TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Okan Aydın: Türk panzeri 1.07.2013
Okan Aydın: Türk panzeri

Bayer Leverkusen altyapısında yetişti, ağırlıklı olarak Türklerden oluşan Almanya U17 Millî Takımı'yla Avrupa ikinciliği ve dünya üçüncülüğü yaşadı. Dünya Kupası'nda attığı birbirinden güzel dört golle parmak ısırttı. Forvet arkasında yer alan, çabukluğu, sürati ve iki ayağıyla her mesafeden çıkardığı gol vuruşlarıyla dikkat çeken 19 yaşındaki genç yıldız, artık Türkiye için ter döküyor.

Röportaj: Mazlum Uluç

Daha önce Almanya'nın genç millî takımlarında oynamış ve önemli başarılar elde etmiş, ancak son olarak Türkiye'yi seçmiş bir oyuncusun. Üstelik geçtiğimiz sezon bir maçlığına da olsa Bundesliga'nın atmosferini teneffüs ettin. Seni daha yakından tanımak amacındayız. İstersen ailenden söz ederek başlayalım...

1994 Aachen doğumluyum. Annem ve babam aslen Zonguldaklı. Babam otobüs şoförü, annem ise ev hanımı. Üç kardeşiz. Benden bir yaş küçük bir kız kardeşim ve 13 yaşında bir erkek kardeşim var. Erkek kardeşim de benim gibi Bayer Leverkusen'de futbol oynuyor.

Futbola nasıl başladın?

Babam da futbolcu. Aachen'da bir amatör takımda oynuyordu. Beni ve bir yaş büyük kuzenimi, 3-4 yaşımızdan itibaren takımının antrenmanlarına götürürdü. Bu arada babam 41 yaşında ve hâlâ futbol oynuyor. Kuzenimi ve beni o yaşlarda kulübün altyapısına yazdırdılar. 2001 yılında Almanya'daki bir turnuva sırasında Bayer Leverkusen'in scoutları beni izlemiş ve beğenmiş. Antrenmanlarına davet ettiler. Bir antrenmana çıktım ve takımın altyapısına alındım. 2001 yılından bu yana Bayer Leverkusen'de oynuyorum.

Bayer Leverkusen scoutlarının seni beğendiğini söyledin. Hangi özelliklerinden etkilendiklerini düşünüyorsun?

Tam olarak bilemiyorum ama ben golcü bir oyuncuyum. Orta sahada ya da forvetin arkasında oynayabiliyorum. İki ayağımı da kullanabiliyorum, iyi şut atıyorum, sürat ve çabukluğum iyi. Sanırım Bayer Leverkusen'de beni seçenler bu özelliklerimden etkilendi.

Almanya'da futbolla okulu bir arada götürmek mecburi. Sen hangi seviyeye kadar okudun?

Okul hayatım çok zor geçti. Çünkü Almanya'nın genç millî takımlarında oynuyordum ve çok yoğun bir programımız vardı. Dolayısıyla okula devam etmek bir hayli zordu. 590 saat okula gidemedim. Ama yine de meslek okuluna devam ediyorum. Haftada iki gün okula gidiyorum. Futbolun yönetimiyle ilgili bir eğitim bu. Malzeme temininden stadyumların yönetimine ve istatistiğe kadar uzanan bir yelpazede öğrenim görüyorum. Okulun bitmesi için önümde bir senem daha var.

Türkiye, Almanya'daki gurbetçi oyuncu havuzundan bol miktarda yararlanıyor. FGD'nin başında bulunan Güven Erdil de "Mesut Özil'leri biz yetiştireceğiz" diyor. Almanya gerçekten de oyuncu yetiştirme konusunda uzmanlaşmış bir ülke. O tezgâhta yetiştirilmiş bir oyuncu olarak Almanların altyapı sistemi hakkında bize neler anlatabilirsin?

Ben Bayer Leverkusen'de büyüdüm. 12 senedir de orada oynuyorum. Leverkusen çok büyük bir takım ve her zaman Şampiyonlar Ligi'nde yer almayı hedefliyor. Oyuncu seçimlerinde öncelikle disiplinli, sakin ve karakterli çocukları seçiyorlar. Bunun yanında diyaloğa açık olmanızı, insanlarla iyi ilişkiler kurabilmenizi istiyorlar. Oyuncularının sigara ve alkol gibi alışkanlıklardan uzak durmasına dikkat ediyorlar. Saha içine gelirsek, oyuncularını her gün iki antrenmanla hazırlıyorlar. Saha çalışmalarının dışında bilişsel eğitim de çok önemli bir yer tutuyor. Her oyuncu hangi pozisyonda ne yapacağıyla ilgili olarak farklı çözümler üretiyor. Maçların ve taktik antrenmanların ardından oyuncular videonun başında toplanıyor ve nelerin yanlış, nelerin doğru yapıldığı gösteriliyor.

Gole yakın bir oyuncu olduğunu biliyoruz ama tam olarak mevkiin neresi, kendini nerede en verimli olarak hissediyorsun?

Gole yakın bir oyuncuyum ama tipik santrfor değilim. İdeal yerim 10 numara. İhtiyaç duyulduğunda sağ veya sol kanatta da görev yapabiliyorum.

Futbola başladığında idollerin var mıydı?

Messi ve Fabregas'ı çok beğeniyorum. Gerçi farklı bölgelerin oyuncuları ama ikisinin de özellikleri beni etkiliyor. Ben de Messi gibi ufak tefek bir oyuncuyum. Onun sürati, çabukluğu, birebirdeki hızlı adam geçişleri müthiş. Ben de onun gibi olmaya çalışıyorum. Fabregas ise müthiş paslar atan bir oyuncu. Ben de 10 numara oynadığım için onun gibi çabuk düşünebilmek ve isabetli paslar atabilmek için çalışıyorum.

Türkiye Ligi'ni takip edebiliyor musun, buradan beğendiğin oyuncular var mı?

Ağırlıklı olarak Bundesliga'yı izliyorum ama elbette Türkiye Ligi'ni de takip ediyorum. Selçuk İnan en çok beğendiğim oyuncu. Cristian Baroni'yi de yabana atmamak gerekiyor.

Millî takım tercihine gelirsek, başlangıçta Almanya'yı seçtin. O dönemde bu tercihin nedeni neydi?

Benim yaş grubumda 8 Türk çocuğu Alman Millî Takımlarında oynadı. O dönemde Türkiye bizimle çok yakından ilgilenmemişti. Bu nedenle biz de Almanya adına oynadık.

2011 yılında Almanya ile Avrupa ikinciliği ve dünya üçüncülüğü elde ettin. Özellikle Dünya Şampiyonası'nda attığın goller çok konuşuldu. Bize o iki turnuvada neler yaşadığını anlatır mısın?

O takımda benimle birlikte Samet Yeşil, Levent Ayçiçek, Koray Günter, Kaan Ayhan, Emre Can gibi Türk çocukları vardı. Avrupa Şampiyonası'nda final oynadık ama seyirci sayısının azlığı nedeniyle atmosfer o kadar iyi değildi. Finalde Hollanda'ya 5-2 yenilmiştik. İlk golü Samet Yeşil atmıştı. Sonrasında benim attığım golle 2-1 öne geçtik ama ardından dört gol yedik. İki-üç hafta sonra Meksika'daki Dünya Şampiyonası'na gittik. 12 saat aralıksız uçtuk. Çok uzun bir yoldu. Bir de 2500 metre yükseklikte ve 40 derece sıcaklıkta oynadık. Buna rağmen gruptan üç maçı da kazanarak birinci çıktık. Ekvador ve Panama maçlarında birer gol attım ama Panama maçında hayatımın ilk ve tek kırmızı kartını gördüm. ABD ve İngiltere'yi eleyen takım, yarı finalde Meksika'ya son dakika golüyle 3-2 kaybetti. Üçüncülük maçını Brezilya ile oynadık ve 3-1 geriye düştüğümüz maçı 4-3 çevirmesini bildik. O maçta da iki gol attım. Maçlarımızı 90 bin seyirciyle oynadık, müthiş bir atmosferdi. Hâlâ o maçların kasetlerini izliyorum ve büyük bir mutluluk duyuyorum. İlginçtir, bütün gollerimi uzaktan vuruşlarla atmıştım ve hepsinde de top sağ üst köşeye gitmişti.

Almanya Genç Millî Takımlarında senin dışında pek çok Türk oyuncu da vardı. Birlikte Almaya adına oynamak size neler hissettiriyordu?

Alman oyuncularla kaynaşmıştık, aramızda herhangi bir sıkıntı veya problem yoktu. Kendi aramızda bazen Türkçe konuşuyorduk. Hiçbir sıkıntı yaşamadık.

Sonrasında Türkiye'yi tercih edişine gelirsek, seni bu karara yönelten etkenler nelerdi? Neden o kadar başarılı olduğun Almanya için devam etmek yerine Türkiye'yi seçtin?

Üç senedir beni Türkiye'den istiyorlardı aslında. Bu konuyu babamla, ailemle çok konuştuk ve Türkiye'yi seçtim. Çünkü ay-yıldızlı formayı giymeyi çok istiyordum. İlk olarak U19 Millî Takımımızla Avrupa Şampiyonası Elit Tur'unda mücadele ettim ve finallere katılma hakkını kazandık. Burada olmaktan, Türkiye için oynamaktan çok mutluyum.

Peki, Almanya'yı bırakıp Türkiye'yi tercih etmen oradaki kulüp kariyerini etkiler mi?

Kesinlikle hayır. Onlara Türkiye'ye gideceğimi söylediğimde son derece anlayışlı karşıladılar. Bayer Leverkusen'de Ömer Toprak da Türk Millî Takımı'nda oynuyor ama kulüpte hiçbir sıkıntı yaşamıyor.

Geçtiğimiz sezon Bayer Leverkusen'le 1 maç da olsa Bundesliga tecrübesi yaşadın. Yeni sezondan beklentilerin neler?

Ligde bir maç oynadım, UEFA Avrupa Ligi'nde iki maça çıktım. Ama ağırlıklı olarak ikinci takımda forma giydim. Yeni sezondaki hedefim sürekli oynayabileceğim bir takıma gitmek. Bayer Leverkusen'le 2017 yılına kadar sözleşmem var ancak 19 yaşına yeni girmiş bir oyuncu olarak bu sezon takımda sürekli yer bulmam kolay görünmüyor. Bayer Leverkusen'de benim oynadığım bölgelerde Andre Schürrle gibi çok önemli bir oyuncu bulunuyor. Kısa bir süre önce Alman Millî Takımı'na çağrılan Sidney Sam ve Şilili Junior Fernandes de çok iyi ve bana göre tecrübeli oyuncular. Ayrıca takıma yüksek ücretler ödenerek yeni katılacak olanlar da var. Bu nedenle de gitmem, oynamam ve kendimi göstermem gerektiğini düşünüyorum.

Takım arkadaşın Ömer Toprak'la ilişkilerin nasıl?

Ömer abi bana çok sahip çıkıyor. Zaten Millî Takım ortamını da ona sormuştum. Bana çok iyi bir hava olduğunu söylemişti. Ömer abiyle sürekli diyalog halindeyim ve yakın desteğini görüyorum.

Hâlâ eksik olduğunu, geliştirmen gerektiğini düşündüğün yönlerin var mı? Özel çalışmalar yapıyor musun?

Fiziksel olarak biraz daha güçlenmem gerekiyor. Bunun için fitnesse giriyorum. Yaşım henüz küçük olduğu için boyum da biraz daha uzayabilir.

Türkiye'den çok sayıda gurbetçi oyuncu top koşturuyor. Pek çoğu genç yaşta Bundesliga'dan vazgeçip Süper Lig'de oynamayı tercih ediyor. Bir teklif alırsan sen de kendine böyle bir yol çizer misin?

Almanya'da oynayan Türk oyuncular için Süper Lig'den teklif almak çok önemli bir şey. Çünkü Türkiye Ligi'nde de artık iyi futbol oynanıyor, Türk takımları Avrupa kupalarında başarılı olabiliyor. Gurbetçi oyuncular Süper Lig'de oynama şanslarını Bundesliga'ya oranla daha yüksek gördükleri için kolaylıkla bu tercihte bulunuyor. Benim açımdan da durum aynı. Türkiye'den teklifler alıyorum. Bu teklifleri enine boyuna düşünüp değerlendireceğim.

Gelecekle ilgili nasıl hayaller kuruyorsun? Futbol geleceğini nerede görüyorsun?

Benim hedefim A Millî Takım'a çıkmak ve kulübümle Şampiyonlar Ligi'nde oynamak. Öncelikli iki hedefim bunlar. Fırsat bulabilirsem İngiltere veya İspanya Ligi'nde oynamayı da isterim elbette.