TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Sibel Tezkan: Profesör babanın futbolcu kızı 1.08.2012
Sibel Tezkan: Profesör babanın futbolcu kızı

Antalya'da düzenlenen UEFA U19 Kadınlar Avrupa Şampiyonası'na tarihinde ilk kez katılan U19 Takımımızın defanstaki bel kemiği, Almanya'da doğup büyüyen bir gurbetçi çocuğu. Annesi Alman olan genç savunma oyuncusunun Almanya'daki bir üniversitede profesör olan babası ise aynı zamanda futbolcu. Başarılı stoper, babasının desteğiyle tanıştığı futbol kariyerinde yaşadıklarını ve kadın futbolunu bizlere anlattı.

Röportaj: Aydın Güvenir

Millî Takımımıza Almanya'dan geldiğini biliyoruz ve seni daha yakından tanımak istiyoruz.

23 Şubat 1993 Köln doğumluyum. Tam adım da Esra Sibel Tezkan. Babam Köln Üniversitesi'nde profesör. Kendisi jeofizik mühendisi ve üniversitede ders veriyor. İşi nedeniyle Türkiye'den Almanya'ya taşınmış. Kendisi aslen İstanbullu. Annem ise Alman. Babamla annem Almanya'da tanışmış ve evlenmiş. İki de abim var. Biri benim gibi futbol oynuyor, diğeri de atletizm yapıyor. Kısacası spor kökenli bir aileden geliyorum.

Futbola başlama hikâyenden söz eder misin biraz? Almanya'da kadın futbolunun hayli ileri seviyede ve popüler olduğunu biliyoruz…

Babam sayesinde futbola başladım. Çünkü kendisi profesör olmasının yanı sıra bir futbolcu. Almanya'da amatör olarak halen futbol oynuyor. Çok küçük yaştan itibaren bana futbolu sevdirmek ve futbol oynamamı sağlamak için elinden geleni yaptı. Kısacası beni bu oyuna teşvik eden kişi babamdır. Kendisi sürekli futbol oynadığı için beni de sahaya götürürdü. O yüzden futbol sahalarında büyüdüm diyebilirim. Babam futbol oynamaya gittiğinde ben de yaşıtlarımla futbol oynamaya başladım. Ancak o sırada etrafta benden başka kız olmadığı için hep erkeklerle top oynadım. Eve gelince de babamla top oynamaya devam ederdik. 5 yaşındayken babam beni bir kulübe yazdırdı ve burada oynamaya devam ettim. 5 yaşında oynamaya başladığım kulübün herhangi bir kız futbol takımı yoktu. O yüzden burada da hep erkeklerle bir arada oynadım. 11 yaşına kadar, yani yaklaşık 6 yıl boyunca erkeklerle futbol oynamaya devam ettim. 11 yaşında ise kız futbol takımına sahip olan Fortuna Köln'e transfer oldum.

Gelişim döneminde yaklaşık 6 yıl boyunca sadece erkeklerle birlikte top oynadığını belirttin. Özellikle fiziksel açıdan bir hayli zorlanmış olman gerek…

Küçük yaşta ve en baştan erkeklerle mücadele etmek, uzun vadede bana çok olumlu katkılar yaptı. Çünkü küçüklükten itibaren fiziksel anlamda çok çabuk geliştim. Tabii ki erkeklerin kadınlara göre futbolda daha hızlı ve fiziksel açıdan daha güçlü olduğu bir gerçek. Bu bakımdan da bu yönlerden sizden daha gelişmiş kişilere karşı oynamak sizi de eninde sonunda geliştiriyor. Bu yüzden iyi ki 5'ten 11 yaşıma kadar erkeklerle futbol oynamışım diyebilirim. Kızlarla oynasam bu kadar gelişemezdim. O yüzden benim için çok ilginç bir tecrübeydi.

O dönemlerde de şimdi olduğu gibi defans mı oynuyordun?

Futbola stoper olarak başladım. O dönende sistem gereği arkamda bir defans oyuncusu daha olurdu ve ben ondan önce top kesicilik görevi yapardım. Ancak bu durum, küçük sahalarda ve 11 kişiden az sayıda bir takımla sahaya çıktığımızda geçerliydi. Standart futbol sahası ebatlarında ve 11'e 11 oynadığımızda da hep stoper mevkiinde görev aldım.

Fortuna Köln'e transferinden sonra yaşadıklarını anlatır mısın?

15 yaşına kadar Fortuna Köln'de mücadele ettim. Yaklaşık 4 yıl önce de şimdiki kulübüm olan Bayer Leverkusen'e transfer oldum. Burada da çok faydalı yıllar geçirdim ve geçirmeye devam ediyorum. Erkek futbolunda olduğu gibi kadın futbolunda da Alman takımların altyapıları size futbolu son derece iyi öğretiyor. Disiplin de aynı oranda had safhada. O yüzden burada futboluma olumlu katkılar yapmaya devam ettiğimi düşünüyorum.

Alman kadın futbolunun bu kadar içindeyken Türkiye'den nasıl keşfedildin ve Millî Takım'a çağrıldın?

Bilgin Defterli sayesinde diyebilirim. Biliyorsunuz kendisi futbol hayatını Almanya'da sürdürmekte. Bir gün telefonum çaldı. Arayan Bilgin Defterli'ydi. Telefonumu nasıl bulduğunu bilmiyorum ama çok şaşırmıştım. TFF'nin Almanya'da oynayan Türk oyuncuları incelemeye aldığını ve Almanya'da seçmeler yapılacağını belirtmişti. Benim de bu seçmelere katılmamı ve böylelikle ay-yıldızlı forma yarışına girmemi istedi. Aslında bundan önce Almanların da kendi Millî Takımları için yaptığı bu tarz seçmelere üç kere katılmıştım. O yüzden böyle bir oyuncu havuzu oluşturulup Millî Takım'a seçilme ortamının nasıl olduğunu da biliyordum.

Türkiye, kadın futbolunda herhangi bir yaş kategorisinde tarihinde ilk defa uluslararası bir turnuvanın finallerinde mücadele etti. Hem senin hem de takım için bu nasıl bir duyguydu?

Hem benim hem de tüm takım için eşsiz bir ortamdı diyebilirim. En önemlisi, herkese Türkiye'deki kadın futbolunun gelişim kaydettiğini gösterdiğimizi düşünüyorum. Turnuvada bana göre çok iyi mücadele ettik ve başarılı bir performans sergiledik. Tek sıkıntımız bunu skora yansıtamamaktı. Tekrarlamak gerekirse, finallerde mücadele etmek ve ilk kez mücadele eden bu takımın bir parçası olmak benim için çok büyük gurur kaynağıydı.

Konu açılmışken, turnuvada U19 Millî Takımımızın durumunu genel olarak bir değerlendirir misin?

Dediğim gibi skora yansıtamasak da çok iyi bir mücadele ortaya koyduğumuzu düşünüyorum. Bu turnuvada oyunumuzu bana göre bir üst seviyeye taşıdık. İyi oyunculardan oluşan bir kadroyuz zaten. Her ne kadar grup maçlarında elendiysek de pozitif düşünüp ileriye umutla bakmak gerekli. Tamam, şimdi başaramadık ama ileride başaracağız şeklinde düşünmemiz lâzım. Böylelikle gelişim içinde kadın futbolunu takım olarak sportif anlamda çok daha üst seviyeye taşıyabileceğimizi düşünüyorum.

U19 Millî Takımımızda senin gibi yurtdışında doğup büyüyen ve oynayan futbolcuların yanı sıra, ülkemizin doğu ve güneydoğu kısımlarında yetişmiş oyuncularımız bulunmakta. Kısacası birçok kültür bir arada. Siz de yaş olarak gelişme çağında olan oyuncularsınız. Futbolu bir kenara bırakırsak, farklı bölgelerde doğup büyüyen takım arkadaşlarınla uzun süre aynı ortamı paylaşmak sana hangi açılardan katkı yaptı?

Farklı kültürden insanlarla bir arada olmak her zaman sizi ve kişiliğinizi geliştiriyor. "Takıma ilk katıldığın zaman bu durum sana bir uyum sorunu yaşattı mı?" diye sorarsanız, hayır cevabını veririm. Çünkü zaten tatillerde hep Türkiye'ye geliyoruz. Babaannem, amcam, halam ve kuzenlerim burada yaşıyor. O yüzden de takım arkadaşlarımla anlaşma sorunu hiç yaşamadım diyebilirim. Kültür farkı derseniz, iki ülke arasındaki şu farklılıktan bahsedebilirim. Türk takımlarında kesinlikle arkadaşlık çok daha samimi ve sıcak ilişkilere dayanıyor Almanya'ya göre. Almanya'da ise oyuncular arasında farklılık yok. Herkes birbiriyle açıkça iyi ve kötü yanlarını konuşuyor. Bu durum bizim ülkemizde oraya oranla biraz daha sınırlı kalmış diyebilirim. Başta da dediğim gibi, farklı bölgelerden yetişmiş insanların bir araya gelmesi beni de sosyal açıdan çok olumlu etkiledi. Bahsettiğim gibi çok sıcakkanlı insanlarla dolu bir takımız ve dolayısıyla zamanla kaynaştıkça hemen hemen her şeyi birbirimizle paylaşmaya başladık. Büyük bir aile gibi olduk. Mesela bir aktivite yaparken, takımdan kimse dışarıda kalmaz. Tüm ekip olarak o aktivite neyse ona katılırız. Bu da insanı sosyalleştiren ve geliştiren bir durum bence. Almanya'da böyle bir şey söz konusu değil. Dolayısıyla hem Türk insanının yapısından hem de farklı kültürlerdeki birçok oyuncunun kaynaşmasından dolayı çok güzel anılarım oldu.

Hiç kuşku yok ki kadın futbolu sportif tarafının yanı sıra başka açılardan da bir sosyal içerik oluşturmakta. Sana göre kadın futbolunun sosyal bakımdan amacı nedir?

Futbol size hayattaki zorluklarla baş edebilmeyi öğretiyor bana göre. Çünkü futbol sayesinde aklınızı kullanmayı öğreniyor ya da aklınızı daha sağlıklı kullanabiliyorsunuz. Bunun temeli de hiç kuşku yok ki spor yapmaktan geçiyor. Sadece kadınlar için değil, erkekler için de futbol kişiyi sosyalleştiriyor bence. Çünkü takım arkadaşlarınızla aynı ortamda uzun süre vakit geçirince yardım etme, birbirine destek olma duygularını geliştiriyorsunuz. Bencil bir insan olmaktan kurtuluyorsunuz bu şekilde de. İşte bu genellemeyi kadın futboluna aktardığımızda, diyebilirim ki futbol oynayan kadınlar kişilik açısından daha kolay gelişir, düşünme kabiliyetlerini de ilerletirler. Böylece toplum içerisinde daha olgun bireyler olabilirler.

Boş zamanlarında ne yaparsın? Futbolun kişiliğini geliştirdiğini söyledin. Mesela kitap okuyor musun ve eğer okuyorsan bunun da kişisel gelişimin açısından faydasını görüyor musun?

Kitap okumayı gerçekten çok seviyorum. Özellikle bilim kurgu içerikli kitaplar ilgi alanım olduğundan sürekli bu tarz kitaplar okuyorum. Hayatım futbol ve kitaplardan ibaret de dersem yanlış olmaz aslında. O yüzden futbol dışında en büyük hobim bilim kurgu kitapları okumak.

Son olarak sen de baban gibi futbol oynamanın yanı sıra bir meslek dalıyla uğraşmak istiyor musun ileride?

Bu yıl üniversiteye başlayacağım. Büyük ihtimalle fizik içerikli bir departman olacak. Jeofizik de olabilir babamınki gibi. Aslında spor hekimliği de okumak istediğim bir başka bölüm. Futbolu da kapsayan bir branş olduğu için bana çok cazip görünüyor.