TÜRKİYE - BOSNA HERSEK Özel Maç

anayasayla dünyanın en karmaşık siyasi sistemlerinden birine sahip olur. Savaşta birbirleriyle çatışan Boşnak, Sırp ve Hırvatlar, yeni sistemle bir arada yaşamak, çalışmak ve hatta ülkeyi yönetmek zorunda kalır. Savaşın üzerinden 20 yıldan fazla zaman geçmesine rağmen ülkede zaman zaman hâlâ etnik gerginlikler yaşanmaktadır. Bugün Bosna-Hersek, üç etnik gruba ev sahipliği yapmaktadır: Boşnaklar, Sırplar ve Hırvatlar. İngilizcede ve daha birçok dilde etnik kimlik göz önünde tutulmadan tüm Bosna-Hersek halkına Bosnalı denir. Ancak Türkçede tarihten gelen yakınlıktan dolayı Bosnalı denildiği anda Boşnaklar yani Bosnalı Müslümanlar terimi kastedilir. Ayrıca ülkede Bosnalı veya Hersekli olmak da ayrı etnik kimliği vurgulamak için kullanılır. Bosnalıyım demek “Müslümanım” demektir. Hersekliyim demek “Hırvatım” anlamına gelir. Ülke yönetim açısından iki devletçiğe bölünmüş durumdadır. Bunlar, Bosna-Hersek Federasyonu ve Sırp Cumhuriyeti’dir. Kış turizmine elverişli Ülkeyi, kuzey, batı ve güneyden Hırvatistan, doğudan Sırbistan, yine güneyden Karadağ çevirmekte, Adriyatik Denizi’ne ise Neum şehrinin bulunduğu yerde yalnızca 20 kilometrelik limanı olmayan bir kıyısı bulunmaktadır. Ülkenin coğrafyası merkez ve güneyde dağlık, kuzeybatıda tepelik, kuzeydoğuda düzlük bir karakter sergiler. Devletin başkenti ve en büyük şehri Saraybosna, birçok yüksek dağla çevrelenmiştir. Bu coğrafî özelliğinden dolayı şehir kış turizmine elverişlidir ve 1984 Kış Olimpiyatları’na ev sahipliği yapmıştır. Ülkenin başlıca nehirleri Una, Sana, Drina, Sava, Bosna ve ünlü Mostar Köprüsü’nün altından akan Neretva’dır. Başlıca doğal kaynakları kömür, demir, boksit, manganez, ormanlar, bakır, krom, çinko, kurşun, tuz, barit, asbest, kaolin ve alçıdır. Ülkedeki ekilebilir toprakların oranı yüzde 14, otlak ve meraların oranı yüzde 20, orman ve ağaçlık alanların oranı yüzde 39, diğer toprakların oranı da yüzde 27’dir. Bosna-Hersek bağımsızlığını kazandığında 3.5 yıl süren savaş ülke kaynaklarının çoğunun tükenmesine neden olmuştu. 1994 yılı Ağustos ayı itibarıyla Bosna-Hersek Federasyonu hükümeti başlattığı makroekonomik istikrar programı sonucunda 1995 yılında ekonomide canlanma kaydetmiş ve hiperenflasyon kontrol altına alınmıştır. Savaş sonrası Bosna-Hersek’te ulaşım yolları büyük oranda tahrip olmuştur. Yurt dışı bağlantılı tek bir demiryolu kalmamış, telekomünikasyon ve radyo-televizyon tesisleri ağır zarar görmüştür. Eski Yugoslavya’da elektrik mühendisliği, madencilik, metal işleme, tarım ve gıda sektörlerinde faaliyet gösteren bazı büyük firmalara ev sahipliği yapmış olan Bosna-Hersek’te üretimin büyük bir kısmı kamulaştırılmış olmasına rağmen küçük ölçekli pek çok özel firma da bulunmaktadır. Ticaretin büyük bir kısmı da özel firmalar tarafından gerçekleşmiştir. Sanayi altyapısına sahip olmasına karşın Bosna-Hersek, Makedonya’dan sonra eski Yugoslav devletleri arasında millî geliri en düşük ülkedir. Bizim eller… Bosna-Hersek, bir Türkün kendisini evinde hissedeceği bir ülke. Osmanlı dönemindeki 400 yılı aşan birliktelik sayesinde gelenek ve sosyal hayat neredeyse ortak hale gelmiş. Kahvesinden böreğe, baklavaya, camilere, misafirperverliğe kadar Bosna-Hersek adeta bir Türk diyarı... Bosna’nın alametifarikalarından biri, ünlü Mostar Köprüsü… Saraybosna’dan çıkıp Mostar’a ilerlerken turkuaz nehirler ve yemyeşil ağaçlarla sarılı bir tabiatın içinden geçiyorsunuz. Yaklaşık 20 kilometre sonra karşınıza çıkan Poçitel ismindeki köy, Bosna’da Türklerin kurduğu ilk köy olma özelliğini taşıyor. Mostar Köprüsü ise Mimar Sinan’ın öğrencisi Mimar Hayruddin tarafından 1556 yılında inşa edilmiş. Unesco’nun koruması altındaki tarihi köprü, ne yazık ki iç savaş sırasındaki bombardıman sırasında yıkılmış ve taşları Neretva Nehrine dökülmüştü. Bir Türk firması köprünün yeniden yapımını üstlendi ve nehirdeki taşlar çıkartılarak Mostar Köprüsü yeniden hayata döndürüldü. Mostar’dan çıkıp Hırvatistan istikametine doğru 12 kilometre ilerlediğinizde ise Bosna’nın bir başka önemli noktasına, Blagay Tekkesi’ne ulaşıyorsunuz. Buna Nehri’nin kaynağının hemen yanında konumlanmış bu tekke bugün müze haline getirilmiş ve hiç bozulmadan sapasağlam ayakta duruyor. Saraybosna’ya yarım saat mesafedeki Visoko’da ise “Bosna Piramitleri”ni görebiliyorsunuz. Burada piramide benzeyen kocaman dağlar bulunuyor ve halen çalışmalarını sürdüren Boşnak arkeolog Semir Osmanagiç, eskiden buraya İlaryalıların gelerek piramit inşa ettiklerini iddia ediyor. 32 Mostar Köprüsü Blagay Tekkesi

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==