TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Emirhan Aydoğan: "Gücümü ay-yıldızdan alıyorum" 7.06.2014
Emirhan Aydoğan: "Gücümü ay-yıldızdan alıyorum"

Bursaspor'un Türk futboluna kazandırdığı yeni yeteneklerden biri o. Geçen ay Malta'daki Avrupa Şampiyonası finallerinde mücadele eden U17 Millî Takımı'nın hırs küpü orta saha oyuncusu, bugüne kadarki gelişim sürecinde yaşadıklarından oyun stilinin Emre Belözoğlu'na benzetilmesine, önceden sol açık ve sol bek oynamasının faydalarından zor durumlarda toparlanacak gücü millî formadan bulmasına kadar tüm detayları TamSaha'ya anlattı.

Röportaj: Aydın Güvenir

Öncelikle seni tanıyarak başlayalım röportaja. Kısaca kendinden ve aileden bahseder misin?

26 Haziran 1997'de Bursa'da doğdum. Babam aslen Yozgatlı. Yılın 8-9 ayında Antalya'da tekstil sektöründe çalışıyor.Annem de Bursa'da terzilik yapıyor. Bir de abim var. Üniversitede okuduğu için Isparta'da yaşıyor. Bursa'da evimizi annemle paylaşıyoruz ve evin reisi konumundayım diyebilirim.

Futbol oynamaya nasıl başladın peki?

Futbolla, her çocuk gibi sokak aralarında top oynayarak tanıştım. İlk olarak ise amatör bir takım olan Bosch Spor Kulübü'ne yazıldım ve bir süre orada oynadım. Daha sonra Bursaspor Futbol Okulları'na kaydımı aldırdım. Bir dönem sonra da 2010-2011 sezonunda Bursaspor'un altyapısına seçildim.

Sokak aralarında top oynarken, amatör bir kulübe yazılma fikrini kimden aldın?

Sokak aralarında oynarken komşular çok gürültü yapıyorum diye bana kızıyordu. "Gidip spora yazılsana, biz de gürültüden kurtulalım" diyorlardı (gülüyor). Futbola karşı her zaman heyecan duydum ve tutkuyla bağlandım.Bu da biraz ses çıkararak oynamama yol açıyordu tabiî ki. Bu bir neden değil ama böyle bir anım var işte. Açıkçası neden bir amatör kulübe yazıldığımı net olarak hatırlamıyorum şu an. Ancak BoschSpor Kulübü'nde oynarken, idmanlar okul saatlerime uygun olmadığı için Bursaspor Futbol Okulları'na geçiş yapmıştım.

Bursaspor'un altyapısında ve U17 Millî Takımı'nda orta sahanın ortasında görev yapıyorsun. Futbola ilk başladığın zaman da bu bölgede mi forma giyiyordun?

Hayır. İlk başlarda sol açık oynuyordum. Daha sonra sol bek mevkiinde de görev yaptım. Bu pozisyonların ardından orta sahaya geçtim. Orta sahaya geçmem konusunda takım arkadaşım Enes Ünal'ın babası Mesut Ünal tavsiyelerde bulundu bana. Altyapıdaki hocalarımın da kararıyla 13 yaşından itibaren orta sahada oynamaya başladım. Bursaspor'un U14 takımından beri de orta sahanın ortasında görev yapmaya devam ediyorum.

Hangi bölgede oynamak senin için daha keyifli?

Kesinlikle orta sahanın ortasında oynamak daha keyifli. Sol açık oynarken hücumumu, sol bek oynarken de defansımı geliştirme fırsatı buldum. Dolayısıyla şu an oynadığım bölgede; zamanında sol açık ve sol bek olarak oynamanın faydalarını görüyorum diyebilirim. Çünkü günümüzdeki futbolda orta sahanın ortasında oynayan bir oyuncunun hem defansa hem de hücuma katkı vermesi gerekiyor. Ancak hücum gücümü defansif yönüme göre daha zayıf buluyorum. Onu geliştirmem lâzım.

Neden hücum gücünü defansına oranla daha zayıf buluyorsun?

Aslında isabetli pas verme konusunda ciddi bir sıkıntım olduğunu düşünmüyorum ancak eksiğim ileriye destek vermek konusunda. Pası ileriye doğru atıp top ayağımdan çıktıktan sonra olduğum yerde kalıyorum çoğu zaman. Hücuma gerekli destek koşusunu yapmıyorum. Bunun nedeni de fiziksel değil mental. Alışkanlık biraz da. Alışkanlıktan kurtulmak da zor oluyor ne yazık ki.

Bursaspor altyapısına seçildiğinden bugüne kadar olan sürede hangi yönlerde gelişim gösterdiğini düşünüyorsun?

Çok şanslı olduğumu söyleyebilirim. Çünkü altyapıya girdiğim dönemde çok iyi bir jenerasyon yakalanmıştı. Şu anda da U17 Millî Takımı'ndan arkadaşlarım Enes Ünal, Ertuğrul Ersoy, Furkan Emre Ünver ve Muhammed Şengezer'le altyapıya girdiğim zamandan beri birlikte oynuyorum. İşte bu oyunculardan oluşan jenerasyonla birlikte oynamak benim de oyunumu hızlı bir şekilde geliştirdi. Son 3 senedir akademi liglerinde final oynamaya hak kazandık ama maalesef bu üç finalde de şampiyonluğa ulaşamadık. Ancak bir keresinde NikePremierCup'ta Türkiye Şampiyonu olmayı başarmıştık. Diğer yandan Bursaspor altyapı teknik direktörlerinden Yılmaz Burul'un da üzerimde çok emeği var. Az önce bahsettiğim jenerasyonun oluşması ve gelişmesinde de kendisinin büyük katkısı bulunuyor. Bazen bu yaşlarda son anda kaybedilen kupalar da ilerisi için futbolcuyu daha fazla motive edebiliyor. O nedenle kupa kazanmanın yanı sıra önemli olan gelişimimizdi diyebilirim. Diğer taraftan; gelişimimde etkisi çok büyük olan ve akıl hocam diyebileceğim Basri Ukuşer'in de üzerimde çok emeği olduğunu belirtmek isterim.

U17 Millî Takımı'nda izlediğimiz kadarıyla yenilgiyi çok kabullenemeyen, hırslı bir yapın var. Takımın farklı bir şekilde geride olsa bile her topta baskı yapmaktan hiç vazgeçmiyorsun.

Evet, kesinlikle yenilgiyi kabullenemeyen bir yapım olduğunu söyleyebilirim. Tabiî ki bu durum biraz da yaratılışla alâkalı. Diğer yandan da üzerimizde taşıdığımız ay-yıldızlı formayla alâkalı. Çünkü üzerimizde son derece değerli olan Millî Takım formasını taşıyoruz. Kötü sonuçlar alsak da ya da maç içinde farklı şekilde yenik duruma düşsek de her zaman ayağa kalkacak gücü formamdan buluyorum. Bu düşünce, yenilgiyi kabullenemeyen yapımla da birleşince saha içinde normale göre daha farklı bir Emirhan ortaya çıkıyor.

Hem orta sahanın ortasında oynamanhem de saha içindeki hırsın ve yaptığın baskıdan dolayı seni Emre Belözoğlu'na benzettikleri oldu mu? Aynı zamanda sol ayaklısın da…

Birçok kişiden bu yorumu alıyorum. Açıkçası Emre Belözoğlu da oynadığım mevki olarak benim en çok beğendiğim oyuncuların başında geliyor. Oyun stili açısından kendisi kesinlikle 1 numaradır benim için.

Önümüzdeki birkaç yıl için öncelikli hedefin nedir?

Yakın gelecekteki öncelikli hedefim Bursaspor'da altyapıdan A takıma yükselerek, burada forma şansı bulmak. Bursaspor genç oyunculara oynama şansı veren bir kulüp. Ben de altyapıda çalışmalarımı buna göre sürdürüyorum. Sabrederek, çalışarak ve gelişimimi sürdürerek bir gün mutlaka A takıma yükseleceğimi umuyorum.

A takım oyuncusundan sonraki hedeflerin neler peki kariyerinde?

Türkiye'de kendimi kanıtladıktan sonra fırsat olursa iyi bir Avrupa kulübünde top oynayarak futbol yaşantımı devam ettirmek istiyorum uzun vadede. Herhangi bir ülke tercihim yok net olarak. Belki öncelikli olarak İspanya olabilir. Ancak orada oynamak için hücum anlamında çok başarılı olmak gerekli. Bu nedenle de çok ama çok çalışıp kendimi geliştirmem lâzım.

Emre Belözoğlu dışında dünyada ya da Türkiye'de beğendiğin oyuncular kimler oynadığın mevkii olarak?

Bursaspor'dan FernandoBelluschi'yi çok beğeniyorum ve dikkatle takip ediyorum. Dünyada ise en beğendiğim orta saha Xavi. Gerek oyun görüşü, gerek pas almak için pozisyon alışı gerçekten tüm genç futbolculara örnek olacak nitelikte.

Millî Takım'a ilk davetini ne zaman almıştın?

Bursaspor altyapısında İstanbul BBSK ile oynadığımız bir maçı izlemeye U16-U17 Millî Takımı Teknik Direktörü Hakan Tecimer gelmişti yaklaşık 1.5 sene önce. Aslında o maçta kötü oynamıştım. Hatta kırmızı kart görüp oyundan atılmıştım. Bu nedenle maçtan sonra moralim oldukça bozuktu. Ancak Hakan Hoca beni o karşılaşmada beğenmiş. Bundan sonra da beni 2013'ün Ocak ayında oynanan Mercedes-Benz Ege Kupası kadrosuna dâhil etti. İlk kez o zaman seçilmiştim yani Genç Millî Takımlara. O turnuvada da U16 Millî Takımı'nda mücadele etmiştim. Akhisar'da oynanan finali Fransa'ya penaltılarla kaybetmiştik. Turnuvada oynadığımız dört maçın ilkinde oynamadıktan sonra ikinci karşılaşmada oyuna sonradan dâhil olmuştum. Grubun son maçı ile finalde ise sahaya ilk on birde çıkmıştım.

Geçtiğimiz ay Malta'da düzenlenen UEFA U17 Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne katılan U17 Millî Takımı'nın oyuncularından birisin. Eleme Turu ve Elit Tur'da sizi başarıya taşıyan etkenler nelerdi?

Takım içinde çok güzel bir ortam var. Aile gibiyiz adeta. Ben başka yerde bu kadar iyi anlaşan bir grup görmedim şu ana kadar. Herkes herkesle keyifli vakit geçirebiliyor, her derdini paylaşabiliyor. Kimse kendi çıkarını düşünmüyor.Herhangi birinin bir sıkıntısı olduğunda arkadaşının yardımına koşuyor. Bu da başarıyı getiren en büyük etken bizim takımda. Takım içindeki herkes, her oyuncunun bir özelliğinden faydalanıyor diyebilirim. Örneğin Enes Ünal'ın liderliğinden, Furkan Emre Ünver'in kitap okuyarak edindiği bilgilerden, bazı arkadaşlarımızın kamplarda yaptığı esprilerden ve bize pozitif enerji katmasından, Ertuğrul'un hırsından gibi… Kısacası kişisel ve sosyal gelişim olarak her eksiğimizi bir takım arkadaşımızda görüp, bu eksiği giderebiliyoruz. Kısacası kadromuz ''Her takıma lâzım'' oyunculardan oluşuyor diyebilirim. Bu doğrultuda inşallah ileride bir aksilik olmazsa bu kadroda yer alan birçok arkadaşımın A Milli Takım'a çıkabilecek kapasitede olduğunu düşünüyorum.

Bu söylediklerine rağmen Malta'daki Avrupa Şampiyonası Finalleri'ne grup maçları sonunda veda etmemizin nedeni neydi?

Şampiyonadaki ilk maçımız olan Hollanda karşılaşmasında mücadeleye iyi başladık aslında. Ancak daha sonra çok basit hatalar yaptık. Karşılaşmadan önce aşırı motive olmuştuk. Bir-iki hata yapınca da bu aşırı motivasyon bize moral bozukluğu olarak geri döndü. Zaten ülke olarak moral konusunda çok fazla sevinip, sonra da bir anda moral bozukluğu yaşamaya meyilliyiz. Biz de bu alışkanlığı sürdürdük maalesef o maçta. İkinci karşılaşmamız olan İngiltere maçında ise 10 kişi kalmasaydık, skor daha farklı olabilirdi. Bireysel anlamda biz bu takımlardan daha üstündük diyebilirim. Ama futbolda bireysellik değil, takım oyunu önemli. Onlar takım oyununu bizden daha iyi oynadıkları için de galibiyet almayı başardılar diye bir öz eleştiri de yapabilirim.

Bu turnuvadaki sonuçların ardından takım olarak ne gibi dersler çıkardınız peki?

Turnuvada kaybettiğimiz maçların ardından tüm takım olarak bir araya gelip ne gibi hatalarımız olduğunu konuştuk. Maçlardan bir önceki gece maçı çok düşünüp farklı bir şekilde motive olmadan, kafamızı daha rahat tutup tüm takım arkadaşları olarak bir odaya toplanıp keyifli sohbetler yapıp kendimizi rahatlattığımızda, maçlarda daha iyi performans gösterdiğimizi anladık. Kısacası kafamızı çok meşgul etmeden daha rahat bir şekilde sahaya çıkarsak, kapasitemizin çok daha fazlasını yansıtabileceğimizi düşündük.

Yaklaşık 1.5 senedir Millî Takım'ın genç yaş kategorilerinde mücadele ediyorsun. Bu süreçte burada oynamaktan ötürü oyununda ne gibi gelişimler gösterdiğini düşünüyorsun?

U16 ve U17 Millî Takımlarının yardımcıantrenörü Tamer SivrikayaHocamın bu süreçte oyunumun gelişmesinde çok büyük etkisi var. Kendisi oyun görüşü anlamında bana çok şey kattı. 1.5 sene önce MillîTakım'a dâhil olduğumda top ayağıma geldiği zaman ne yapacağımı, oyunu nasıl okuyacağımı, oyunun yönünü nasıl değiştireceğimi tam olarak bilmiyordum. Bu konular hakkında Tamer Hoca bana çeşitli videolar izletti. Daha sonra da neler yapmam gerektiğini anlattı. Ondan sonra da oyun bilgim arttı, görüşüm gelişti. Zaten dediğim gibi MillîTakım'da çok iyi oyuncularla oynuyorum. Bunun da gelişimime etkisi oldu.

Bir orta saha oyuncusunun aynı bölgede birlikte oynadığı oyuncular, performansını doğrudan etkiliyor muhakkak. Bu açıdan ileride performansının daha yukarıda olması için orta sahada birlikte oynadığın partnerlerinin hangi özelliklere sahip olması işini kolaylaştırır sana göre?

Mehmet Topal tarzında ve tek ön libero oynayan, tâbiri caizse orta sahanın arkasını toplayan bir partnerle daha iyi bir oyun ortaya koyabilirim diye düşünüyorum. Bu şekilde daha çok hücumu düşünüp, oyunu kafam daha rahat kurabilirim.

Boş zamanlarında neler yapmaktan hoşlanırsın?

Zaman buldukça kitap okumaya çalışıyorum. Bu kitaplar genelde kişisel gelişim üzerine oluyor. Yani futbol dışındaki zamanımda futbolu düşünmeyip kafamı dağıtacağım ve kendimi kişisel olarak geliştirebileceğim tarzda kitaplar okumaya gayret ediyorum.