TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Serdar Gürler: Aile boyu futbolcu
1.11.2010
Serdar Gürler: Aile boyu futbolcu
Serdar Gürler, Fransa'nın Sochaux takımında forma giyiyor ve yenilenen Ümit Millî Takımımızın aday isimlerinden biri. Babası eski bir oyuncu, iki erkek kardeşi de Sochaux'nun genç takımlarında oynuyor. Sürati ve çabukluğuyla yaşıtları arasında hemen fak ediliyor. Yetenekli olduğu kadar tevazu sahibi. Kendisi gibi Sochaux'dan yetişen Mevlüt'le kıyaslanmasına "Ben daha hiçbir şey yapmadım" diyerek karşı çıkıyor, "Türkiye'ye gelirsen hemen oynamaya başlayabilirsin" tekliflerine ise "Kulübüme borcumu ödemeden, kaçar gibi ayrılamam" karşılığını veriyor.

Röportaj: Nihat Özten

Yeni bir yapılanmaya giden Ümit Millî Takım'ın aday oyuncularından birisin ve Fransa'nın Sochaux takımında oynuyorsun. Futbolla nasıl tanıştığını sorarak başlayalım istersen.

Futbola babam sayesinde başladım. Babam Yaşar Gürler eski bir futbolcu ve zamanında Strasbourg'da oynamış. Hatta bir ara Beşiktaş'a transferi de söz konusu olmuş. Ancak ailesinin karşı çıkması nedeniyle futbol hayatı pek uzun sürmemiş.

Bize ailenden söz eder misin biraz?

Annem emekli, ev işleri ve kardeşlerimle uğraşıyor. Babam da inşaat işleri yapıyor. Biri kız, üçü erkek, dört kardeşiz. Ben kardeşlerin en büyüğüyüm. Erkek kardeşlerim Yusuf ve Ozan da Sochaux'nun alt yapısında. Bir U14, diğeri ise U8 takımında oynuyor.

Futbolcu olmana babanın katkısı nasıl oldu?

Daha çok küçükken yaşadığım yerin küçük bir kulübünde oynuyordum ve beni izleyen daha büyük kulüplerin yetkilileri beni istiyordu. Babam hiç şikâyet etmeden işinin gücünün arasında beni sürekli antrenmanlara götürüyordu. Sonra Sochaux istedi ve oraya gittim. Oturduğumuz yerle Sochaux arası yaklaşık 2.5 saat mesafedeydi. İlk başlarda babam götürüyordu. Sonra zaten tesislerde kalmaya başladım ama babam yine her hafta sonu yanıma geliyor ve beni yalnız bırakmayarak destek oluyordu.

Futbola başladığın ilk günden beri forvet mi oynuyorsun?

Evet. Futbolda gol ön plandadır ve genelde hep forvetler konuşulur. Sanırım bunun etkisiyle ben de hep bir forvet olmak istedim. Ayrıca gol atmak çok zevkli, insan gol attıkça gurur duyuyor.

Futbolcu olmak istemenin asıl nedeni popülaritesi yüksek bir meslek olması mı?

Hayır. Aslında küçükken futbolcu olacağımı pek düşünmüyordum. Sochaux'ya gittiğim ilk dönemde bu aşamaya çıkabileceğim aklıma gelmezdi. Ama sonrasında yaşadığımız bazı sıkıntılar, bu yönde daha kararlı ilerlememe neden oldu. Bu nedenle çok çalıştım. 12 yaşında evden ayrıldım ve tesislerde kalmaya başladım. O yüzden de ailemden biraz uzak kaldım.

Peki antrenörlerin bir forvet oyuncusu olarak Serdar Gürler'i nasıl tanımlıyor? Ne tarz bir oyuncusun? Kendinde beğendiğin ya da eksik gördüğün yönler neler?

Hızlı bir oyuncu olduğumu söylerler. Adam eksiltme özelliğim de var. Kale önünde de fena sayılmam. Ancak ilk 70-75 dakikadaki yüksek performansımı 90 dakikaya yayamıyorum. Bu benim açımdan önemli bir eksiklik ve gidermek için çalışıyorum. 90 dakika boyunca aynı performansı göstermem gerekiyor.

Bir idolün var mı?

Thierry Henry gibi bir oyuncu olmayı isterim. Gerçi Barcelona'da pek iyi bir dönem geçirmedi ama Arsenal'deyken süper oynuyordu.

Mevlüt ağabey bana sahip çıkardı

Senin gibi Sochaux'da yetişen Mevlüt Erdinç, şimdi Paris Saint-Germain'de oynuyor. Sochaux'da birlikte olduğunuz dönemde aranızdaki ilişki nasıldı?

Biz kulüpteki iki Türk oyuncuyduk. Mevlüt ağabey bana çok sahip çıkıyor ve kolluyordu. 16-17 yaşındayken A takımla idmanlara çıkmaya başlamıştım. O zamanlar bana sürekli tavsiyelerde bulunup göz kulak oluyor ve antrenmanlarda çok yardım ediyordu.

İlk kez 2008'de U18 Takımına davet edildin. Davet edildiğini nasıl öğrendin ve neler hissettin?

O günü hatırlıyorum tabii ki. Üstelik davet edildiğim maçlar Fransa ile oynayacağımız özel karşılaşmalardı. Aslında iki sene öncesine kadar bana haber geliyordu, "Türk Millî Takımı'na davet edileceksin" diyorlardı ama iki yıl boyunca hevesle beklememe rağmen bir haber çıkmadı. Ben de umudumu kesmeye başlamıştım. Çağırıldığım zaman çok gurur duydum. Ailem çok onurlandı.

İstiklâl Marşını söylerken ağladım

İlk maçında Fransa'ya karşı oynamak ilginç. Birisi hayatını geçirdiğin, ekmek yediğin, diğeri ise doğduğun ve köklerinin ait olduğu ülke. Bu maç senin açından nasıl geçmişti?

Aslında o maça ilk on birde başlamayacaktım. Ama Abdülkadir Kayalı ısınma sırasında sakatlandı ve ben ilk on birde girdim. Maç öncesi İstiklâl Marşını okurken o kadar duygulandım ki, ağladım. Ayrıca annem ve babam da maçı tribünden izliyordu. Onlara böyle bir mutluluk yaşattığım için büyük bir gurur duydum. Bir de yakın arkadaşlarımla karşılıklı oynamanın zevkini yaşadım. Sochaux'dan arkadaşım Cedric Bakambu da o maçta ilk kez Fransa forması giymişti.

Türkiye forması giymeden önce Fransa'dan herhangi bir davet almış mıydın?

16 yaşındayken almış ve iki hazırlık maçında oynamıştım.

Fransa Ligi dünyanın en kozmopolit liglerinden biri. Bu kadar farklı milletten insanın bir arada oynaması bir zorluk getiriyor mu? Bir Türk olarak herhangi bir zorluk yaşıyor musun?

Dediğiniz gibi Fransa'daki her takımda farklı milletlerden birçok oyuncu var ama herhangi bir adaptasyon sorunu yaşanmıyor. Ben de bir Türk olarak herhangi bir zorluk yaşamadım. Futbol açısından da o kadar zor değil. Çok alan bulunan, çok gol atılan bir lig. Fransa'daki forvetlerin en önemli özelliği ise hepsinin çok çabuk ve hızlı oyuncular olması.

Spor Toto Süper Lig'i takip ediyor musun?

2-3 sene öncesine kadar çok yakından takip ediyordum. Ancak şimdi pek vakit bulamıyorum, dolayısıyla eskisi gibi izleyemiyorum. Ama sonrasında bütün maçların özetlerini seyretmeye çalışıyorum.

Türkiye'de tribünler muhteşem

Sence Türk futbolu ile Fransa futbolu arasında ne gibi benzerlik ve farklılıklar var?

Bence Türkiye'deki taraftar desteği muhteşem. Türk taraftarları Fransa'da olmuş olsa Fransız futbolu bugün çok daha iyi bir noktada bulunurdu. Mesela Eden Hazard bir kere bana taraftarlardan dolayı Türkiye'de oynamak istediğini söylemişti. Hani klasik bir söz vardır, "12. Adam" diye. İşte o 12. adamın oyuna katkısı Türkiye'de çok yüksek. Örnek olarak Beşiktaş taraftarı müthiş etkili bence. Oyun olarak ise Fransa'da oyun çok daha çabuk oynanıyor ve tempo sürekli üst seviyede. Türkiye'de futbol o kadar hızlı oynanmıyor. Sanırım Fransa'da sistem biraz daha oturmuş.

İki ülkenin altyapı eğitimlerini kıyaslarsan neler söyleyebilirsin? Sence Türkiye'de mi yoksa Fransa'da mı genç bir oyuncunun yükselmesi daha kolay?

Bence bu soruya genel bir cevap verilemez. Tamamen kulübünüzle ilgili bir durum söz konusu. Millî Takım kampları için Türkiye'ye her geldiğimde farklı bir şeyle karşılaşıyorum. Bana diyorlar ki, "Şu oyuncu bu takıma gitti, bu oyuncu şu takıma kiralandı." Bu oyuncuların hepsi de 17-18 yaşında gençler. Fransa'da böyle bir şey yok. Öyle kiralık vereyim, sonra gelsin bakalım gibi bir duruma pek rastlayamazsınız. Mesela bizim takımda 3-4 senedir oynamayan 7-8 genç oyuncu var. Üstelik bunlar başka takımlara kiralık olarak da olsa gitmek istiyor ama kulüp izin vermiyor. "Siz burada yetiştiniz, burada A takıma çıkacaksınız" diye bekletiyorlar.

Peki, bu durum oyuncunun çıkışı açısından bir gecikmeye yol açmıyor mu?

Evet, dediğiniz gibi gecikmeye sebep olabilir, ama Fransa'daki yapı böyle. Bir oyuncu kolay kolay kiralık verilmez. Genelde rezerv takımla maçlara çıkar.

Senin şu anda kulüpteki durumun nedir? A takımda mı yoksa rezerv takımda mı değerlendiriliyorsun ?

İki sezondur sürekli A takımla antrenmana çıkıyorum. Bu sezon başında da Sochaux'yla 3 yıllık profesyonel sözleşme imzaladım.

A takımla hiç maça çıktın mı?

Geçen sezon A takımla ilk maçıma çıkmıştım. Şimdiye kadar da 6 kez kadroya alındım. Kadroya girdiğim ilk maç Lyon karşılaşması, oynadığım ilk maç ise St. Etienne müsabakasıydı.

İlk maçında neler hissettin? Sonuçta o maça çıkabilmek için yıllarca emek harcıyorsun.

Dediğiniz gibi, yıllarca o anı yaşamak için çalışmıştım. Büyük bir hayalin gerçekleşmesiydi. Daha önce statlara gittiğimde sahanın içinde girer ve "20 bin kişi beni izleyecek" diye hayal kurardım. St. Etienne maçında oyuna girdiğimde büyük bir mutluluk yaşadım. Sahaya girerken herkes alkışladığında çok duygulandım. Maç bittikten sonra da hiç sahadan çıkmak istemedim. Acayip bir duyguydu.

Fransa Millî Takımı, son Dünya Kupası'nda büyük bir çöküş yaşadı. Sence bu düşüşün nedeni nedir?

Bence en önemli neden, futbolun içine politikanın girmesi. Dünya Kupası döneminde takım bir otelde kamp yapıyordu. Politikacılardan biri "Çok pahalı otele gittiler, çok masraf yapıyorlar" diye bayağı bir eleştiride bulundu. Dünya Kupası'na gitmiş bir takıma böyle bir eleştiri yapamazsınız. Sonuçta o insanların en iyi yerde kalması gerekir. Bu olayla başlayan ve sonrasında devam eden eleştiriler takımı olumsuz etkiledi. Ayrıca takım içinde de istenmeyen olaylar yaşandı.

İrlanda Cumhuriyeti ile 7 Eylül'de oynanan maçın 66. dakikasında oyuna dâhil olarak Ümit Millî Takım formasıyla tanıştın. A Millî Takım için ne zaman hazır olacağını düşünüyorsun?

Ümit Millî Takım'da oynayan hangi oyuncuya sorarsanız sorun size hazır olduğunu söyleyecektir. A Millî Takım bir oyuncunun yükselebileceği en üst nokta. Anlatılamayacak derecede gurur verici bir şey.

Türkiye'den herhangi bir transfer teklifi aldın mı?

Samsunspor'dan, Kayserispor'dan teklifler almıştım. Fenerbahçe ve Galatasaray'ın da beni izlediğini duymuştum. İleride belki olabilir ama yakın gelecekte Türkiye'ye gelmeyi pek düşünmüyorum.

Neden düşünmüyorsun? Şimdi Türkiye'ye gelsen belki de sürekli oynama fırsatı bulacaksın.

Bunu her zaman söylüyorlar, "Türkiye'ye gelsen kesin oynarsın" diyorlar. Ama ben Fransa'da yetiştim ve Sochaux bana çok emek verdi. Onların harcadığı emeğin karşılığını vermek istiyorum. Eğer bir yere gideceksem de bana harcanan emeğin karşılığını vererek gitmek istiyorum. Oradan kaçar gibi, hiç bir şey yapmadan ayrılamam.

Peki, hayalini kurduğun, ileride oynamak istediğin bir lig var mı?

Bir gün Fransa'dan ayrılırsam Almanya'da oynamak isterim. Alman Ligi'ni çok seviyorum. Özellikle taraftarlar orada çok iyi. Neredeyse tüm maçlarda tribünler ağzına kadar doluyor. Ayrıca sahalar olsun, tesisler olsun çok çekici.

Türkiye ile bağların nasıl? Tatil için geliyor musun?

Tabii geliyorum. Mesela geçen defa Ümit Millî Takım kampına geldiğimde akrabalarımın yanında kaldım. Türkiye'de çok akrabamız var. Babaannemler, anneannemler, teyzemler hep burada.

Fransa'da hâlâ kulübün tesislerinde mi kalıyorsun?

Artık bir eve taşındım. Tesislere 5 dakikalık mesafede yaşıyorum. Ailemi de yanıma aldım. Ailenin uzakta olması çok zor oluyor.

Artık profesyonel sözleşmeye de imza attın. Para kazanmaya başladığını söyleyebilir misin?

Evet söyleyebilirim. Aslında 16 yaşından beri futboldan para kazanıyorum. Ama ciddi meblağlarla karşılaşmam sözleşme imzaladıktan sonra oldu. Bu sözleşmenin ardından bir arsa aldık. Ayrıca ileride kardeşlerim ve benim geleceğimi düşünerek bazı yatırımlar yaptık. Ailem için elimden gelen en iyi şeyleri yapmaya çalışıyorum.

Futbol oynarken üzerinde bir baskı hissediyor musun?

Şimdi herkes benimle Mevlüt ağabeyi bir tutuyor. Mevlüt ağabey çok şey yaptı bana göre. Ben daha hiç bir şey yapmadım. O Sochaux'dan Paris Saint-Germain'e gitti, Ümit Millî Takım'dan A Milli Takım'a yükseldi. Ben daha onun yaptıklarının hiçbirini başarabilmiş değilim.

İnsanların böyle bir kıyaslama yapmasının nedeni senin de Mevlüt kadar yetenekli olduğunu bilmeleri sanırım.

Evet, insanlar benden böyle bir başarı bekliyor. Ama benimle Mevlüt ağabeyi kıyaslamak yanlış. Oyun tarzlarımız arasında fark var. O daha bitirici ve güçlü. Ayrıca kale önünde de çok etkili. O bir santrfor, bense kanat oyuncusuyum.

Mevlüt Paris Saint-Germain'e gittikten sonra diyaloğunuz devam ediyor mu?

Ara sıra mesajlaşıyoruz. Biliyorum onun da çok zamanı yok ve bu yüzden rahatsız etmek istemiyorum. Ama bir şeye ihtiyacım olursa, aradığım zaman bana yardımcı olacağından hiç şüphem yok.