TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Junior Caiçara: Gözyaşından mutluluğa 4.11.2017
Junior Caiçara: Gözyaşından mutluluğa
Geri
İleri

28 yaşındaki Brezilyalı, ülkesinden çıktıktan sonra Portekiz, Bulgaristan ve Almanya liglerinde kazandığı tecrübeleri şimdi Başakşehir için sahaya yansıtıyor. Sağ bekteki performansıyla ligimizin en başarılı oyuncuları arasına giren sambacı, futbola başladığı günleri gözyaşlarıyla hatırlarken, "Bugünkü hayatımı ona borçluyum" dediği futbolun hakkını da parmaklarına yaptırdığı dövmelerle vermeye çalışıyor.

Röportaj: Rasim Artagan / TamSaha

27 Nisan 1989 Sao Paulo doğumlusun. Öncelikle nasıl bir çocukluk geçirdiğini öğrenebilir miyiz?

Zorlu bir çocukluk geçirdim. Baktığınız zaman ailem çok fakirdi. Yoksul bir ailenin çocuğuyum. Annem babam sürekli çalışırlardı. O yüzden zorlu bir dönem geçirdiğimizi söyleyebilirim. Ama çok şükür ki bu dönemi atlattık ve geçti.

Aileni tanıyabilir miyiz? Anne, baban, kardeşlerin ne işle meşgul?

Annem artık çalışmıyor. Ev hanımı oldu. Babam da emekli. Daha önce inşaatlarda çalışarak evimizi geçindiriyordu. Altı kardeşiz. İki erkek kardeşim var. Küçük olanı 21 yaşında. Futbolda şansını denedi. Ne kadar ileri gidebilir bilmiyorum. Diğer kardeşim de kamyon şoförü. Üç de kız kardeşim var.

Brezilya'daki okul hayatından bahseder misiniz? Nasıl bir eğitim aldın?

Önceliğim her zaman futbol oldu. 8. sınıfa kadar okuyabildim. Sonrası gelmedi. Çünkü futbol oynadığım takım evime uzaktı. Günde çift idman oluyordu. Okulla aynı anda yürümesi imkânsızdı. Çok uğraştım, yürütmeye çalıştım ama futbol her zaman önceliğim oldu.

Brezilya'daki sosyoekonomik durumdan ötürü futbol herkes için bir çıkış yolu. Bu durum sanırım senin için de geçerli?

Brezilyalı çocuklar ana karnından futbol aşkıyla doğuyor. Ama şöyle bir gerçek de var tabiî... Brezilya'daki hayat şartları hiç kolay değil. Yozlaşma çok. İş imkânı çok az. Çünkü ülke büyük ve nüfus çok fazla. Bundan dolayı çocuklar tabiî ki futbolu kurtuluş olarak görüyor. Kazanılan meblağlar çok yüksek. İşin özünde hem anne karnından futbolu severek doğmaları var hem de içinde bulundukları ekonomik durumdan en hızlı çıkmanın yolu yine futbol.

Futbolla ilk tanışman nasıl oldu ve seni ilk kim keşfedip de bir kulübe gitmeni önerdi?

Babam da kendi zamanında profesyonel olma şansına erişmiş. Ama o dönemki şartlarda futbolcular bugünkü kadar çok kazanmıyormuş. Babam da kendisini riske atmayarak iş hayatını tercih etmiş. Ama hep futbol oynuyordu arkadaşlarıyla. Ben de babamı izleyerek büyüdüm. Yine onların oynadığı maçta bir oyuncu eksikti ve babam, "Oğlumu alabilirsiniz" dedi. 12-13 yaşındaydım. İlk başta onlar tabiî yaşça büyük oldukları için zordu ama çok iyi oynamış ve herkesin dikkatini çekmiştim. Orada bir kaleci antrenörü vardı. Beni ilk keşfeden o oldu. Benim şehrimin takımı Sao Vicente'de kaleci antrenörüydü. Onun önerisiyle Sao Vicente'de oynamaya başladım.

Sao Vicente'deki günlerini nasıl anlatırsın?

Bugün ağlamayacağım… Daha önce bu soruyla ilgili ağlamıştım ama bugün ağlamayacağım. Zorlu günlerdi. Çünkü hiç para kazanmıyordum. Bir yandan da hem annemin hem babamın çırpınmasını görüyordum aileyi geçindirebilmek için… Bir şekilde profesyonel olmam gerekiyordu. Futbol oynamam ve para kazanmam gerekiyordu. O günleri geride bıraktım. Bir şekilde futbolcu olmayı başardığım için çok mutluyum. Çünkü babamın bütün emeklerinin karşılığını verdim.

Parmaklarında Foot ve Ball yazıyor. Bunun arkasındaki derin anlamı bize anlatabilir misin? Neden bu dövmeleri yaptırdın?

Bugün sahip olduğum her şeyi futbola borçluyum. Anneme, babama ve kardeşlerime yardım edebiliyorsam aynı şekilde çocuklarımın geçimini sağlayıp onlara iyi bir gelecek sunabiliyorsam bunların hepsi futbol sayesinde. Ben de futbola olan sevgimi vücudumda göstermek istedim. Futbol oynadığım kulüplerin dövmesini yaptırmaya kalksam zor olur. O yüzden en kısa yoldan futbola teşekkürümü bu şekilde sunuyorum.

Santo Andre kulübünde profesyonel olduğunu görüyoruz. Ancak çok fazla şans bulamadın. 1 maçta 40 dakika oynadın. Bunun nedenleri nelerdi ve Brezilya'da neden çok kısa bir süre kaldın?

4 sene kaldım Santo Andre'de… Ama 3 yılı altyapıdaydı. Profesyonel olarak 1 yıl oynadım. Santo Andre'deki ilk maçımda kırmızı kart gördüm. Sorumsuzluk ya da kavgadan değil; pozisyon gereği bu kırmızı kartı gördüm. Hocam benden şikâyetçi değildi; gelişmemi istiyordu. 6 aylığına başka bir takıma kiralık olarak gittim. Orada oynadım. Oradaki futbolum sayesinde Portekiz kulübü beni gördü ve almak istedi. Bu şekilde Portekiz'e transfer oldum.

2010 yılında Portekiz'e transfer olduğunu görüyoruz. Gil Vicente kulübüne transferin nasıl gerçekleşti?

Gil Vicente'ye gitme kararını almak benim için kolay oldu. Çünkü ailemin hayatını değiştirmek için bir şans yakalamıştım. Baktığınız zaman benim San Andre'deki maaşım 100 euroydu. Orada kalsam ne yapacaktım? Sonuçta Portekiz Ligi, bir Avrupa ligi… Orada herkesin beni izleme şansı vardı. Bugün hâlâ insanlar inanmıyor ama oraya gittiğimde de aslında hayatım çok değişmedi. Oradaki maaşım 500 euroydu. Portekiz 2. Ligi'nde 500 euroya oynuyordum. Ama işler benim adıma çok iyi gitti. Takım çok iyiydi. Bir üst lige çıktı. Ondan sonra da zaten her şey çok daha farklı oldu.

2012-2013 sezonunda Bulgaristan takımlarından Ludogorets'e transfer oldun ve kariyerin yükselişe geçti. İlk sezonunda Bulgaristan Süper Kupası'nı kazanma mutluluğunu ve Şampiyonlar Ligi tecrübesi yaşadın. 3 sezonluk maceranda 3 kez şampiyonluk gördün. Bu tecrübeler kariyerine nasıl bir yön verdi?

Ludogorets'te 3 Lig Şampiyonluğum, 2 kupam, 2 de Süper Kupam var… Aslında beni futbol dünyasında herkesin tanıdığı bir insan haline getiren Ludogorets'ti… Çünkü Gil Vicente ne kadar Avrupa da olsa sonuçta 2. Lig'den yeni çıkmış bir takımdı. Bütün bu scoutlar, futbol adamları gelip de izlemiyordu. Ama Ludogorets öyle değildi. Herkes takip ediyordu. Benim tanınmamı sağlayan kulüp oldu. Kupalar kazandım, Avrupa'da kupalarında önemli tecrübeler edindim. Bence kariyerimin en güzel zamanlarıydı. Beni ben yapan kulüp orası oldu. Sonrasında zaten Avrupa futbol piyasasında tanındım.

Buradaki başarın seni Bundesliga'ya taşıdı. Schalke 04'e transferin nasıl gerçekleşti?

Aslında anlatacak çok şey yok çünkü kısa bir zaman yaşadım. Şöyle söyleyeyim. Edindiğim en büyük tecrübeydi. Çünkü baktığınız zaman Schalke'yi tüm dünya tanıyor. UEFA tecrübesini de burada edindim. UEFA'da önemli maçlar oynadım. İlk sene her şey iyiydi. 34 maç oynadım. Ama kaderin cilvesi, hem teknik ekip hem de yönetim değişti. Bizim oynadığımızdan çok daha farklı bir sisteme döndüler. Bundan dolayı da sonrasında çok fazla şans bulamadım. Benim için yine de çok güzel bir tecrübe oldu.

Almanya'daki futbol seviyesinden ve kültüründen bize söz edebilir misin?

Orada futbol seviyesi çok çok yukarıda… Dünyanın en iyisi demek çok iddialı olur ama iki veya üçüncü sıraya koyabilirim. Bir futbolcunun Bundesliga'da oynayabilmesi için fiziksel, mental ve taktiksel olarak hazır olması lâzım. Baktığınız zaman ben de Bulgaristan Ligi'nden Almanya Ligi'ne gittim. O yüzden ilk başlarda zor geldi. Ama zamanla hocalar da beni sistemin içine koyup alıştırdı. O seviyelerde oynayabilmeniz için her anlamda hazır olmanız lazım. Hazır olmazsanız bu seviyelerde oynama şansınız yok.

Geçen sezonun devre arasında Medipol Başakşehir'e transfer oldun. Transferin nasıl gerçekleşti?

Bence yaptığım mükemmel bir tercih oldu. Şu ana kadar en ufak bir sıkıntı yaşamadım ve en ufak bir pişmanlığım yok. Çünkü baktığınız zaman Başakşehir artık sürekli ilk dörtte kendisine yer bulmaya çalışan bir takım. Hedefimiz tabiî ki şampiyonluk. Ama ilk dördün altına düşmeyecek bir takıma sahibiz. Onun dışında hem organizasyon anlamında hem de yapısal anlamda taşlar yerine oturmuş bir kulüp. Bundan dolayı çok güzel bir tercih yaptım. Bundan sonra umuyorum ki daha da gelişip, iyi yerlere geleceğiz.

Avrupa'nın ve Brezilya'nın farklı kültürlerini görmüş bir oyuncu olarak Türkiye'nin futbol kültürünü nasıl anlatırsın?

Türkiye Ligi de bence çok çekişmeli ve iyi bir lig. Özellikle şunu söylemek istiyorum. Geçen sene 6 ay oynamış birisi olarak şu an takımları çok daha iyi bir seviyede görüyorum. Lig daha da zor bir hale geldi. Türkiye Ligi gelişiyor. Daha da geliştiğinde çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum.

Adebayor ve Clichy gibi dünya yıldızlarının gelmesinin ardından takımın havası sence nasıl değişti?

Bunun takıma çok önemli etkisi oldu. Çünkü kimse onların geçmişini yadsıyamaz. İkisi de çok büyük oyuncu. Çok iyi takımlarda önemli başarılara imza attılar. Onun dışında Emre Belözoğlu da var... Emre'nin oynadığı seviye ve takımlar belli. Emre'yi de büyük yıldızların içerisine koyabiliriz rahatlıkla… Aynı zamanda takımın tanınırlığı açısından da önemli. Takımı takip eden birçok insan var. Bu sayı hep artıyor. Takımın artık bir hedefi olduğunu ve sıradan bir takım olmadığını bizi takip edenler de çok iyi biliyor. Onun dışında altyapıdan gelen genç oyuncular da rol model isimleri örnek alıyor. Bu yüzden böyle büyük yıldızlar takımımız için çok önemli…

Kulübün stadı, tesisleri ve imkânları parmak ısırtıyor. Sen bu durum hakkında ne düşünüyorsun?

Öncelikle tabiî ki bu yatırımı yapan başkanımızı, yöneticilerimizi, idari anlamda katkıda bulunan insanları tebrik etmek lâzım. İnanıyorum ki diğer kulüpler de burayı örnek alıp girişimde bulunurlarsa çok iyi yerlere gelecekler. Çünkü bu iyi yatırımda futbolcular da kendilerini çok rahat ve güvende hissediyor.

Süper Lig'de en beğendiğin oyuncuları öğrenebilir miyiz?

Öncelikle şunu söyleyeyim. Bizim takımımızdaki bütün oyuncuları çok beğeniyorum. Rakip takım oyunculardan ise dört farklı isim vereceğim size. Fenerbahçe'den Valbuena… Galatasaray'dan N'diaye… Bence Galatasaray için çok kilit bir oyuncu. Orta sahada önemli işler yapıyor. Beşiktaş'tan Quaresma zaten herkesin beğendiği bir oyuncu… Trabzonspor'dan da Burak…

Süper Lig'de futbolunu izlemekten keyif aldığın takımlar hangileri?

Türkiye Ligi'ni izlerken öncelikle üç büyük olarak adlandırılan takımların maçlarını izliyor ve keyif alıyorum. Bu sene bambaşka bir Galatasaray var. Oynadığı futbol keyif veriyor. Onlarla iki maçımız var. Birisi içerde; birisi dışarda. Zor maçlar olacak. Ama dışardan izlerken keyif veriyorlar. Beşiktaş da aynı şekilde keyif veriyor. Son olarak Fenerbahçe iyi başlamadı ama gelişim içerisindeler. Türkiye'de bu üç takımın maçlarını izlerken keyif alıyorum. Tabiî ki Galatasaray'ın başarısına saygı duymak lâzım ama diğer takımların hepsi; biz de dâhil Avrupa'da oynuyoruz. Galatasaray'ın dinlenme şansı var ama bizim yok. Biz sürekli maç oynuyoruz ama onlar dinlenme şansı bulabiliyor. Bu durumu da göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Seni en fazla zorlayan sol kanat oyuncusu kim?

Teker teker o maçlara bakmam lâzım ama ilk aklıma gelen Trabzonsporlu Castillo… Çünkü o maçta zaten sakatlanıp sezonu kapatmıştım. O maçta onu durdururken çok zorlanmıştım. Vardır başka zorlandığım oyuncular ama beni en çok Castillo zorlamıştı.

Takımdaki genç oyuncularla nasıl bir ilişkin var?

Bir zamanlar ben de gençtim. Çok şey yaşadım. Bu tecrübeleri gençlere anlatmaya çalışıyorum. Genç oyuncularla çok iyi bir ilişkim var.

28 yaşındasın ve kulübünle 2020 yılına dek sözleşmen var. Nasıl bir kariyer planlıyorsun bundan sonrası için?

Başakşehir artık büyük bir kulüp. Türkiye'nin önemli kulüplerinden birisi… Artık kendimizi ispat ettik bu konuda… 28 yaşındayım ve kendime çok güveniyorum. Daha da iyi olacağıma inanıyorum. Burada çok mutluyum. Ayrılmak gibi bir düşüncem yok. Sakatlık falan yaşamaz ve gücümü gösterebilirsem çok daha iyi bir takıma gidebilirim. Ama şu an için gitmek gibi bir düşüncem yok. Kendime sadece bir transfer daha yapabilecek şansı tanıyorum.

Futbolu bırakınca ne yapacaksın?

Şu anda aklımda antrenörlük yok. Hayat ne getirir bilemem ama hoca olmayı düşünmüyorum. Brezilya'da kendi yaptığım ticari işlerle de ilgileniyorum bir yandan. Futbolun içinde kalmak isterim. Belki de futbol içinde kalmanın en kolay yolu futbolcu menajeri olmak… Tabiî bunu da zaman gösterecek.

İstanbul'da nasıl bir hayatın var? Futbol harici zamanlarda neler yapıyorsun?

Boş olduğum zamanlarda dolu dolu yaşıyorum İstanbul'u… Eşimle sürekli dışarı çıkıyoruz. Çocuklarımızı da alıyoruz yanımıza… Çok güzel restoranlar var İstanbul'da… Gezecek çok yer var. İstanbul'un keyfini çok güzel çıkartıyorum diyebilirim…

Bizim unuttuğumuz senin eklemek istediğin bir şey var mı?

Sizin aracılığınızla şunu söylemek isterim. Sosyal medyadan farklı takımın taraftarları olmasına rağmen Türkler bana çok destek veriyor. Onlara bu destekleri için çok teşekkür etmek istiyorum.

 

Geri
İleri