TR
EN
İrlanda Cumhuriyeti futbolu 22.03.2018
İrlanda Cumhuriyeti futbolu

İrlanda, futbolun kurallarını koyan Uluslararası Futbol Birliği Kurulu'nun (IFAB) kurucu ve daimi üyelerinden biri. İrlanda Cumhuriyeti, ilki EURO 1988 olmak üzere üç Avrupa Şampiyonası ve üç Dünya Kupası finallerine katıldı. Altın devrini İngiliz teknik adam Jackie Charlton döneminde geçiren İrlanda Millî Takımı, en büyük başarısını ise 1990 Dünya Kupası'nda çeyrek final oynayarak gösterdi.

Türkiye - İrlanda maç kitabından

Modern futbol 19. Yüzyıl ortalarında İngiltere'deki özel okullarda oynanmaya başladı ve İngiliz denizciler vasıtasıyla dünyaya yayıldı. Futbolun yayılmaya başlamasının ardından, 1886 yılında futbol kurallarını belirleyen kuruluş olan Uluslararası Futbol Birliği Kurulu (IFAB) kuruldu. Bu birliğin kurucuları ise İngiltere, İskoçya ve Galler Futbol Birliği ile birlikte İrlanda Futbol Birliği'ydi. 1904 yılında Paris'te kurulan Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği (FIFA) de daha yolun başında, Ada ülkelerinin oluşturduğu Futbol Birliği'nin belirlediği kurallara sadık kalacağını açıkladı. O günden bu yana da futbolun kurallarını belirlemeyi IFAB sürdürüyor.

Futbolun kurucu babalarından İrlanda, lig organizasyonunu ise 1921 yılında düzenledi. Bugün en üst lig 10 takımın katılımıyla ve İrlanda Premier Ligi adı altında oynanıyor. 17 şampiyonlukla Shamrock Rovers'ın başı çektiği ligde Dundalk ve Shelbourne 12'şer, Bohemians da 11 şampiyonluğa sahip. Ancak Shelbourne ve Bohemians küme düştükleri için Premier Lig'de yer alamıyor.

İrlanda Millî Takımı ise tarihteki ilk maçını 28 Mayıs 1924'te Fransa'nın Colombes şehrinde Bulgaristan'a karşı oynayıp 1-0 kazandı. Bugüne kadar en farklı galibiyetini 16 Kasım 1983'te Dublin'de Malta'yı 8-0 yenerek elde eden İrlanda Cumhuriyeti, en farklı yenilgisine ise 27 Mayıs 1982'de Uberlandia'da Brezilya karşısında 7-0'lık skorla uğradı.

1930'da ilk kez düzenlenen Dünya Kupası'nın elemelerinde yer almayan İrlanda Millî Takımı, daha sonraki 21 organizasyonun elemelerinde üç kez başarılı olarak finallere gidebildi. İlki 1990'da olmak üzere 1994 ve 2002 Dünya Kupası finallerinde boy gösteren İrlandalılar, 1960'tan beri katıldıkları 15 Avrupa Şampiyonası'nın elemelerinde de üç defa başarı sağlayarak 1988, 2012 ve 2016'daki finallerde boy gösterdi. İrlanda Millî Takımı Dünya Kupası finallerindeki en iyi derecesini 1990'da çeyrek final oynayarak elde ederken, Avrupa Şampiyonası finallerinde ise 2016'da son 16 turunu görerek en iyi derecesine ulaştı.

İrlanda Millî Takımı, uluslararası alanda büyük turnuvaların finallerinde ilk olarak 1988 yılında sahneye çıktı.  O yıl Avrupa Şampiyonası finallerine Almanya ev sahipliği yapıyordu. Elemeler ise üçü dört, dördü de beş takımlı 7 grup üzerinden oynandı. Sadece grup birincilerinin final hakkını elde edeceği elemelerde İrlanda Cumhuriyeti, 7. Grup'ta Bulgaristan, Belçika, İskoçya ve Lüksemburg'la mücadele etti. Takımın başında İngilizlerin ünlü futbol adamı Jackie Charlton vardı ve bu İrlanda tarihinde görülmemiş bir olaydı. Başlangıçta bu görevlendirme ülkede tepkiyle karşılansa da Charlton, İrlanda Millî Takımı'nı tarihinde ilk defa Avrupa Şampiyonası finallerine taşıdıktan sonra 1990 ve 1994 Dünya Kupaları'na da götürünce, bu olumsuz duygular yerini minnet ve sevgiye bırakacaktı. Hatta Charlton'ın bir İngiltere maçından önce oyuncularını, İrlanda'nın İngilizlere karşı verdiği savaşlarda söylediği marşlarla motive ettiği bile yazılıp çizilmişti.

İrlanda Cumhuriyeti, EURO 1988 elemelerine deplasmandaki 2-2'lik Belçika beraberliğiyle başladı. Gollerinin altında  Frank Stapleton ve Liam Brady'nin imzası vardı. Adanın efsane oyuncularından Brady'nin 90. dakikada attığı beraberlik golünün ne kadar kritik olduğu, elemeler bittiğinde daha iyi anlaşılacaktı. Gruptaki ikinci maçında İskoçya ile Dublin'de golsüz berabere kalan İrlanda, üçüncü maçında Glasgow'da rakibini Liverpool'lu Mark Lawrenson'un golüyle yenerek ilk galibiyetini aldı. Dördüncü maçında Bulgaristan deplasmanında Tanev'den yedikleri iki gole o dönemde Manchester United formasını giyen Stapleton'la bir kez karşılık verebilen İrlandalılar, 2-1'lik skorla gruptaki ilk ve tek yenilgilerine uğradı. Beşinci maçında Dublin'de Belçika ile golsüz berabere kalan İrlanda, sonraki üç maçını da kazanarak grup birincisi olmayı başaracaktı. Önce Lüksemburg'u deplasmanda Tony Galvin ve Liverpool efsanesi Ronnie Whelan'ın golleriyle 2-0 yendiler, ardından aynı rakibe evlerinde Stapleton ve Manchester United'lı Paul McGrath'ın golleriyle 2-1 üstünlük sağladılar, son olarak da birincilik için beraberliğin yeteceği Bulgaristan'ı McGrath ve Liverpool'un kaptanı Ronnie Moran'ın golleriyle 2-0 mağlup edip grup birincisi oldular. İrlanda'nın 11 puan topladığı grupta Bulgaristan 10, Belçika ve İskoçya ise 9 puanda kalmıştı.

Almanya'da düzenlenen turnuvada Sovyetler Birliği, Hollanda ve İngiltere ile aynı gruba düştüler. Grubun iki takımı Hollanda ve Sovyetler Birliği, turnuvanın sonunda final oynayacaktı ki bu da İrlanda'nın ne kadar zorlu bir eşleşmeyle karşılaştığının göstergesiydi. Grup maçlarına büyük bir sürprize imza atarak başladılar ve Stuttgart'ta İngiltere'yi Liverpool'lu orta saha oyuncusu Ray Houghton'un golüyle 1-0 mağlup ettiler. Sovyetler Birliği ile oynadıkları maçta ise Ronnie Whelan'ın golüyle öne geçseler de Protasov'u durduramayınca 1-1'lik beraberliğe razı oldular. Son maçta Hollanda karşısında alacakları bir beraberlik gruptan çıkmalarına yetecekti. 82. dakikaya kadar da bu pozisyonlarını korudular. Ancak Hollanda o dakikada Kieft'le bir gol atıp 1-0 kazanacak ve bu sayede gruptan çıkıp sonunda da şampiyonluğa ulaşacaktı. İrlanda için ise peri masalı sona ermişti.

Ancak Jackie Charlton ve öğrencileri bu başarının devamını 1990 Dünya Kupası elemelerinde de getirecek ve İrlanda Cumhuriyeti, tarihinde ilk defa finallerde yer almasını bilecekti. Elemelerde İspanya, Kuzey İrlanda, Macaristan ve Malta'nın bulunduğu 6. Grup'a düştüler. İlk iki sırayı alan takımların final biletini alacağı grupta 13 puanlı İspanya'nın 1 puan gerisinde ikinci olarak muratlarına erdiler. Elemelere Belfast'taki golsüz Kuzey İrlanda beraberliği ile başlayan, ardından İspanya'ya 2-0 yenilen İrlanda Cumhuriyeti, Macaristan'dan da golsüz beraberlikle dönünce 1 puanda kalmıştı. Ancak sonraki beş maçı da kazanmayı başardılar. Önce Dublin'de İspanya'yı Michel'in kendi kalesine attığı golle 1-0 yendiler. Sonra Malta'yı Houghton ve Moran'ın, Macaristan'ı da McGrath ve Tony Cascarino'nın golleriyle 2-0 mağlup ettiler. Kuzey İrlanda'yı 3-0 yenerken golleri Whelan, Cascarino ve Houghton'la buldular. Son maçlarında ise Malta'ya deplasmanda John Aldrigde'in golleriyle 2-0 üstünlük sağlayıp İtalya'daki Dünya Kupası finallerinin yolunu tuttular. Finallerde bir kez daha İngiltere ve Hollanda ile aynı gruba düştüler. Diğer rakipleri ise Mısır'dı. Grupta ilginç bir kapışma yaşandı. Oynanan altı maçtan sadece birinde takımlar yenişebildi. O maçta da İngiltere, Mısır'ı 1-0 mağlup etti. Diğer beş maç ise beraberlikle sonuçlandı. İlk maçında İngiltere ile 1-1 berabere kalan İrlanda'nın Dünya Kupası finallerindeki ilk golünü atma şerefi Everton'lı Kevin Sheddy'ye düştü. Mısır'la golsüz berabere kalan İrlanda, son maçında ise Hollanda karşısında Gullit'ten yediği gole Arsenal'li Niall Quinn'le karşılık vererek 1-1'lik beraberliği kurtardı. Böylece İngiltere lider, İrlanda ve Hollanda da ikinci ve üçüncü olarak gruptan çıktı. Son 16 turundaki rakipleri Romanya'ydı. Maçın normal süresi ve uzatmaları golsüz sona erdi. Penaltılarda Romanya Hagi, Lupu, Rotariu ve Lupescu ile isabet sağlarken, Timofte atışı kaçırıyor, buna karşılık Sheedy, Houghton, Andy Townsend, Cascarino ve David O'Leary ile beşte beş yapan İrlanda Cumhuriyeti çeyrek finale yükseliyordu. Çeyrek finaldeki rakipleri ise ev sahibi İtalya'ydı. İtalyanlar o turnuvada parlayıp gol kralı olacak Salvatore Schillaci'nin golüyle 1-0 kazanacak ve İrlandalılar, beş maçta hiç kazanamadan çeyrek final oynadıkları Dünya Kupası'ndan evlerine dönecekti.

EURO 1992 elemelerinde Millî Takımımızla aynı grupta yer alan İrlanda, 9 puanlı İngiltere'nin 1 puan gerisinde namağlup ikinci oldu ancak sadece birincilerin katılabildiği turnuvaya katılma hakkını elde edemedi. Ancak Jackie Charlton, 1994 Dünya Kupası elemelerinde takımını bir kez daha finallere taşımayı başardı. 3. Grup'ta İspanya, Danimarka, Kuzey İrlanda, Litvanya, Letonya ve Arnavutluk'la eşleştiler. 12'şer maçın sonunda İspanya 19 puanla ilk sırada final biletini alırken, Danimarka gibi 18 puan toplayan İrlanda, averajının da eşit olduğu rakibini attığı golün fazlalığıyla geçerek ABD'nin yolunu tuttu. Gruba, Dublin'de Arnavutluk'u Aldridge ve McGrath'ın golleriyle 2-0, Letonya'yı Sheedy'nin bir, Aldridge'in üç golüyle 4-0 yenerek iyi bir başlangıç yapıp, Danimarka ve İspanya deplasmanlarından da 0-0'la döndüler. Evlerinde Kuzey İrlanda'yı Townsend, Quinn ve Staunton'ın golleriyle 3-0 mağlup edip gollerini Quinn'le buldukları maçta Danimarka ile 1-1 berabere kaldılar. Arnavutluk deplasmanında Staunton ve Cascarino'nun golleriyle 2-1, Letonya deplasmanında Aldridge ve McGrath'ın golleriyle 2-0, Litvanya deplasmanında da Staunton'ın golüyle 1-0 kazandılar. Galibiyet serileri içerde Litvanya karşısında Aldridge ve Kernaghan'ın golleriyle elde ettikleri 2-0'lık skorla devam etti. Bu seriyi bozan ise Dublin'de 3-1 kazanan İspanya oldu. Bu maçtaki tek gollerinin altında ise Sheridan'ın imzası vardı. Son maçlara gelindiğinde Danimarka 18 puanla lider konumundaydı. İspanya ve İrlanda'nın ise 17'şer puanı bulunuyordu. Charlton'ın takımı, Belfast'ta McLoughlin'in golüyle 1-1'lik beraberliği kurtarırken İspanya da Danimarka'yı 1-0 yeniyor ve böylece iki takım el ele ABD vizesini alıyordu. Meksika, İtalya ve Norveç'le eşleştikleri finallerde yine çok ilginç bir tablo ortaya çıktı. Dört takım da birer galibiyet, beraberlik ve yenilgi alarak dörder puan toplamıştı ve doğal olarak averajlar da eşitti. Sıralamayı atılan golün fazlalığı belirledi. Meksika, İrlanda ve İtalya bir üst tura çıkarken Norveç elendi. Bu arada İrlanda, Dünya Kupalarındaki ilk galibiyetini de İtalya'yı Roy Houghton'ın attığı golle 1-0 yenerek elde etmişti. Diğer iki maçta ise Meksika'ya 2-1 yenilip Norveç'le 0-0 berabere kaldılar. Ancak nefesleri daha ilerisini görmeye yetmedi. Hollanda'ya Dennis Bergkamp ve Wim Jonk'tan yedikleri gollerle 2-0 yenilip finallere veda ettiler.
EURO 96 ve EURO 2000 ile 1998 Dünya Kupası elemelerinde ise üst üste üç kez play-off'a takıldılar. Jackie Charlton sahneden çekilmişti ve artık takımın başında Mick McCarthy vardı. EURO 96 elemelerinde Portekiz, Kuzey İrlanda, Avusturya, Letonya ve Liechtenstein'la eşleştiler.

23 puanla birinci olan Portekiz'in ardından 17 puanla ikinci sırayı alarak play-off oynama hakkını elde ettiler. Aynı puana sahip Kuzey İrlanda'yı bir gol geride bırakmışlardı. Ancak kendileri gibi en iyi ikinciler arasına giremeyen Hollanda ile Liverpool'da oynadıkları play-off'u Kluivert'tan yedikleri gollerle 2-0 kaybedip final şansını kaçırdılar.

1998 Dünya Kupası elemelerinde Romanya, Litvanya, Makedonya, İzlanda ve Liechtenstein'dan oluşan kolay bir gruba düşmüşlerdi. Ancak 28 puan toplayan Romanya'nın 10 puan gerisinde kaldılar ve ikinci olabildiler. Play-off'ta Belçika engelini geçmeleri gerekiyordu lâkin başaramadılar. Dublin'deki ilk maçta Manchester United'lı sol bekleri Denis Irwin'in golüyle öne geçseler de Nilis'ten yedikleri golle 1-1 berabere kaldılar. Brüksel'de ise Oliveira'dan yedikleri gole Ray Houghton'la cevap verseler de işlerini bitiren yine Nilis oldu ve 2-1 yenilerek finallere katılma şansını kaybettiler.

EURO 2000 elemelerinde ise bu defa karşılarına biz çıkacaktık. Yugoslavya, Hırvatistan, Makedonya ve Malta'dan oluşan gruplarını 17 puanlı Yugoslavya'nın 1 puan gerisinde ikinci bitirerek play-off'ta Türkiye ile eşleştiler ve detaylarını bu kitapçığın ilgili bölümünde okuyacağınız biçimde Dublin'de 1-1, Bursa'da 0-0'lık beraberliklerle elendiler.

İrlanda Cumhuriyeti, Dünya Kupası finallerine üçüncü ve son kez olarak 2002'de katıldı. Bu defa üst üste oynadıkları dördüncü play-off'ta şanssızlıklarını kırmışlardı. Eleme grubunda Portekiz, Hollanda, Estonya, Kıbrıs Rum Kesimi ve Andorra ile eşleşmişlerdi. Tıpkı Portekiz gibi 24 puan topladılar ve favori Hollanda'yı dört puan arkalarında bırakarak Uzakdoğu'nun yolunu tuttular. Gruptaki 10 maçta 7 galibiyet, 3 beraberlik alırken hiç yenilmediler. İlk iki maçlarında Hollanda deplasmanından Robbie Keane ve McAteer'in golleriyle 2-2, Portekiz deplasmanından da Holland'ın golüyle 1-1'lik beraberliklerle döndüler. Dublin'de Estonya'yı Kinsella ve Dunne'ın golleriyle 2-0, deplasmanda Kıbrıs Rum Kesimi'ni bugünkü antrenörleri Roy Keane (2), Harte ve Kelly'nin golleriyle 4-0, Andorra'yı Harte, Kilbane ve Holland'ın golleriyle 3-0 yendiler. Galibiyet serileri Dublin'de Kilbane, Kinsella ve Breen'in golleriyle 3-0 kazanılan Andorra maçıyla devam etti. Onlara dur diyen, Dublin'deki 1-1'lik maçta Portekiz oldu. Roy Keane'in golüyle öne geçen İrlanda, Figo'yu durduramamıştı. Sonrasında deplasmanda Estonya'yı 2-0, Dublin'de Hollanda'yı 1-0 ve Kıbrıs Rum Kesimi'ni 4-0 yenerek rotalarını Uzakdoğu'ya çevirdiler. Estonya maçında Dunne ve Holland, Hollanda maçında McAteer, Kıbrıs Rum Kesimi maçında ise Harte, Quinn, Connolly ve Roy Keane golleri kaydetmişti. Grup birinciliğini averajla kaybedip play-off'ta İran'la eşleştiler. Dublin'deki ilk maçı Ian Harte ve Robbie Keane'in golleriyle 2-0 kazanarak elde ettikleri averajı iyi değerlendirdiler. Tahran'da son dakikada Golmohammadi'den yedikleri golle 1-0 yenilseler de 2002 Dünya Kupası'na katılma hakkını kazandılar. Finallerde Almanya, S. Arabistan ve Kamerun'la aynı gruba düştüler. Gollerini Matt Holland'la buldukları ilk maçta Kamerun'la 1-1 berabere kaldıktan sonra Almanya karşısında da aynı skoru alıp umutlarını son maça taşıdılar. Bu maçta Klose'den yedikleri gole 90+2'de Robbie Keane'le karşılık vermişlerdi. Son maçlarında ise Suudi Arabistan'ı Robbie Keane, Breen ve Duff'ın golleriyle 3-0 mağlup edip 7 puanlı Almanya'nın ardından ikinci sırada gruptan çıktılar. Ama bu defa da İspanya engeline takıldılar. Suwon'daki maçın 8. dakikasında Mendieta'dan yedikleri gole son dakikada Robbie Keane'in penaltısıyla karşılık verip maçı önce uzatmalara, sonra da penaltılara taşısalar da kireçli noktadan yapılan atışlarda şansları yaver gitmedi. Robbie Keane ve Finnan atışlarını gole çevirip Holland, Connolly ve Kilbane kaçırınca, Hierro, Baraja ve Mendiata ile üç isabet sağlayan İspanya 3-2'lik üstünlükle İrlanda'yı eledi.

EURO 2004, EURO 2008 ve 2006 Dünya Kupası elemelerinde gruptan çıkamayan İrlanda, 2008'den beri takımın başında bulunan ünlü İtalyan teknik adam Giovanni Trapattoni yönetiminde 2010 Dünya Kupası elemelerinde ise bir kez daha play-off'a takıldı. İtalya, Bulgaristan, Kıbrıs Rum Kesimi, Karadağ ve Gürcistan'dan oluşan gruplarını 24 puanlı İtalya'nın ardından 18 puanla ikinci sırada bitirdiler ve Fransa ile eşleştiler. Dublin'deki ilk maçı Anelka'dan yedikleri golle 1-0 kaybetseler de deplasmandaki 90 dakikayı Robbie Keane'in golüyle 1-0 önde tamamlayıp maçı uzatmaya taşıdılar. Ancak bu bölümde Henry'nin eliyle kontrol edip verdiği pasta Gallas'tan yedikleri gol işlerini bitirdi.

Son 4 büyük turnuvanın elemelerinde ise İrlandalılar üç kez daha play-off oynadı.  EURO 2012 elemelerinde Rusya, Ermenistan, Slovakya, Makedonya ve Andorra ile aynı gruba düşen İrlanda, 23 puanlı Rusya'nın ardından 21 puanla ikinci olarak play-off oynama hakkını elde etti. Trapattoni'nin takımı, gruptaki tek yenilgisini evinde Rusya'dan alırken, diğer 9 maçından 6 galibiyet, 3 de beraberlik çıkardı. Play-off'ta en zayıf halka Estonya ile eşleşmeleri önemli bir şanstı ve bu şansı da iyi kullandılar.  Deplasmandaki ilk maçı Robbie Keane'in iki, Andrews ve Walters'in de birer golüyle 4-0 kazanıp formaliteye dönüşen rövanşta da 1-1 berabere kalarak finallere gittiler. Ancak turnuvanın sonunda final oynayacak İspanya ve İtalya'nın yanı sıra Hırvatistan'la paylaştıkları grubu 9 gol yiyip 1 gol atarak ve tüm maçlarını kaybederek son sırada tamamlayıp elendiler.

2014 Dünya Kupası elemelerinde gruptan çıkamayan İrlanda Cumhuriyeti'nde Trapattoni görevden ayrılırken yerine geçen Noel King'le elemeleri tamamladılar. Hemen ardından ise takımın başına Martin O'Neill geçti. O'Neill yönetiminde EURO 2016 elemelerinde bir kez daha play-off oynayıp finallere katıldılar. Almanya, Polonya, İskoçya, Gürcistan ve Cebelitarık'ın bulunduğu grupta 18 puan toplayıp üçüncü oldular. Almanya 22, Polonya ise 21 puanla ilk iki sırayı paylaşmıştı. Play-off'ta eşleştikleri Bosna-Hersek'le deplasmandaki ilk maçta 1-1 berabere kaldılar. Bu maçtaki tek golleri Robbie Brady'den gelmişti. Rövanşı ise Jon Walters'in golleriyle 2-0 kazanıp finallere katıldılar.

İtalya, Belçika ve İsveç'le paylaştıkları grupta İsveç'le 1-1 berabere kalıp Belçika'ya 3-0 yenildikten sonra İtalya'yı Brady'nin 85'teki golüyle 1-0 mağlup edip üçüncü sıradan son 16 turuna çıktılar. Ancak ev sahibi Fransa karşısında şansları yine yaver gitmedi.  2. dakikada Brady'nin penaltı golüyle elde ettikleri üstünlüğü koruyamayıp 58 ve 61'de Griezmann'dan iki gol yiyince, 2-1 kaybedip evlerinin yolunu tuttular.

Son 2018 Dünya Kupası elemelerinde yine Martin O'Neill yönetiminde mücadele eden İrlanda Cumhuriyeti; Sırbistan, Galler, Avusturya, Gürcistan ve Moldova ile paylaştığı grupta avantajını son maçlarda kaybedip Sırbistan'ın ardından ikinci olabildi. Sırplar 21, İrlandalılar 19 puan toplamıştı.

Play-off'taki rakipleri ise Danimarka oldu. Kopenhag deplasmanındaki ilk maçta elde ettikleri golsüz beraberlik onlara önemli bir avantaj sağlamıştı. Üstelik Dublin'deki maçın 6. dakikasında Shane Duffy ile bir gol bulup öne de geçmişlerdi. Ancak sonrası İrlanda için çok acı gelişti. Danimarka arka arkaya attığı gollerle 5-1 kazanarak İrlanda'nın 2002'den beri süren Dünya Kupası hasretini dört yıl daha uzattı.

Evet, bugünün İrlanda Cumhuriyeti takımı kadrosu, Jackie Charlton'ın elindeki yıldızlar topluluğu değil. O dönemde Adanın en iyi takımlarında top koşturan oyuncular sahneden çoktan çekildi. Bugünkü İrlanda Cumhuriyeti takımında oynayan futbolcuların tamamı da İngiltere Liglerinde forma giyiyor ama aralarında Premier Lig'in kalburüstü takımlarında oynayabilen tek isim bile yok.

Yine de her daim yürekleriyle oynayan ve takım oyunundan asla sapmayan İrlandalılar, saygıdeğer bir rakip olarak anılmayı sürdürüyor.