TÜRKİYE - BOSNA HERSEK Özel Maç

36 Saraybosna’daki 3-2’lik Bosna-Hersek yenilgisi, adeta Millî Takımımızın bütün ayarlarını bozmuştu. Bu yenilginin ardından deplasmanda Malta gibi grubun en zayıf halkasıyla 2-2 berabere kalan millîlerimiz, ardından Macaristan’ı 3-0’lık farklı bir skorla yense bile Moldova deplasmanında da 1-1’lik beraberlikle çok kritik iki puan kaybedecek, hele hele evimizdeki 1-0’lık Yunanistan yenilgisi, finallere katılma şansımızı çok kritik bir noktaya getirecekti. Bu süreçte Yunanistan grup birinciliğini çoktan garantilemişti ve bizim ikinci sırayı alıp finallere katılabilmemiz için önce deplasmandaki Norveç, sonra da içerdeki Bosna-Hersek maçlarını kazanmamız gerekiyordu. Fatih Terim’in öğrencileri 17 Kasım’da Norveç’i Emre Belözoğlu ve Nihat Kahveci’nin golleriyle 2-1 mağlup ederek görevin birinci kısmını tamamlamış, 21 Kasım’da ise son virajı dönmek üzere Ali Sami Yen Stadı’nda Bosna-Hersek’in karşısına çıkmıştı. Hollandalı hakem Eric Braamhaar’in yönettiği bu müsabakada on birimiz Rüştü Reçber - Gökhan Gönül, Servet Çetin, Emre Aşık, Hakan Balta - Hamit, Mehmet Aurelio, Emre Belözoğlu, Arda Turan - Nihat Kahveci ve Semih Şentürk’ten oluşuyordu. 2008 finallerini bir 90 dakikaya bağlamanın heyecanı futbolcularımızın üzerinde kendisini tutukluk biçiminde hissettiriyordu. Bosna-Hersek takımı ileride sadece Dzeko’yu bırakarak ikinci forvetleri Misimovic dâhil 10 adamıyla kapanıyor ve millilerimize boş alan bırakmadan direnmeye çalışıyordu. Baskısını artıran takımımız, 43’üncü dakikada elemelerdeki en değerli golünü Nihat Kahveci’nin ayağından buldu. Arda Turan’la verkaça giren Hamit Altıntop, ceza sahası içinde sağ kanattan topu içeriye kesiyor, Nihat Kahveci de tıpkı Norveç maçındaki gibi kontrol ettiği topu yine aynı köşeden ağlarla buluşturuyordu. 84’üncü dakikada Hamit Altıntop’un kullandığı serbest vuruşta top Bosna-Hersek kalesinin direğine takılsa da Millî Takımımız 1-0’lık skorla hem Bosna-Hersek karşısındaki ilk galibiyetini alacak hem de 6 yıl aradan sonra büyük bir organizasyonun finallerine katılma fırsatını yakalayacaktı. EURO 2008 Avrupa Şampiyonası elemelerinde rakibimiz olan Bosna-Hersek’le 2010 Dünya Kupası elemelerinde bir kez daha aynı gruba düştük. İspanya, Belçika, Estonya ve Ermenistan da grubun diğer takımlarıydı. Avusturya ve İsviçre’nin ev sahipliğinde düzenlenen 2008 Avrupa Şampiyonası’ndan yarı final oynayıp büyük bir başarı elde ederek dönen Millî Takımımız, 2010 Dünya Kupası elemelerine de deplasmandaki 2-0’lık Ermenistan galibiyeti ve iç sahadaki 1-1’lik Belçika beraberliğiyle başlamıştı. Bosna-Hersek ise 11 Ekim 2008 tarihinde, üçüncü maç günündeki rakibimizdi. Maç saati geldiğinde İnönü Stadı’nın tribünleri tıklım tıklım doluydu. Misafir takım taraftarlarına ayrılan deniz tarafındaki açık tribün bölümü de Bosna-Hersek’in ateşli destekçileriyle hınca hınçtı. Millî Takımımız sahaya klasik 4-4-2 düzeniyle çıkıyor ancak bu klasiklik içinde bir sürpriz göze çarpıyordu. Beşiktaş’ın 17 yaşındaki oyuncusu Batuhan Karadeniz, kendi evi İnönü Stadı’nda ay-yıldızlı on birin bir parçasıydı. Teknik direktörümüz Fatih Terim, Macaristan’dan Viktor Kassai’nin yönettiği müsabakaya Volkan Demirel - Sabri Sarıoğlu, Servet Çetin, İbrahim Kaş, Hakan Balta - Kazım Kazım, Mehmet Aurelio, Ayhan Akman, Arda Turan - Mevlüt Erdinç ve Batuhan Karadeniz’den oluşan bir on bir çıkarmıştı. Bosna-Hersek Teknik Direktörü Blazevic ise ileride iri cüsseli ama hareketli santrforu Edin Dzeko’yu yalnız bırakmış, dörtlü savunmanın önünde beşli bir orta saha kurmuş ve öncelikle savunmayı düşünen bir anlayışı daha maçın başında sahaya yansıtmıştı. Millî Takımımız başlangıçta istediği tempoyu bir türlü bulamıyor, oyun bir orta saha mücadelesi biçiminde ve elbette bu şekliyle Bosna-Hersek’in gönlüne göre ilerliyordu. Üstelik Bosnalılar 27’nci dakikada gönüllerine görenin de ötesine geçiyor ve bir duran top organizasyonunda Dzeko’nun kafa golüyle 1-0’ı yakalıyordu. 39’da sakatlanan Batuhan oyundan alınırken, Fatih Terim tercihini bir forvet oyuncusundan değil Nuri Şahin’den yana kullanıyor, millîlerimiz Mevlüt Erdinç’le tek santrforlu sisteme geçiyor, bu arada Nuri’nin orta alana getirdiği hareket ve pas bağlantıları da pozisyon olarak sahaya olumlu yansıyordu. İkinci yarı başlarken Ayhan Akman’ın yerine Halil Altıntop sahadaydı ve maçın başındaki iki santrforlu sistem geri gelmişti. Millîler oyunu hızlandırıyor ve özellikle Sabri Sarıoğlu’nun sağ kanattan ateşlemeleriyle oyunu Bosna-Hersek yarı sahasına yığıyordu. Nitekim “geliyorum” diye bağıran gol de fazla gecikmiyordu. 51’inci dakikada Sabri Sarıoğlu’nun Bosna-Hersek ceza sahasına gönderdiği topa Dzeko ile yükselen Arda Turan’ın vuruşunda skor 1-1’e geliyordu. 66’ncı dakikada tıpkı ilk golde olduğu gibi aynı bölgeden kazanılan serbest vuruşu yine Sabri Sarıoğlu kullanıyor, sağ çaprazda Servet Çetin’in yaptığı kafa vuruşunu kaleci Hasagic çeliyor, günün en fazla pozisyona giren adamı Mevlüt Erdinç bu kez topu boş kaleye göndererek takımımıza 2-1’lik galibiyeti getiriyordu. Bosna-Hersek’le son maçımızı 9 Eylül 2009 günü oynadık. Ne yazık ki Bosna’yı 2-1 yendiğimiz gruptaki üçüncü müsabakamızın ardından Estonya ile deplasmanda golsüz berabere kalmış, ardından grubun favorisi İspanya ile arka arkaya oynadığımız iki maçı da basit hatalar neticesinde 1-0 ve 2-1’lik skorlarla kaybetmiş, nihayet evimizdeki 4-2’lik Estonya galibiyetiyle kendimize gelir gibi olmuştuk. Ancak Zenica çarşısındaki hesap evdekine uymayacak ve Bosna-Hersek beraberliği tüm umutlarımızı tüketecekti. Zaten biz Estonya’yı yenerken, Bosna-Hersek de Ermenistan’ı deplasmanda mağlup etmiş ve aradaki dört puanlık fark kapanmamıştı. Tek çare, Zenica’da alınacak bir galibiyetle, son iki maça girilirken puan farkının bire inmesini sağlamaktı. Millî Takımımız, Portekizli Manuel Benquerenca’nın yönettiği Bilino Polje Stadı’ndaki maça Volkan Demirel - Gökhan Gönül, Önder Turacı, Servet Çetin, Hakan Balta - Hamit Altıntop, Ceyhun Gülselam, Emre Belözoğlu - Tuncay Şanlı, Semih Şentürk, Arda Turan on biriyle çıktı. Bizim cephemizdeki mutlak kazanma arzusuna karşılık Boşnaklar da tarihlerinde ilk defa bir büyük organizasyonun finallerine bu kadar yaklaşmışken Dünya Kupası’na katılma fırsatını kaçırmak niyetinde değildi. Maçın başında Güney Afrika aşkına yüklenen milliler, ilk dakikalarda Bosnalıları şaşkına çeviriyor, henüz 5’inci dakikada da özlenen ve beklenen gol geliyordu. Üstelik son derece organize bir biçimde… Tuncay Şanlı’nın bir topuk pasıyla sağ kanattan hareketlendirdiği Gökhan Gönül topu kale içine çeviriyor, Semih Şentürk’ün kaleciden dönen vuruşunu tamamlamak ise gerilerden kopup gelen Emre Belözoğlu’na düşüyordu: 1-0. Skorboardun 25’inci dakikayı gösterdiği esnada Servet Çetin’in rakip oyuncudan daha fazla sıçrayarak yaptığı kafa vuruşunda hakem “faul”e hükmediyor ve Bosna-Hersek kaleye yaklaşık 25 metre mesafede bir serbest vuruş kazanıyordu. Topun başına geçen Salihoviç’in barajın üzerinden keserek doksana gönderdiği toptaki ustalık, şapka çıkartılacak cinstendi. İkinci yarıdaki yüklenişimiz çok sayıda pozisyon üretse de beklediğimiz ikinci gol bir türlü gelmiyor, 86’ncı dakikada Arda Turan’ın şutu da direğe takılınca 1-1 sona eren maçın bu skoru bizi evimizde oturmak zorunda bırakırken Bosna-Hersek’e 2010 Dünya Kupası finallerine katılmak için baraj maçı oynamanın yolunu açıyordu. 37 EURO 2008’e merhaba Geriden gelip kazandık Vizeyi Bosna-Hersek aldı

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==