TamSaha 162. Sayı / Mayıs 2018

illî Takımımız 20. yüzyıl içeri- sindeki Dünya Kupalarından sadece birine katılabilmişti. O da ta 1954 yılında, İsviçre’de düzenlenen turnuvaydı. Ay-yıl- dızlılar, EURO 2000’de oynanan çeyrek final sonrasında gözle- rini Güney Kore ile Japonya’nın ortaklaşa düzenleyeceği 17. Dünya Kupası’na çevirmişti ve 48 yıllık özlemi sonra erdir- menin hesaplarını yapıyordu. Avrupa elemelerinde 4. Grup’ta İsveç, Slovakya, Makedonya, Moldova ve Azerbaycan ile mücadele eden Türkiye, ilk sekiz maç sonunda 18 puan toplamıştı ve 20 puanlı İsveç’in ardından grupta ikinci sıra- daydı. Millî Takım, bu süre içinde dış sahada İsveç, içeri- deyse Slovakya ve Makedonya ile berabere kalmış ve hiç yenil- memişti. Dokuzuncumaç ise İstanbul’da İsveç’e karşı oyna- nacaktı ve bu karşılaşmadan alınacak üç puan, sonmaçlar öncesinde Türkiye’ye liderliği getirecekti. Ancak bumaç, millîlerimiz için 46 47 ve bu eşitlik 120. dakikaya kadar devam edince de penaltı vuruşla- rına geçilmiş, bunun sonucunda da finale kalan taraf Brezilya olmuştu. Fransa ile Hırvatistan arasındaki diğer yarı final karşılaşmasındaysa Hırvatlar ilk golü atan taraf olmala- rına karşın sürpriz bir ismin, Fran- sızların sağ beki LilianThuram’ın iki gol birden bulmasına engel olama- yarak sahadan 2-1 mağlup ayrıla- caklardı. Böylece Fransızların da turnuvanın başında koydukları hedefe ulaşabilmesi için önlerinde artık tek bir maç kalmış oluyordu. Hollanda ile Hırvatistan arasındaki üçüncülükmaçında gülen taraf 2-1’lik skorla Hırvatlar olmuş ve maçta takımının ikinci golünü kaydeden Davor Suker de altı golle turnuvayı gol kralı olarak tamamla- mıştı. Fransa ile Brezilya arasındaki finalse kupa tarihine yeni bir şam- piyonun eklenmesiyle sonuçlana- caktı. Fransa, turnuvanın başından o ana kadar gol yollarında suskun kalan Zidane’ınmaçın ilk yarısında iki köşe vuruşunda birbirinin adeta kopyası olan iki kafa golü atması sayesinde 2-0’lık üstünlüğü ele geçirmiş ve bir hayli rahatlamıştı. Nitekimmaçın ikinci yarısında da öncelikle bu skoru korumaya yöne- lik oynuyorlar ve kontrataklarla üçüncü golü arıyorlardı. Teknik direktör Aime Jacquet’nin bu planı da tutuyor ve son dakikada Petit’nin de hızlı gelişen bir Fransa atağı sonrası Brezilya ağlarını hava- landırmasıyla birlikte Fransa saha- dan 3-0’lık net bir skorla ayrılarak şampiyonluğa ulaşıyordu. 1978 fina- linde iki gol birden atan Arjantinli Kempes’ten sonra ilk kez bir finalde birden fazla gol atan oyuncu olan Zidane, kupa tarihi boyunca da bu başarıya imza atan yedi isimden biri olmayı başarmıştı. M Güney Kore/Japonya 2002 - Türkiye damgası büyük bir hayal kırıklığı olacaktı. İkinci yarının başlarında 1-0’lık üstünlüğü yakalayan ay-yıldızlılar, son beş dakika içerisinde Henrik Larsson ve Andreas Andersson’dan gelen gollere engel olamayarak grupta ikincilikle yetinmek zorunda kalıyordu. Yine de Türkiye için bir ihtimal daha vardı, o da play-off yoluyla Uzakdoğu vizesini almaktı. Play-off’ta Avusturya ile eşleşen Millî Takımımız bu kez hata yapmı- yor ve deplasmandaki ilkmaçtan 1-0’lık galibiyetle ayrıldıktan sonra İstanbul’daki rövanşı da 5-0 gibi net bir skorla kazanarak 48 yıl aradan sonra Dünya Kupası’na katılma hakkını elde ediyordu. Türkiye, turnuvanın ilk turundaysa Brezilya, Kosta Rika ve Çin’le bir- likte C Grubu’nda yer alıyordu. İlk maçında favorilerden Brezilya kar- şısında uzun süre başa baş bir oyun ortaya koyan ay-yıldızlılar, ilk yarı- nın sonunda Hasan Şaş’ın golüyle 1-0 öne de geçse ikinci yarıda Ronaldo skoru dengelemiş ve bitime üç dakika kala da Rival- do’nun penaltısı üç puanı Brezil- ya’ya getirmişti. Maçın ardından Koreli hakemKim’in kararları, özellikle de Luizao’nun Alpay tara- fından ceza sahası dışında düşürül- mesi üzerine penaltı verilmesi, büyük tartışma yaratacaktı. Millî Takımımız, ikinci maçında da beklentileri karşılayamayacaktı. Kosta Rika karşısında 56’da Emre Belözoğlu’nun golüyle 1-0’lık üs- tünlüğün yakalanmasına rağmen 86. dakikada Parks, skora dengeyi getiriyordu. Hele hele aynı Parks

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==