TamSaha 158. Sayı / Ocak 2018
Gönülden Kaleme Orhan Gen- cebay’ın şarkısının sözleri şöyle başlıyor v e devam ediyor. “Kimbilecek daha neler neler bekliyor ikimizi… Belki de çok mutlu olacaktık tutsaydık dilimizi… Bu inat, bu kapris, bu kavgalar yıprattı sevgimizi… En acı sözler bile söylerken tutmadık dilimizi… Dil yarası, dil yarası en acı yara imiş… Dudaktan kalbe bir yol var ki, sevgi ve şefkattenmiş.” Ben dilde kullanılan şiddetin, fiziksel şiddetin altyapısını hazırladığına, bir sonraki adımın da fiziksel şiddete sebep olduğuna inanırım. Orhan Baba bu sözleri sevgiliye söylüyor ama bunu toplumun her kesimine uyarlayabilirsiniz. Örneğin siyasete, futbola, sporun çeşitli branşlarına kadar, mahallede, okulda ve aklınıza gelebilecek her alandamaalesef dildeki şiddeti bonkörce kullanmaktan sakınmıyoruz. Benimanlamakta zorlandığım nokta şu; kadın veya erkek birbirleri için yanıp tutuşuyorlar, nihayetinde evlilikle taçlandırı- yorlar birlikteliklerini… Bilhassa yeni gençliğin kullandığı bir dil var, hakareti kendilerince se- vimli hale getirerek birbirlerine aptik (aptal) şapşik (şapşal) diyerek hakaret etmeye başlı- yorlar. İlerleyen dönemlerde baş edemeyecekleri sorunlarla karşılaştıklarında daha fazlasını söylemekten kaçınmıyorlar. Çünkü fiziksel şiddetin tohum- ları aptik ve şapşikle atılmıştır. İnsan sevdiği insana nasıl sözel ve fiziksel şiddet uygulayabili- yor? Sevgiliye karşı ekilen şiddet tohumlarının kök tutması ve fırtınaya sebep olması kadar doğal bir şey olamaz. Sporda da şiddetin tohumları yöneticiler ve profesyonellerin verdikleri sert demeçlerle atılı- yor. Bu durum tribüne gelen ta- raftarları yavaş yavaş etkiliyor. Örneğin sorsanız, futbol taraf- tarlarının takımları için yapa- mayacakları bir şey yok. Ama futbolun oyun olduğunu unuta- rak, takımlarının zarar görmesini umursamadan her türlü eylemi yapmaktan kaçınmıyorlar. Başta kendi oyuncuları olmak üzere, rakibe, hakeme varana kadar sözel şiddet uygulamaktalar. Bunun bir sonraki adımı da kaçınılmaz olarak fiziksel şiddete sebep oluyor. Peki, taraftarlar nasıl bu hale geliyor? Bence bunun en büyük müsebbibi yöneticilerin günü kurtarmak için verdikleri sorumsuz demeçlerdir. Şöyle bir atasözümüz var, dam- laya damlaya göl olur. Atalarımız bu sözü tutumlu olmak için söy- lemişler. Bu sözü dildeki şiddete de uyarlarsak, verilen demeç- lerle taraftarlar takımının bilerek hakkının yendiğine inanmaya başlarlar. Zaman içerisinde bu duygu pekişir. Artık bu birikim göl olmaktan çıkmış, önüne geleni yıkan, yakan bir doğal afet haline gelmiştir. Bu afetin stadyumlardaki yansı- maları, önce sınır tanımayan sözlü şiddet, sonra da fiziksel şiddete yönelerek, hakemlerin kafalarına, kendi veya rakip futbolcuların üzerlerine atılan yabancı cisimler, taraftarlar arasında taşlı, sopalı, hatta bı- çaklı, sonu ölümle biten kavgalar şeklinde tezahür eder. Genellikle hakemkararları ile ilgili verilir demeçler. Yani tepki- nin odağında hakemler vardır. Dolayısıyla da Futbol Federas- yonu suçlanır. Hakemlerin insan olduğunu, onların da hata yapa- bileceklerini unutuyorlar veya hata değil kasıtlı yapılan eylem olarak algılıyorlar ki, o zaman şu soruyu sormak gerekiyor, “Sayın yöneticiler, bir bildiğiniz mi var?” Hakemlerimiz de azami gayret göstererek, maçta oyunun kaderine etki edecek hatalardan kaçınarak, minimumhata ile yönettikleri maçları tamamla- maya çalışmalıdır. Hakemlerin bir standardı olmalı. Basına ve futbol camiasınamalzeme vermeyip inandırıcı olabilsinler. Tabiî Futbol Federasyonu, Merkez HakemKomitesi üzerin- den hakemlerin doğru eğitim almasını denetlemelidir. Neden hakemleri örnek verdim? Son zamanlarda sözlü şiddete çokmaruz kaldıkları için. Futbolun bir oyun olduğunu unutmadan, futbolun içindeki paydaşların hata yapabilecekle- rini hatırlayarak davranmak gerekiyor. Örneğin yöneticiler teknik adam seçiminde, hocalar futbolcu seçiminde hata yapmı- yorlar mı? Gerçekten ülke f futbolunun gelişimine katkıda bulunmak istiyorsak, dildeki şid- deti kullanmaktan kaçınmamız gerekiyor ki, futbola zarar vere- cek nefret tohumları ekilmesin. Şu atasözünü hatırlatmanın tam zamanı: “Rüzgâr eken fırtına biçer.” Fırtınaya sebep olmayın ki; hemkulübünüz hemde Türk futbolu zarar görmesin. Sağlıkla kalın. İsmail Gökçek 124 Dil yarası
Made with FlippingBook
RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==