getafe'yi sadece birkaç gazeteci takip ediyor. Açıkçası ben de bu durumdan memnunum. Rahat olmak bir oyuncu için avantaj çünkü.

Transferinle ilgili olarak İspanya basınında ne gibi haberler çıktı?

Nihat Kahveci'nin çok samimi arkadaşı olduğumu, Getafe'ye transferimde de onun tavsiyelerinin etkili olduğunu yazdılar.

Milli Takım'da iki talihsizlik yaşadın. İlk kez A milli olduğun Norveç maçında ciddi bir sakatlık geçirdin. Ardından da Euro 2008'in geniş kadrosunda yer aldın ancak daha sonra dışarıda kalan üç futbolcudan birisi oldun. Sonuçta üç futbolcu kadrodan çıkartılacaktı ve bunlar başkası da olabilirdi. Bugün yine Milli Takım'dasın. Aradaki süreçte neler yaşadın, neler hissettin?

Kampa katıldım ve 1 ay kadar çalışmalarda yer aldım. Ama dediğiniz gibi üç oyuncu kadrodan çıkartılmak zorundaydı ve hocamız da böyle bir karar verdi. Herkesin saygıyla karşılaması gereken bir karar. Sonuçta bizi Milli Takım'a yeniden çağıracak olan yine Fatih Hocamızdır. Tabii ki her oyuncu gibi ben de Avrupa Şampiyonası finallerine katılmak, o sevinci ve heyecanı paylaşmak isterdim. Maçları televizyondan izlemek zor geldi açıkçası. Ama elde edilen sonuçlardan çok mutlu oldum ve arkadaşlarımla sürekli telefonlaşıp onları kutladım.

Ümit Milli Takım'da da oynayabilirim

Şimdi yine Milli Takım'dasın ve demek ki o gün kadrodan çıkartılmış olman dünyanın sonu değilmiş.

Elbette değil. Bir de benim yaşım çok genç. Ümit Milli Takım'a yaşım tutuyor. Hocam böyle bir karar verirse gidip Ümit Milli Takım'da da seve seve oynayabilirim.

Getafe'de oynaman belki Milli Takım'daki konumunu da sağlamlaştıracak.

Ben de öyle düşünüyorum. Futbolcu oynadıkça kendine güveni gelir. Ben de Getafe'de sürekli oynayan bir oyuncu olabilirsem Milli Takım için de banko düşünülen bir isim olabileceğime inanıyorum.

Dünya Kupası elemelerine Ermenistan maçıyla başlıyoruz. Bu maç futbolun ötesinde farklı anlamlar da taşıyor. Belki biz değil ama en azından rakibimiz böyle bakıyor. Sen bu maçla ilgili neler düşünüyorsun?

Şu anda Milli Takımımızın kendine güveni sonsuz diye düşünüyorum. Avrupa Şampiyonası'nda çok önemli bir başarı elde edildi. Arkamızda milyonlarca insanın coşkulu bir desteği ve duaları var. Bizim açımızdan Ermenistan maçının çok başarılı geçeceğine ve üç puanla başlayacağımıza inanıyorum.

Dünya Kupası eleme grubundaki en önemli rakibimiz son Avrupa Şampiyonu İspanya. Onların liginde oynayan bir oyuncu olarak İspanyolların bu eşleşme hakkında neler düşündüğünü anlatabilir misin?

Onlar sonuçta önemli bir şampiyonluk yaşadı ve kendilerine güvenleri en üst düzeyde. Zaten İspanya'da oynanan futbolun kalitesi de ortada. En önemli özellikleri yüksek pas yüzdesiyle ve çok çabuk oynamaları. Ama bizim de mücadeleci bir yapımız ve son derece kaliteli oyuncularımız var. Ben bu mücadele gücümüzün onların pas bağlantılarını bozacağını düşünüyorum. Avrupa Şampiyonası başlamadan önce "Final oynarız" dediğimizde bize gülenler vardı. Maalesef insanlarımızın üzerinde bir eziklik var. Ne yazık ki bu eziklik insanlarımızın bilinçaltına yerleşmiş durumda. Bundan kurtulmamız ve büyük düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Çünkü bu takım neler yapabileceğini tüm dünyaya kanıtladı.