TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Eren Aydın: "Çocukluk hayalim gerçekleşti" 1.08.2007
Eren Aydın: "Çocukluk hayalim gerçekleşti"
Eren Aydın, çok küçük yaşta dayısının antrenörlüğünü yaptığı Paşabahçe'de futbola başladı. Doktorluk mühendislik gibi hayalleri hiç olmadı çünkü çok küçük yaşlarda futbolcu olmayı kafasına koymuştu. Futbola birlikte başladığı ağabeyi çabuk pes ederken kendisinin bugün bir Süper Lig oyuncusu olmasını "O yeterli hırsa sahip değildi, benimse kafamda futbol oynamaktan başka bir düşünce yoktu" sözleriyle anlatıyor.

Röportaj: Mazlum Uluç

Gençlerbirliği'ne Malatyaspor'dan transfer oldun ama 34 numaralı formayı giyiyorsun. İstanbul aidiyetinden başlayalım istersen.

Malatyaspor'da da 34 numaralı formayı giyiyordum. Doğup büyüdüğüm İstanbul'u çok seviyorum. Rahmetli dedem Trabzon'dan gelmiş ama annem, babam Beykoz'da doğmuşlar.

Futbola dayın Ali Rıza Boncukgöz'ün antrenörlüğünü yaptığı Paşabahçe'nin minikler kategorisinde başlamışsın. Dayın o takımda antrenör olmasaydı sen yine futbolcu olabilir miydin?

Olurdum. Çünkü kendimden çok emindim ve futbolu çok seviyordum. Tüm boş vakitlerimde sokaklarda futbol oynardım.

O zaman eğitimini de belli bir noktada kesmek zorunda kaldın herhalde.

Liseyi bitirdim. Sonrasında da Batman Petrolspor'a gittim.

Dayının futbolcu olmandaki katkılarından söz eder misin?

Hem dayım hem de babam futbolcu olmam için çok uğraştılar. Zaten aileden gelen bir futbol bağlılığımız var. Rahmetli amcam Zeki Aydın da Beykoz'un eski oyuncularından biriydi. Babam yağmurda çamurda beni antrenmana götürüp getirirdi. Üzerimde büyük emeği var. Ama benim de içimde çok büyük bir futbol oynama arzusu vardı. Mesela ağabeyim de Paşabahçe'de benimle birlikte oynadı ama yeterli hırsa sahip olmadığı için futbolcu olamadı.

Futbolculuğa neden bu kadar heves ettin? Çocukluk hayalleri genellikle doktor veya mühendis olmak üzerine kurulur. Seni futbolculuğa yönelten şey para ve şöhret miydi?

İçimde yaşadığım ortam futbolcu olmaya müsaitti. Aklımdan hiç doktorluk, mühendislik geçmedi. Öncelikle para kazanmak için futbolcu oldum. Gerçi ailemin benim kazandığım paraya ihtiyacı yok ama yine de ben kazandığım parayı babama yollarım, o da gereken yatırımları yapar.

Yani 25 yaşında geleceğini kurtardığını söyleyebilir miyiz?

Yavaş yavaş. Babam gönderdiğim parayı gayrimenkul yatırımlarına dönüştürüyor.

Batman Petrolspor'a transferin nasıl gerçekleşti? Bir İstanbul çocuğu için zor bir deneyim olmalı. Neler yaşadın Batman'da?

Paşabahçe'de oynadığım dönemde Beşiktaş ve Fenerbahçe altyapısından antrenörler beni

izliyordu. Turan Sofuoğlu Batman Petrolspor'a gidince beni istedi. Aslında Batman'a gitmek benim için çok zordu. Çünkü o güne kadar ailemden hiç ayrı kalmamıştım. Arkadaşlarım Batman'ın çok sıcak olduğunu söylemişti ama ben İstanbul kadar sıcak olmadığını düşünüyordum. Uçağın kapısı açıldığında kafamı dışarı çıkarmamla içeri

sokmam bir oldu. İnanılmaz bir sıcaktı. Ama daha sonra yavaş yavaş adapte oldum.

İlk maçımdan önce sabaha kadar uyuyamadım

Sonrasında Şekerspor, Malatyaspor ve Gençlerbirliği deneyimlerin var. Futbolculuğunun keyfine en çok hangi takımda vardın?

Şekerspor'da iki sezon oynadım ve çok güzel günler yaşadım. Mükemmel bir arkadaşlık ortamımız vardı. Paramız olmadığı günlerde zeytinimizi, peynirimizi paylaşırdık. Süper Lig futbolcusu olabileceğimi ise Malatyaspor'da fark ettim. O takıma transferimi Aykut Kocaman gerçekleştirmişti. O zaman bu transfere inanamamıştım. İlk maçımız Beşiktaş'laydı. Schuman Bah'ın lisansı yetişmeyince Aykut Hoca beni yanına çağırdı ve oynayacağımı söyledi. Heyecandan sabaha kadar uyuyamadım. Süper Lig'de ilk maçıma çıkacağım ve üç büyüklerden birine karşı, televizyonda izlediğim oyuncularla aynı sahada oynayacağım. Atmosferi ve seyirciyi görünce yavaş yavaş havaya girdim. Takımdaki tecrübeli ağabeylerin maç içindeki destekleriyle çok iyi performans gösterdim. Maç da 1-1 bitti ve benim açımdan gayet iyi bir başlangıç oldu. Ardından da yavaş yavaş takımda kendime yer bulmaya başladım.

O zaman mı hissetin Süper Lig futbolcusu olabileceğini?

Evet. Ondan sonra ben sol bek, Schuman Bah da stoper oynamaya başladı. Eren olarak tanınmam da Malatyaspor'da gerçekleşti.

Başlangıçta sol açıkta oynadığını biliyoruz. Malatyaspor'dan itibaren ise sol bek oynuyorsun. Hücum yönü yüksek bir oyuncu olarak defans bölgesinde görev almak zor olsa gerek.

Fazla sıkıntı çekmedim. Çünkü Paşabahçe'de sol bek başlamıştım. Daha sonra sol açıkta görev aldım. Batman Petrolspor'da ise stoper oynadım. Dolayısıyla bir defans

oyuncusunun nasıl oynayacağını biliyorum. Şekerspor'da yeniden sol açık oynadım ve oldukça fazla gol attım. Şimdi kendimi hücum yönü yüksek bir sol bek olarak tanımlayabilirim.

Sol bek Türkiye'nin sıkıntı çektiği bir mevki? Ne gibi özellikler istiyor burada oynamak?

Öncelikle öne çıktığınız zaman geri dönüşleri yapabilmek gerekiyor. Bu da hem kondisyon hem de devamlılık gerektiriyor. Bu konuda eksiklerim vardı ve bunun farkındaydım. Çok çalışarak yavaş yavaş bu açığımı kapatıyorum.

Malatyaspor'dan itibaren çıkış içinde bir oyuncusun ve geçtiğimiz sezon da Gençlerbirliği'nin savunma hattında en fazla görev alan isim sendin. Milli Takım'ın sol bek arayışları sırasında "Ben oynayabilirim" gibi bir beklentin oldu mu?

Bazı maçlardan sonra Milli Takım'a çağrılmayı çok bekledim ama olmadı. Demek ki hâlâ eksiklerim var diye düşünüp daha çok çalışıyorum. Çünkü Milli Takım benim için çok önemli bir hedef. Öncelikle oynamak istediğim yer Milli Takım. Daha önce Milli Takım'ın hiçbir kademesinde oynamadım. Ama daha önce hiç Genç ve Ümit Milli Takım altyapısı olmayan oyuncuların A Milli Takım'a çağırıldığını görmek beni de umutlandırıyor doğrusu.

Üzerinde emeği olan teknik direktörleri sıralarsan ilk basamağa hangisi koyarsın?

Altyapı dönemimde dayım Ali Rıza Boncukgöz bana büyük emek harcadı. Sonrasında ise en büyük katkıyı Aykut Kocaman yaptı. Gençlerbirliği'nde de Mesut Bakkal'ın hakkını inkâr etmemem gerek.

Bu mevkinin en iyisi Roberto Carlos

Kendi mevkinin en iyileri olarak hangi oyuncuları görüyorsun?

Dünyada bu mevkinin tartışılmaz lideri Roberto Carlos. Artık Türkiye için de en iyisi o. Bir kere çok kuvvetli, toplara müthiş vuruyor. Mevkinin gereklerini çok iyi biliyor ve lüzumsuz işler yaparak enerjisini boşa harcamıyor.

Bu sezonun flaş transferleri içinde en çok beğendiğin hangisi?

Roberto Carlos çok önemli bir oyuncu ve Türkiye'de çok ses getirecek. Lincoln de öyle. Bir de hiç sözü edilmese bile Linderoth'un Galatasaray'a büyük katkı sağlayacağını düşünüyorum.

Bu sezon şampiyonluk yarışının nasıl geçeceğini düşünüyorsun? Gençlerbirliği bu yarışın neresinde olur?

Biz bu yarışın en üstünde olmaya çalışacağız. Zaten Gençlerbirliği'nin her zamanki hedefi bu. Ama ben yarışın yine üç büyük takım arasında geçeceğini düşünüyorum ve Fenerbahçe'yi diğerlerine göre biraz daha avantajlı görüyorum.

Tecrübesiz oyuncu çabuk çöküyor

Gençlerbirliği her sezona şampiyon olmak niyetiyle giren bir takım. Mükemmel tesisleri var, parasal yönden hiçbir sıkıntı yaşamıyor. İyi de transfer yapıyor. Ancak bir türlü beklenen performansı gösteremiyor. Sence eksik olan ne?

Bence kulübün bir eksikliği yok. Hedefe ulaşamamanın sorumlusu biz futbolcularız. Birkaç maç kötü gittiğinde hemen çöküşe geçiyoruz. Aramızda daha önce şampiyonluk yaşamış, bizi yönlendirecek oyuncular bulunsa belki toparlanmamız ve hedefe yürümemiz daha kolay olabilir.

Taraftar desteğinin bulunmaması da bir etken olabilir mi?

Taraftar konusunda sıkıntı çekmiyoruz aslında. Az ama öz bir taraftar grubumuz var ve bu bize yetiyor. 10 kişinin tribüne çağırması bile bizi mutlu ediyor, havaya sokuyor.

Karşısında en fazla zorlandığın forvetler hangileri?

Öyle bir forvet yok diyebilirim. Çünkü eskisi gibi çabuk ve süratli oyuncular pek yok. Genellikle fizik kapasitesi yüksek futbolculara karşı oynuyorum ve onlarla mücadele etmek de bana pek zorluk çıkarmıyor.

Yattara'nın fiziği de sana yakın mesela.

Ama Yattara tam bir bela. Malatyaspor'da oynarken kupa maçında bana yaptığı bir hareket vardı, unutulması mümkün değil. Ancak Yattara bütün sol beklere bunları yaptığı için normal karşıladım. (Gülüyor)

Sezona yeni bir teknik direktörle başlayacaksınız. Bu kadar çok sık teknik adam değişikliği seni nasıl etkiliyor?

Türkiye'de 4-5 maçta teknik adam değiştirmek gelenek haline dönüştü. Bence bu kadar sık değişiklikler futbola zarar veriyor.

Yeni teknik direktörünüz Fuat Çapa Türk futbol kamuoyu için yakından tanınan bir isim değil. Senin ilk izlenimlerin nasıl?

Fuat Hoca mükemmel bir insan. Oyuncuyla diyalogları çok iyi. En küçük bir hatada uyarıyor ama bunu karşısındakini kırmadan yapabiliyor. Bilgi sahibi olduğunu da her

antrenmanda hissediyorsunuz. İlk etapta hepimizin kafasında "Acaba bu hoca kim?" gibi bir soru işareti vardı ama daha ilk antrenmanda bu soru işareti ortadan kalktı.

25 yaşındasın ve önünde futbol oynayacağın uzun yıllar var. Geleceğini nerede görüyorsun, hedeflerin neler?

İlk hedefim Gençlerbirliği'ndeki performansımı sürdürerek Milli Takım'a yükselmek. Sonrasında da her futbolcu gibi ben de İstanbul takımlarından birinde oynamak istiyorum.

Avrupa'da oynamak da Türk futbolcusu için artık çok da uzak bir hedef gibi görünmüyor. Mesela Ümit Özat 33 yaşında Köln'e gitti. Senin kafanda da bu tip düşünceler var mı?

Elbette her futbolcu Avrupa'da oynamak ister. Ama benim önceliğim Türkiye'de başarılı olmak.

Futbolun dışında Ankara'da nasıl zaman geçiriyorsun?

Çok fazla playstation oynuyoruz. Sedat, Tuna, Recep ağabey ve ben aramızda çok iddialı turnuvalar yapıyoruz.

Takım içindeki en iyi arkadaşın kim?

Herkesle aram iyi ama en iyi dostum Sedat, oda arkadaşım da Mehmet Nas. Takımların komik adamları vardır, arkadaşlarını güldüren, eğlendiren oyuncular. Bizim komik adamımız Tuna. Bırakın kamp dönemlerini antrenmanda bile bizi gülmekten kırıp geçiriyor.

Gününüz tesislerde geçiyor. Bir oyuncu için zor değil mi? Yatıyorsun, kalkıyorsun antrenman sahasını görüyorsun.

Zor aslında tabii. Ben 7 senedir hep tesislerde kalıyorum. Geçtiğimiz sezon eve çıkacaktım ama hocamız izin vermedi. Bu sezon çıkacağım. Futbolcunun kafasını başka şeylerle de meşgul etmesi gerekiyor.

Hobilerin neler?

Kitaplarla aramın iyi olmasını istiyorum ama başaramıyorum. En büyük hobim film izlemek.