TamSaha 162. Sayı / Mayıs 2018

Şampiyonlar Ligi’nde 2001-2002 sezonu, Bayer Leverkusen’in sürp- riz yükselişine sahne olmuştu. 1999 ve 2000’de Bundesliga’da sezonu ikinci sırada tamamlayan, hatta bunların ikincisinde şampiyonluğu sonmaçta kaybeden Leverku- sen’in, Şampiyonlar Ligi’nde yine de çok büyük bir etkisinin olması beklenmiyordu. İlk turda Barcelona, Lyon ve Fenerbahçe ile birlikte yer aldığı grupta 12 puan toplayarak ikinci sırayı alan Alman temsilcisi, asıl başarıyı, ikinci tur gruplarında 10 puanla Deportivo, Arsenal ve Juventus’un önünde lider olarak gösterecekti. Leverkusen, sonra- sında ise çeyrek finalde Liverpool’u 0-1 ve 4-2, yarı finalde de Manches- ter United’ı 2-2 ve 1-1’lik skorlarla eleyerek büyük sükse yapacak ve finaldeki yerini alacaktı. Finalde Leverkusen’in karşısına çıkacak olan tarafsa, bu kupayı en çok kazanan, son dört sezonda da iki şampiyonluğu bulunan Real Madrid’di. Onlar da çeyrek finalde Bayern Münih, yarı finalde de Barcelona gibi iki devi saf dışı bıra- karak bu noktaya gelmiş ve kupayı dokuzuncu kez kazanmak için ne denli kararlı olduklarını göstermişti. Glasgow’un Hampden Park Sta- dı’nda oynanan karşılaşmaya Real Madrid çok iyi bir giriş yapacaktı. Sekizinci dakikada orta çizginin sol taç çizgisiyle birleştiği noktadan kazanılan bir taç atışının ardından Roberto Carlos, ceza sahasının sol köşesindeki boşluğa doğru hareketlenen Raul’u çok iyi fark ediyor ve uzun bir atışla topu takım arkadaşına doğru gönderiyordu. Raul da topun geliş hızına göre adı- mını çok iyi ayarlıyor ve ardından da tek vuruşta uzak köşeden fileleri bularak Real Madrid’i 1-0’lık üstün- lüğe taşıyordu. Bu golle birlikte Real Madrid’in zaten favori olarak çıktığı maçı güle oynaya kazanacağını düşünenlerse yanılıyordu. Beş dakika sonra Real Madrid ceza alanının sol tarafından kazanılan serbest vuruşta Bernd Schneider kale sahası önüne doğru ortasını yapacak ve o noktadaki Lucio’nun da kafayla bu topu ağlara göndermesi neticesinde skor 1-1’e gelecekti. İlk yarının bundan son- raki bölümüyse karşılıklı ataklara sahne olurken, devrenin sonunda futbolseverler, Şampiyonlar Ligi fi- nallerinde atılmış en güzel gollerden birine tanıklık edecekti. Sol kanat- tan Roberto Carlos’un çevirdiği top, on sekiz üzerinde beklemekte olan Zinedine Zidane’a doğru geliyor ve Zidane, topun yere düşmesini bek- lemeden sol ayağıyla harikulade bir vole vurarak fileleri havalandırı- yordu. Leverkusen, ikinci yarıda dev rakibine karşı baskıyı arttırsa da Real Madrid skorumuhafaza etmeyi başaracaktı. Böylece maç da 2-1’lik skorla sona eriyor ve Zidane’ınmüthiş golü, kupayı dokuzuncu kez Beyaz Şimşeklere getirmiş oluyordu. 35 UEFA’nın Şampiyonlar Ligi uygulamasına geçtiği 1992-93 sezonundan bugüne dek 25 final oynandı ve bunların bazıları, sahne oldukları müthiş mücadelelerle futbol tarihinin klasikleri arasına girdi. İşte karşınızda Şampiyonlar Ligi finallerinin en unutulmaz 10 tanesi… UEFA Şampiyonlar Ligi 34 Unutulmaz 10 final 2002 / Real Madrid-Leverkusen: 2-1 Onur Erdem 10 Ajax, 1970’lerin başında Johan Cruyff önderliğinde Avrupa futbo- lunda fırtınalar estirmiş ve bu dönemde Şampiyon Kulüpler Kupa- sı’nı da üç sene üst üste (1971-1973 arası) kazanma başarısı göster- mişti. Ancak Amsterdam ekibi sonrasında 20 yılı aşkın bir süre boyunca Kupa 1’de zirvenin uzağında kaldı. Milan ise 1980’lerin sonu ve 1990’ların başında tarihinin en parlak günlerini yaşamaktaydı ve 1989 ile 1990’da Şampiyon Kulüpler Kupası’nı kazanmasının ardından 1994’te Şampiyonlar Ligi’nde de zirveye çıkmıştı. İki ekip o sezon ilk olarak ilk tur gruplarında birbirlerine rakip ol- muştu ve Ajax, son şampiyon ola- rak rakibini her iki maçta da 2-0’lık skorlarla mağlup ederek dikkatleri üzerine çekmişti. Gruptan sonraki aşamalardaysa Ajax, Hajduk Split ve Bayern Münih’i eleyerek finale gelirken, Milan da Benfica ve Paris St. Germain’i saf dışı bırakmıştı. Böylece iki takım, Viyana’da oynanacak finalde bir kez daha karşı karşıya gelecekti. Finalde Milan, sezonunun en formda ekibi konumuna gelmiş ra- kibi karşısında ilk yarıda daha atak bir oyun ortaya koymaya çalışsa da golü bulamıyordu. İkinci yarıdaysa daha dengeli bir mücadele ortaya konulurken, 70. dakikada Ajax Teknik Direktörü Louis van Gaal’in, takımın başlıca yıldızı olsa da o gün pek etkili bir oyun ortaya koyama- yan Jari Litmanen’i kenara alıp 19 yaşındaki Patrick Kluivert’ı sahaya sürmesiyse belki de maçın kırılma anıydı. Zira 15 dakika sonra, eski bir Milanlı olan Frank Rijkaard’ın pa- sında ceza alanına giren Kluivert, topu Milan file bekçisi Sebastiano Rossi’nin yanından ağlara yolluyor ve bu tek golle de Ajax, karşılaşma- dan 1-0 galip ayrılarak 22 yıl aradan sonra yeniden Avrupa’nın en bü- yüğü oluyordu. 1995 / Ajax-Milan: 1-0 9

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==