TamSaha 158. Sayı / Ocak 2018

ken hocaları tarafından genellikle ikinci forvet olarak kullanılan Pirlo’dan, o günlerde yeni bir Roberto Baggio veya Gianfranco Zola olmasını bekleyenler de yok değildi. Aynı dönemde Brescia’nın A takımını çalıştırmakta olan Mircea Lucescu da Pirlo’daki yeteneği erkenden görenlerdendi ve kendisine, 21 Mayıs 1995 tarihin- deki Reggiana-Brescia maçında şans tanıdığında Pirlo 16 yaşını dolduralı henüz iki gün olmuştu. Yine de bumaç, Pirlo’nun takımda kendisine yer edinmesi adına bir dönümnoktası değildi. Sonraki sezonun tamamını Brescia’nın genç takımıyla geçiren Pirlo’nun A takımda sık sık yer bulmasıysa 1996-97 sezonuyla birlikte mümkün olacaktı. O sezon takımıyla ligde 17 maça çıkan ve iki de gol kaydeden Pirlo, Brescia’nın Serie B’yi zirvede tamamlayıp Serie A’ya geri dönmesinde de böylece pay sahibi olmuştu. Kirada geçen çıraklık yılları Pirlo’nun Serie A’daki ilk tam sezonu, yeteneklerini yurt çapında gösterebilmesi açısından faydalıydı belki ama sezon sonunda Brescia küme düşmekten kurtulamaya- caktı. Yaz transfer dönemi geldiğin- deyse, artık Inter’i çalıştırmakta olan Mircea Lucescu, eski öğrenci- sini yeni takımında görmek isteye- cek ve Pirlo, Milano ekibine transfer olacaktı. Ne var ki Pirlo, Inter’deki ilk sezo- nunda, geniş kadro içerisinde fazla kendini gösterme fırsatı bulamaya- caktı. Bunun sonucunda da bir sonraki sezon Reggina takımına kiralandı. Reggina’daki performan- sıyla Serie A’daki en iyi genç 10 numaralardan biri olduğunu kanıtlayan Pirlo, o yaz düzenlenen U21 Avrupa Şampiyonası’ndaysa yıldızını iyice parlatacaktı. İtalya’nın finalde Çek Cumhuriyeti’ni 2-1 mağlup ettiği maçta takımının iki golüne de imzasını atan Pirlo, ulus- lararası düzeydeki ilk şampiyonluk sevincini de yaşıyordu. Genç yıldız ayrıca üç golle turnuvanın en skorer oyuncusu da olmuştu. Buna karşın Pirlo, yeni sezonda da Inter’de beklediği şansı bulamaya- caktı. Dolayısıyla sezon ortasında bu kez eski kulübü Brescia’ya kira- lanacaktı. Brescia’da o dönemde, kariyerinin sonlarına gelmekte olan Roberto Baggio da forma giymek- teydi. Baggio’yla aynı takımda yer almak, Pirlo adına da bir hayli fay- dalı olacaktı. İlk bakışta, Pirlo’nun küçüklüğünde model aldığı bir isimle aynı takımda bulunmasının, kendisini o doğrultuda geliştirmesi açısından yararlı olacağı düşünüle- bilir. Ama hayır, bu birliktelik aksine, Pirlo’nun farklı bir yönde gelişmesine vesile olacaktı. Bres- cia’nın o zamanki teknik direktörü Carlo Mazzone, takımda ikinci for- vet ve 10 numara tarzında bir oyun- cuya (Baggio) zaten sahip olduğunu düşünüyordu. Hay böyle olunca Pirlo’nun oyun görüşü ve pas bece- risi gibi yeteneklerinden farklı bir noktada yararlanabileceğine ka- naat getirdi ve genç oyuncuyu orta sahanınmerkezinde, oyun kurucu olarak kullanmaya başladı. Bu, Pir- lo’nun kariyerinin bundan sonraki kısmını belki de tamamen yeniden şekillendirecek bir değişiklikti. Kendisine yeni verilen rolde hayli başarılı olan Pirlo ve Baggio’nun kurduğu ortaklık, Serie A’da genel- likle küme düşmeme mücadelesi veren Brescia’nın o sezonu yedinci sırada bitirmesini sağlayacaktı. Her ne kadar Pirlo’nun Reggina ve Bres- cia maceraları başarılı geçmiş olsa da sık sık teknik heyet değişiklik- leri yaşanan ve kadrosu da buna paralel olarak yenilenip duran Inter’de genç bir oyuncunun barın- ması kolay değildi. İşin garip tarafı, Inter cephesi burnunun ucundaki yeteneğin yeterince farkına vara- mazken, ezeli rakip Milan’ın yöneti- cileri Pirlo’daki potansiyeli daha iyi kavramışa benziyordu. Zira 2001 yaz transfer döneminin son gününde Pirlo, 17 milyon euro karşılığında Milan’ın kadrosuna katılacaktı. Milan’la başlayan yükseliş Pirlo’nun Milan’a gelişinden birkaç ay sonra Fatih Terim’in yerine teknik direktörlüğe getirilen Carlo Ancelotti’nin yönetiminde, genç oyuncunun Mazzone idaresinde ya- şadığı dönüşüm, son halini alacaktı. Genellikle 4-3-1-2 dizilişini tercih eden Ancelotti, Pirlo’yu ortadaki üçlü hattın en gerisinde bir oyun kurucu olarak görevlendirecekti. İngilizlerin “deep-lying playmaker” yani geri çekilmiş veya sarkık oyun kurucu dedikleri rolün, günümüz futbolundaki belki de en güzel örneği olacak Pirlo için asıl macera bundan sonra başlayacaktı. Her ne kadar ilk sezonunda Milan ligi dör- düncü sırada tamamladıysa da 2002-2003 sezonundan itibaren Milan ve Pirlo’nun büyük yükselişi başlayacaktı. 7 Eylül 2002’de İtalya AMillî Ta- kımı’ya ilkmaçına da EURO 2004 elemelerinde Azerbaycan karşı- sında çıkan Pirlo, özellikle Milan’ın Şampiyonlar Ligi’ndeki performansı sayesinde adını dünyaya ezberlet- meye de başlıyordu. İlk tur grupla- rında Deportivo, Lens ve Bayern Münih’i, ikinci tur gruplarında da Real Madrid, Borussia Dortmund ve Lokomotiv Moskova’yı geride bıra- karak lider olan Milan, çeyrek fi- nalde Ajax’ı 0-0 ve 3-2’lik skorlarla saf dışı bırakmasının ardından yarı finalde de ezeli rakibi Inter’i 0-0 ve 1-1’lik sonuçlarla kupanın dışına itiyordu. Milan’ın finalde karşısına çıkan rakipse, İtalya’daki bir diğer büyük rakibi Juventus’tu. Manches- ter’da oynanan karşılaşmada 120 dakika boyunca ‘gol’ sesi çıkma- yınca son çare olarak penaltılara geçilecek ve rakibine 3-2 üstünlük sağlayan kırmızı-siyahlılar, tarihle- rinde altıncı kez Avrupa’nın en büyüğü olacaklardı. Milan, bu başa- rının yanı sıra İtalya Kupası’nı da fi- nalde Roma’yı devirerekmüzesine götürmüştü. Bir sonraki sezona gelindiğindeyse Milan bu kez Serie A’yı zirvede ta- mamlıyor ve Pirlo da kariyerinin ilk lig şampiyonluğunu kazanmış oluyordu. Milan ayrıca UEFA Süper Kupa finalinde de Porto’yu tek golle yenmeyi başarmıştı. Ancak Kıtala- rarası Kupa’da Boca Juniors engelini aşamamışlardı. Şampiyonlar Ligi’neyse çeyrek finalde Depor- tivo’ya elenerek veda etmişlerdi. Aynı yaz Pirlo, millî takım forması altında kariyerinin ilk uluslararası turnuvasına da Portekiz’deki Avrupa Şampiyonası’nda çıkacaktı. Fakat bu turnuva, İtalya açısından hiç de iyi bir netice doğurmayacaktı. İsveç, Danimarka ve Bulgaristan’la birlikte yer aldığı grupta bir galibi- yet, iki de beraberlik alan Gök Ma- vililer, İsveç ile Danimarka’nın üçlü averajda gerisinde kalarak ilk tur sonunda turnuvaya veda edecekti. İstanbul’daki kâbus 2004-2005 sezonuysa Pirlo ve Milan adına uzun süre gayet güzel gitse de çok kötü bir sonla noktala- nacaktı. Şampiyonlar Ligi’nde Bar- celona, Shakhtar ve Celtic’le birlikte yer aldıkları gruptan lider çıkan, sonrasında da Manchester United, Usta Baggio ve çırak Pirlo, Brescia formasıyla Andrea Pirlo, ilk zaferini İtalya U21 formasıyla Avrupa Şampiyonsı’nda yaşadı. Milan’ın İstanbul kâbusu’nda kaçan penaltılardan birisini de Pirlo kullanmıştı. 112 113

RkJQdWJsaXNoZXIy NTU4NA==