TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Anıl Taşdemir: "Futbolla göbek bağım var" 1.08.2007
Anıl Taşdemir: "Futbolla göbek bağım var"
Anıl Taşdemir, Avrupa Şampiyonu ve dünya dördüncüsü olan U17 Takımımızın oyuncularından biri. Söke'de başladığı futbol kariyerini Göztepe'nin ardından Süper Lig takımlarından Ankaraspor'da sürdürüyor. Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısındaki performansıyla geleceğin iyi 10 numaralarından biri olmaya adaylığını koydu. Futbolla olan ilişkisini, doğduğu gün göbek bağının bir futbol sahasına gömülmesine bağlıyor.

Röportaj: Mazlum Uluç

Geçtiğimiz sezonun ikinci yarısında Ankaraspor formasıyla çıkışa geçen bir oyuncusun, U17 Milli Takımı ile de Avrupa Şampiyonluğu ve dünya dördüncülüğü yaşadın. Seni biraz daha yakından tanıyabilir miyiz?

1988'de Söke'de doğdum. Ailem futbol hastasıdır. Doğduğum zaman amcam göbek bağımı alıp bir toprak sahaya gömmüş. Futbolla ilişkimi göbek bağımın sahaya gömülmesine bağlıyorum. 11 yaşımdan itibaren Sökespor'un altyapısına gittim. 4.5 yıl orada oynadım. Yıldız takımla grup maçlarına gitmiştik. Göztepe ile oynarken Yüksel Can Hocam beni görüp beğenmiş. Teklifte bulundu. Ben de severek kabul ettim, çünkü profesyonel bir takımda forma giyecektim. Önce genç takımda ve PAF'ta oynadım. Göztepe Lig B'ye düşünce takımda büyük bir sirkülasyon yaşandı. A takımın başına getirilen Yüksel Can bana çok güveniyor ve "18-19 yaşında Süper Lig'de olman lazım" diyordu. 16 yaşımda beni A takımda oynattı. Ardından Genç Milli Takım'a gittim.

Evet, Avrupa Şampiyonluğu ve Dünya dördüncülüğü gibi iki önemli derece kazanan takımda sen de vardın ancak ilk onbirde fazla oynayamadın sanırım.

Avrupa Şampiyonası'nda ilk onbir oynuyordum. Ancak ilk maçta bir sakatlık yaşadım ve diğer maçlarda sonradan oyuna girdim. O takımdaki oyuncuların büyük bölümü Süper Lig takımlarından geliyordu, bense 3. Lig futbolcusuydum. Bunun için de Abdullah Avcı'ya çok teşekkür ediyorum. Çünkü Türkiye'de altyapılara gereken önemin verilmediği söyleniyor. Ama Abdullah Avcı beni 3. Lig'den alıp o takımda oynattı. Daha sonra Göztepe'ye döndüm ve ardından da Menajerimiz Mehmet Şen'in talebiyle geçtiğimiz sezonun başında Ankaraspor'a geldim.

Ankaraspor'un dışında başka takımlardan da teklifler almış mıydın?

Beşiktaş, Gençlerbirliği ve Gaziantepspor vardı ama kulübüm yüksek bonservis bedeli istemişti. Daha sonra Ankaraspor'la anlaşmaya varıldı. Buraya geldiğim için çok mutluyum, çünkü gençlere çok önem veren bir teknik direktörle çalışıyorum.

Aykut Hoca olmasa bu noktada olamazdık

Ankaraspor'da geçtiğimiz sezonun ikinci yarısından itibaren forma giymeye başladın. İlk yarıyla ikinci yarı arasında ne değişti sence?

Doğuştan gelen bir sakatlığım var. Kalçamdaki yırtık nedeniyle kasıklarıma yük biniyor ve ağrılarım oluyor. Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında hem sakatlığım hem de 3. Lig'den gelen bir oyuncu olarak fiziksel eksiklerim vardı. Planlı bir çalışmayla ikinci yarıya her açıdan hazır hale geldim. Eğer başımızda Aykut Hoca olmasaydı ben dahil birçok genç arkadaşımız bu seviyeye gelemezdik. Çünkü Süper Lig'de sabretmek çok zor.

Bu sabırsızlık futbolun oynanma biçimini de etkiliyor sanırım. Her şey puan kazanmak üzerine kurulunca takımlar iyi futbolu bir yana bırakıp sadece puana odaklanıyor.

Evet, bugün Süper Lig'de tüm strateji oynatmamak üzerine kurulu. Oynamayı amaçlayan çok az takım var ve biz de onlardan biriyiz. Hocamız bize "Kendi oyununuzu oynayın" diyor. Zaten Ankaraspor pas ortalamasında birinci sırada. Bu açıdan Fenerbahçe'nin, Beşiktaş'ın önünde olmak bize gurur veriyor.

Peki, nasıl başardınız bunu?

Her şeyden önce birbirimize ve hocamıza olan saygıdan kaynaklanıyor. Maç sırasında arkadaşının açığını kapatmak, gerektiğinde onun için de koşmak gerekiyor ve biz bunu yakalamış durumdayız. Galatasaray UEFA Kupası'nı aldığında bu başarıyı "takım" olduğu için elde etmişti. Şimdi biz de bu yoldayız.

Biraz önce kalçandaki yırtıktan söz ettin. Bu sakatlık kalıcı bir şey mi?

Hayır, ameliyatla düzeltilebilir. Şu anda performansımın yüzde 70'i ile oynuyorum.

Ankaraspor geçtiğimiz sezon beraberlikler takımıydı ama Aykut Kocaman, zamanla kazanmasını da bilen bir takım olacaklarını söylüyordu. Bu sezon yapılan transferlere bakarak Ankaraspor'un nasıl bir sezon geçireceğini öngörüyorsun?

Geçtiğimiz sezon beraberlik takımı olurken de başarılı bir Ankaraspor görüyordum. Çünkü 600 pasın üzerine çıktığımız ve çok çok iyi oynadığımız bazı maçlarda da berabere kaldık. Bu sezon Volkan Aslan, Vederson, Murat Hacıoğlu, Jaba gibi iyi oyuncular aramızdan ayrıldı. Ancak Tayfun ağabey geldi, Tevfik Köse geldi. Ben Tevfik'ten çok umutluyum.

Tevfik Köse ile U17 Milli Takımı'nda birlikte oynadın. Nasıl değerlendiriyorsun onu?

Milli Takımlarda uzun süredir beraberiz. Ankaraspor'a geldiği için çok mutlu oldum. Gerçekten çok iyi bir futbolcu, bunun da ötesinde iyi insan. Zaten hocamız için de öncelik iyi insan olmak. Diğer özellikler çalışarak kazanılabilir. Etrafımızda hiçbir yere gelemeyen birçok yetenekli oyuncu var. Oysa önce iyi insan olduktan sonra, biraz yeteneğin varsa çalışarak iyi futbolcu olabilirsin Vederson, Roberto Carlos'u aratmaz.

Bu sezon yapılan transferlere baktığında sence en önemlisi hangisi?

Bana göre 1 numara Lincoln. Galatasaray çok ihtiyacı olan bir mevkiye gerçekten de mükemmel bir oyuncu aldı. Roberto Carlos gibi bir ismin Türkiye'ye gelmesi de hepimiz için çok önemli bir olay. Televizyonda Dünya Kupası kaldırırken izlediğimiz bir oyuncu Türkiye'ye geliyor ve birlikte oynama şansı yakalıyoruz. Ama bence Lincoln, Roberto Carlos'tan daha önemli bir transfer. Bu arada takım arkadaşım Vederson'un 6-7 sezon Fenerbahçe'nin sol bekini kaldıracağını ve Roberto Carlos'u aratmayacağını düşünüyorum. Ama elbette Roberto Carlos'un ülkemize gelmesi de başlı başına bir olay.

Seni zaman zaman orta sahada, bazen de ikinci forvet gibi izliyoruz. Kendin tam olarak hangi mevkinin oyuncusu olarak değerlendiriyorsun?

Tam mevkim forvet arkası. Ama taktiğe göre yerim de değişiyor. Eğer çift forvetin arkasında oynarsam daha başarılı oluyorum. Çünkü pas alternatifleriniz çoğalıyor.

"10 numara" diye tanımlanan oyuncusun yani. Sanırım Lincoln'ü beğenmen de bu yüzden.

Türkiye'de o bölgede çok yetenekli isimler var. Delgado ve Alex gibi.

Yerlilerden de beğendiğin isimler var mı? Ceyhun'u nasıl buluyorsun mesela?

Ceyhun ağabey çok iyi bir oyuncu. Bence bugün çok farklı noktalarda da olabilirdi. Ama 10 numara olmak için çok iyi futbolcu olmak yetmiyor. Galatasaray'da bir Hagi gerçeği vardı. Türkiye'ye gelmiş geçmiş en büyük futbolcuydu ve takım arkadaşları ona saygı duyuyordu. Bunu sağlamak için de iyi futbolcunun ötesinde bir noktada olmak gerekiyor.

Senin biraz önce sözünü ettiğimiz oyuncuların arısına girebilmen için hangi mesafeleri katetmen gerekiyor?

Şu anda çok eksiğim var. 10 numara dediğiniz oyuncunun takımı yönetmesi ve bazen tek başına maç alabilmesi lazım. Bunun için de en başta kuvvet gerekiyor. Ben bir sezon önce 3. Lig'de oynayan bir oyuncuydum ve buraya kasığımdan ameliyat olarak geldim. Ama kuvvet eksiği giderilmeyecek bir şey değil. Çalışarak bu açığımı kapatabilirim.

Fenerbahçe avantajlı

Takımlar gerçekten iyi transferlerle kadrolarını güçlendirdi. Bu sezon nasıl bir lig bekliyorsun?

Çok iyi bir lig bekliyorum. Üç büyükler başta olmak üzere tüm takımlar kaliteli transferlerle kadrolarını takviye etti. Zaten geçtiğimiz sezon da bu sezonun kaliteli geçeceğinin göstergesi gibi. Şampiyonluk yarışında ise Fenerbahçe'yi daha şanslı görüyorum. Bazı iyi oyuncularını kaybetmiş olsa da yapılan takviyeler ve oturmuş sistemiyle Fenerbahçe bir adım önde.

Süper Lig'de çıktığın ilk maçı hatırlıyor musun? Neler hissettin o maçta?

İlk maçım 5. haftadaki Çaykur Rizespor karşılaşmasıydı. Benden 10 dakika önce Mehmet Yılmaz ağabey girmişti. Maç 1-1'di. Son 15 dakika Aykut Hocam beni sahaya sürdü. İster istemez heyecanlanıyorsunuz. Ama yaptığım asistle Mehmet ağabey gol attı ve 2-1 kazandık. Çok güzel bir başlangıç olmuştu.

Bugüne dek birçok teknik adamla çalıştın. Gelişmene en büyük katkıyı yapan hangisi?

Bu noktaya gelmeme katkı yapanlardan birisi Yüksel Can, bir diğeri de Abdullah Avcı. Ama tabii ki Aykut Hoca'nın yeri bambaşka. 18 yaşında 3. Lig'den gelen bir oyuncuyu Süper Lig'de oynatmak her teknik direktörün yapabileceği bir şey değil. Üstelik bunu 3-4 maç kaybedildiğinde teknik adamın değiştirildiği bir ortamda yapıyor. Bir de sadece ben yokum; Ediz, Murat, Özer gibi birçok genç oyuncuya şans tanıyor. Onun yeri bambaşka.

Bir futbolcu için oynadığı maçtan zevk almak da önemli. Sanırım siz kendi oyununuzu oynadığınız için daha iyi motive oluyorsunuz.

Beşiktaş'la İnönü'de oynarken 29. pasta gol attık. Bu da bize büyük bir keyif veriyor, onurlandırıyor. Pas yapmak bir takımın kendini geliştirmesidir. Şu anda Türkiye'de futbol oynanmıyor, gelişmiyor deniliyor. Sadece oyun bozma mantığıyla futbol gelişmez elbette. Gerçi takımlara da hak vermek lazım. Çünkü bir teknik adam düşme potasındaki takımın başına geliyor ve stratejisini sadece maç kazanmak üzerine kuruyor. Maalesef Türkiye'deki felsefe böyle.

Dikkat ettim, bir maçta 600 pas yaptığınızdan, bir maçta 29 pasta gol attığınızdan söz ettin. Bunları maçtan sonra konuşuyor musunuz?

Tabii. Bu sezonun hazırlıklarına başlarken hocamız bir toplantı yaptı ve bize ilk yarıdaki maçlarla ikinci yarıdaki maçlar arasındaki farkları gösterdi. Bunları görüyoruz ve yaptığımız işten daha fazla mutluluk duyuyoruz. Zaten antrenmanlarımız da hep topla oynayarak, pas çalışması yaparak geçiyor.

Bundan sonrası için neler planlıyorsun, geleceğini nerede görüyorsun?

İnsanın hedeflerine ulaşması kendi elinde. Çalışarak bütün hedeflere ulaşılabileceğine inanıyorum. İlk hedefim Ankaraspor'un iyi bir noktaya gelebilmesi. Çünkü burada gerçekten doğru işler yapılıyor ve Ankaraspor iyi noktalara gelmeyi hak ediyor. Burada isim yapmak ve banko oyuncu olmak istiyorum. Ondan sonra da yurtdışında futbol oynamayı amaçlıyorum. Ama her şeyin yeri ve zamanı var.

Eğitim konusunda ayrıcalık tanınmalı

Eğitimini nereye kadar sürdürebildin? Futbolcu için eğitimle mesleği bir arada götürebilmek zor çünkü.

Gerçekten zor. Ben İzmir 9 Eylül Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği öğrencisiyim. Ancak okula gidemediğim için kaydımı dondurdum. Kaydımı buraya aldırmaya çalışacağım ama Ankaraspor'dan ayrılırsam yine aynı problemi yaşayacağım. Futbolculuğun kolay meslek olduğu ve çok para kazanıldığı düşünülüyor ama sanıldığı gibi kolay bir meslek değil. İşte görüyorsunuz, kampta adeta askerlik gibi bir hayat yaşıyoruz. Eğitim konusunda bize biraz ayrıcalık tanınması gerekiyor.

Aykut Kocaman'la yaptığımız röportajda gençlerden çok umutlu olduğunu söylemişti. Geçtiğimiz sezon iki hafta üst üste Özer'le paslaşarak inanılmaz soğukkanlı bir biçimde goller attınız. Bu özgüvenle mi öne çıkıyor özellikleriniz?

Antrenmanlardan sonra fazla yapacak bir şeyimiz yok. Maç kasetlerini izleyerek nerede ne yaptığımızı inceliyoruz. Arkadaşlarımızla tartışıyor ve neler yapmamız gerektiğini konuşuyoruz. Dediğiniz gibi Gaziantepspor ve Beşiktaş maçlarında iki güzel gol attık. Zaten günde 4 saat çalıyoruz ve hocamız antrenmanlardan sonra gençlerle özel olarak ilgileniyor. Mesela Vederson ve Murat Hacıoğlu gibi sol kanatta oynayan iki önemli oyuncumuz takımdan ayrıldı. Ama Aykut Hoca için hiç önemli değil. 1988 ve 90 doğumlu Serol'la Uğur'dan birisini sol bekte oynatacak. Bu bir inanma ve güvenme işidir. Aykut Hoca çalışana formayı verir. Ama tabii burada yönetimimizin ve menajerimizin de aynı anlayışta olmasının büyük payı var.

Diyelim ki bu sezona 5 galibiyetle başladınız; siz de geçtiğimiz sezon Vestel Manisaspor'un yaşadığı gibi bir kaza yaşar mısınız?

Bir takımın haddini bilmesi gerekir. Belki beşte beş yaparız ama kalkıp da şampiyon olacağız demeyiz. Çünkü kendimizi kandırmış oluruz. Ama elbette biz ilk dört sırayı hedefleyen bir takımız ve sonuna kadar mücadele etmeyi sürdürürüz.

Peki, "Şampiyon olacağız" demeniz için neye ihtiyacınız var?

Biz daha yeni bir takımız. Temeller geçtiğimiz sezon atıldı ve oyuncu sirkülasyonu hâlâ devam ediyor. Oyunumuz da yavaş yavaş oturuyor. "Şampiyon olacağız" diyebilmemiz için biraz daha zamana ihtiyacımız var.

Yabancı sayısının artırılması yolunda kulüplerden gelen baskıları nasıl değerlendiriyorsun?

Yabancı sayısının bu kadar artmasını istemezdim. Ümit milli olan bir dolu oyuncumuz bugün Süper Lig'de kendisine yer bulamıyor. Geleceği çok parlak denilen oyuncularımız ancak alt liglerde oynayabiliyor. Siz ne kadar iyi olursanız olun bir Alex'i, bir Lincoln'ü yedek bırakamazsınız. Mesela Galatasaray'da Aydın çok yetenekli bir oyuncu. Ama bu kadar para harcanarak getirilen bir Lincoln'ü yedek bırakabilmesi mümkün değil. Eğer böyle bir şey yaparsanız taraftar size isyan eder. Ama bir yandan da Avrupa'da mücadele edecek takımlar için yabancı sayısının artırılması gerekiyor.